iltasyazilim
FD Üye
kızılay draması,kızılay haftası ile ilgili drama,kızılay haftası drama örnekleri
Kızılay Haftası İle İlgili Tiyatro, Oyun, Piyes,Drama
AYYAŞ (İÇKİNİN ZARARLARI)
(10 yaşlarındaki Ahmet bir sokakta önünde sehpa üstünde sıralı simitleri satmaktadır Bu sırada 7 yaşlarındaki kardeşi Ayşe gelerek yanına sokulur)
Ahmet: Taze Taze gevrek simitlerim var!Buyurun beyler,bayanlar taze simit verelim…
Ayşe: (Ahmet ’in yanında sokularak)Ağabey…
Ahmet: Gel Ayşeciğim şöyle oturNe o bir şey mi var
Ayşe: Bir şey yok ağabey…Annem gönderdi…
Ahmet: Niçin
Ayşe: Paran varsa 5 milyon verecekmişsin Ekmek peynir filan alacağız
Ahmet: Babam değil mu evde
Ayşe: Yeniden sokağa çıktı… Çıkarken de beş kuruş para bırakmadı…
Ahmet: Babam sokağa ne vakit çıktı Ayşeciğim
Ayşe: Yarım saat filan oldu…
Ahmet: Nereye gitti acaba
Ayşe: Nereye olacak ağabeyciğim, her zamanki gibi içmeye…
Ahmet: Babamın parası var mıydı ki
Ayşe: Bilmem… İçkiye buluyor parayı…
Ahmet: (dertli şekilde)Nereden bulacak Acilen gelir benden alır
Ayşe: (endişeli şekilde) Paran var mı ağabey
Ahmet: Birazcık kazanmıştım, var hoş kardeşim… İyi fakat geldin…Hemen kazanç benden parayı alırdı
Ayşe: Sen de verme, yok de…
Ahmet: Ne de olsa babamız… Yok diyemiyorum
Ayşe: Sen de olmasan ekmek parası bulamayacağız
Ahmet: Canını sıkma hoş kardeşim sen… Sadece okulunu düşün, derslerine iyi çalış Bugün epeyce simit sattım Al sana 10 milyon lira, birazda sevdiğin meyvelerden alırsın…
Ayşe: Sağol ağabeyciğim…
Ahmet: Sen yeniden okula gitmedin değil mi
Ayşe: Nasıl giderim, biliyorsun annem hasta… Ona bakıyorum
Ahmet: Benim okuldan kaldığım yetmiyor gibi sen de gidemiyorsun Neyse bir gün bunların tümü düzelir elbet… Ben akşama azıcık geç geleceğim Annemin ilaçlarını alabilmem için çok çalışmam lazım
Ayşe: Benim melek ağabeyim Sen olmasan…
Ahmet: Şimdi bunları düşünme hoş kardeşim Durma, ivedi git… Şimdi babam gelir Elinde parayı görmesin…
Ayşe: Haydi bereketli alış verişler… allah ’a ısmarladık ağabeyciğim
Ahmet: Simit! Taze, gevrek simitler, simiiit!
(Bu sırada ellerinde çantalarıyla Yusuf, Fatma, Zeynep gelirler)
Yusuf: (Ahmet ’in bulunduğu yeri göstererek)Şuraya bakın arkadaşlar!Bu bizim sınıftaki Ahmet yok mi
Fatma: Hangisi
Yusuf: Şu köşede simit satan çocuk
Fatma: Aaa! Vallahi oSimit satıyor demek Acaba niçin okula gelmiyor Gidip öğrenelim
Yusuf: Haydi arkadaşlar!
Fatma: (Ahmet ’in yanında yaklaşınca )Ahmet!…
Ahmet: Fatma,Yusuf,Zeynep!…Sizsiniz aramakHoş geldiniz arkadaşlar
Yusuf: Çağırmak simit satıyorsun
Ahmet: (sıkılır gibi) Evet… Simit yer misiniz arkadaşlar
Yusuf, Fatma, Zeynep: (her zaman birlikte)Sağol, teşekkür ederiz arkadaşım
Fatma: Çoktandır okula gelmiyordun… Öğretmenimiz ve bütün arkadaşlar seni hasta sanıp merak ediyorduk
Ahmet: (ağlamaklı)Ben hasta değilim fakat annem hasta
Zeynep: Onun için mi gelmiyorsun okula
Ahmet: Bundan Böyle hiç gelemeyeceğim okula
Fatma: Niçin Ahmet Bir şey mi var Halbuki sen çalışkan bir arkadaştın, bir de de okulu çok severdin
Ahmet: Gene fazla severim okulu… Ayrıca eskisinden daha fazla… O Kadar fazla özledim ancak okulu,arkadaşları, Öğretmenimizi… Ama…(susar, Boğazına bir şey takılmış gibi yalnızca yutkunur)
Yusuf: Fakat dedin sustun Okula neden gelemiyorsun peki
Ahmet: Gördüğünüz gibi çalışıyorum, simit satıyorum
Fatma: Yine satarsın… Amaçlamak ayıp bir şey değil ama…
Ahmet: Fazla çalışmam, çok satmam gerekli…
Fatma: Kazandığın parayı ne yapıyorsun
Ahmet: Anneme hap, eve ekmek filan alıyorum
Yusuf: Bunları baban almıyor mu
Ahmet: Almıyor, keşke alsa…
Atlan: Neden
Ahmet: (yalvaran bir sesle)Ne olur arkadaşlar, bana daha pozitif bir şey sormayın…
Fatma: Ahmet, biz senin arkadaşlarınız Bir derdin olduğu kesin Ne olur bize anlat Olur Ya sana asistan olabiliriz
Zeynep: Öğretmenimiz, bütün arkadaşlar seni merak ediyoruz Bize her şeyi anlatmalısın
(Bu sırada sendeleyerek bir adam girer)
Ahmet(telaşla): Tez uzaklaşın buradan… Babam geliyor…
Fatma: Baban mı geliyor
Ahmet: Evet…Babam geliyor…Uzaklaşın ne olur…Sarhoş Size belki bir musibet yapar…
(Arkadaşları isteksizce geri çekilirler Uzaktan Ahmet ve babasını izlerler)
Baba (sallanıp, sendeleyerek Ahmet ’e yaklaşır Ağzında sözcükleri geveleyerek): Ne o velet! Dalga mı geçiyorsun (arkadaşlarını işaretle) Kim o bacaksızlar
Ahmet: Arkadaşlarım baba
Baba: Hah hah ha!…Arkadaşlarıymış…Arkadaşların ha…Hah hah ha!…
Ahmet: Babacığım, gülmeyin lütfen! Ayıp olur…
Baba: Ayıp haHah hah ha…Ayıpmış…Peki beyefendi… Ayıp ha! (eğilerek güler)Ayıp… Hah hah ha…Ayıp…
Ahmet: Okulda anlatırlarsa ayıp olmaz mı babacığım
Baba(sertleşir): Kes sesini bacaksız… Paran var mı onu söyle
Ahmet: Yok babacığım
Baba: Nereye sakladın paraları
Ahmet: Ayşe gelmişti ona verdim Ekmek peynir filan alacaklarmış
Baba: Ben sana kimseye para tahsis etmek değil demedim mi
Ahmet: Lakin babacığım ekmek parası verdim
Baba: Bana ne evde ekmek parası yoksa… Bende de değil para…
Ahmet: Ben bu işi anneme ilaç, Eve ekmek olmak için yapıyorum babacığım
Baba: Anlamam ben, çabuk paraları çıkar…
Ahmet: Kazancımı Ayşe ’ye verdimGeri kalanı da simitçininDerhal yok babacığım
Baba: Sen bilgece verecek misin Yoksa ben cebren mı alayım
Ahmet: Bu paralar benim yok, Simitçinin babacığım
Baba: Anlaşıldı, sen lâf dinlemeyeceksin…
(Ahmet ’in kolunu tutarak cebindeki paraları zor kullanarak alır Ahmet babasını elindeki paraları olmak için çırpınır, koluna yapışır)
Ahmet: Ne olursun babacığım alma o paraları… Birkaç saat daha sonra gel, kazanıp vereyim O paraları simitçiye götürmem lazım Ayrıca anneme hap da alacaktım
Baba: Annenin ilaçlık işi yok… Bırak kolumu diyorum Yoksa yersin tokadı…
Ahmet: Paralar benim değil babacığım, simitçinin…
(Baba ile oğlu çekişirken Fatma onlara yaklaşır)
Fatma: Bırakın (bilgi yelpazesinet) onu…
Baba(sert bir hareketle Fatma ’ya döner): Bir şey mi istediniz küçük hanım
Fatma: Bırakın onu dedim
Baba(iğneleyici): Vay küçük hanım vay… Bu ne sertlik böyle
Fatma: Yaptığınız hiç yakışık almıyor
Baba(alaylı): Bak bak bak!… Lafa bak… Yaptığımız yakışık almıyormuş(Kolu ile Ahmet ’i dürterek)Duydun mu, bak ne diyor arkadaşın
Yusuf: İnsan çocuğunu cadde ortasında böyle tartaklar mı hiç
Baba: Al sana bir akıl hocası daha
Siz ne karışıyorsunuz bacaksızlar
Ayrıca siz kim oluyorsunuz İşinize gidin hadi…
Zeynep: Biz Ahmet ’in mektep arkadaşlarıyızGünlerden beri okula gelmiyorBiz hasta falan sanıyordukÇağırmak buna siz sebep oluyorsunuz…
Baba(Ahmet ’e dönerek): Ulan bacaksız, bu avukatların hepsini sen mi tuttun
Ahmet(gözyaşları içinde): Babacığım yapma ne olur
Baba: Ne yapıyorum ama
Yusuf: Daha ne yapacaksınız Ahmet ’i hem çalıştırıyor, hem de elinden parasını alıyorsunuz
Baba: O benim bileceğim meslek…
Zeynep: Yaptığınız yanlış, verin arkadaşımızın parasını
Baba: Çattık be…(arkadaşlarının üzerine yürüyerek)Siz fazla oldunuz artık… Haydi işinize bakayım…(arkadaşları geri çekilirler Babası avucundaki paralarla gitmek üzereyken, Ahmet babasının ayaklarına sarılarak)
Ahmet: Babacığım!…Ne olursun götürme paraları…yeniden simit vermezler bana…Annem hasta Ekmek,ilaç alamam…Biliyorum paralarla gidip tekrar içeceksin… İçme bundan böyle…
Baba(öfkeyle geri döner): Hemen de tavsiye ha… Seni sümüklü seni… Al sana…(Ahmet ’in ensesine bir tokat yapıştırır)
Yusuf: Şu Anda de dövüyorsunuz onu… Bütün bunlara karşın Ahmet yeniden size saygılı…
(Bu sırada Ayşe gözyaşları içinde kazanç)
Ayşe: Ağabey, ağabeyciğim… Koş! Anneme bir şey oldu…
Ahmet (Babasının elinden fırlar): Anneme mi
Ayşe(ağlayarak): Evet… Çabuk Ol… Komşular evde şimdi…
Ahmet(Bir zaman ne söyleyeceğini şaşırmış halde olduğu yerde kalır Önce arkadaşlarının yüzüne yararsız şekilde bakar Daha Sonra hâlâ öfkeden kendi kendine mırıldanmakta olan babasına dönerCebinde kalan son paraları çıkartarak tablaya savurur)
Yaptıklarınla övün baba Al bunlarda senin olsun… Git tekrar iç İçe bildiğin dek iç Bu hatalı yolda yürü yürüyebildiğin dek (Tabladaki simitleri göstererek)Al bunlarda senin olsun… Ne yaparsan yap…
(Ayşe ’ye)Haydi tez gidelim kardeşim
Yusuf: Bizde sizinle gelelim…
Zeynep: Ben babamın muayenehanesine gidiyorum
Fatma: Babanı mı getireceksin
Zeynep: Siz Ahmet ile gidin, ben evi biliyorum
Yusuf: Bu çok iyi akıl(Ahmet ile Ayşe ’nin ardındaki)Bekleyin arkadaşlar biz de geliyoruz
(Yalnız kalan baba bir süre çocukların ardından bakar Yüzü değiştirilmiş düşünceli bir hal almıştır Yaptığından utanmış, pişman olmuş gibidir Farkında olmadan avucundaki paraları tablaya bırakır Kendi kendine konuşmaya başlar)
Baba: Ne dedi Gittiğin bu hatalı yolda yürü yürüyebildiğin dek dedi Sanırım haklı…(Cebinden bir alkol şişesi çıkartır) Sen dersin ha…
Onlar mı haklı Yoksa (bilgi yelpazesinet) biz mi haklıyız
(Sahnede ışıklar söner, yalnızca babasının yüzü aydınlatılır ve bir ses duyulur)
****Ahmet haklı…
Baba(irkilir ): Ahmet mi Ahmet de kim oluyor
****Seniz öz çocuğun, oğlun…
Baba: Hah hah ha… Şu benim sümüklü Ahmet ha…
****O Dünya ’nın en pak yürekli çocuklarından birisi Bundan Başka senin öz oğlun
Baba(sesin geldiği yöne bakar): Ha
Ne dedin
****O senin öz oğlun Yaptıkların doğru değil O hasta annesine koşarken sen sokaklarda geziyorsun Fazla yanlış yoldasın
Baba: Hatalı yol ha…(Elindeki şişeyi kaldırarak) Bak dost yine ne diyorlar… Hatalı yoldaymışım, sen dersin
****Elindeki şeytandan takviye umma Seni evinden,yuvandan, çocuklarından koparan o şişe değil mi
Baba(şişeye): Doğru mu bunlar Hadi be arkadaş susma, sen de bir şeyler söyle
****Boşu Boşuna direnme Elindeki şişenin zehir olduğunu sen de biliyorsun Hâlâ ona arkadaşım diyorsun…Seni yuvandan koparan,karını yataklara düşüren, çocuklarını sokaklara bırakan defalarca o şişe yok mi Bırak o zehiri elinden…
Baba: Zehir ha! Hah hah hah! Bak ahbap, hemen de sana zehir diyor… Doğru mu bunlar?
****O sana tek laf söyleyemez… Niçin beni dinlemiyorsun? Ben sensin içindeki iyiliklerin sesiyim
Baba: (Kenara çömelir, başını avuçlarının içine alarak)Hayır! Hayır… Sus artık… Seni dinlemek istemiyorum… İstemiyorum…
****Karın ağır hasta… Çocukların ağlayarak koştular Belki derhal ölmüştür Çocuklarınız ne olacak, sen ne olacaksın?
Baba: (Ağır Ağır yerinden doğrulur) Oğlum, kızım… Yavrularım… Beni affedin… Ben fiilen yanlış yoldaymışım…
Döneceğim bu yanlış yoldan Size döneceğim yavrularım Eskisi gibi mutlu olacağız(Elindeki şişeye kinle bakar ve fırlatır)Uzaklaş benden, bırak yakamı, defol git şeytan…
****Yaşa… Kazandın… İşte en sonunda doğru yolu buldun… Haydi, şu anda evine, çocuklarına dön…
Baba: (Çabuk adımlarla eve yaklaşır)Yavrularım!
Dürüst yolu buldum,size döndüm,siz olmadan yaşayamam
Ahmet ve Ayşe: (Koşarak babasının boynuna sarılırlar) Babacığım! Katiyen bizi vazgeçme!
Cümbür Cemaat alkışlar, perde kapanır *
Kızılay Haftası İle İlgili Tiyatro, Oyun, Piyes,Drama
AYYAŞ (İÇKİNİN ZARARLARI)
(10 yaşlarındaki Ahmet bir sokakta önünde sehpa üstünde sıralı simitleri satmaktadır Bu sırada 7 yaşlarındaki kardeşi Ayşe gelerek yanına sokulur)
Ahmet: Taze Taze gevrek simitlerim var!Buyurun beyler,bayanlar taze simit verelim…
Ayşe: (Ahmet ’in yanında sokularak)Ağabey…
Ahmet: Gel Ayşeciğim şöyle oturNe o bir şey mi var
Ayşe: Bir şey yok ağabey…Annem gönderdi…
Ahmet: Niçin
Ayşe: Paran varsa 5 milyon verecekmişsin Ekmek peynir filan alacağız
Ahmet: Babam değil mu evde
Ayşe: Yeniden sokağa çıktı… Çıkarken de beş kuruş para bırakmadı…
Ahmet: Babam sokağa ne vakit çıktı Ayşeciğim
Ayşe: Yarım saat filan oldu…
Ahmet: Nereye gitti acaba
Ayşe: Nereye olacak ağabeyciğim, her zamanki gibi içmeye…
Ahmet: Babamın parası var mıydı ki
Ayşe: Bilmem… İçkiye buluyor parayı…
Ahmet: (dertli şekilde)Nereden bulacak Acilen gelir benden alır
Ayşe: (endişeli şekilde) Paran var mı ağabey
Ahmet: Birazcık kazanmıştım, var hoş kardeşim… İyi fakat geldin…Hemen kazanç benden parayı alırdı
Ayşe: Sen de verme, yok de…
Ahmet: Ne de olsa babamız… Yok diyemiyorum
Ayşe: Sen de olmasan ekmek parası bulamayacağız
Ahmet: Canını sıkma hoş kardeşim sen… