Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Keynes'çi Ekonomi

Keynes'çi Ekonomi
0
36

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
Keynes'çi Ekonomi Keynes’çi ekonomi, İngiliz ekonomisti John Maynard Keynes’in yapıtları çerçevesinde oluşan ekonomi teorisi ve ekonomi politikasıdır Keynes’in fazla sayıda kitabı bulunmakla birlikte, Keynes’çi ekonomi denildiği vakit onun The General Theory of Employment, Interest and Money(1936) adlı kitabı temel alınmaktadır Buradaki görüşler ve çözümlemeli teknikler, yeni ekonominin ya da “Keynes’çi Ihtilalin oluşmasını sağlamıştır Keynes, Adam Smith, David Ricardo, John Stuart Mill, Alfred Marshall ve AC Pigou’dan kaynaklanan klasik ve neoklasik görüşlere karşı çıkmıştır Klasik ve neoklasik ekonomistlere kadar, piyasa sistemine dayanan özel teşebbüs ekonomisi, yalnız tam istihdamda dengede bulunur Ekonomi, tam istihdamdan geçici olarak ayrılırsa, bazı kuvvetler harekete geçip onu her tarafta tam istihdama götürür Keynes’in genel istihdam teorisi, kapitalist bir ekonominin bütün istihdamın altında dengede olabileceğini ve klasik neoklasik ekonominin bu genel teoride özel bir şart olduğunu varsaymaktadır Keynes, olağan neoklasiklerin bu özel durumunun reel dünyada uygulanmasının felaketlere yol açacağını bahis etmiştir Keynes, kapitalizmin otomatik olarak kendi kendini ayarlayabilen nitelikte olduğunu kabul etmemiş, laissez faire aşağıda kronik, büyük çapta işsizliğin meydana gelebileceğini öne sürmüştür İşsizliği hafifletmek için de artı maliye ve para politikalarının uygulanmasını nasihat etmiştir Keynes’çi ekonomi, genelde bir efektif talep teorisidir; hacmini ise iki etken belirlemektedir: Tüketim eğilimi ve yatırımın uyarılması Tüketim eğilimi, öbür milli gelir düzeylerinde tüketim miktarlarına ait işlevsel bir ilişki demektir Milli kazanç arttığı zaman tüketim de artacaktır; ama tüketim artışı, ulusal gelirdeki artıştan eksik olacaktır Ek tüketimin ek gelire oranı, Keynes’in teorisinde manâlı bir kavram olan marjinal tüketim eğilimini vermektedir İşadamlarının yatırım uyarısı, bunların varolan sermayelerinin gelecekteki kârları hakkındaki beklentileriyle ilgili olduğu dek, yatırım için borçlanırken yüzde kaç faiz verecekleri ile de ilgilidir Cari yatırım miktarıyla, beklenen kâr oranları arasındaki işlevsel ilişki, “sermayenin marjinal etkinliği şedülü ya da “yatırım talep şedülü adını alır Herhangi bir dönemde yatırım, bir iskonto oranı olarak açıklama edilen sermayenin marjinal etkinliği ile faiz oranının eşit olduğu noktaya değin yapılır Ulusal geliri ve istihdamı belirleyen karmaşık ilişkiler arasında yatırım, stratejik bir faktördür Düşük yatırım düzeyleri beraberinde düşük istihdam da getirmektedir Yatırımdaki dalgalanmalar, istihdamda ve gelirde çok daha şiddetli dalgalanmalara yol açmaktadır Kazanç arttıkça, tüketimin artışına benzer bir şekilde otomatik yatırım artışlarına rastlanmaktadır Yatırım, Keynes’in efektif istek teorisinde stratejik bir faktör olmaktadır Çünkü yatırım, tüketim mallarına harcanacak satın alma gücü dağıttığı halde piyasaya arzedilen alıcı mallarına herhangi bir katkıda bulunmamaktadır Bir firmanın üretimini kârlı gördüğü tüketim malı miktarı, üretilmekte olan yatırım malları miktarına bağlıdır Çünkü tüketim malları talebi iki yerden kaynaklanmaktadır: Tüketim malları üretiminde istihdam edilenlerin gelirleri