Değerli dostlarım, Facebook’ta bir kardeşimizin paylaştığı, EHLİSÜNNET ÂLİMLERİ BİRLİĞİ başlıklı uyarı yazısını okuyunca, bu konuda bir makale yazmadan geçmemin, büyük hata olacağını düşündüm. Öyle şeyler yazmışlar ki, sizlerde okuduğunuzda, yaşadığımız İslam’ın genel çoğunluğu tarafından, nasıl Kur’an ile taban tabana zıt yaşandığına, bir kez daha şahit olacaksınız. BU KONUYU ANLATIRKEN ELBETTE ŞAHİDİMİZ, DELİLİMİZ YALNIZ KUR’AN OLACAKTIR. Ne yazık ki İslam toplumunun genel çoğunluğu, Zuhruf suresi 78-79. Ayetlerinde Allah’ın uyarısında olduğu gibi GERÇEKLERDEN, Allah’ın HAK yolundan hoşlanmaz konumuna getirildi. Ayeti hatırlayalım. “BİZ SİZE ELBETTE GERÇEĞİ GETİRMİŞTİK, FAKAT ÇOĞUNUZ GERÇEKLERDEN HOŞLANMIYORSUNUZ. YOKSA (MÜŞRİKLER) BİR İŞE KESİN KARAR MI VERDİLER! DOĞRUSU KARARLI OLAN BİZİZ!” (ZUHRUF 78-79) Demek ki gerçek hak olan, yalnız Allah’tan gelenmiş. Peki, neden şahit yalnız Kur’an olmalı? Enam suresi 19. Ayetinde Allah’ın Resulü yüce Rabbimizi şahit göstererek, ne diye uyarıyordu bizleri? “DE Kİ: “ŞAHİTLİK BAKIMINDAN HANGİ ŞEY DAHA BÜYÜKTÜR?” DE Kİ: “ALLAH BENİMLE SİZİN ARANIZDA ŞAHİTTİR. İŞTE BU KUR’AN BANA, ONUNLA SİZİ VE ERİŞTİĞİ HERKESİ UYARAYIM DİYE VAHYOLUNDU.” Lütfen sabırla makalemi sonuna kadar okuyunuz. Çünkü konu önemli, onun için detaylı yazmak zorunda kaldım.
Bakın Allah’ın Resulü O örnek insan, ümmetine Allah’ı şahit göstererek, kendisinin nasıl bir görev aldığını ve bu görevinde biz ümmetini hangi kaynak ile uyardığını söylüyor. ALLAH’IN RESULÜ YALNIZ KUR’AN İLE UYARIYOR. ÇÜNKÜ ONA İLAVE YAPMASI, ALLAH’IN DİNİNE ORTAK OLMAYA ALIŞMASI DEMEKTİR Kİ, BUNUN ŞİRK OLDUĞUNU ALLAH’IN RESULÜ BİLİYOR. Başka örnek vermeye gerek yok ama elbette gözlerinde perde olan kulakları ve kalpleri mühürlenmiş olana bu ayet yetmeyecektir. Şimdide makalemin konusu olan, kendilerini EHLİSÜNNET ÂLİMLERİ BİRLİĞİNDEN OLDUĞUNU SÖYLEYENLER, TOPLUMU GERÇEK İSLAM’IN NASIL YAŞANACAĞI KONUSUNDA, BAKIN NASIL UYARIYORLAR ONA BAKALIM. Allah’ın Resulünün Allah’ı şahit gösterip, Resulün biz ümmetini yalnız Kur’an ile uyardığı gibi mi uyarıyorlar, yoksa HADİS DÜŞMANLIĞI KONUSUNDA UYARI YAPAN BU KARDEŞLERİMİZ, Kitap Ehlinin düştüğü yanlışa onlarda düşmüşte haberlerimi yok, birlikte bakalım. Bakın ne diyorlar.
“ZAMANIMIZDA HADİSLERİ DIŞLAYAN, BİR FURYA BAŞLATILMIŞTIR. BU FİKRİN ZAMANIMIZ AÇISINDAN KAYNAĞININ BATILI ORYANTALİSTLER OLDUĞUNUN BİLİNMESİNİ İSTİYORUZ. BUNUNLA İSLAM’I TAHRİF ETMEK/BOZMAK İSTEMEKTEDİRLER.
HADİSLERİ REDDEREK, ONLARI DİNİ HÜKÜM KOYMADA GEÇERSİZ SAYMAK ASLINDA RESUULLAH’I S.A.V DIŞLAMAK VE SIRADANLAŞTIRMAK DEMEKTİR. ZATEN HADİSLERİ DIŞLAYANLARIN MAKSADIDA RESULULLAH’I S.A.V DIŞLAYARAK, İSLAM’I BOZMAKTIR.
HADİSLER KUR’AN’I DOĞRU ANLAMAMIZI DOĞRU UYGULAMAMIZI TEMİN EDEN ZORUNLU KAYNAKTIR. BU KAYNAĞIN YOK SAYILMASI, İSLAM’IN YOK SAYILMASIDIR. HER KİM HADİSLERİ DIŞLAYICI BİR EYLEME BAŞLARSA ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR.
HADİSLERE DÜŞMANLIĞIN İSLAM’I BOZMAK VE BÖYLECE VE MÜSLÜMANI DİNSİZLEŞTİRMEK MAKSATLI OLDUĞUNU HALKIMIZA HATIRLATARAK, BU MEL’UN FİKRE ASLA FIRSAT VERMEMELERİNİ ÖZELLİKLE VURGULUYORUZ. DUA VE SELAM İLE. ” EHLİSÜNNET ALİMLERİ BİRLİĞİ (ES.A.B)
Arkadaşlarımız, günümüzde Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadisleri dışlayan, bir furya olduğunu ve bunların dış kaynaklı İslam düşmanları olduğunu söylüyorlar. Peki, dışlanan bu hadisler, hangi kaynaklardan bize ulaşan sözler, burası çok önemli. LÜTFEN ARAŞTIRINIZ, GENEL ÇOĞUNLUĞU YAHUDİ KAYNAKLI. Bizlerin olmazsa olmaz dedikleri fıkıh kitapları gibi, Yahudilerin TALMUD dedikleri fıkıh kitaplarından inancımıza geçmiş. Bunu neden sorgulamıyoruz? Eğer Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği HADİSLERİ yani ayetleriyse, bunu inkâr edenler zaten kâfir olmuştur. Peki, bahsedilen hadisler kimin bu durumda? Bu arkadaşlarımız, Allah’ın Resulüne ait olduğu iddia edilen rivayet hadisleri, inkâr eden bir Müslümanın, hem Resulünü dışlamış olacağını, hem de İslam’ı bozduklarını söylüyorlar. ÇOK DAHA İLERİ GİDİYORLAR VE BU RİVAYET HADİSLERİ YOK SAYANIN, İSLAM YOK SAYILMASI İLE EŞ TUTABİLİYORLAR. Her kim Resule ait olduğu iddia edilen hadisleri dışlayıcı bir eylem içinde olursa şaşkınlık ve SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR DİYEBİLİYORLAR. Sakın söylediklerinin tersi olmasın. Hadisleri kabul etmeyenlerin, İslam’ı bozmak ve toplumu dinsizleştirmek amacında oldukları iddiasındalar. Bu Mel’un fikre düşünceye fırsat vermemelerini, özellikle vurguluyoruz diyerek te son veriyorlar. Değerli dostlarım, gerçekten bu arkadaşlarımızın söyledikleri doğru olabilir mi? Yani bizler Kur’an ayetlerinin yanında, Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadislere de Kur’an ayetleri, yani Allah’ın VAHYİ gibi iman etmeli miyiz? Allah’ın Elçisi bizleri, hangi bilgilerle uyardığını söylüyordu Kur’an’da hatırlayalım. “BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19) Bu ve benzeri ayetlere iman eden bir Müslüman, bunları söylemez. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, Resul biz ümmetini yalnız Allah’ın vahyi Kur’an ile uyarmış. Eğer Allah’ın vahyine bu rivayetleri de ilave eder inanırsak, Kur’an’a göre ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ.
