Kılıçdaroğlu: Biz yönetemiyoruz, erken seçime gidelim diyecekler

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “erken seçim” tartışmaları konusunda kendilerinin bir seçim istemediklerini, lakin AKP’nin Türkiye’yi yönetemediğinin farkına vardıktan sonra “Biz yönetemiyoruz, seçime gitmek zorundayız” diyeceğini söz etti.

İktidarda yaşanan FETÖ borsası tartışmalarını kıymetlendiren Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın avukatlarının FETÖ kontaklı kaç dava aldıklarını ve bu davaların sonuçlarının ne olduğunun izlenmesi lazım. Adalet Bakanlığı izlemeli. O vakit görülecek ki FETÖ borsasında hangi avukatlar yargı üzerine siyasal baskı kurdular ortaya çıkacak” değerlendirmesinde bulundu.



Kılıçdaroğlu, eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerekirken, “siyasal iktidarın talebi üzerine tekrar tutuklanmasının bir hukuk faciası olduğunu” da söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

Biz yönetemiyoruz, seçime gidelim diyecekler: (Erken seçim tartışmaları üzerine) Ben, bilhassa lokal seçim periyodundan bu yana, bir erken seçimi gerçek bulmadığımı, parti olarak bizim de bir erken seçim talebimizin kelam konusu olmayacağını sıklıkla vurguladım. Biz hâlâ birebir noktada duruyoruz. Bir erken seçim gerçek değil. Fakat, erken seçim kararı alacak olan iktidar bloku açısından durumu değerlendirdiğimizde, bir müddet sonra bunlar başta iktisat olmak üzere pek çok bahiste Türkiye’yi yönetemedikleri gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacaklar. Münasebetiyle “Biz yönetemiyoruz, seçime gitmek zorundayız” diyeceklerdir.    

'İŞSİZLİK BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR'



En can yakıcı sorun işsizlik: İktisatta daralma da olur, küçülme de olur. Ancak asıl can yakıcı sorun işsizlik. Tam felaket durumunda. Makûs yönetilen iktisadın vatandaşa faturası işsizliktir. Son bir yılda işsizler ordusuna 938 bin kişi katıldı. Her dört gençten biri işsiz. İşsiz sayımız geniş tarifiyle sekiz milyonu aştı... Bunlar istatistiki datalar. Bu dataların yarattığı sosyolojik gerçekler ise çok daha acı. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsizliğin olduğu yerde makûs diye tanımladığımız her şey olur. Anneler, işsiz evlatları ile işsiz eşlerini meskenin salonunda buluşturabilmek için uğraşıyor. Evlat elinde diploması işsiz, babasının yüzüne bakamıyor. Baba işsiz evladına harçlık veremiyor. Toplumun psikolojisi darmadağın. İntihar, cinayet, cinnet hadiseleri neredeyse kanıksandı. Üretimden koparılmış bir ülkenin geldiği nokta burası. Beton iktisadı ismi altında sürdürülen iktisat siyaseti iflas etti. Üstelik kentlerimiz de beton ormanlarına dönüştü. Türkiye içinde bulunduğu krizden lakin planlı programlı bir üretim iktisadı siyasetiyle kurtulabilir. Daha acı olanı ise Saray devletinin tüm bu yaşananları görmezden gelmesi... Zira onların işsizlik diye bir problemleri yok.

Cumhuriyet