KIL DÖNMESİ(PİLONİDAL SİNÜS)
En sık kuyruk sokumunda görülen hastalık erkeklerde 3-4 kat fazla görülür. Hastalık en çok
17-25 yaşları arasında görülür.
Pilonidal sinüsün doğuştan mı yoksa sonradan mı olduğu halen tartışmalıdır.
kılların batması sonucu olabileceği gibi kıl kökü boşluklarının (follikül) bir tıkaç ile tıkanıp,
iltihap oluşturması sonucu da hastalık gelişebilir.
Pilonidal sinüs tedavi edilmesi gereken, hastayı ve çevresini rahatsız eden bir durumdur.
Tedavi seçenekleri çok tartışmalıdır. Tedavilerin başarısı hastalığın tekrar (nüks) oranı ile
değerlendirilir. Aynı çeşit tedavinin çeşitli yayınlarda çok farklı başarı oranları
bildirilmektedir.
Ameliyatsız pilonidal sinüs tedavileri arasında en yaygın bilineni gümüş nitrat ve fenol gibi
koroziv maddelerin lokal uygulanması ile yapılan tedavisidir. Bu tedavi yöntemlerinin
sonuçları genellikle yüz güldürücü değildir. Hastalık sık olarak tekrarlamaktadır.
Pilonidal sinüs hastalığında şikayeti olmayan (asemptomatik) hastalara tedavi yaklaşımı
belirgin olmayıp, semptomatik (akıntı, kanama, infeksiyon ve apse) hale gelen hastalarda
gerekli konservatif tedavi sonrası çoğunlukla cerrahi yöntemler önerilmektedir.
Cerrahi tedavi seçenekleri üç grupta incelenebilir:
1-Primer kapama: sinüs çıkarılıp yara dudaklarının karşılıklı dikilmesidir. Nüks oranı
ameliyatsız yöntemlere göre daha iyi ancak ameliyat yöntemlerinden kötüdür. Lokal anestezi
ile yapılabilir.
2-Açık bırakma: Eksizyon sonrası açık bırakarak (sekonder iyilesme) sürekli pansumanlarla
2-4 ay içinde iyileşme sağlanır. Nüks oranı primer ameliyattan daha iyi, yamalı (flepli)
yöntemlerden daha kötüdür.
3-Yamalı (flepli) ameliyatlar: pilonidal sinüs bölgesi çıkarıldıktan sonra oluşan boşluk
hastanın kendi kalça dokusundan oluşturulan flep ile kapatılır. Son yıllarda uluslararası bilim
çevrelerinde popüler olan Limberg flep ve ayrıca Karydakis flep ile V-Y flep rotasyonu gibi
ameliyat çeşitleri bu gruptadır. Başarı oranları en iyi yöntemlerdir. Gerilim olmadığından ağrı
çok azdır.
Cerrahi yöntemin seçiminde en önemli unsur nüks oranları olmak üzere pansuman sıklığı,
anestezi seçimi, yandaş hastalıkları, cerrahi yöntemin komplikasyon oranları gibi faktörler ön
plana çıkmaktadır.