Demek ki Allah’ın Elçisi bizleri yalnız Kur’an ile uyarmış, onun yanına kendi hadislerini asla ilave etmemiş, BUNU EN EMİN, EN SAĞLAM KAYNAK, KUR’AN’DAN ANLIYORUZ. Cahiliye devrinde, Kitap Ehlide aynı hataları yapmış ve Allah’ın onlara indirdiği vahyin/Kitabın yanında, atalarından kendilerine rivayet yolla ulaşan hadislere de, ALLAH’IN VAHYİ gibi muamele yapmışlardı. Hz. Muhammed Kur’an’ı onlara tebliğ derken bir kısmı, tamam senin getirdiklerine de inanırız ama bizlerin atalarından gelen inançları da var, onlara da inanırız dediklerinde, Allah nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım.
Casiye 6: İŞTE BUNLAR, ALLAH’IN ÂYETLERİDİR. ONLARI SANA GERÇEK OLARAK OKUYORUZ. ARTIK ALLAH’TAN VE O’NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ HADİSE İNANACAKLAR? (Diyanet meali)
Bakın Allah’ın Resulü, yalnız Allah’ın vahyi ile yetinmeyen Kitap Ehline, nasıl bir ayet tebliğ ediyor. ALLAH’IN AYETLERİNDEN SONRA, HANGİ HADİSE/SÖZE İNANACAKSIN diyerek, İslam’ın yalnız Allah’ın vahyi Kur’an ile yaşanacağını söylemesi ve onları uyarması, sizce bizi ilgilendirmiyor mu? Ne yazık ki bu ve benzeri ayetlere şunu söylüyorlar. “Bu ayet müşriklere inmiştir biz Müslümanlara değil.” Böylece neredeyse Kur’an’ın genel çoğunluğuna iman etmemiş olduğumuz gibi, DOĞRULUĞUNDAN ASLA EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYETLERİDE, VAHİY KABUL EDİYOR VE ALLAH’A ŞİRK KOŞUYORUZ. Kendilerinin Ehlisünnet âlimleri birliğinden olduğunu söyleyenler, aynı yazıda bakın daha neler yazmışlar.
“HÂLBUKİ RESULULLAH’IN S.A.V GÖREVLERİ, AYETLERİ OKUMAK KİTABI KUR’AN’I ÖĞRETMEK, HİKMETİ(UYGULAMAYI) ÖĞRETMEK, YAŞAYIP YAŞATARAK İNSANLARI TERTEMİZ YAPMAKTIR. (BAKARA 129-151. ALİ İMRAN 164. CUMA 2) BU ONUN GÜZEL ÖRNEK (AHZAB 21) EDİNİLMESİNİ KOYDUĞU HÜKME İTİRAZSIZ TESLİM OLMAMIZI GEREKTİRİR. (NİSA 65. AHZAB 36. HUCURAT 1) RESULULLAH’IN, S.AV. İNSANLARA KİTABI VE HİKMETİ ÖĞRETİRKEN UYGULAMA YAPARKEN VE YAPTIRIRKEN SÖYLEDİĞİ BÜTÜN SÖZLER VAHİYDİR. KUR’AN DIŞINDAKİ VAHİY, (VAHYİ GAYRİ METLUV) HADİSLERİ REDDETMEK İŞTE BU VAHYİ REDDETMEKTİR. BUNDAN DOLAYI RESULULLAH’I S.A.V SIRADAN GİBİ BİR İNSAN SAYIP, BU VAHYİ İNKÂR ETMEK, İMANI SIFIRLAR. “
Önce şunu hatırlatmak isterim, Allah’ın resulüde bizler gibi bir insandı, elbette bizlerden farkı, Allah’ın güven elçisi olmasıydı. Ama unutmayalım Allah’ın dininde hüküm ortağı asla değildi. Allah’ın Resulüne, tıpkı Kitap Ehli gibi Allah’ın vermediği yetkileri verirsek, onlardan hiç bir farkımız olmaz. Fussilet suresi 6. ayetinde ne diyordu bu konuda ona bakalım. “DE Kİ: “BEN DE ANCAK SİZİN GİBİ BİR İNSANIM. FAKAT BANA İLÂHINIZIN YALNIZCA BİR TEK İLÂH OLDUĞU VAHYEDİLİYOR. ARTIK O’NA YÖNELİN VE O’NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN. ALLAH’A ORTAK KOŞANLARIN VAY HÂLİNE!” Bizlerin Kur’an’dan bağını kesenler, bu ayetlerin üstünü örterek, Allah’ın Resulünü, Allah’ın din ortağı yaptığı gibi, yalnız Allah’tan bağışlanma, şefaat dilememiz gerekirken Resulününde şefaatçi olduğuna, bu toplumu inandırdılar. Hatırlatırım Allah’ın Resulü ümmetine ne diyor? YALNIZ ALLAH’A YÖNELİN. Diyelim ki Allah’ın Resulünün rivayet hadisleri olmasaydı, bizler Kur’an’ı anlayamazdık. Kur’an ile adeta eş tutulan bu hadisler, Allah’ın Resulünden direk bizlere mi intikal etmiştir, elbette hayır. Eğer öyle olsaydı bir rivayete göre diye başlayıp, ikinci üçüncü şahısların bu sözleri/hadisleri nakletmesi ile bizlere ulaşmazdı. Bu nakil sırasında, anlatılmak istenenin farklı aktarılma ihtimalinin, çok yüksek olduğunu düşünmek zor olmasa gerek. ONUN İÇİN ALLAH KUR’AN’DA, EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN, SAKIN ARDINA DÜŞMEYİN, HESABINI SORARIM DİYOR. Rivayet edilen hadisler, Resulün vefatından yüzlerce yıl geçtikten sonra, hatta çoğu Arap bile olmayan, BUHARİ, MÜSLİM, TİRMİZİ, EBU DAVUT tarafından binlerce hadis arasından, kendi düşünceleri ve İnançları doğrultusunda ayıklayarak, yazdıkları rivayet edilir. Şunu da söylemek isterim, belki de bu kişiler, bu hadisleri hiç nakletmedi, birçoğu onların adını kullanılarak topluma iletilmişte olabilir. Bu hadisler olmasaydı İslam’ı yaşayamazdık, Kur’an’ı anlayamazdık demekle, aslında Allah’ın Resulüne şunu da söylemiş olduğumuzun, lütfen farkında olalım.
