Kekeleme Akan söylev Güçlüğü Nedir? akan söylev teknikleri akıcı konuşamayan çocuklar, kekeleme, neden olur, sebebleri nelerdir, çare yöntemleri, çocuk gelişimi hakkında bilgiyi buradan bulabilirsiniz Bazı çocuklarda kekemelik görülür hatta bir takım kekemeler konuşurken zorlanırken; şarkıyı bir çırpıda söyleyebilirler Kekeleme; en kolay tanımı ile akıcı konuşma güçlüğü ya da konuşmanın hızını ve ritmini akort etme güçlüğüdür Yapılan araştırmalara göre erişkinlerin % 12’sinde, okul öncesi ve okul çağı çocukların % 4’ünde görülür, daha küçüklerde yapılan bir takım araştırmalarda % 15’e kadar oranlar öne sürülmüştür 1548756987 1548756987 kekelemeakicikonusmaguclugunedir5c50280014369kekelemeakicikonusmaguclugunedir5c50280014369 kekelemeakicikonusmaguclugunedir5c50280014369 En sık 25 yaşlar aralarında başlar ve buluğ çağına gelmeden önce % 5080’inin kendiliğinden veya tedavi ile kaybolduğuna inanılır Erkek çocuklarda kız çocuklara tarafından 23 kat daha sık görülür ve erişkin yaşlarda bu ayrım 56 kata çıkabilir, çünkü kızlarda kendiliğinden iyileşme daha fazladırKlinikte dağıtılmış görünümlerde karşımıza çıkabilir En sık; erken çocukluk çağında (25 yaşlar) başlar ve bu yıllar çabuk bir gelişim dönemi olduğu için “gelişimsel kekemelik olarak da tanımlanabilir Buluğ çağından daha sonra da devam ederse “kalıcı gelişimsel kekemelik olarak kabul edilir Ara Sıra, beyini etkileyen hasarlar ardından nörojenik tipte, psikolojik travmalardan sonra ise psikojenik tipte kekemelik görülebilir Kekemeliğin nedeni hemen şimdi tamamiyle ortaya konmamış ancak başlamasında ve şiddetinin artmasında rolü olabilecek çoğu etken araştırılmıştır Bu etkenlerden en önemlisi ve en fazla alaka göreni; beyinde konuşmanın motor kontrolü ile ilgili bölgelere ilişkindir ve söylev merkezinin ağırlıklı olarak beynin sol tarafınca yönlendirildiğinin anlaşılmasından beri, az kalsın 100 yıldan fazladır ileri sürülen bir hipotezdir Buna göre; büyük çoğunluğumuzda ağırlıklı olarak beyin sol benzeri ön bölgesinin tavır kontrolünde daha faal olduğu, kekeleyenlerde ise sol tarafın bu değin enerjik olmadığı, sağda benzer bölgeye karşılık gelen tarafın da eşit düzeyde ya da daha artı denetime karıştığı ileri sürülmektedir ve bugüne değin yapılan böylece çok nörofizyolojik araştırma ve görüntüleme çalışması bu bilgiyi doğrulamaktadır başkaca; konuşmadaki takılmaları pekiştirebilecek başka teoriler öne sürülmüştür Örn; işitme ve konuşma merkezlerinin işbirliğinde aksama, kaygıyı arttırıcı sosyal ve psikolojik etkenlerin rolü gibi Tüm bunlardan daha önemlisi ise kişinin ırsi yatkınlığıdır Birinci derece akrabalarında kekemelik görülenler daha artı tehlike altındadırlar; diğer taraftan kekemelikte kendiliğinden iyileşme ve kalıcılığa dönüşmenin kalıtsal faktörlerle düzenlendiği bir araştırmada ortaya konmuştur Hitabe esnasında görülebilecek ve akan konuşmayı önleyen takılmalar fazla çeşitlidir Kelimelerdeki ilk hecelerin veya bütün kelimenin birkaç kez tekrarı, kelimeleri bölme, sesleri ve heceleri uzatarak söyleme, tümce içine “şey, işte gibi ifadeler yatırma, yararsız seslerle gırtlağı destekleme, kelime yutma, tümce başında ve içinde duraklama ve uzun boşluklar, zorlanılan kelimeleri daha kolay söylenenle değişim, düzeltme, kelimelerin aniden kesilmesi (bloklar) gibi değişik takılma örnekleri vardır Bunların bazıları, çocuğun dil gelişimi sırasında doğal olarak görülebilir ve anne babalar göre azami 18 ay ve 35 yaş aralarında farkedilir Bu yaşlar dil gelişiminin en süratli olduğu dönemdir; çünkü çocuk birincil kelimesini söylediği andan başlayarak erişkinlerinkine aynı dil becerisine ulaşana kadar (takriben sekiz yaş) durmadan öğrenmek ve pratik gerçekleştirmek durumundadır Benzer şekilde cisim ve beyin kapasitesi de erişkin yaşlara göre daha sınırlıdır ve çocuk; tüm motor ve zihinsel becerileri için bu sınırlı kapasiteyi uygulamak zorundadır Yani bir alandaki süratli gelişim öteki alanlarda zorlanma pahasınadır Aile içi ve dışındaki bir takım episodik ve ani stresler de faydacı uyumu adamakıllı zorlar Tüm bu durumlar küçük çocuk için, konuşma sırasında takılmaya yatkınlığı arttırabilecek zemin hazırlar ancak bu dönemde görülen takılmaların sayısı sınırlıdır ve ileri yaşlarda şiddetlenmesi beklenmez Takılma yüzdesi olarak tanımlanabilecek, her yüz kelimedeki takılma sayısı on veya daha azdır, tekrarlamalar tek hece (tek birimin) ötesine geçmez ve genel olarak de ilk hecenin bir iki kere tekrarı ya da bütün kelimenin tekrarı şeklindedir Minik çocuklarda kısa hece tekrarları, büyük çocuklarda düzeltmeler daha tipiktir, bunun yanına duraklama, uzatma, araya kelimeler sokma gibi örnekler de görülebilir Minik çocuk takıldığını farketmez ya da aldırmadan geçiştirir, yani bu yüzden bir gerilim yaşamaz id Gelişimsel Kekemelik görülen çocuklardaki takılmalar bu kadarla sınırlı değildir ve yaş büyüdükçe ayrı takılmalar eklenerek akıcılığı daha da bozar Birincil semptom genel olarak; tüm kelimeden çok birincil hecelerin defalarca tekrarlanmasıdır Takılma sıklığının yüksek olması yakından ilgilenmeyi gerektiren manâlı bir uyarıcıdır Bu noktadaki çocuk, konuşmasındaki problemin farkındadır ancak hemen şimdi şaşırma yaşamaktadır Çocuk büyüdükçe hece tekrarları, uzatmalar, duraksamalar, boşluklar, düzeltmeler, yetkisiz söylenmiş kelimeler daha sık görülmeye başlar, tavır hemen gerginlik ve tez canlı iyice yerleşir, konuşmanın akıcılığı bundan böyle oldukça bozulmuştur Takılma korkusunun yarattığı fizyolojik (otonom) uyarılma gırtlak kaslarında gerilmeyi daha da arttırarak hastanın takılmasını bir kısır döngüye sokar, dahası bu gerilme nedeniyle sesin kalitesinde bozulma ve tizleşme görülebilir Tüm bunlar kekelemede kalıcılığa işaret eden manâlı ipuçlarıdır İleri evrede söylev esnasında blokajın ilk işaretleri kendini göstermeye başlar Blokajın nedeni gırtlaktan hava akımının bozulması ve fonasyonun (ses çıkarmanın) gecikmesidir Blokaj, kekeleyen hastanın hitabe çabasında gözlenebilir Çocuk bir anda durur ve bitmiş başlar; sanki ağzını açmakta zorlanıyormuş gibidir ve bu gerginlik yüzünde farkedilir Kekeleyen çocuk, bu blokajın önüne geçmek için, takılacağını hissettiği anda, kelime akışına “yardım sesler ekleyerek gırtlaktan hava akışını ve ses çıkışını kolaylaştırmaya çalışabilir Bundan Böyle kekelediğinin haberdar olmakla kalmayıp, bunun huzursuzluğunu da yaşamaktadır Hava akışını akort etme güçlüğü yanında, zorlanmaya tabi yüz hareketleri, dudakların ani kapanması, dilin dışarı çıkması, çenede titreme, boyun kasma, başını geriye atma, el ve ayaklarda çırpınma davranışları da tabloya eklenebilir Belirtilerin yoğunlaşması zamanla kendini sosyal etkileşimde de gösterir ve bundan böyle çocuğun hayatında “dinleyenin reaksiyonları da laf konusudur Dinleyenin rahatsızlığı, müdaheleciliği veya alaycılığı gibi çevresel tepkilerin herkes çocuk için diyaloğa girmekten uzak durma nedenidir Kekeleme artık sosyal ilişkileri ve hayat stilini etkilemekte, çocuğun (ergenin) kendilik imajını büyük oranda zedelemektedir Konuşmaya dayalı aktivitelerden, bedelleri pahasına uzak durulurÖzetlenen bu klinik tablo her çocukta benzer şiddette gözlenmez, kekelemenin evresine tarafından belirtiler ve şiddeti değişken oysa kekeleyen çocuğa erken yaşlarda yapılacak yardımın daha ağır bir sorunu önleyeceği unutulmamalıdır Gelişimsel kekemelik, tavır akıcılığını etkileyebilecek, hatta aracısız kekemelik nedeni olabilecek başka durumlardan ayırdedilmelidir Örneğin; nörojenik kekemelik altta yatan bir beyin hasarı sonucu gelişir, beraberinde başka nörolojik belirtiler de eşlik edebilir, ani başlar, tekrarlar ilk heceden fazla bütün kelimenin tekrarı şeklindedir, zorlanma daha azdır, sosyal endişe ve uzak durma davranışları beklenmez Psikojenik kekemelik emosyonel travmalar sonrası ani olarak başlar, birincil heceler ya da vurgulu heceler tekrarlanır, takılmalara aleyhinde aldırmazlık gözlenir ve takılmalar günden güne değiştirme sergilemez Çare yaklaşımı fazla yönlüdür Tüm hitabe bozukluklarının tedavisi, hastanın hayat kalitesi de hesaba katılarak planlanmalıdır Bu bozukluklarda başlıca olan hitabe terapisidir Hastanın zorluklarını hedef alan bazı söylev terapisi teknikleri, hitabe ile ilgili merkezlere odaklanan biofeedback (biyolojik geri bildirim) yöntemleri tedavide denenmektedir Keza dopamin antagonisti olan, serotonin yıkımını önleyen ve başka etki mekanizmaları olan kimi ilaçların hem gelişimsel alıcı, ayrıca de nörojenik tip kekemelikte bir takım hastalarda bir dereceye dek yarar sağlaması; kekemeliğin organik nedenli olabileceği düşüncesini desteklemiştir Bu ilaçların sağladığı yararlara ilaveten çeşitli beyin görüntüleme çalışmalarında ulaşılan sonuçlar; beyinde sözel ifade becerisi ile ilgili alanlarda bir “hiperdopaminerji (aşırı dopamin varlığı) durumunun kekelemede payı olabileceğini düşündürmektedir Hitabe becerilerinin desteklenmesi dıştan; çocuğun kendi konuşması ile ilgili duygu, düşünce ve tutumları da öğrenilmeli ve bua alanlardaki sorunlara yerinde çare yöntemleri ile tezgâhtar olunmalıdır Tüm tavır güçlükleri iletişimde bozulmaya yol açarlar Depresyona yol açacak derecede kendilik imajını (öz güveni) bozabilir, sosyal fobi ile karışacak derecede sosyal vesvese durumu yaratabilirler Onun için, iyi bir psikiyatrik değerleme yapılarak eşlik edebilecek ruhsal bozukluklar da çare edilmelidir Her durumda; çocuğun tedaviden göreceği yarar, kendi kapasitesine ve alacağı yardıma bağlıdır
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.