Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Kılınacak bir namazın geçerli olması için gerekli şartlar neler

Kılınacak bir namazın geçerli olması için gerekli şartlar neler
0
206

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Kılınacak bir namazın geçerli olması için gerekli koşullar neler

Namazın Şartları

Namazın geçerli olması için bazı şartların ve rükünlerin bulunması gereklidir Koşul, sözlükte alâmet demektir Bir terim olarak koşul; varlığı kendisinin varlığına tabi bulunan, fakat onun reel varlığından ve mâhiyetinden farklı olan şeydir Rükün ise, sözlükte; en adaleli taraf demektir Bir terim olarak rükün; bir şeyin varlığı kendisine alt bulunan ve o şeyin başlıca unsur ve parçalarını teşkil eden esaslardır Şer'i hüküm olarak durum ve rükne farz vasfı verilir Bunların her ikisi de farzdır Bu yüzden bir takım fakihler bu konuya namazın farzlarıbaşlığını koymuşlardır üstelik namazın farz olmasının şartları vardır Bunlar müslüman almak, büluğ çağına gelmek ve akıllı olmak üzere üç tanedir

Namazın farzları on ikidir Bunlardan altısı daha namaza başlamadan bulunması gereken farzlar olup şunlardır:

1) Hadesten temizlenme 2) Necasetten temizlenme, 3) Avret yerini örtmek, 4) Kıbleye yönelmek, 5 ) Vakit, 6) Maksat Bunlara, namazın şartlarıdenir

Diğer altısı da namaza başladıktan sonradan bulunması gereken farzlar olup şunlardır: 1) İftitah tekbiri, 2) Kıyam, 3) Kıraat, 4) Rükû, 5) Sücûd, 6) Son oturuşta etTehiyyâtüyü okuyacak dek bir vakit oturmak Bunlara da namazın rükünleridenir Bunlardan diğer ta'dîli erkân ve namazdan kendi isteği ile çıkmak gibi diğer rükünler de vardır İleride bunları açıklayacağız

Burada, önce namazın şartları üzerinde duracağız:

1) Hadesten Temizlenme:
Abdestsizlik, cünüplük, hayız ya da lohusa hallerinde bulunmaya hades hâlidenir Abdestsizlik küçük hades, diğerleri büyük hadestir Küçük veya büyük hadeslerden arınmak abdest elde etmek, yıkanmak veya teyemmüm etmekle olur Allah Teâlâ şöyle buyurur: Ey iman edenler! Namaza kalktığınız vakit yüzlerinizi, dirseklerle birlikte ellerinizi yıkayın Başınızın bir bölümünü meshedin Topuklarla birlikte ayaklarınızı da (yıkayın) Eğer cünüp iseniz adamakıllı temizlenin (elMaide, 56)

Hz Peygamber de şöyle buyurmuştur: Abdest bozan kimse, abdest almadıkça Allah Teâlâ sizden birinizin namazını kabul etmez
Allah Teâlâ temizlenilmeksizin hiç bir namazı kabul etmez

Farz, vacib, sünnet ya da nâfile tam namaz ya da tilâvet yoksa şükür secdesi gibi yetersiz namaz için hadesten temizlenmiş olmak şarttır Abdestsiz kılınacak bir namaz sahih olmaz

Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulsa, namaz da bozulmuş olur Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: Sizden birisi, namazda yellendiği süre, namazdan ayrılıp abdest alsın ve namazını iade etsin (Ebû Dâvûd, Tahâre, 81, Salât, 187; Tirmizî, Raciâ, 12)

Hadesten temizlenme, namazın öteki şartları gibi sağlık şartlarındandır

2) Necasetten Temizlenme:
Namazdan önce bedende, elbisede veya namaz kılınacak yerde yer alan pisliği temizlemek gerekir Bu temizlik namazın geçerli olması için ön şarttır Elbisede ve namaz kılınan yerde, bacak, el ve dizler ile sağlam görüşe göre alnın konulacağı yerde dört gramdan (1 miskal) artı insan dışkısı gibi katı yoksa avuç içinden daha geniş alana yayılan insan sidiği veya şarap gibi değişken pisliğin bulunması namazın sıhhatine engel teşkil eder Eti yenen hayvanların veya atların sidiği ve dışkısı ise bulaştığı bedenin veya elbisenin dörtte bir bölümünden az miktarı namaza engel olmaz, affedilmiş sayılır Bundan fazlasını ise, temizlemeye zor yetince namazın sıhhatine engel olur

Allah Teâlâ; Elbiseni temizle(elMüddessir, 744) buyurmuştur İbn Sîrin, bu temizlemenin elbisedeki pisliğin su ile arındırmak olduğunu söylemiştir Hz Peygamber Fâtıma binti Ebî Hubeyş (ranhâ)'nın özür kanının (istihâza) hükmünü sorması üzerine şu cevabı vermiştir:
Bu, kanama yapan bir damardır Ay başı değildir Âdet zamanın geldiğinde, namazı bırak Âdetin dek bir vakit geçtikten daha sonra kanını yıka, guslet ve namaz kıl
Mescidin içinde küçük abdest bozan bedevî için Resulullah (sas);
Bu bedevinin işediği yere kova ile su dökün buyurmuştur
Yukarıdaki ayet elbiseyi temizlemenin, birincil hadis bedeni, ikinci hadis ise namaz kılınacak yeri temizlemenin farz olduğuna delâlet eder

3) Avret Yerini Örtmek:
Avret sözlükte; eksiklik, kusur, düşmanın sızmasından korkulan kuvvetsiz mevzi, örtülmesi gereken yer ve bayan gibi anlamlara kazanç Şer'î bir terim olarak; bakılması haram olup, örtülmesi farı yer alan uzuvlara avret yeridenir Hanefîlere tarafından, insanların huzurunda avret yerinin örtülmesi icma ile farzdır Sağlam olan görüşe göre, tenhada örtmek de farzdır Bir kimse karanlık bir evde bile olsa, temiz elbisesi bulunduğu halde çıplak olarak namaz kılsa, bu namaz sahih olmaz (İbn Âbidîn, age, I, 375)

Yıkanma, tabiî ihtiyaç, taharetlenme gibi ihtiyaçlar dışarıya, tenha bir yerde de bulunulsa, namazda ya da namaz dıştan avret yerlerinin örtülmesi farzdır Bunun delili Kitap ve Sünnettir Allah Teâlâ şöyle buyurur: Ey Âdemoğulları! Her mescide gelişinizde güzel elbiselerinizi giyerek gelin(elA'râf, 731) İbn Abbas (ra)'a kadar; bundan kastedilen namazda giyilen temiz elbiselerdir

Hz Peygamber şöyle buyurur:

Allah Teâlâ büluğa ermiş kadının namazını başörtüsüz kabul etmezEy Esma! Kadın büluğ çağına ulaşınca, onun şu ve şu uzuvlarından başkasının görünmesi helâl ve caiz olmaz Hz Peygamber bu sözleri söylerken, elleri ile yüzünü işaret etmişti

Erkeklerin avret yeri farzedilen uzuvları; göbekleri altından dizleri altına değin olan kısımdır Sağlam görüşe göre diz kapağı da uyluktan olup avret yeri sayılır Delil, Hz Peygamber'in şu hadisidir: Erkeğin avret yeri, göbeği ile diz kapağı arasıdır, Göbeğinden aşağısı diz kapaklarını geçinceye dek olan kısımdır Diğer bir delil de Darekutnî'den rivayet edilen, Diz kapağı avret yerlerindendiranlamındaki güçsüz hadistir

Özgür kadınların yüzleriyle ellerinden başka, sarkan saçları dahil tüm bedenleri avrettir Yüzleriyle elleri ise ne namazda, ne de bir fitne korkusu bulunmadıkça namaz dıştan avret değildir Ayakları konusunda ise manzara ayrılığı vardır Daha sağlam görülen görüşe göre, ayakları da avret değildir Çünkü ayaklarla yolda yürüme zarûreti vardır Özellikle bunları örtmek yoksullar için güçtür Başka bir görüşe tarafından, bir kadının namazı, ayağının dörtte biri nisbetinde açık bulunmasıyla bozulur, öteki bir görüşe göre ise, ayakları namaza tarafından avret yeri sayılmazsa da namaz açık havada avret yeri sayılır Bu manzara ayrılığından kurtulmak için ayakların örtülmesi daha yerinde görülmüştür Sağlam görüşe kadar, serbest kadınların kolları ile kulakları ve salıverilmiş saçları da avrettir

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Kadınlar, kendiliğinden görünen dışında, ziynetlerini göstermesinler(enNûr, 2431) Bundan kastedilen ziynetlerin takıldığı yerlerdir Kadının kendiliğinden görünen yerleri ise elleri ile yüzdür Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: Kadın avrettir Dışarı çıktığı vakit şeytan ona gözünü diker(Tirmizî, Radâ', 18) Diğer yanlamasına Allah elçisi, Esmâ (ranhâ)'ya büluğ çağından sonradan el ile yüz ve avuçlarına dikkat çekici ederek, bu yerlerin dışındaki kısımların örtülmesini bildirmiştir Hz Âişe'den nakledilen; Allah Teâlâ büluğ çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmezhadisi de, saçları örtünme kapsamına almaktadır

Müstehcen avret yerleri olan ön ve arkadaki uzuvlar ile hafif avret yeri sanılan, bu iki yer dışındaki uzuvlardan birinin tamamı ya da minimum dörtte biri açık bulunur ve bu koşul kasıtsız olarak iki rükün eda edecek dek devam ederse namaz bozulur Çünkü bir şeyin dörtte biri tamamı hükmündedir

Cildin rengini gösterecek derecede ince olan elbise ile avret yeri örtülmüş sayılmaz Bu yüzden derinin rengini emin edecek şekilde bulunan, dolayısıyla derinin beyazlığı veya kırmızılığı belli olan elbise ile namaz sahih olmaz Çünkü bununla örtünme gerçekleşmemektedir Eğer elbise kalın olmakla birlikte uzvu muhakkak ederse ve hacmi ortaya koyarsa bu, zemmedilmiş olmakla birlikte namaz sahih olur Çünkü bundan sakınmak olası değildir

4) Kıbleye Yönelmek:
Namazı kıbleye içten yönelerek kılmak şarttır Mekke döneminde ve Medine döneminin birincil günlerinde müslümanların kıblesi Kudüsteki Mescidi Aksa idi Medine döneminde inen şu ayeti kerime ilk kıble, Mekke'deki Ka'bei Muazzama'ya çevrildi: Yüzünü Mescidi Haram tarafına çevir Siz de olduğunuz yerde, yüzünüzü onun tarafına döndürünüz(elBakara2144) Kâbe, Mekke'deki bilinen binadan ibaret değildir Ancak bu binanın yerini ifade eder Nitekim bu kutsal yerin göklere değin üst tarafı ve toprağın derinliklerine değin alt tarafı kıble yönüdür Bu yüzden Kâbei Muazzamanın yanına ya da içinde bulunanlar, bunun herhangi bir tarafına yönelerek namazlarını kılabilirler Cemaatle namazda imamın önüne geçmemek şartıyla, cemaat Kâbe'nin çevresinde halka olur ve tümü imamla birlikte namaz kılarlar

Hz Peygamber (sas)'in Mekke fethedildiği gün, Kâbe'ye bir defa girip içinde namaz kıldığı nakledilir Abdullah b Ömer, Bilâl (ra)'e, Allah elçisinin Kâbe'ye girdiği süre namaz kılıp kılmadığını sormuş, Bilâl şu cevabı vermiştir: Evet Kâbe'ye girince sol taraftaki iki direk aralarında namaz kıldıktan sonra çıktı ve Kâbe'nin yönüne dürüst iki rek'at namaz kıldı(Buhârî, Salât, 30; Nesâî, Menâsik, 127; Dârimî, Menâsik, 43; Ahmed İbn Hanbel, II, 75, III, 410, VI, 12, 13, 14)

Kâbei Muazzamadan uzakta bulunanların bütün Kâbe'ye yönelerek namaz kılmaları farz değildir, Kâbe tarafına yönelmeleri farz olup, bu yeterlidir Hz Peygamber (sas); Doğu ile batı orası kıbledir' buyurmuştur Eğer kıblede Kâbe'nin kendisine isabet ettirmek farz olsaydı, bir mescidde uzun bir safın yalnızca Kâbe'nin hizasına rastlayan kısımdaki cemaatin namazlarının sahih olması, diğerlerinin ise sahih olmaması gerekirdi

5) Süre:

Farz namazlar ile bunların sünnetleri, vitr, teravih ve bayram namazları için süre şarttır Farz namazlar; sabahleyin, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarından ibarettir Cuma namazı da öğle namazı yerine geçer Namazın yükümlüye zorunlu olması ve kılındığında da geçerli sayılması kendisine emrindeki olan namaz vakitlerini bilmeyi gerektirir Bu vakitler Kitap ve Sünnetle belirlenmiştir:

Sabahleyin Namazının Vakti: İkinci fecrin doğmasından güneşin doğmasına değin olan zaman, sabahleyin namazının vaktidir İkinci fecir; sabaha karşı doğu ufkunda yayılmaya başlayan bir aydınlıktan ibarettir Bununla sabahtan vakti girmiş, yatsı namazının vakti çıkmış ve oruç tutacaklar için bu ibadet başlamış olur Bu yüzden buna fecri sadıkdenir Bunun karşıtı, birinci fecirdir Bu, doğu ufkunun ortasında yükseklere doğru, iki tarafı karanlık ve boylu boyunca bir hat şeklinde yayılan bir beyazlıktır Bu beyazlık kısa bir vakit daha sonra kaybolur ve kendisini bir karanlık izler Bundan sonradan ikinci fecir doğar Bu birinci fecre, sabahın doğrusu girdiğini göstermemesi ve yalancı bir aydınlık olması yüzünden fecri kâzibadı verilmiştir Bu fecir gece hükmündedir Bununla ne yatsı namazı çıkmış ve ne de sabahtan namazı vakti girmiş olmaz Oruç tutacakların bu zaman içinde yiyip içmeleri de caizdir

Zira Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: Fecir (şafak) iki tanedir Birincisi yemeyi içmeyi haram kılan ve kendisinde namaz kılmayı helal kılan fecirdir İkincisi ise, sabahleyin namazını kılmak caiz olmayan, fakat yemek yemek içmek helal olan fecri kâzibtir(esSan'ânî, SübülüsSelâm, 2 zorlama, ty, I,115) Sabahleyin namazının vakti ikinci fecrin doğmasından, güneşin doğuşuna kadardır

Öğle Namazının Vakti: Öğle vakti, güneşin gökyüzünde çıktığı en yüksek noktadan batıya doğru meyletmesiyle başlar ve her şeyin gölgesinin bir misli uzamasına değin devam eder Cisimlerin, güneş tam tepe noktada iken yere düşen gölgesi (feyi zeval), bunun dışındadır Öğlenin bu vaktine asrı evveldenir Bu, Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b Hanbel'in görüşüdür Ebû Hanîfe'ye kadar ise, öğlenin vakti, feyi zeval dışında, cisimlerin gölgesi, iki misli uzayıncaya değin devam eder Bununla öğle namazı vakti çıkmış, ikindi vakti girmiş olur Buna asrı sânîdenir

Hac farizasını yerine getirmek için dünyanın her göre Mekke ye gelen müslümanlar, namazlarını Haremi Şerifte kılmaya itina gösterirler

Cisimlerin gölgesinin mislini hesaplamada, zeval vaktinde bu cisimlerin sahip oldukları gölge, uzunluğu şeref etmede uzayan gölgeye ilâve edilir

Reşitlik fakihlerin delili şu hadistir: Cebrail aleyhisselâm, Hz Peygamber'e namaz vakitlerini öğretirken, ikinci gün her şeyin gölgesi bir misli olduğu vakit öğle namazını kıldırmıştır

Ebû Hanîfe'nin delili ise, Hz Peygamber'in şu hadisidir: Öğle namazını hava serinlediği zaman kılınız Çünkü öğle vaktindeki sıcaklığın şiddeti, cehennemin sıcaklığını andırırArabistan yöresinde sıcağın en şiddetli olduğu zaman, her şeyin gölgesinin bir misli olduğu zamandır Bu yüzden öğleyi yazın serine bırakmak (ibrâd) müstehap sayılmıştır

Cuma namazının vakti de, tam öğle namazının vakti gibidir

İkindi Namazının Vakti : Vakti: İkindi vakti, öğle vaktinin çıktığı andan itibaren başlar ve güneşin batması ile son bulur İkindi vakti; çoğunluk müctehidlere tarafından, her şeyin gölgesinin bir misli, Ebû Hanîfe'ye tarafından ise, iki misli olduğu andan itibaren başlar ve ittifakla güneşin battığı zamana kadar devam eder Zira Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: Güneş batmadan önce, ikindi namazından bir rekata yetişen kimse, ikindi namazına yetişmiştir