“ALLAH’IN RESULÜ SAĞLIĞINDA, KUR’AN’I YAZDIRDIĞI GİBİ HADİSLERİNİ YAZDIRMAMIŞ, BİZLERİ NEREDEYSE KUR’AN’I ANLAYAMAYACAĞIMIZ ŞEKİLDE BAŞ BAŞA BIRALMIŞ. ALLAH KUR’AN’DA AYETLERİNİ KORUDUĞUNU SÖYLÜYOR, NEDEN RESULÜN HADİSLERİNİDE KORUDUĞUNU KUR’AN’DA SÖYLEMİYOR? SÖYLESEYDİ İÇİMİZ DAHA RAHAT OLURDU. ALLAH’TAN, SAYDIĞIMIZ KİŞİLERİN YÜZLERCE YIL SONRA AKLINA GELMİŞTE, RESULÜN HADİSLERİNİ TOPLAYIP YAZARAK, GÜNÜMÜZE ULAŞMASINI SAĞLAMIŞ VE ONLARIN SAYESİNDE, BİZLER BU HADİSLERLE KUR’AN’I DOĞRU ANLIYORUZ, İSLAM’I DOĞRU YAŞIYORUZ DİYORUZ. YOKSA ANLAYAMAZDIK.” Ne dersiniz, bu yanlış inancı kabul ettiğimizde, aslında bunlarıda söylediğimizin farkında mıyız? Buna inanan kardeşlerime soruyorum, hangi mezhebin sahih, doğru kabul ettiği rivayet hadislerle Kur’an’ı doğru anlayacağız, buna kefil olabilecek garanti verecek birisi var mı aramızda? Hadislerin hepsi, hatırlatırım BİR RİVAYETE GÖRE diye başlıyor. Rivayet doğru olma ihtimali olduğu gibi, yanlış olma ihtimali de olan sözlere/hadislere denir. Allah ayetinde nasıl uyarıyordu?
İsra 36: HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE KALP, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR. (Diyanet meali)
Allah kesin, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye hüküm veriyor, bizler ise Resule ait olduğu rivayet edilen hadislere şüpheyle bakıp, Kur’an’ın onayını almadan inanmayanlara ne diyoruz. ”HER KİM HADİSLERİ DIŞLAYICI BİR EYLEME BAŞLARSA ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR.” Değerli dostlarım Allah’ın Resulü elbette konuşmadı değil konuştu ve ümmetini uyardı hatta öyle zorluklarla karşılaştı ve mücadele etti ama tek bir şeyle, oda Kur’an. Bunu Allah Kur’an’da söylüyor. Kur’an’ın onayından geçen her hadisi bizler, zaten ayete iman ettiğimiz için kabul ediyoruz. Ama Kur’an’ın onaylamadığı hiçbir sözü/hadisi, Resul söylemeyeceği içinde, asla kabul etmiyoruz. Allah bizleri yalnız Kur’an’dan sorumlu tutacağına hükmetmişti hatırlayınız. Şöyle düşünün bu hükmü veren Allah, mahşer günü sizlere şaka yaptım, Resulün hadislerine de uymanız gerekirdi diyerek, bizleri cezalandırır mı? Gülünecek şeye inanıyoruz.
Ali İmran suresi 103. Ayetinde de, HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE/KUR’AN’A SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN DİYE UYARIYOR. Bizler Allah’ın ipinin yanında, Resule ait olduğu iddia edilen her sözü/hadisi araştırmadan, Kur’an’ın onayını almadan, Resule ait olduğuna inanırsak, HEM RESULE İFTİRA ATMIŞ OLACAĞIMIZ GİBİ, HEMDE ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ELLERİMİZLE ARALAMIŞ OLURUZ, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. Çok ilginçtir rivayet edilen hadislerin, Allah’ın Resulünün zamanında yazıldığına dair, birçok rivayet olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Daha da ilginç olanı yine rivayetlerde, Allah’ın Resulünün biz ümmetine, YALNIZ KUR’AN’DAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY BIRAMADIĞI KONUSUNDA DA, BİRÇOK RİVAYETİN OLDUĞUDUR. Değerli dostlarım tekrar hatırlatmak istiyorum HEPSİ RİVAYET, BÖYLE BİLGİLERLE İSLAM’IN YAŞANAMAYACAĞINI, Allah Kur’an’da onlarca ayetinde bizlere bildiriyor. Allah’a kulak verip, dinleyenlere ne mutlu.
Gelelim kendilerine Ehlisünnet Âlimleri birliği diyen kardeşlerimizin, Allah’ın Resulünün görevleri konusunda verdiği örneklere. Bu konu aslınca çok net Kur’an’da açıklanmış ve Resulün yetki, görev tanımı bizlere bildirilmiştir. Şunu lütfen unutmayalım, Allah bir ayetinde verdiği hükmün tam tersini, bir başka ayette vermez. Kur’an Allah’ın kullarına mesajıdır, tebliğidir ve sorumlu tutulacağımız HÜKÜMLERİDİR. Kur’an’da çelişki olmaz. ÇELİŞKİ BİZLERİN KAFASINDAKİ BATIL İNANÇLARDADIR. Kur’an’ın herkes tarafından anlaşılmayacağını söyleyerek, toplumu rivayetlere yönlendirenler, bunun asla hesabını mahşer günü veremeyeceklerdir. Haşa Allah kullarına mesajlarını anlatamıyor da, bunu birilerimi başarıyor? Resulün görevi Kur’an’ı açıklamak ve öğretmek değildir. BÖYLE OLSAYDI BİZLER, RESUL İLE YAŞAMADIĞIMIZ İÇİN, KUR’AN’DAN SORUMLU OLMAZDIK. KUR’AN’I AÇIKLAMA GÖREVİNİN, ALLAH KENDİLERİNE AİTTİR OLDUĞUNU SÖYLÜYOR VE KUR’AN’I NİCE ÖRNEKLER AÇIKLADIK Kİ HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYEDE AÇIKLAMA YAPIYOR. DAHA DA ÖNEMLİSİ, YEMİN EDEREK BİRÇOK KEZ ANLAYALIM DİYE, KUR’AN’I KOLAYLAŞTIRDIĞINI BİZLERE BİLDİRİYOR. Bakın Allah Resulünün görev tanımını bizlere açıklarken ne diyor.
“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) “BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” (Ahkaf 9 )
Hatırlatırım bu yazdıklarım rivayet değil, bizzat Allah’ın HADİSLERİ/SÖZLERİDİR. Örnek verdikleri Bakara suresi 129. Ayete birlikte bakalım acaba ne diyor. Çünkü batılı aklayabilmek ve topluma kabul ettirebilmek için, ne yazık ki ayetlere öyle yanlış anlamlar veriliyor ki, Kur’an asla bunu onaylamıyor, hatta Kur’an’ın diğer ayetleri ile ters düşüyor, çelişiyor. Örneğin Allah şefaat tümden bana aittir hiçbir şefaatin olmadığı, o günden sakının diyor. Bu konu ile ilgili bazı ayetleri öyle tercüme ediyorlar ki, Allah şefaat yetkisini Elçilerine, din âlimlerine, VELİ kişilere de vermiştir şeklinde tercüme ediyorlar. Hâlbuki Allah, sakın benden başka VELİLER edinmeyin diye uyardığı halde, bizler bu hatayı yapıyoruz. BU İNANÇ AÇIKÇA, KUR’AN’DA ÇELİŞKİ YARATMAKTIR. Yine Kur’an’da birçok ayetinde, ALLAH’A VE RESULÜNE UYUN, İTAAT EDİN ŞEKLİNDE HİTAPLAR VARDIR. Bu ayetleri kendi batıl inançlarına uydurmak için, bakın yalnız Kur’an ile olmuyormuş, Allah Resulüne de uyun, itaat edin diyor, demek ki onun rivayet hadislerine de uymamız gerekiyor diyebiliyorlar. Hâlbuki Allah Resulünü, NASIL UYARMIŞ VE GÖREV VERMİŞTİ? Sana indirdiğim Kur’an ile kullarımı uyar ve KUR’AN ile hükmet. Çok üzgünüm ama bu batıl inançlara inananlar KUR’AN İLE BAĞI OLMAYANLAR, KUR’AN’I ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK HİÇ OKUMAYANLARDIR. Örnek verdikleri ayete bakalım.