ve yatırım malları üretiminde istihdam edilenlerin gelirleri Keynes’in teorisi, arzdan çok istek üzerinde durmaktadır Cari yatırımlar, efektif istek teorisinde tartma taşımamaktadır, çünkü gelecekteki imal kapasitesine bir katkıda bulunmamaktadır Yatırımın bu teori içindeki önemi, ekonomiye satın alma gücü sağlamasıdır Piyasaya tüketim malı sağlamadan kazanç sağlayan her etkinlik, efektif talebin bir parçası olarak yatırımın fonksiyonunu yerine getirmektedir Örneğin, devlet tahvillerinden sağlanan para ile yapılan devlet harcamaları, özel yatırım harcamaları gibi tüketim malı talebini etkilemektedir Keynes’çi ekonomiyle en yakından ilgili olan program, telafi edici maliye politikasıdır Özel sektör kadar meydana getirilen efektif talep miktarı, bütün istihdamın oluşması için yetkisiz ise, bu yeteneksizlik millet sektörü harcamalarının artırılmasıyla telafi edilebilir, dengelenebilir Kamu harcamalarının özlem edilen etkiyi yapabilmesi için, özel sektör harcamalarını azaltmayacak şekilde finanse edilmesi gerekmektedir Kamu harcamalarının vergilerle finanse edilmesi arzu edilen bir finansman yolu değildir; çünkü kullanılabilir (vergiden sonraki) geliri ve dolayısıyla özel tüketimi azaltacaktır sonuç olarak millet harcamalarındaki büyüme, borç ile karşılanmaktadır Kimden borç alınacağı da önemlidir Devletin bankalara borçlanması, kişilerden borç alınmasına tercih edilmelidir; çünkü bankalardan alınan borcun özel sektör harcamalarını azaltması ihtimali daha düşüktür Bu şartlar altında devlet bütçesinde meydana gelen açık, kamu harcamalarının özel harcamaların yerini almaması için zorunlu görülmektedir Keynes’çi ekonomi politikasında bütçe açıkları, özel sektör harcamaları özlem edilen istihdam düzeyini oluşturmaya yeterli olmadığı sürece, açlık edilen bir araçtır Özel sektörün talebi canlı ve tatmin edici ise bütçe açıklarına lüzum yoktur Bu takdirde devlet harcamalarının vergilerle finanse edilmesi gerekmektedir Keynes’in teorisi ve politikası ABD’de Başkan Roosevelt’in ikinci başkanlığı (19371941) esnasında, savaş ekonomisinde, 1946 İstihdam Kanunu’nda, 1960’lı yıllarda, Kennedy ve Johnson’un başkanlıkları sırasında yaygın bir şekilde uygulanmıştır 1970’li yıllarda Keynes’çi ekonomi, stagflasyondan dolayı artan eleştirilere hedef olmuştur Resesyonla enflasyonun bir arada yer alması, ekonominin Keynes’çi tedavi yöntemleriyle sağlığa kavuşturulması konusunda bir ikilem yaratmıştır: İşsizliği azaltmak için istek kamçılandığı takdirde enflasyon hızı yükselecek, enflasyonla uğraş için istek daraltılmak istenirse işsizlik artacaktı Keynes’çi kuram ve politika, genel talep fazlasından kaynaklanan enflasyonun ortadan kaldırılması nedeniyle hazırlanmıştır bu nedenle, petrol, gıda maddeleri gibi malların fiyatlarından kaynaklanan enflasyona çözüm yolu bulgu yönünden uygun değildir öte taraftan, maliyetlerin ittiği enflasyonla genel talep enflasyonunu birbirinden yarmak sanıldığı dek kolay değildir Keynes’çi ekonomi, 1970’li yılların yarı durgun, enflasyoncu dönemine gerekli çözümleri getirememiştir Keynes’çi ekonomiye yöneltilen eleştiri, bu ekonominin, politikaya uygulandığında enflasyona yol açtığı yolundadır Bu eleştiri, üç noktada ele alınmalıdır: Efektif istek artışları ilk olarak istihdamı artırabilir Fakat, kayıtlı bir istihdam düzeyinden sonradan fiyatlar da kayda değer ölçüde artacaktır Kritik