Ekseriyet müctehidlere kadar, ikindi namazını güneşin sararma vaktine dek geciktirmek mekruhtur Çünkü Resulullah (sas) şöyle buyurmuştur: Bu vakitte kılınan namaz münafıkların namazıdır Münafık oturup güneşi bekler Güneş şeytanın iki boynuzu arasına girdiği (batmaya yüz tuttuğu) zaman, çabuk olarak ikindiyi dört rekat kılar, Allah'ı çok eksik anar

İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna tarafından Kur'anı Kerim'de sözü edilen orta namaz, ikindi namazıdır Delil, Hz Âişe (ranhâ)'nin naklettiği şu hadistir: Hz Peygamber (sas); Namazlara devam edin, orta namaza da devam edin(elBakara, 2238) ayetini okudu orta namaz ise ikindi namazıdırbuyurdu (Ebû Dâvûd Salât, 5; İbn Hanbel, V, 8; İbn Kesîr, Muhtasaru Tefsirî İbn Kesîr thk M Ali esSâbûnî, Beyrut 1981, I, 218) İkindi namazına orta namazdenmesi iki adet geceye ait, iki adet de gündüze ait namazın aralarında bulunması yüzündendir

Akşam Namazının Vakti: Akşam namazının vakti, güneş yuvarlağının bütünüyle batmasıyla başlar ve şafağın kaybolması ile sona erer Ebû Hanîfe'ye tarafından, şafak, akşamleyin batı ufkundaki kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktır Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve Hanefiler dışındaki diğer üç mezhep ile Ebû Hanîfe'den diğer bir rivayete tarafından ise şafak, ufukta meydana gelen kızıllıktan ibarettir Bu kızıllık gidince, akşam namazının vakti çıkmış olur Kanıt, İbn Ömer'in; Şafak, ufuktaki kırmızılıktır(esSan'ânî, SûbûtüsSelâm, I, 106) sözüdür Hanefilerde fetvaya olan bakış Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'in görüşüdür

Yatsı Namazının Vakti: Yatsının vakti, kırmızı şafağın kaybolduğu andan itibaren başlar ve ikinci fecrin doğmasına dek devam eder İkinci fecir doğunca yatsının vakti çıkmış olur Delil, İbn Ömer (ra)'den söylenti edilen şu hadistir: Şafak kırmızılıktır Şafak kaybolunca namaz kılmak farz olur(esSanânî, age, I,114) Başka bir delil, Ebû Katade hadisidir: Uyku halinde kusur yoktur Hata oysa, öteki namazın vakti gelinceye kadar namazı kılmayandadır(Müslim, Mesâcid, 311)

Yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmek müstehaptır Gecenin yarısına dek geciktirmek mübah, bir özür bulunmadıkça ikinci fecre kadar geciktirmek ise mekruhtur Çünkü bu durumda namazı kaçırmaktan korkulur

Vitir namazının vaktinin başlangıcı, yatsı namazından sonradır Vitrin sonu ise, ikinci fecrin doğmasından azıcık önceye kadardır

Vitir namazını, uyanacağından kesin olmayan kimse için uyumadan önce kılmak, uyanacağından belirlenmiş olan kimse için ise, gecenin ardına kadar geciktirmek daha faziletlidir

Teravih namazının vakti, tercih edilen görüşe göre, yatsı namazından sonradır, sabahtan namazının vaktine değin devam eder Teravih, vitir namazından önce de, daha sonra da kılınabilir Ancak yatsı namazı kılınmadan önce teravih namazı kılınsa, iadesi gerekir Bayram namazlarının vakti, güneş doğup, kerahet vakti çıktıktan sonradan başlar, güneşin gökyüzünde en yüksek noktaya çıkışına (istivâ) dek devam eder Ramazan bayramı namazı, bir özür sebebiyle birinci gün istivâ zamanından önce kılınamazsa, ikinci gün istivâ zamanına kadar kılınır, artık özür bulunmasa da üçüncü gün kılınamaz Kurban bayramı namazı ise, bir özür nedeniyle, birinci gün kılınamazsa ikinci gün kılınır İkinci gün de bir özür sebebiyle kılınamazsa üçüncü gün istivâ zamanına kadar kılınır Bu namazları bir özür bulunmaksızın böyle ikinci veya üçüncü güne ele vermek ise çirkin bir ameldir Bu bayram namazları, istivâ zamanından veya zeval vaktinden sonra ise hiç bir halde kılınamaz Kazaları da caiz değildir (namaz vakitleri için bk İbnülHümâm, FethulKadîr, I, 151160; İbn Âbidîn, ReddülMuhtâr, I, 321342; elMeydânî, elLübâb, I, 5962; benzeşenŞîrâzî, elMûhezzeb, I, 5154; İbn Kudâme, elMuğnî, I, 370395; ezZühaylî, age, I, 506 vd)