“EY RABBİMİZ! ONLARA, İÇLERİNDEN SENİN ÂYETLERİNİ OKUYACAK, KİTAP VE HİKMET ÖĞRETECEK, ONLARIN RUHLARINI ARINDIRACAK BİR ELÇİ GÖNDER. ÇÜNKÜ ÜSTÜN GELEN, HER ŞEYİ YERLİ YERİNCE YAPAN SENSİN.” (Bakara 129)
Bu ayette Hz. İbrahim Allah’a dua ediyor ve diyor ki, kullarına aralarından Elçilerinden gönder ki, onları hurafe, batıl, rivayet atalarının batıl inançlarından uzak, onları senin kitabın ile buluştursun. Yaşadıkları inancın hurafe olduğunu, gönderdiğin Elçin ona verdiğin hikmetle yani bilgelikle anlatsın onları ikna etsin diyor. Yoksa Allah’ım sen herkesin anlayamayacağı bir kitap gönderiyorsun, onu Elçin anlaşılır hale getirsin, hatta senin vermediğim hükümleri O versin demiyor. Çünkü bu düşünce ve inanç Kur’an’a tamamen ters düştüğü gibi akla ve mantığa da ters düşer. Hatırlayınız Allah’ın doğru yolunda giden her kuluna, dualarına karşılık verip onlara HİKMETİ/BİLGELİĞİ, DOĞRU KARAR VERME GÜCÜNÜ VERİRİM DİYOR AYETİNDE. Yalnız Elçilere değil. Bakara 129. Ayetinde, gönderdiği kitapla ruhlarının arındırılacağını söylüyor. Ruhları arındıran Allah’ın Resulü değil, Allah’ın kitabı Kur’an yani vahiy. Çünkü ayetin sonunda HERŞEYİ YERLİ YERİNDE YAPAN SENSİN diyerek, insanların arındırılıp doğru yola ulaştıranın, bizzat Allah’ın kitabı olduğunu bildiriyor. Allah’ın Resulüde, Kitap Ehline tabi olmamış ve sürekli Allah’a dua ederek, kendisini doğru yola iletmesi konusunda Allah’a dua ettiğini, Kur’an’dan öğreniyoruz. Benzeri konularda ki ayetlere de ne yazık ki farklı anlamlar vererek, RİVAYETLERİ DİNİN EMRİ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞANLARA, DOĞRUSU NE SÖYLERSEK ANLAMAYACAKLARDIR. Allah’ın Resulünün yaşadığı ve Kur’an’ı tebliğ ettiği dönemle ilgili, Nisa 65. ayeti yazalım ve nasıl çarpıtıldığını görelim.
Nisa 65: HAYIR! RABBİNE ANDOLSUN Kİ ONLAR, ARALARINDA ÇIKAN ÇEKİŞMELİ İŞLERDE SENİ HAKEM YAPIP, SONRA DA VERDİĞİN HÜKME, İÇLERİNDE HİÇBİR SIKINTI DUYMAKSIZIN, TAM BİR TESLİMİYETLE BOYUN EĞMEDİKÇE İMAN ETMİŞ OLMAZLAR. (Diyanet meali)
Allah Elçisine, bir konuda aralarında çıkan tartışmada gelip seni hakem yaptıklarında, yani sana danıştıklarında, senin verdiğin karara itiraz ederek vereceğin kararı kabul etmeyenler, tam bir teslimiyetle kabul etmedikleri için, gerçek iman etmiş sayılmazlar diyor. Tekrar hatırlatmak isterim bu tartışma, BİZZAT ELÇİNİN YAŞADIĞI DÖNEMDE, MÜSLÜMANLARIN TARTIŞTIĞI KONUYU ELÇİ, ALLAH’IN HÜKÜMLERİYLE ÇÖZÜME KAVUŞTURUYOR VE BU KARARADA KESİNLİKLE UYULMASINI, İTİRAZ EDİLMEMESİNİ İSTİYOR RABBİMİZ. Peki, siz bu ayetten Allah’ın Elçisi kendi kafasına göre mi karar verebileceğini anladınız? Eğer Kur’an’ın diğer ayetlerini hiç okumadıysanız, evet böyle anlamanız çok normal. Bakalım Allah böyle konularda Elçisinin neyle, nasıl hüküm vermesini istiyor, onu nasıl uyarıp tembihlemiş ona bakalım.
Maide 49: ARALARINDA ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET VE ONLARIN ARZULARINA UYMA! ALLAH’IN SANA İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERİN BİR KISMINDAN SENİ SAPTIRMALARIYLA İLGİLİ OLARAK ONLARA KARŞI DİKKATLİ OL! (VERDİĞİN HÜKÜMDEN) YÜZ ÇEVİRİRLERSE, BİL Kİ ALLAH ANCAK GÜNAHLARININ BİR KISMI SEBEBİYLE ONLARA SIKINTI VERMEK İSTER. İNSANLARIN BİRÇOĞU YOLDAN ÇIKMIŞLARDIR. (Mehmet Okuyan)
Demek ki Allah’ın Elçisi, Allah’ın indirdiği Kur’an ile hükmetmiş ve onun verdiği karar ALLAH’IN KUR’AN’DAKİ KARARI OLDUĞU İÇİN, BU KARARA İTİRAZ EDEN İMAN ETMEMİŞTİR, YOLDAN SAPMIŞTIR DİYOR RABBİMİZ. Resulün zamanda ümmeti, Resul birşey söylediğinde ona hemen şu soruyu sorarlar mış. Ey Allah’ın Resulü, bu senin emrinmi yoksa Allah’ın vahyimi? Eğer kendi düşüncesi ise aralarında gerekirse tartışma olur ve ortak düşüncede buluşurlarmış. Ama Allah’ın vahyi ise tartışmadan, herkes uyar kabul edermiş. Rivayetleri Kur’an’ın yanında, Resule atfederek dinin asli unsuru yapanlar bu ve benzeri ayetlerin anlamını, KUR’AN’IN VERDİĞİ DİĞER AYETLERDEN YARDIM ALIP ANLAMAYA ÇALIŞMAK YERİNE, RİVAYETLER IŞIĞINDA ANLAMAYA ÇALIŞINCA, SONUÇ ŞİRK BATAĞINA BATMAK OLUYOR. Riayetlere vahiy demek, Allah’ın kitabına Resulünü eş koşmak demektir. Allah her günahınızı affedebilirim, BANA ŞİRK KOŞARSANIZ ASLA AFFETMEM DİYOR HATIRLATIRIM.