nokta, tam istihdam düzeyindeki işsizlik oranıdır ve bu oran %4 dolayındadır Daha düşük tutulduğunda da vergi ve fiyat artışlarına yol açmaktadır Keynes’çi politikalar doğruca İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki depresyonlar ortadan kaldırılmıştır lakin, bu depresyonlar enflasyona da yol açmıştır Çünkü Keynes öncesi dönemlerde depresyonlar, piyasaya yönelik ekonomilerde, fiyatların denetlenmesini sağlıyordu Uzun dönemli enflasyon, depresyonları ortadan kaldırmanın bedeli gibi gözükmektedir Başarılı bir maliye politikasının gerektirdiği esneklik, siyasal bakımdan sağlanamayabilir veya öylesine gecikmeli bir politik işlem laf konusu olur ama, sağlam finansal politikalar etkinliklerini yitirebilirler Ücret oranlarını çoğaltmak, bu oranları düşürmekten, halk harcamalarını azaltmak da bunları arttırmaktan daha zordur Bu siyasal şartlar, Keynes’çi türdeki maliye politikalarına enflasyoncu bir tesir katar Aslında bu faktör, yalnızca Keynes’çi ekonominin yok, siyasal demokrasinin de kuvvetsiz bir noktası sayılmalıdır Keynes’çi maliye politikalarına en önemli eleştirileri monetarist akıntı yöneltmiştir Monetaristlerin politikası para miktarında sürekli, ama sınırlı bir yükselme öngörmektedir: Özel ekonomi, bir de bir devlet müdahalesiyle karşılaşmamalıdır Monetaristlere göre maliye politikası, üretimi ve istihdamı etkileyemez Etkilese bile fakat negatif etkileyebilir Buna kadar devlet harcamaları kısılmalı ve bütçe denge halinde olmalıdır Keynes’çi ekonomistler, para politikasını maliye politikasının gerekli bir tamamlayıcısı olarak görmüşlerdi Ekspansiyonist maliye politikaları sonucu veya diğer nedenlerle istihdam arttığı vakit, paranın operasyon görmesi için para talebinde meydana gelen artışı finanse etme gereği, para arzının atırılmasına yol açmaktadır Keynes’çi çerçeve, para politikasının hangi koşullar aşağıda etkin olduğunu saptamak bakımından uygundur Yatırımda bir artışı teşvik olabilmek için, para miktarındaki bir artışın faiz oranını kayda değer ölçüde düşürmesi gerekmektedir Para miktarındaki bir artışın faiz oranı üzerinde eksik ya da fazla tesir yapması, likidite tercihi eğrisinin şekline bağlıdır Keynes’e kadar, açıklanmış bir noktadan daha sonra, para miktarındaki artışlar faiz oranı üzerinde artı etkin olamayacaktır; çünkü, düşük faiz oranlarında, para talebi fazla esnek ayla gelmektedir Para miktarını arttırarak faiz oranının düşürüldüğünü kabul etsek bile, bunun etkisi yatırım talebi eğrisinin şekline bağlıdır Bu eğrinin esnekliği yahut, yani çarpık faiz oranlarındaki değişmelere tepki göstermiyorsa, para politikasının yatırım ve istihdam üstünde böylece fazla bir etkisi olmayacaktır bir de, yatırım istek eğrisi esnekse, faiz oranlarında minik değişmeler yatırımı büyük çapta arttırabilecektir Para politikasının etkisiyle gelişen yatırımın gelir üzerindeki etkileri, yatırım çarpanının büyüklüğüne emrindeki olacaktırKeynes’çi ekonomi, ekonominin daima bütün istihdam durumunda olacağı görüşünden yola çıkan geleneksel ekonominin, 1929’da başlayan Büyük Depresyon'u açıklayamamasından kaynaklanan bir tepki olarak doğmuştur Geride kalan yıllar, Keynes’çi ekonominin, değişen ekonomik ve tarihi koşullar aleyhinde geçerliliğini koruması için, tekrar gözden geçirilmesini zorunlu kılmıştır Seçme Parça  
 
858,496Konular
982,323Mesajlar
30,205Kullanıcılar
varakaSon üye
Üst Alt