nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Kız Kulesi Efsaneleri
Kız Kulesi Hikayeleri
Asya ile Avrupa'nın kesiştiği noktada Boğaz'ın ve İstanbul'un 2500 yıllık tarihine şahitlik eden Kızkulesi, asırlar boyunca böylece çok efsaneye de konu olmuştur
Yüzerek geleceğim sana
Güzel kız, senin sevgin uğruna,
Sana geleceğim
Sen beklerken beni ürkek bakışlarla,
Yüzerek geleceğim sana
Dalgalar gemilere bile geçit vermese,
Yüzerek geleceğim sana
Azgın dalgalar arasından
Hero ve Leandrosun sonsuz aşk hikayesi
Kızkulesi ile ilgili anlatılan birincil hikâye; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikâyesidir Hero ile Leandros adlı iki gencin acıklı aşkını anlatan bu hikâye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar Hero, Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir törene yeralma için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır Delikanlının ateşli ve üzücü bakışı Hero'yu etkiler İki aşık, yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi, bu kısacık vakit diliminde, kalplerinin bundan böyle diğer bir insan için çarpmayacağını anlarlar Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar
Kızkulesi her gece iki gencin bakımlı aşkına ve yasak sevişmelerine şahitlik eder Leandros'un yüzerek kuleye geldiği fırtınalı bir günde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros, Boğaz'ın sularına gömülür Sevgilisinin öldüğünü görebilen Hero da kendini Kızkulesi'nden Boğaz'ın sularına bırakır
YILANLI HIKAYE
Hero ve Leandros'un, kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikâyesinden diğer bundan başka; Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikâyesi vardır
Bizans imparatorunun bir kızı olur İmparator buna çok sevinir ve kızının doğum gününü, ülkesinde bayram ilan eder
Her sene, prensesin doğum günü bayramı ihtişamlı bir şekilde kutlanır İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini ister Ama bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan kadar sokularak öleceğini kehanet eder Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki ufak bir adacık üstünde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir
Böylece yıllar geçer İmparatorun kızı on sekizine basmak üzeredir Fakat, kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden meydana çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır
İmparator, kızının ölümüne çok üzülür ve kaderden kaçılamayacağını anlar Kızı toprağa gömülürse, yılanlara yem olacağını düşünerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinç bir tabuta koydurur Tabutun da Ayasofya'nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini emreder Böylece, kızının hiç değilse ölüsünün yılanlardan korunacağını düşünür
Bugün, bu tabutun üstünde iki delik vardır Yılanın, prensesi, ölümünden daha sonra da sıcacık bırakmadığı anlatılır
ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ
Kızkulesi ile ilgili olarak en sık anlatılan hikâyelerin sonuncusu ise Osmanlı Dönemi'nde geçer
Hikaye; Battal Gazi'nin askerleri ile birlikte Kızkulesi'ne başat yaptığını ve kulede saklanan hazineleri alarak, burada yaşayan Üsküdar Tekfuru'nun kızını kaçırdığını anlatır İstanbul'u (Constantinopoli) kuşatmaya gelen Battal Gazi, kuşatmadan bir netice alamayınca Kızkulesi önündeki kıyıya karargahını kurar ve yedi sene burada kalır
Hikayeye kadar, Battal Gazi'nin Üsküdar kıyılarında bu dek uzun süre kalmasının esas nedeni, Tekfurun kızına aşık olmasıdır Üsküdar Tekfuru, Battal Gazi'nin korkusu ile kızını, hazineleri ile birlikte kuleye kapatır Şam seferini tamamlayarak Üsküdar'a dönen Battal Gazi, kayık ile Kızkulesi'ne gelerek, Tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşır Çokça bilinen Atı alan Üsküdar'ı geçtilafı bu hikâyeden kazanç
Bu hikâyeden günümüze gelen bir diğer şey de minik kulemizin ismi ile ilgilidir
Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya KızKulesi ismini vermişlerdir Antikçağ'da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile ün yapmıştır
Bu özgün inşa, günümüzde ise Kızkulesiadı ile bütünleşerek, bu isimle anılmaya devam etmiştir