Allah bu dünyada bizleri, toplu ya da gurup olarak imtihan etmiyor. TEK TEK İMTİHAN EDİYOR AMA KUR’AN’DAN OLDUĞUNU, ALLAH SÖYLÜYOR. HESABIN GÖRÜLECEĞİ O ÇETİN GÜN PİŞMAN OLMAK İSTEMEYEN, BATILDAN RİVAYETTEN VE SANIDAN UZAK, ALLAH’IN ARI DURU VAHYİ KUR’AN’I ELİNE ALIR, İMTİHANIMIZ GEREĞİ BİR ÖĞRENCİ MİSALİ, ONU ANLAMAYA ÇALIŞIR VE HAYATINA GEÇİRİR. DİLERİM BU DÜNYADA Kİ İMTİHANIMIZDA EN AZ HATA YAPAN, BAŞARILI OLANLARIN SAFINDA OLURUZ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Bakın Allah’ın Resulü O örnek insan, ümmetine Allah’ı şahit göstererek, kendisinin nasıl bir görev aldığını ve bu görevinde biz ümmetini hangi kaynak ile uyardığını söylüyor. ALLAH’IN RESULÜ YALNIZ KUR’AN İLE UYARIYOR. ÇÜNKÜ ONA İLAVE YAPMASI, ALLAH’IN DİNİNE ORTAK OLMAYA ALIŞMASI DEMEKTİR Kİ, BUNUN ŞİRK OLDUĞUNU ALLAH’IN RESULÜ BİLİYOR. Başka örnek vermeye gerek yok ama elbette gözlerinde perde olan kulakları ve kalpleri mühürlenmiş olana bu ayet yetmeyecektir. Şimdide makalemin konusu olan, kendilerini EHLİSÜNNET ÂLİMLERİ BİRLİĞİNDEN OLDUĞUNU SÖYLEYENLER, TOPLUMU GERÇEK İSLAM’IN NASIL YAŞANACAĞI KONUSUNDA, BAKIN NASIL UYARIYORLAR ONA BAKALIM. Allah’ın Resulünün Allah’ı şahit gösterip, Resulün biz ümmetini yalnız Kur’an ile uyardığı gibi mi uyarıyorlar, yoksa HADİS DÜŞMANLIĞI KONUSUNDA UYARI YAPAN BU KARDEŞLERİMİZ, Kitap Ehlinin düştüğü yanlışa onlarda düşmüşte haberlerimi yok, birlikte bakalım. Bakın ne diyorlar.
“ZAMANIMIZDA HADİSLERİ DIŞLAYAN, BİR FURYA BAŞLATILMIŞTIR. BU FİKRİN ZAMANIMIZ AÇISINDAN KAYNAĞININ BATILI ORYANTALİSTLER OLDUĞUNUN BİLİNMESİNİ İSTİYORUZ. BUNUNLA İSLAM’I TAHRİF ETMEK/BOZMAK İSTEMEKTEDİRLER.
HADİSLERİ REDDEREK, ONLARI DİNİ HÜKÜM KOYMADA GEÇERSİZ SAYMAK ASLINDA RESUULLAH’I S.A.V DIŞLAMAK VE SIRADANLAŞTIRMAK DEMEKTİR. ZATEN HADİSLERİ DIŞLAYANLARIN MAKSADIDA RESULULLAH’I S.A.V DIŞLAYARAK, İSLAM’I BOZMAKTIR.
HADİSLER KUR’AN’I DOĞRU ANLAMAMIZI DOĞRU UYGULAMAMIZI TEMİN EDEN ZORUNLU KAYNAKTIR. BU KAYNAĞIN YOK SAYILMASI, İSLAM’IN YOK SAYILMASIDIR. HER KİM HADİSLERİ DIŞLAYICI BİR EYLEME BAŞLARSA ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR.
HADİSLERE DÜŞMANLIĞIN İSLAM’I BOZMAK VE BÖYLECE VE MÜSLÜMANI DİNSİZLEŞTİRMEK MAKSATLI OLDUĞUNU HALKIMIZA HATIRLATARAK, BU MEL’UN FİKRE ASLA FIRSAT VERMEMELERİNİ ÖZELLİKLE VURGULUYORUZ. DUA VE SELAM İLE. ” EHLİSÜNNET ALİMLERİ BİRLİĞİ (ES.A.B)
Arkadaşlarımız, günümüzde Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadisleri dışlayan, bir furya olduğunu ve bunların dış kaynaklı İslam düşmanları olduğunu söylüyorlar. Peki, dışlanan bu hadisler, hangi kaynaklardan bize ulaşan sözler, burası çok önemli. LÜTFEN ARAŞTIRINIZ, GENEL ÇOĞUNLUĞU YAHUDİ KAYNAKLI. Bizlerin olmazsa olmaz dedikleri fıkıh kitapları gibi, Yahudilerin TALMUD dedikleri fıkıh kitaplarından inancımıza geçmiş. Bunu neden sorgulamıyoruz? Eğer Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği HADİSLERİ yani ayetleriyse, bunu inkâr edenler zaten kâfir olmuştur. Peki, bahsedilen hadisler kimin bu durumda? Bu arkadaşlarımız, Allah’ın Resulüne ait olduğu iddia edilen rivayet hadisleri, inkâr eden bir Müslümanın, hem Resulünü dışlamış olacağını, hem de İslam’ı bozduklarını söylüyorlar. ÇOK DAHA İLERİ GİDİYORLAR VE BU RİVAYET HADİSLERİ YOK SAYANIN, İSLAM YOK SAYILMASI İLE EŞ TUTABİLİYORLAR. Her kim Resule ait olduğu iddia edilen hadisleri dışlayıcı bir eylem içinde olursa şaşkınlık ve SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR DİYEBİLİYORLAR. Sakın söylediklerinin tersi olmasın. Hadisleri kabul etmeyenlerin, İslam’ı bozmak ve toplumu dinsizleştirmek amacında oldukları iddiasındalar. Bu Mel’un fikre düşünceye fırsat vermemelerini, özellikle vurguluyoruz diyerek te son veriyorlar. Değerli dostlarım, gerçekten bu arkadaşlarımızın söyledikleri doğru olabilir mi? Yani bizler Kur’an ayetlerinin yanında, Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadislere de Kur’an ayetleri, yani Allah’ın VAHYİ gibi iman etmeli miyiz? Allah’ın Elçisi bizleri, hangi bilgilerle uyardığını söylüyordu Kur’an’da hatırlayalım. “BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19) Bu ve benzeri ayetlere iman eden bir Müslüman, bunları söylemez. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, Resul biz ümmetini yalnız Allah’ın vahyi Kur’an ile uyarmış. Eğer Allah’ın vahyine bu rivayetleri de ilave eder inanırsak, Kur’an’a göre ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ.