6) Kutuplarda Namaz Vakitleri:

Bu konuda iki görünüm vardır a Süre, namazın bir şartı olduğu gibi, farz olmasının da sebebidir Bu yüzden bir yerde, namaz vakitlerinden bir veya ikisi gerçekleşmezse, o vakitlere ait namazlar, o yer halkına farz olmamış olur

Meselâ, bazı yerlerde, yılın bir mevsiminde daha akşam namazının vakti çıkmadan sabahın ikinci fecri doğarak sabahleyin namazının vakti girmektedir Artık bu gibi yerlerde yatsı namazı düşmüş olur Bu konuda, abdest organlarından bir veya ikisini kaybeden kimsenin bu organları yıkama yükümlülüğünün düşmesine mukayese yapılarak namazın da düşeceğine fetva verilmiştir

b Tahlilci bir takım fakihlere göre, bu gibi yerlerdeki müslümanlar da beş vakit namazla yükümlüdürler Bulundukları yerde bu namazlardan herhangi birinin vakti gerçekleşmezse, o namazı kaza olarak kılarlar veya o beldeye en yakın olup, beş süre namazların vakitleri tamamiyle gerçekleşen beldenin vakitlerine göre, takdir ederek namazları edaya çalışırlar Her ne kadar zaman, namazın bir şartı ve bir sebebi ise de, namazın esas sebebi Allah'ın emri oluşudur Bu yüzden tüm müslümanlar, bu beş vakit namazı kılmakla yükümlüdürler

İmam Şâfiî'nin görüşü de bu şekilde olup, ihtiyata uygun olan da budur

Güneşin uzun zaman doğmadığı veya batmadığı direk bölgeleri ve yakınlarında da yukarıdaki esaslara kadar amel edilir Bu gibi yerlerde yaşamış müslümanların, oruç ve zekâtları konusunda da bu şekilde bir takdir yerinde düşer (İki namazı bir vakitte kılmak için bk Cem'i Ibraz ve Cem'i Tehirmad) *
 

Similar threads

Kılınacak bir namazın gecerli olması icin gerekli şartlar neler Namazın Şartları Namazın gecerli olması icin bazı şartların ve rukunlerin bulunması gereklidir Şart, sozlukte alamet demektir Bir terim olarak şart; varlığı kendisinin varlığına bağlı bulunan, fakat onun gercek varlığından ve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
126
namazın şartları namazın şartları nelerdir, Namazın şartları icindekiler dışındakiler Namazın farzları on ikidir Bunlardan altısı namaza başlamadan bulunması gereken farzlar olup şunlardır: 1) Hadesten temizlenme 2) Necasetten temizlenme, 3) Avret yerini ortmek, 4) Kıbleye yonelmek...
Cevaplar
0
Görüntüleme
193
Beş vakit namaz hangi vakitlerde kılınır? sabahleyin namazı kılma vakti Sabahtan namazının vakti: Tan yerinin ağarması seslenmek olan ikinci fecrin doğmasından başlayarak güneşin doğmasına dek devam eder Cibril ’in Peygamber Efendimize imamlık yaptığını anlatan rivayette Cibril, sabahleyin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
148
İkindi namazı ne süre başlar ne zamana kadar kılınabilir? İkindi namazı vaktinin başlangıcı, öğlen namazı vaktinin sona ermesine yan olduğu için, öğle namazının sona ermesi konusundaki manzara ayrılığı ikindi vaktinin başlamasına da yansımıştır Dolayısıyla İmam Ebû Yûsuf ile İmam Muhammed ve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
283
Namaz Hakkında Bilgiler Namaz İle Alakalı Konular NAMAZ NEDİR? Namaz dinin direği, ibadetlerin en üstünüdür Yüce Allah'a karşısında en önemli ibadet görevimiz günde beş defa kıldığımız namazlarımızdır Ergenlik çağına gelen, zeki her müslümana günde beş vakit namaz kılmak farzdır Namaz...
Cevaplar
0
Görüntüleme
176
858,508Konular
980,808Mesajlar
30,674Kullanıcılar
fragman4kSon üye
Üst Alt