Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Açlık ve tokluk vücut yükünün düzenlenmesinde iki kıymetli mekanizmadır. Kimseler kendi iradeleriyle besin alımını dengeleseler bile, merkezi had sisteminde besin alımını ve güç harcanışını düzenleyen sistemler vardır. Dimağın açlık/tokluk merkezlerinin faaliyeti besin öğeleri, hormonlar ve öbür sinyal molekülleri tarafından etkilenmektedirler.
Keton cisimcikleri, açlık durumunda yahut karbonhidrat zayıflığında majör kuvvet kaynağıdır ve besin alımının denetiminde rol oynayabilmektedirler.
Ketozis‘in kesin mekanizması tam olarak anlaşılmış olmamasına karşın ketojenik diyetlerin gösterdiği olumlu tesir kilo kaybı için son yıllarda tanınan hale gelmiştir.
Ketozis‘in iştah sinyallerini kesici tesirleri ile tokluk hissini arttırma ve yeme davranışını azaltma tesirleri araştırılmaya devam etmektedir. Ketojenik diyetler ile açlığın azalması fenomenine dair olgular bilinmekte, ama altında yatan mekanizmalar şimdi net değildir.
Kilo kaybı için aktifliği olsa da, orta - uzunlukta diyet vadesindeki aktifliği beslenme eksperleri tarafından rastgele bir besin öğesi zayıflığına yol açmayacak halde yönetilmeli ve uzun periyodik pratiklerinin zayıflıklara yol açabileceği unutulmamalıdır.
Ketojenik diyet; günlük olarak meydana gelen patolojik, lakin fizyolojik olmayan bir ketoz durumuna neden olur. Bu durum diyabetik ketoasidozla karıştırılmamalıdır. Bu fizyolojik ketozis durumuna, açlıkta yahut bir ölçüde azaltılmış (günde 20 gr’ın altında) karbonhidrat diyeti ile ulaşılabilir.
Münasebetiyle ketojenik diyetler karbonhidrat içeriği çok düşük ve münasebetiyle kalorisi de epey kısıtlı protein ve yağ içeren diyet örüntüleri olarak tanımlayabiliriz.
Bu diyette, kilo kaybı, kuvvet harcamasında kolaylık sağlaması ve iştahı düzenleyen hormon değişikliklerine neden olduğunu kısa periyodik çalışmalarda gösterilmiştir lakin günde 20 gr’ ın altın karbonhidrat tüketimi ile sağlanan beslenme programı mahsusen diyabet, böbrek hastaları başta olmak üzere pek çok rahatsızlık açısından büyük riskler taşımaktadır.
Ketojenik diyetlerin potansiyel yararlı tesirlerine dair mekanizmalarının keşfi için daha çok sayıda çalışmalara gereksinim vardır. Sonuç olarak, bu diyet yaklaşımı sırf sağlıklı hiçbir marazı olmayan kimselerin çok kısa müddetli olarak diyet motivasyonlarını arttırmak yahut kısır döngülerinden çıkarmak ismine farklı bir pencere olabilir. Ama istikrarlı kilo kaybı ve ülkü kiloyu koruyabilmek için ehil ve istikrarlı beslenmek ve bunu hayat stili yapmak, çeşit fakat ölçülü besin tercih etmek en sağlıklı tahlildir.
Keton cisimcikleri, açlık durumunda yahut karbonhidrat zayıflığında majör kuvvet kaynağıdır ve besin alımının denetiminde rol oynayabilmektedirler.
Ketozis‘in kesin mekanizması tam olarak anlaşılmış olmamasına karşın ketojenik diyetlerin gösterdiği olumlu tesir kilo kaybı için son yıllarda tanınan hale gelmiştir.
Ketozis‘in iştah sinyallerini kesici tesirleri ile tokluk hissini arttırma ve yeme davranışını azaltma tesirleri araştırılmaya devam etmektedir. Ketojenik diyetler ile açlığın azalması fenomenine dair olgular bilinmekte, ama altında yatan mekanizmalar şimdi net değildir.
Kilo kaybı için aktifliği olsa da, orta - uzunlukta diyet vadesindeki aktifliği beslenme eksperleri tarafından rastgele bir besin öğesi zayıflığına yol açmayacak halde yönetilmeli ve uzun periyodik pratiklerinin zayıflıklara yol açabileceği unutulmamalıdır.
Ketojenik diyet; günlük olarak meydana gelen patolojik, lakin fizyolojik olmayan bir ketoz durumuna neden olur. Bu durum diyabetik ketoasidozla karıştırılmamalıdır. Bu fizyolojik ketozis durumuna, açlıkta yahut bir ölçüde azaltılmış (günde 20 gr’ın altında) karbonhidrat diyeti ile ulaşılabilir.
Münasebetiyle ketojenik diyetler karbonhidrat içeriği çok düşük ve münasebetiyle kalorisi de epey kısıtlı protein ve yağ içeren diyet örüntüleri olarak tanımlayabiliriz.
Bu diyette, kilo kaybı, kuvvet harcamasında kolaylık sağlaması ve iştahı düzenleyen hormon değişikliklerine neden olduğunu kısa periyodik çalışmalarda gösterilmiştir lakin günde 20 gr’ ın altın karbonhidrat tüketimi ile sağlanan beslenme programı mahsusen diyabet, böbrek hastaları başta olmak üzere pek çok rahatsızlık açısından büyük riskler taşımaktadır.
Ketojenik diyetlerin potansiyel yararlı tesirlerine dair mekanizmalarının keşfi için daha çok sayıda çalışmalara gereksinim vardır. Sonuç olarak, bu diyet yaklaşımı sırf sağlıklı hiçbir marazı olmayan kimselerin çok kısa müddetli olarak diyet motivasyonlarını arttırmak yahut kısır döngülerinden çıkarmak ismine farklı bir pencere olabilir. Ama istikrarlı kilo kaybı ve ülkü kiloyu koruyabilmek için ehil ve istikrarlı beslenmek ve bunu hayat stili yapmak, çeşit fakat ölçülü besin tercih etmek en sağlıklı tahlildir.