Demek ki Allah’ın Elçisi bizleri yalnız Kur’an ile uyarmış, onun yanına kendi hadislerini asla ilave etmemiş, BUNU EN EMİN, EN SAĞLAM KAYNAK, KUR’AN’DAN ANLIYORUZ. Cahiliye devrinde, Kitap Ehlide aynı hataları yapmış ve Allah’ın onlara indirdiği vahyin/Kitabın yanında, atalarından kendilerine rivayet yolla ulaşan hadislere de, ALLAH’IN VAHYİ gibi muamele yapmışlardı. Hz. Muhammed Kur’an’ı onlara tebliğ derken bir kısmı, tamam senin getirdiklerine de inanırız ama bizlerin atalarından gelen inançları da var, onlara da inanırız dediklerinde, Allah nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım.
Casiye 6: İŞTE BUNLAR, ALLAH’IN ÂYETLERİDİR. ONLARI SANA GERÇEK OLARAK OKUYORUZ. ARTIK ALLAH’TAN VE O’NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ HADİSE İNANACAKLAR? (Diyanet meali)
Bakın Allah’ın Resulü, yalnız Allah’ın vahyi ile yetinmeyen Kitap Ehline, nasıl bir ayet tebliğ ediyor. ALLAH’IN AYETLERİNDEN SONRA, HANGİ HADİSE/SÖZE İNANACAKSIN diyerek, İslam’ın yalnız Allah’ın vahyi Kur’an ile yaşanacağını söylemesi ve onları uyarması, sizce bizi ilgilendirmiyor mu? Ne yazık ki bu ve benzeri ayetlere şunu söylüyorlar. “Bu ayet müşriklere inmiştir biz Müslümanlara değil.” Böylece neredeyse Kur’an’ın genel çoğunluğuna iman etmemiş olduğumuz gibi, DOĞRULUĞUNDAN ASLA EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYETLERİDE, VAHİY KABUL EDİYOR VE ALLAH’A ŞİRK KOŞUYORUZ. Kendilerinin Ehlisünnet âlimleri birliğinden olduğunu söyleyenler, aynı yazıda bakın daha neler yazmışlar.
“HÂLBUKİ RESULULLAH’IN S.A.V GÖREVLERİ, AYETLERİ OKUMAK KİTABI KUR’AN’I ÖĞRETMEK, HİKMETİ(UYGULAMAYI) ÖĞRETMEK, YAŞAYIP YAŞATARAK İNSANLARI TERTEMİZ YAPMAKTIR. (BAKARA 129-151. ALİ İMRAN 164. CUMA 2) BU ONUN GÜZEL ÖRNEK (AHZAB 21) EDİNİLMESİNİ KOYDUĞU HÜKME İTİRAZSIZ TESLİM OLMAMIZI GEREKTİRİR. (NİSA 65. AHZAB 36. HUCURAT 1) RESULULLAH’IN, S.AV. İNSANLARA KİTABI VE HİKMETİ ÖĞRETİRKEN UYGULAMA YAPARKEN VE YAPTIRIRKEN SÖYLEDİĞİ BÜTÜN SÖZLER VAHİYDİR. KUR’AN DIŞINDAKİ VAHİY, (VAHYİ GAYRİ METLUV) HADİSLERİ REDDETMEK İŞTE BU VAHYİ REDDETMEKTİR. BUNDAN DOLAYI RESULULLAH’I S.A.V SIRADAN GİBİ BİR İNSAN SAYIP, BU VAHYİ İNKÂR ETMEK, İMANI SIFIRLAR. “
Önce şunu hatırlatmak isterim, Allah’ın resulüde bizler gibi bir insandı, elbette bizlerden farkı, Allah’ın güven elçisi olmasıydı. Ama unutmayalım Allah’ın dininde hüküm ortağı asla değildi. Allah’ın Resulüne, tıpkı Kitap Ehli gibi Allah’ın vermediği yetkileri verirsek, onlardan hiç bir farkımız olmaz. Fussilet suresi 6. ayetinde ne diyordu bu konuda ona bakalım. “DE Kİ: “BEN DE ANCAK SİZİN GİBİ BİR İNSANIM. FAKAT BANA İLÂHINIZIN YALNIZCA BİR TEK İLÂH OLDUĞU VAHYEDİLİYOR. ARTIK O’NA YÖNELİN VE O’NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN. ALLAH’A ORTAK KOŞANLARIN VAY HÂLİNE!” Bizlerin Kur’an’dan bağını kesenler, bu ayetlerin üstünü örterek, Allah’ın Resulünü, Allah’ın din ortağı yaptığı gibi, yalnız Allah’tan bağışlanma, şefaat dilememiz gerekirken Resulününde şefaatçi olduğuna, bu toplumu inandırdılar. Hatırlatırım Allah’ın Resulü ümmetine ne diyor? YALNIZ ALLAH’A YÖNELİN. Diyelim ki Allah’ın Resulünün rivayet hadisleri olmasaydı, bizler Kur’an’ı anlayamazdık. Kur’an ile adeta eş tutulan bu hadisler, Allah’ın Resulünden direk bizlere mi intikal etmiştir, elbette hayır. Eğer öyle olsaydı bir rivayete göre diye başlayıp, ikinci üçüncü şahısların bu sözleri/hadisleri nakletmesi ile bizlere ulaşmazdı. Bu nakil sırasında, anlatılmak istenenin farklı aktarılma ihtimalinin, çok yüksek olduğunu düşünmek zor olmasa gerek. ONUN İÇİN ALLAH KUR’AN’DA, EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN, SAKIN ARDINA DÜŞMEYİN, HESABINI SORARIM DİYOR. Rivayet edilen hadisler, Resulün vefatından yüzlerce yıl geçtikten sonra, hatta çoğu Arap bile olmayan, BUHARİ, MÜSLİM, TİRMİZİ, EBU DAVUT tarafından binlerce hadis arasından, kendi düşünceleri ve İnançları doğrultusunda ayıklayarak, yazdıkları rivayet edilir. Şunu da söylemek isterim, belki de bu kişiler, bu hadisleri hiç nakletmedi, birçoğu onların adını kullanılarak topluma iletilmişte olabilir. Bu hadisler olmasaydı İslam’ı yaşayamazdık, Kur’an’ı anlayamazdık demekle, aslında Allah’ın Resulüne şunu da söylemiş olduğumuzun, lütfen farkında olalım.
“ALLAH’IN RESULÜ SAĞLIĞINDA, KUR’AN’I YAZDIRDIĞI GİBİ HADİSLERİNİ YAZDIRMAMIŞ, BİZLERİ NEREDEYSE KUR’AN’I ANLAYAMAYACAĞIMIZ ŞEKİLDE BAŞ BAŞA BIRALMIŞ. ALLAH KUR’AN’DA AYETLERİNİ KORUDUĞUNU SÖYLÜYOR, NEDEN RESULÜN HADİSLERİNİDE KORUDUĞUNU KUR’AN’DA SÖYLEMİYOR? SÖYLESEYDİ İÇİMİZ DAHA RAHAT OLURDU. ALLAH’TAN, SAYDIĞIMIZ KİŞİLERİN YÜZLERCE YIL SONRA AKLINA GELMİŞTE, RESULÜN HADİSLERİNİ TOPLAYIP YAZARAK, GÜNÜMÜZE ULAŞMASINI SAĞLAMIŞ VE ONLARIN SAYESİNDE, BİZLER BU HADİSLERLE KUR’AN’I DOĞRU ANLIYORUZ, İSLAM’I DOĞRU YAŞIYORUZ DİYORUZ. YOKSA ANLAYAMAZDIK.” Ne dersiniz, bu yanlış inancı kabul ettiğimizde, aslında bunlarıda söylediğimizin farkında mıyız? Buna inanan kardeşlerime soruyorum, hangi mezhebin sahih, doğru kabul ettiği rivayet hadislerle Kur’an’ı doğru anlayacağız, buna kefil olabilecek garanti verecek birisi var mı aramızda? Hadislerin hepsi, hatırlatırım BİR RİVAYETE GÖRE diye başlıyor. Rivayet doğru olma ihtimali olduğu gibi, yanlış olma ihtimali de olan sözlere/hadislere denir. Allah ayetinde nasıl uyarıyordu?