*
Kız Kulesi Hikayeleri
Asya ile Avrupa'nın kesiştiği noktada Boğaz'ın ve İstanbul'un 2500 yıllık tarihine şahitlik eden Kızkulesi, asırlar boyunca böylece çok efsaneye de konu olmuştur
Yüzerek geleceğim sana
Güzel kız, senin sevgin uğruna,
Sana geleceğim
Sen beklerken beni ürkek bakışlarla,
Yüzerek geleceğim sana
Dalgalar gemilere bile geçit vermese,
Yüzerek geleceğim sana
Azgın dalgalar arasından
Hero ve Leandrosun sonsuz aşk hikayesi
Kızkulesi ile ilgili anlatılan birincil hikâye; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikâyesidir Hero ile Leandros adlı iki gencin acıklı aşkını anlatan bu hikâye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar Hero, Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir törene yeralma için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır Delikanlının ateşli ve üzücü bakışı Hero'yu etkiler İki aşık, yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi, bu kısacık vakit diliminde, kalplerinin bundan böyle diğer bir insan için çarpmayacağını anlarlar Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar
Kızkulesi her gece iki gencin bakımlı aşkına ve yasak sevişmelerine şahitlik eder Leandros'un yüzerek kuleye geldiği fırtınalı bir günde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros, Boğaz'ın sularına gömülür Sevgilisinin öldüğünü görebilen Hero da kendini Kızkulesi'nden Boğaz'ın sularına bırakır
YILANLI HIKAYE
Hero ve Leandros'un, kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikâyesinden diğer bundan başka; Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikâyesi vardır
Bizans imparatorunun bir kızı olur İmparator buna çok sevinir ve kızının doğum gününü, ülkesinde bayram ilan eder
Her sene, prensesin doğum günü bayramı ihtişamlı bir şekilde kutlanır İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini ister Ama bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan kadar sokularak öleceğini kehanet eder Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki ufak bir adacık üstünde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir
Böylece yıllar geçer İmparatorun kızı on sekizine basmak üzeredir Fakat, kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden meydana çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır
İmparator, kızının ölümüne çok üzülür ve kaderden kaçılamayacağını anlar Kızı toprağa gömülürse, yılanlara yem olacağını düşünerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinç bir tabuta koydurur Tabutun da Ayasofya'nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini emreder Böylece, kızının hiç değilse ölüsünün yılanlardan korunacağını düşünür
Bugün, bu tabutun üstünde iki delik vardır Yılanın, prensesi, ölümünden daha sonra da sıcacık bırakmadığı anlatılır
ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ
Kızkulesi ile ilgili olarak en sık anlatılan hikâyelerin sonuncusu ise Osmanlı Dönemi'nde geçer
Hikaye; Battal Gazi'nin askerleri ile birlikte Kızkulesi'ne başat yaptığını ve kulede saklanan hazineleri alarak, burada yaşayan Üsküdar Tekfuru'nun kızını kaçırdığını anlatır İstanbul'u (Constantinopoli) kuşatmaya gelen Battal Gazi, kuşatmadan bir netice alamayınca Kızkulesi önündeki kıyıya karargahını kurar ve yedi sene burada kalır
Hikayeye kadar, Battal Gazi'nin Üsküdar kıyılarında bu dek uzun süre kalmasının esas nedeni, Tekfurun kızına aşık olmasıdır Üsküdar Tekfuru, Battal Gazi'nin korkusu ile kızını, hazineleri ile birlikte kuleye kapatır Şam seferini tamamlayarak Üsküdar'a dönen Battal Gazi, kayık ile Kızkulesi'ne gelerek, Tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşır Çokça bilinen Atı alan Üsküdar'ı geçtilafı bu hikâyeden kazanç
Bu hikâyeden günümüze gelen bir diğer şey de minik kulemizin ismi ile ilgilidir
Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya KızKulesi ismini vermişlerdir Antikçağ'da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile ün yapmıştır
Bu özgün inşa, günümüzde ise Kızkulesiadı ile bütünleşerek, bu isimle anılmaya devam etmiştir
*