iltasyazilim
FD Üye
Mehmet ILDIRAR • 141 Sayı Semerkand
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz Peygamber sav Efendimizin Asrı Saadet’i, hiçbir peygamberin zamanında görülmemiş bir kemalat, işitilmemiş bir nuraniyet ve ulaşılması mümkün olmayan bir asalete bürünmüştü
Hz Peygamber sav Efendimiz, İslâmiyet’i getirdiği zamanda çok büyük zorluklar ve sıkıntılar içerisinde kalmıştır İnsanların İslâm’ı anlamaktaki zorlukları nefsin inatçılığından kaynaklanmıştır Bu asırda dahi, Kur’an elimizdeyken, binlerce hadisi şerif bize ulaşmışken, peygamberlerin güzel halleri ve Asrı Saadet hayatı bir ibret olarak ortada iken, insanların acıklı halleri yine nefslerinin terbiye olmamışlığından kaynaklanıyor
Kendimizi bilmek Rabbimizi bilmeye vesile olduğundan nefslerimizi terbiye ederek olgunlaşmamız gerekir
Her bir peygamberin firavunu olduğu gibi Hz Peygamber sav asrının firavunu da Ebu Cehil olmuştur “Ebul Hakem ismiyle anıldığı halde nefsine uyup, vazgeçmediği inkâr ve inadı yüzünden Ebu Cehil olarak anılıp, helak olup gitmiştir
Peygamber sav’in risaleti zamanında kibir sahiplerinin ne gibi haller içinde kaldıklarını, kiminin inat ve anlayışsızlık yüzünden, kiminin çirkin ahlâka meyletmesiyle inkârda kalıp helak olduklarını biliyoruz Diğer taraftan sahabilerin ise Rasulullah sav’in getirmiş olduğu nuraniyeti ve mucizeleri görmek suretiyle iman ve İslâm’la müşerref olarak iki cihan saadetini elde ettiklerini de biliyoruz
İnsan ibretle düşünürse, bir asırda yaşanan çirkinlikler diğer asırlarda da görülmüş, insanlar ya hayırdan ya şerden yana olmuşlardır Bu bakımdan insanlık her asırda ikiye ayrılmıştır
1 Hidayette olanlar 2 Dalâlette kalıp, inkârda inat edip nefsinin çirkinliğine saplananlar
Kureyşli müşriklerin İslâmiyete ve Rasulullah sav Efendimiz’e itiraz etmelerinin sebepleri şunlardır:
Yüzyıllarca putperest olarak yaşadılar Birdenbire hidayeti anlamakta zorlandılar
Kâbe’nin bulunması sebebiyle Mekke kutsal bir şehirdi Kureyşin ileri gelenlerinin Mekke’ye gelen hacılara karşı vazifeleri vardı Efendimiz’in getirdiği İslâm ile onların vazifeleri ve dolayısıyla üstünlükleri ortadan kalkınca Efendimiz’e itiraz ettiler
Efendimiz sav’in peygamber olmasına, diğer toplulukların ileri gelenleri, peygamber kendi içlerinden çıkmadı diye itiraz ettiler Yahudilerin dalâlette kalmalarının bir sebebi de “Peygamber Arap’tan çıkmaz, İsrailoğulları’ndan çıkması gerekir diyerek kıskançlık göstermelidir
Peyamberin Haşimoğullarından çıkmasıyla, Haşimoğullarının diğer ailelere karşı bir üstünlük sağlayacağını zanneden Kureyş’in ileri gelenleri telaşlanmışlar, kendi aşiret ve sülalelerine olan bağlılıkları cahilce inat etmelerine sebep olmuştur
İşte Ebu Cehil de bu durumdan etkilenip, çirkin gururuyla hareket ederek şöyle kıyas yapmıştır: “Biz Abdimenafoğulları onlarla şan şeref hususunda yarıştık Biz de halka yemek yedirdik, kabileleri barıştırdık, bağışlar yaptık Gökten vahiy gelen bir peygamberin kendi içlerinde olduğunu söyleyene kadar, iki atın bir arabada yan yana gitmesi gibi aynıydık onlarla Ne yapalım da bize de bir peygamber gelsin, aramızda denkliği sağlayalım?
