iltasyazilim
FD Üye
kerem ile aslının hikayesi Kısa
Belli Başlı adı Ahmet Mirza olan Kerem, Islahan Şahının oğludurŞahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşişinin kızı Aslı ile Kerem birbirlerini severler Şah Keşişten kızı oğluna ister Keşiş, bir müslümana kız saptamak istemez Ama hükümdarın isteğini reddedemez; bir mühlet ister ve bu mühletin içinde gizli gizli memleketten kaçar Kerem de Aslı'nın peşinden yola düşer İşte, Kerem'in sevdiği kızın ardınca tüm Anadolu'yu boyunca gezmesi bu nedenle başlar
Kerem bundan böyle yanında vefalı arkadaşı Sofu (Kerem'in dilinden: Sofu Kardeş), omuzunda sazı ile bir Âşıkolmuştur Her gittiği yerde, her rasladığına sazıyla ve yanık türküleriyle, Aslı'nın izini sorar, ona haber verenler de olur, vermeyenler de Bazı defa nehirlere, dağlara, kayalara, dağlardaki hayvanlara derdini döker; yolunu bağlayan karlı, boranlı bellerden yol ister Onun önüne çıkan engeller, bir defa inkisarına uğradılar mı iflah olmazlar Kerem aşk ateşinde pişe pişe kemale erer, keramet sahibi olur Allah onun her dileğini yerine getirir
Bir Takım şehirlerde Kerem, Aslı Han'a bir süre kavuşur Keşişten habersizce bir müddet birbirlerine sevgilerini anlatırlar, dertlerini dökerler: Erzincan Bağlarında ve Kayseri'de olduğu gibiSonunda Kerem Aslı'sının peşinden Halep'e varır Halep Paşasına kendini sevdirir: Paşa, Keşişi tehdit ederek kızını Kerem'e vermeye razı eder İki sevdalının nikâhları kıyılır Fakat fena ruhlu Keşiş onlara son fenalığı yapar: Kızına sihirli bir gerdeklik gömlek giydirir Bu gömlek son düğmesine dek açılır, baştan kapanır imiş Kerem sevdiğinin düğmelerini bir türlü çözemez yüreğinden kopup gelen ateşle yanar, kül olurKerem'in külleri dağılmasın diye bekleyen Aslı Han'ın saçları, küllerin içinde kalmış bir kıvılcımla tutuşur; iki âşığın oysa külleri birbirine kavuşur
Sevgililerin birbirine kavuşmasıyla sona ermeyen bir macera olduğu için Kerem hikâyesi toy, düğün ve kış geceleri muhabbetlerinde ağırlama vasıtası olan ırk hikâyeleri aralarında, fazla sevildiği halde, başından sonuna kadar anlatılmaz, hattâ birçok yerlerde bunun anlatılmasını günah sayarlarmış Kerem Erzurum'da hasta yatarken, Aslı Han'ın üç gün sonradan geleceğini haber verirler
O vakit şu türküyü söyler:
Bir han köşesinde kalmışam hasta
Gözlerim kapıda kulağım seste
Kendim gurbet elde gönül heveste
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
Erzurum dağları duman dildedir
Başım yastıktadır gözüm yoldadır
Aslı hayın yârdır adam aldadır
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
Erzurum dağları kardır geçilmez
Kuytu sırdır her adama açılmaz
Ayrılık şerbeti zehir içilmez
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
Alın Yazısı sen mi kaldın bana gelecek
Akıttın göz yaşım kimler silecek
Kerem'e dediler Aslı'n gelecek
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver *
Belli Başlı adı Ahmet Mirza olan Kerem, Islahan Şahının oğludurŞahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşişinin kızı Aslı ile Kerem birbirlerini severler Şah Keşişten kızı oğluna ister Keşiş, bir müslümana kız saptamak istemez Ama hükümdarın isteğini reddedemez; bir mühlet ister ve bu mühletin içinde gizli gizli memleketten kaçar Kerem de Aslı'nın peşinden yola düşer İşte, Kerem'in sevdiği kızın ardınca tüm Anadolu'yu boyunca gezmesi bu nedenle başlar
Kerem bundan böyle yanında vefalı arkadaşı Sofu (Kerem'in dilinden: Sofu Kardeş), omuzunda sazı ile bir Âşıkolmuştur Her gittiği yerde, her rasladığına sazıyla ve yanık türküleriyle, Aslı'nın izini sorar, ona haber verenler de olur, vermeyenler de Bazı defa nehirlere, dağlara, kayalara, dağlardaki hayvanlara derdini döker; yolunu bağlayan karlı, boranlı bellerden yol ister Onun önüne çıkan engeller, bir defa inkisarına uğradılar mı iflah olmazlar Kerem aşk ateşinde pişe pişe kemale erer, keramet sahibi olur Allah onun her dileğini yerine getirir
Bir Takım şehirlerde Kerem, Aslı Han'a bir süre kavuşur Keşişten habersizce bir müddet birbirlerine sevgilerini anlatırlar, dertlerini dökerler: Erzincan Bağlarında ve Kayseri'de olduğu gibiSonunda Kerem Aslı'sının peşinden Halep'e varır Halep Paşasına kendini sevdirir: Paşa, Keşişi tehdit ederek kızını Kerem'e vermeye razı eder İki sevdalının nikâhları kıyılır Fakat fena ruhlu Keşiş onlara son fenalığı yapar: Kızına sihirli bir gerdeklik gömlek giydirir Bu gömlek son düğmesine dek açılır, baştan kapanır imiş Kerem sevdiğinin düğmelerini bir türlü çözemez yüreğinden kopup gelen ateşle yanar, kül olurKerem'in külleri dağılmasın diye bekleyen Aslı Han'ın saçları, küllerin içinde kalmış bir kıvılcımla tutuşur; iki âşığın oysa külleri birbirine kavuşur
Sevgililerin birbirine kavuşmasıyla sona ermeyen bir macera olduğu için Kerem hikâyesi toy, düğün ve kış geceleri muhabbetlerinde ağırlama vasıtası olan ırk hikâyeleri aralarında, fazla sevildiği halde, başından sonuna kadar anlatılmaz, hattâ birçok yerlerde bunun anlatılmasını günah sayarlarmış Kerem Erzurum'da hasta yatarken, Aslı Han'ın üç gün sonradan geleceğini haber verirler
O vakit şu türküyü söyler:
Bir han köşesinde kalmışam hasta
Gözlerim kapıda kulağım seste
Kendim gurbet elde gönül heveste
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
Erzurum dağları duman dildedir
Başım yastıktadır gözüm yoldadır
Aslı hayın yârdır adam aldadır
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
Erzurum dağları kardır geçilmez
Kuytu sırdır her adama açılmaz
Ayrılık şerbeti zehir içilmez
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
Alın Yazısı sen mi kaldın bana gelecek
Akıttın göz yaşım kimler silecek
Kerem'e dediler Aslı'n gelecek
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver *