iltasyazilim
FD Üye
Kibir, çok kötü bir beşeri vasıf
Çünkü, böyle bir nitelikle yaşayanın kanında gurur, enaniyet, tarafgirlik ve menfaat gibi duygular da epeyce yoğunlaşmıştır
Kibirli bir insanda fark edilemeyecek derecede endişe, korku ve sinsilik bulunur
Bu duygular kuvvede kalabildiği gibi bazen bir olayda çok açık ve net şekilde kendini gösterebilir
Kibirli biri barışçı, sıcak bir insan olamaz
Anlatılanlar, Allah’ın kullarında olmamasını istediği özelliklerdir
Adem’e secde etmeyen şeytanı, Cenabı Hak o nedenle, “Kibirlendin mi, yoksa alundan mısın! diyerek azarlamıştır
Bu arada akla şöyle bir soru gelebilir:
Kibirli birinin yaptığı çıkışları, kendisinden beklenmeyen, ona yakışmayan hareketleri nasıl karşılamalıyız
Ne dersiniz, nasıl bir anlam verirsiniz buna?
Üstüme vazife değil, ama değerlendirmek istediğimde; Belki yapanın bile farkında varamadığı “bir ego ve taklidi yaşamın izleri var ortada diyebilirim
Bu sonuca varmanın önemli ipucu işe şudur:
Kibirli, sahip olduklarını “hakkaniyet esasları dahilinde paylaşmaz Elde tutmanın daha fonksiyonel olduğunu bilerek ve hava atarak yaşar
Böyle olunca beşeri vasıf bütün sakilliği ile algılanabilir
Peki, böylesine anlı şanlı kişiler, “sıradan insanların bile yaptıkları acemice bir işin daha kötüsünü yapar da Kibriya ile kendini kıyaslamaya kalkarsa bu doğru olur mu?
Şayet birey bunun farkında değil ve kendini ‘mutlaka bir yerlerde görüyorsa’ durum daha da vahimdir Sonrası onun “kendini kaf dağında bulması olur ki, en tehlikeli konumu budur
Açıkça söylemek gerekirse, bu çifte standartlı yaşamdan pek kimse haberdar değildir Bir bakıma, ehli dışında, “hiç kimse, hiçbir şeyin farkında bile olamıyor desek daha yerinde olur
İşte işin bu safhalarında, ‘tecrübe faktörü’ devreye girer ve kibirlinin kendisine yaptığı hayâsızlığa aldırış etmeden, “hatalarının üstünü örtmek suretiyle onu “benlikten kurtarır
Kemalât sahibi olarak onu, kabahatle, kıskançlıkla suçlamaz
Bizim algılamamız budur
Daha evvel kibirlinin “böyle olduğundan bahsedilmemesi yine de rahmete dayalıdır Böyle bir şeyi içine sindiremeyeceklere esasen fazlaca bir açıklamada bulunulması da beklenemezdi Ama belirttiğim şekilde, bizim gibi zavallılar ne olup bittiğini anlamadan kös kös yerlerine otururlar
Unutmayın, Kibriya kafasına koyduğu şeyi gerçekleştirir
Yapılanı halletmede asla zorlanmaz
Ancak Settar isminin gereğince o anda ne uygulanacaksa, bu tür işlem yapılır,
Şayet içine sindiremediği, sistemle ilgili bir durum söz konusuysa, durum değişir
Zira böyle bir şeyin kabullenişi emri vaki olur
Olan bitenin akabinde, kibirli artık uslanmış görünmektedir
Kibriya’nın gözlerinin içine bakarak:
‘Aman efendim, bu iş karışık, işin içinde başka bir iş var’ demeğe getirse de ‘Allah ehli’ bunu yutmaz
Bu kez kibirli değişiverdiğini mırıldar!
Eskisine benzeyen bir durumu yaşamayacağının sözlerini verir
Kibriya’nın felsefesi dünyayı yeniden görmek, içkin yaşamdan kesitler vermektir
Kibriya dosdoğru söyler Ama menfaatperestler doğruyu sevmez
O böylesine bir özgürlük fikri ile yola çıkmış, bu farklılık esasen onu dışsallıktankibirden uzak tutmuştur
Dışa bağımlı yaşayanın, bir anlamda beşeriyetle vasıflanmışın algılayamadığı bir renk, bir güçtür bu
Batıdan ortaya çıkan, herkesi çarpan ama doğuda nadir kimseler tarafından algılanıp değerlendirilen bir yaşam türüdür bahsedilen
“Ben kimim? diye soranların, aynada kendini görenlerin ulaşabilecekleri bir vasıf,
“Allah’ın hüviyetine sahip çıkanların işidir
Kimliklerine kibir katanların değil!