İsra 36: HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE KALP, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR. (Diyanet meali)
Allah kesin, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye hüküm veriyor, bizler ise Resule ait olduğu rivayet edilen hadislere şüpheyle bakıp, Kur’an’ın onayını almadan inanmayanlara ne diyoruz. ”HER KİM HADİSLERİ DIŞLAYICI BİR EYLEME BAŞLARSA ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR.” Değerli dostlarım Allah’ın Resulü elbette konuşmadı değil konuştu ve ümmetini uyardı hatta öyle zorluklarla karşılaştı ve mücadele etti ama tek bir şeyle, oda Kur’an. Bunu Allah Kur’an’da söylüyor. Kur’an’ın onayından geçen her hadisi bizler, zaten ayete iman ettiğimiz için kabul ediyoruz. Ama Kur’an’ın onaylamadığı hiçbir sözü/hadisi, Resul söylemeyeceği içinde, asla kabul etmiyoruz. Allah bizleri yalnız Kur’an’dan sorumlu tutacağına hükmetmişti hatırlayınız. Şöyle düşünün bu hükmü veren Allah, mahşer günü sizlere şaka yaptım, Resulün hadislerine de uymanız gerekirdi diyerek, bizleri cezalandırır mı? Gülünecek şeye inanıyoruz.
Ali İmran suresi 103. Ayetinde de, HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE/KUR’AN’A SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN DİYE UYARIYOR. Bizler Allah’ın ipinin yanında, Resule ait olduğu iddia edilen her sözü/hadisi araştırmadan, Kur’an’ın onayını almadan, Resule ait olduğuna inanırsak, HEM RESULE İFTİRA ATMIŞ OLACAĞIMIZ GİBİ, HEMDE ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ELLERİMİZLE ARALAMIŞ OLURUZ, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. Çok ilginçtir rivayet edilen hadislerin, Allah’ın Resulünün zamanında yazıldığına dair, birçok rivayet olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Daha da ilginç olanı yine rivayetlerde, Allah’ın Resulünün biz ümmetine, YALNIZ KUR’AN’DAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY BIRAMADIĞI KONUSUNDA DA, BİRÇOK RİVAYETİN OLDUĞUDUR. Değerli dostlarım tekrar hatırlatmak istiyorum HEPSİ RİVAYET, BÖYLE BİLGİLERLE İSLAM’IN YAŞANAMAYACAĞINI, Allah Kur’an’da onlarca ayetinde bizlere bildiriyor. Allah’a kulak verip, dinleyenlere ne mutlu.
Gelelim kendilerine Ehlisünnet Âlimleri birliği diyen kardeşlerimizin, Allah’ın Resulünün görevleri konusunda verdiği örneklere. Bu konu aslınca çok net Kur’an’da açıklanmış ve Resulün yetki, görev tanımı bizlere bildirilmiştir. Şunu lütfen unutmayalım, Allah bir ayetinde verdiği hükmün tam tersini, bir başka ayette vermez. Kur’an Allah’ın kullarına mesajıdır, tebliğidir ve sorumlu tutulacağımız HÜKÜMLERİDİR. Kur’an’da çelişki olmaz. ÇELİŞKİ BİZLERİN KAFASINDAKİ BATIL İNANÇLARDADIR. Kur’an’ın herkes tarafından anlaşılmayacağını söyleyerek, toplumu rivayetlere yönlendirenler, bunun asla hesabını mahşer günü veremeyeceklerdir. Haşa Allah kullarına mesajlarını anlatamıyor da, bunu birilerimi başarıyor? Resulün görevi Kur’an’ı açıklamak ve öğretmek değildir. BÖYLE OLSAYDI BİZLER, RESUL İLE YAŞAMADIĞIMIZ İÇİN, KUR’AN’DAN SORUMLU OLMAZDIK. KUR’AN’I AÇIKLAMA GÖREVİNİN, ALLAH KENDİLERİNE AİTTİR OLDUĞUNU SÖYLÜYOR VE KUR’AN’I NİCE ÖRNEKLER AÇIKLADIK Kİ HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYEDE AÇIKLAMA YAPIYOR. DAHA DA ÖNEMLİSİ, YEMİN EDEREK BİRÇOK KEZ ANLAYALIM DİYE, KUR’AN’I KOLAYLAŞTIRDIĞINI BİZLERE BİLDİRİYOR. Bakın Allah Resulünün görev tanımını bizlere açıklarken ne diyor.
“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) “BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” (Ahkaf 9 )
Hatırlatırım bu yazdıklarım rivayet değil, bizzat Allah’ın HADİSLERİ/SÖZLERİDİR. Örnek verdikleri Bakara suresi 129. Ayete birlikte bakalım acaba ne diyor. Çünkü batılı aklayabilmek ve topluma kabul ettirebilmek için, ne yazık ki ayetlere öyle yanlış anlamlar veriliyor ki, Kur’an asla bunu onaylamıyor, hatta Kur’an’ın diğer ayetleri ile ters düşüyor, çelişiyor. Örneğin Allah şefaat tümden bana aittir hiçbir şefaatin olmadığı, o günden sakının diyor. Bu konu ile ilgili bazı ayetleri öyle tercüme ediyorlar ki, Allah şefaat yetkisini Elçilerine, din âlimlerine, VELİ kişilere de vermiştir şeklinde tercüme ediyorlar. Hâlbuki Allah, sakın benden başka VELİLER edinmeyin diye uyardığı halde, bizler bu hatayı yapıyoruz. BU İNANÇ AÇIKÇA, KUR’AN’DA ÇELİŞKİ YARATMAKTIR. Yine Kur’an’da birçok ayetinde, ALLAH’A VE RESULÜNE UYUN, İTAAT EDİN ŞEKLİNDE HİTAPLAR VARDIR. Bu ayetleri kendi batıl inançlarına uydurmak için, bakın yalnız Kur’an ile olmuyormuş, Allah Resulüne de uyun, itaat edin diyor, demek ki onun rivayet hadislerine de uymamız gerekiyor diyebiliyorlar. Hâlbuki Allah Resulünü, NASIL UYARMIŞ VE GÖREV VERMİŞTİ? Sana indirdiğim Kur’an ile kullarımı uyar ve KUR’AN ile hükmet. Çok üzgünüm ama bu batıl inançlara inananlar KUR’AN İLE BAĞI OLMAYANLAR, KUR’AN’I ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK HİÇ OKUMAYANLARDIR. Örnek verdikleri ayete bakalım.