İşte nefslerinin bu kendini beğenmişliği ile gerçeğe karşı bile bile direndiler Böylece ebedi hayatı tehlikeye atıp kendilerine zulmettiler Kimse onlara zulmetmedi, bu tamamen onların kendi suçları oldu
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz Peygamber sav Efendimizin Asrı Saadet’i, hiçbir peygamberin zamanında görülmemiş bir kemalat, işitilmemiş bir nuraniyet ve ulaşılması mümkün olmayan bir asalete bürünmüştü
Hz Peygamber sav Efendimiz, İslâmiyet’i getirdiği zamanda çok büyük zorluklar ve sıkıntılar içerisinde kalmıştır İnsanların İslâm’ı anlamaktaki zorlukları nefsin inatçılığından kaynaklanmıştır Bu asırda dahi, Kur’an elimizdeyken, binlerce hadisi şerif bize ulaşmışken, peygamberlerin güzel halleri ve Asrı Saadet hayatı bir ibret olarak ortada iken, insanların acıklı halleri yine nefslerinin terbiye olmamışlığından kaynaklanıyor
Kendimizi bilmek Rabbimizi bilmeye vesile olduğundan nefslerimizi terbiye ederek olgunlaşmamız gerekir
Her bir peygamberin firavunu olduğu gibi Hz Peygamber sav asrının firavunu da Ebu Cehil olmuştur “Ebul Hakem ismiyle anıldığı halde nefsine uyup, vazgeçmediği inkâr ve inadı yüzünden Ebu Cehil olarak anılıp, helak olup gitmiştir
Peygamber sav’in risaleti zamanında kibir sahiplerinin ne gibi haller içinde kaldıklarını, kiminin inat ve anlayışsızlık yüzünden, kiminin çirkin ahlâka meyletmesiyle inkârda kalıp helak olduklarını biliyoruz Diğer taraftan sahabilerin ise Rasulullah sav’in getirmiş olduğu nuraniyeti ve mucizeleri görmek suretiyle iman ve İslâm’la müşerref olarak iki cihan saadetini elde ettiklerini de biliyoruz
İnsan ibretle düşünürse, bir asırda yaşanan çirkinlikler diğer asırlarda da görülmüş, insanlar ya hayırdan ya şerden yana olmuşlardır Bu bakımdan insanlık her asırda ikiye ayrılmıştır
1 Hidayette olanlar 2 Dalâlette kalıp, inkârda inat edip nefsinin çirkinliğine saplananlar
Kureyşli müşriklerin İslâmiyete ve Rasulullah sav Efendimiz’e itiraz etmelerinin sebepleri şunlardır:
Yüzyıllarca putperest olarak yaşadılar Birdenbire hidayeti anlamakta zorlandılar
Kâbe’nin bulunması sebebiyle Mekke kutsal bir şehirdi Kureyşin ileri gelenlerinin Mekke’ye gelen hacılara karşı vazifeleri vardı Efendimiz’in getirdiği İslâm ile onların vazifeleri ve dolayısıyla üstünlükleri ortadan kalkınca Efendimiz’e itiraz ettiler
Efendimiz sav’in peygamber olmasına, diğer toplulukların ileri gelenleri, peygamber kendi içlerinden çıkmadı diye itiraz ettiler Yahudilerin dalâlette kalmalarının bir sebebi de “Peygamber Arap’tan çıkmaz, İsrailoğulları’ndan çıkması gerekir diyerek kıskançlık göstermelidir
Peyamberin Haşimoğullarından çıkmasıyla, Haşimoğullarının diğer ailelere karşı bir üstünlük sağlayacağını zanneden Kureyş’in ileri gelenleri telaşlanmışlar, kendi aşiret ve sülalelerine olan bağlılıkları cahilce inat etmelerine sebep olmuştur
İşte Ebu Cehil de bu durumdan etkilenip, çirkin gururuyla hareket ederek şöyle kıyas yapmıştır: “Biz Abdimenafoğulları onlarla şan şeref hususunda yarıştık Biz de halka yemek yedirdik, kabileleri barıştırdık, bağışlar yaptık Gökten vahiy gelen bir peygamberin kendi içlerinde olduğunu söyleyene kadar, iki atın bir arabada yan yana gitmesi gibi aynıydık onlarla Ne yapalım da bize de bir peygamber gelsin, aramızda denkliği sağlayalım?
İşte nefslerinin bu kendini beğenmişliği ile gerçeğe karşı bile bile direndiler Böylece ebedi hayatı tehlikeye atıp kendilerine zulmettiler Kimse onlara zulmetmedi, bu tamamen onların kendi suçları oldu