Değerli okurlar;
Allah ehli bilinci ile yaşayanlar, beşeri kimliklerin her zaman önündedir
Bundan kimse kuşku duymasın
Ona göre imanını inancını yeniden tasarlasın
Olur olmaz benlikleri baş tacı etmesin
Çünkü onlar hangi menzile ilerler bilinmez
İşin ilginci, ellerinden tutulmadıkça bunun farkında bile olamazlar
profdr Ahmet FYüksel
Çünkü, böyle bir nitelikle yaşayanın kanında gurur, enaniyet, tarafgirlik ve menfaat gibi duygular da epeyce yoğunlaşmıştır
Kibirli bir insanda fark edilemeyecek derecede endişe, korku ve sinsilik bulunur
Bu duygular kuvvede kalabildiği gibi bazen bir olayda çok açık ve net şekilde kendini gösterebilir
Kibirli biri barışçı, sıcak bir insan olamaz
Anlatılanlar, Allah’ın kullarında olmamasını istediği özelliklerdir
Adem’e secde etmeyen şeytanı, Cenabı Hak o nedenle, “Kibirlendin mi, yoksa alundan mısın! diyerek azarlamıştır
Bu arada akla şöyle bir soru gelebilir:
Kibirli birinin yaptığı çıkışları, kendisinden beklenmeyen, ona yakışmayan hareketleri nasıl karşılamalıyız
Ne dersiniz, nasıl bir anlam verirsiniz buna?
Üstüme vazife değil, ama değerlendirmek istediğimde; Belki yapanın bile farkında varamadığı “bir ego ve taklidi yaşamın izleri var ortada diyebilirim
Bu sonuca varmanın önemli ipucu işe şudur:
Kibirli, sahip olduklarını “hakkaniyet esasları dahilinde paylaşmaz Elde tutmanın daha fonksiyonel olduğunu bilerek ve hava atarak yaşar
Böyle olunca beşeri vasıf bütün sakilliği ile algılanabilir
Peki, böylesine anlı şanlı kişiler, “sıradan insanların bile yaptıkları acemice bir işin daha kötüsünü yapar da Kibriya ile kendini kıyaslamaya kalkarsa bu doğru olur mu?
Şayet birey bunun farkında değil ve kendini ‘mutlaka bir yerlerde görüyorsa’ durum daha da vahimdir Sonrası onun “kendini kaf dağında bulması olur ki, en tehlikeli konumu budur
Açıkça söylemek gerekirse, bu çifte standartlı yaşamdan pek kimse haberdar değildir Bir bakıma, ehli dışında, “hiç kimse, hiçbir şeyin farkında bile olamıyor desek daha yerinde olur
İşte işin bu safhalarında, ‘tecrübe faktörü’ devreye girer ve kibirlinin kendisine yaptığı hayâsızlığa aldırış etmeden, “hatalarının üstünü örtmek suretiyle onu “benlikten kurtarır
Kemalât sahibi olarak onu, kabahatle, kıskançlıkla suçlamaz
Bizim algılamamız budur
Daha evvel kibirlinin “böyle olduğundan bahsedilmemesi yine de rahmete dayalıdır Böyle bir şeyi içine sindiremeyeceklere esasen fazlaca bir açıklamada bulunulması da beklenemezdi Ama belirttiğim şekilde, bizim gibi zavallılar ne olup bittiğini anlamadan kös kös yerlerine otururlar
Unutmayın, Kibriya kafasına koyduğu şeyi gerçekleştirir
Yapılanı halletmede asla zorlanmaz
Ancak Settar isminin gereğince o anda ne uygulanacaksa, bu tür işlem yapılır,
Şayet içine sindiremediği, sistemle ilgili bir durum söz konusuysa, durum değişir
Zira böyle bir şeyin kabullenişi emri vaki olur
Olan bitenin akabinde, kibirli artık uslanmış görünmektedir
Kibriya’nın gözlerinin içine bakarak:
‘Aman efendim, bu iş karışık, işin içinde başka bir iş var’ demeğe getirse de ‘Allah ehli’ bunu yutmaz
Bu kez kibirli değişiverdiğini mırıldar!
Eskisine benzeyen bir durumu yaşamayacağının sözlerini verir
Kibriya’nın felsefesi dünyayı yeniden görmek, içkin yaşamdan kesitler vermektir
Kibriya dosdoğru söyler Ama menfaatperestler doğruyu sevmez
O böylesine bir özgürlük fikri ile yola çıkmış, bu farklılık esasen onu dışsallıktankibirden uzak tutmuştur
Dışa bağımlı yaşayanın, bir anlamda beşeriyetle vasıflanmışın algılayamadığı bir renk, bir güçtür bu
Batıdan ortaya çıkan, herkesi çarpan ama doğuda nadir kimseler tarafından algılanıp değerlendirilen bir yaşam türüdür bahsedilen
“Ben kimim? diye soranların, aynada kendini görenlerin ulaşabilecekleri bir vasıf,
“Allah’ın hüviyetine sahip çıkanların işidir
Kimliklerine kibir katanların değil!
Değerli okurlar;
Allah ehli bilinci ile yaşayanlar, beşeri kimliklerin her zaman önündedir
Bundan kimse kuşku duymasın
Ona göre imanını inancını yeniden tasarlasın
Olur olmaz benlikleri baş tacı etmesin
Çünkü onlar hangi menzile ilerler bilinmez
İşin ilginci, ellerinden tutulmadıkça bunun farkında bile olamazlar
profdr Ahmet FYüksel