“EY RABBİMİZ! ONLARA, İÇLERİNDEN SENİN ÂYETLERİNİ OKUYACAK, KİTAP VE HİKMET ÖĞRETECEK, ONLARIN RUHLARINI ARINDIRACAK BİR ELÇİ GÖNDER. ÇÜNKÜ ÜSTÜN GELEN, HER ŞEYİ YERLİ YERİNCE YAPAN SENSİN.” (Bakara 129)
Bu ayette Hz. İbrahim Allah’a dua ediyor ve diyor ki, kullarına aralarından Elçilerinden gönder ki, onları hurafe, batıl, rivayet atalarının batıl inançlarından uzak, onları senin kitabın ile buluştursun. Yaşadıkları inancın hurafe olduğunu, gönderdiğin Elçin ona verdiğin hikmetle yani bilgelikle anlatsın onları ikna etsin diyor. Yoksa Allah’ım sen herkesin anlayamayacağı bir kitap gönderiyorsun, onu Elçin anlaşılır hale getirsin, hatta senin vermediğim hükümleri O versin demiyor. Çünkü bu düşünce ve inanç Kur’an’a tamamen ters düştüğü gibi akla ve mantığa da ters düşer. Hatırlayınız Allah’ın doğru yolunda giden her kuluna, dualarına karşılık verip onlara HİKMETİ/BİLGELİĞİ, DOĞRU KARAR VERME GÜCÜNÜ VERİRİM DİYOR AYETİNDE. Yalnız Elçilere değil. Bakara 129. Ayetinde, gönderdiği kitapla ruhlarının arındırılacağını söylüyor. Ruhları arındıran Allah’ın Resulü değil, Allah’ın kitabı Kur’an yani vahiy. Çünkü ayetin sonunda HERŞEYİ YERLİ YERİNDE YAPAN SENSİN diyerek, insanların arındırılıp doğru yola ulaştıranın, bizzat Allah’ın kitabı olduğunu bildiriyor. Allah’ın Resulüde, Kitap Ehline tabi olmamış ve sürekli Allah’a dua ederek, kendisini doğru yola iletmesi konusunda Allah’a dua ettiğini, Kur’an’dan öğreniyoruz. Benzeri konularda ki ayetlere de ne yazık ki farklı anlamlar vererek, RİVAYETLERİ DİNİN EMRİ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞANLARA, DOĞRUSU NE SÖYLERSEK ANLAMAYACAKLARDIR. Allah’ın Resulünün yaşadığı ve Kur’an’ı tebliğ ettiği dönemle ilgili, Nisa 65. ayeti yazalım ve nasıl çarpıtıldığını görelim.
Nisa 65: HAYIR! RABBİNE ANDOLSUN Kİ ONLAR, ARALARINDA ÇIKAN ÇEKİŞMELİ İŞLERDE SENİ HAKEM YAPIP, SONRA DA VERDİĞİN HÜKME, İÇLERİNDE HİÇBİR SIKINTI DUYMAKSIZIN, TAM BİR TESLİMİYETLE BOYUN EĞMEDİKÇE İMAN ETMİŞ OLMAZLAR. (Diyanet meali)
Allah Elçisine, bir konuda aralarında çıkan tartışmada gelip seni hakem yaptıklarında, yani sana danıştıklarında, senin verdiğin karara itiraz ederek vereceğin kararı kabul etmeyenler, tam bir teslimiyetle kabul etmedikleri için, gerçek iman etmiş sayılmazlar diyor. Tekrar hatırlatmak isterim bu tartışma, BİZZAT ELÇİNİN YAŞADIĞI DÖNEMDE, MÜSLÜMANLARIN TARTIŞTIĞI KONUYU ELÇİ, ALLAH’IN HÜKÜMLERİYLE ÇÖZÜME KAVUŞTURUYOR VE BU KARARADA KESİNLİKLE UYULMASINI, İTİRAZ EDİLMEMESİNİ İSTİYOR RABBİMİZ. Peki, siz bu ayetten Allah’ın Elçisi kendi kafasına göre mi karar verebileceğini anladınız? Eğer Kur’an’ın diğer ayetlerini hiç okumadıysanız, evet böyle anlamanız çok normal. Bakalım Allah böyle konularda Elçisinin neyle, nasıl hüküm vermesini istiyor, onu nasıl uyarıp tembihlemiş ona bakalım.
Maide 49: ARALARINDA ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET VE ONLARIN ARZULARINA UYMA! ALLAH’IN SANA İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERİN BİR KISMINDAN SENİ SAPTIRMALARIYLA İLGİLİ OLARAK ONLARA KARŞI DİKKATLİ OL! (VERDİĞİN HÜKÜMDEN) YÜZ ÇEVİRİRLERSE, BİL Kİ ALLAH ANCAK GÜNAHLARININ BİR KISMI SEBEBİYLE ONLARA SIKINTI VERMEK İSTER. İNSANLARIN BİRÇOĞU YOLDAN ÇIKMIŞLARDIR. (Mehmet Okuyan)
Demek ki Allah’ın Elçisi, Allah’ın indirdiği Kur’an ile hükmetmiş ve onun verdiği karar ALLAH’IN KUR’AN’DAKİ KARARI OLDUĞU İÇİN, BU KARARA İTİRAZ EDEN İMAN ETMEMİŞTİR, YOLDAN SAPMIŞTIR DİYOR RABBİMİZ. Resulün zamanda ümmeti, Resul birşey söylediğinde ona hemen şu soruyu sorarlar mış. Ey Allah’ın Resulü, bu senin emrinmi yoksa Allah’ın vahyimi? Eğer kendi düşüncesi ise aralarında gerekirse tartışma olur ve ortak düşüncede buluşurlarmış. Ama Allah’ın vahyi ise tartışmadan, herkes uyar kabul edermiş. Rivayetleri Kur’an’ın yanında, Resule atfederek dinin asli unsuru yapanlar bu ve benzeri ayetlerin anlamını, KUR’AN’IN VERDİĞİ DİĞER AYETLERDEN YARDIM ALIP ANLAMAYA ÇALIŞMAK YERİNE, RİVAYETLER IŞIĞINDA ANLAMAYA ÇALIŞINCA, SONUÇ ŞİRK BATAĞINA BATMAK OLUYOR. Riayetlere vahiy demek, Allah’ın kitabına Resulünü eş koşmak demektir. Allah her günahınızı affedebilirim, BANA ŞİRK KOŞARSANIZ ASLA AFFETMEM DİYOR HATIRLATIRIM.
Allah bu dünyada bizleri, toplu ya da gurup olarak imtihan etmiyor. TEK TEK İMTİHAN EDİYOR AMA KUR’AN’DAN OLDUĞUNU, ALLAH SÖYLÜYOR. HESABIN GÖRÜLECEĞİ O ÇETİN GÜN PİŞMAN OLMAK İSTEMEYEN, BATILDAN RİVAYETTEN VE SANIDAN UZAK, ALLAH’IN ARI DURU VAHYİ KUR’AN’I ELİNE ALIR, İMTİHANIMIZ GEREĞİ BİR ÖĞRENCİ MİSALİ, ONU ANLAMAYA ÇALIŞIR VE HAYATINA GEÇİRİR. DİLERİM BU DÜNYADA Kİ İMTİHANIMIZDA EN AZ HATA YAPAN, BAŞARILI OLANLARIN SAFINDA OLURUZ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.