iltasyazilim
FD Üye
Birey sevdiğiyle almak ister!
Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar!
Sevginin ne olduğunu bütünüyle bilemediğimiz için,
başlıca, “beğeni ile “sevgiyi birbirine karıştırırız
“Beğeni yanında “sahip olma arzusuyla açığa çıkar!
Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve
üstünde tasarruf yapabilmek arzusuyla yaşarsın…
Bu tüm mahlukatta fazla yaygın bir duygudur!
Kimi, beğendiğini cebine sokar;
kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister;
kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına kadar,
beğendiği üstünde biriktirmek ister
“Hoşuna Gitmek ise bundan fazla farklıdır…
Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin!
Sadece yanına almak, yalnızca onun edinmek,
sadece onun müsamaha aldığıyla haz alıp, sevmediğinden kaçmak istersin!
Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu oysa, her şey sana,
onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!…
Yakın Olma bile uzakta kazanç sana!…
Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır sadece, beyninde!
Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir,
onun diliyle konuşmaya başlarsın! Gözün ondan başkasını görmez,
kulağın ondan başkasını duymaz,
elin ondan başkasına uzanmaz olur!
Her lahza sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her lahza
üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!…
Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana;
ve onunla tek bir vücut, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!
Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni;
ve gün kazanç kaşındagözünde, yüzündedilinde
sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun derler!
Beğenen sahip edinmek ister…
Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna!
Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım sanır!
Lakin sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra,
o koku siliniverir üzerinden “kopamama sabunuyla!
Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz…
Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın
güzelliklerinden kopamaz… “Etraftan kopamaz!
Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üstünde…
Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar…
Bunlar önce acınacak şey duygusuna dönüştürür sevgisini;
uzak acıyarak seyretmeye başlar…
Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!
Bu tecrübe gösterir oysa, onun fıtratında sevgi programı yoktur!
Beğeniyi, sevgi sanmıştır!
Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse,
bu defa “nefrete döner “alkış; ondan intikam alma duygusu
gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları aralarında
bir o yanlamasına bir bu yandan sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın,
layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!
Ama yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!
Cüzdanı için, güzelliğiyakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için,
mevkiikoltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış;
sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş;
yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir…
Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı…
Paradanpuldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzakta kalmayı…
Fıtratından kazanç sevgi! Kulluğu hoşlanmak üzeredir!
Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan…
O yüzden kopar anadanbabadan; dünyadan paradan!
Seven, karşılıksız sever!…
Beğenen karşılığını ister!
Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!
Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!
Ne üzere yaratılmışsa, odur bütün meşgalesi… Karınca gibi çalışır;
maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar…
Fakat pervane gibi sevemez! Atamaz kendini ateşe!
Sevgi sonunda yanmayı getirir! Beğeni ise sonunda kaçmayı!
Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi delilikten bir türdür!
Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, ortam ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı!
Ve “delillik bu derler…
Beğenme bir nesil “hobidir!…
Ara Sıra ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay!
Sevgi bir ömür boyudur!…
Bitmez, bitmez tükenmez, bazen durulur, ara sıra coşar ama hiç gerilemez! *
Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar!
Sevginin ne olduğunu bütünüyle bilemediğimiz için,
başlıca, “beğeni ile “sevgiyi birbirine karıştırırız
“Beğeni yanında “sahip olma arzusuyla açığa çıkar!
Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve
üstünde tasarruf yapabilmek arzusuyla yaşarsın…
Bu tüm mahlukatta fazla yaygın bir duygudur!
Kimi, beğendiğini cebine sokar;
kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister;
kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına kadar,
beğendiği üstünde biriktirmek ister
“Hoşuna Gitmek ise bundan fazla farklıdır…
Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin!
Sadece yanına almak, yalnızca onun edinmek,
sadece onun müsamaha aldığıyla haz alıp, sevmediğinden kaçmak istersin!
Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu oysa, her şey sana,
onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!…
Yakın Olma bile uzakta kazanç sana!…
Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır sadece, beyninde!
Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir,
onun diliyle konuşmaya başlarsın! Gözün ondan başkasını görmez,
kulağın ondan başkasını duymaz,
elin ondan başkasına uzanmaz olur!
Her lahza sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her lahza
üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!…
Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana;
ve onunla tek bir vücut, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!
Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni;
ve gün kazanç kaşındagözünde, yüzündedilinde
sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun derler!
Beğenen sahip edinmek ister…
Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna!
Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım sanır!
Lakin sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra,
o koku siliniverir üzerinden “kopamama sabunuyla!
Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz…
Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın
güzelliklerinden kopamaz… “Etraftan kopamaz!
Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üstünde…
Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar…
Bunlar önce acınacak şey duygusuna dönüştürür sevgisini;
uzak acıyarak seyretmeye başlar…
Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!
Bu tecrübe gösterir oysa, onun fıtratında sevgi programı yoktur!
Beğeniyi, sevgi sanmıştır!
Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse,
bu defa “nefrete döner “alkış; ondan intikam alma duygusu
gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları aralarında
bir o yanlamasına bir bu yandan sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın,
layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!
Ama yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!
Cüzdanı için, güzelliğiyakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için,
mevkiikoltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış;
sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş;
yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir…
Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı…
Paradanpuldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzakta kalmayı…
Fıtratından kazanç sevgi! Kulluğu hoşlanmak üzeredir!
Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan…
O yüzden kopar anadanbabadan; dünyadan paradan!
Seven, karşılıksız sever!…
Beğenen karşılığını ister!
Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!
Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!
Ne üzere yaratılmışsa, odur bütün meşgalesi… Karınca gibi çalışır;
maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar…
Fakat pervane gibi sevemez! Atamaz kendini ateşe!
Sevgi sonunda yanmayı getirir! Beğeni ise sonunda kaçmayı!
Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi delilikten bir türdür!
Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, ortam ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı!
Ve “delillik bu derler…
Beğenme bir nesil “hobidir!…
Ara Sıra ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay!
Sevgi bir ömür boyudur!…
Bitmez, bitmez tükenmez, bazen durulur, ara sıra coşar ama hiç gerilemez! *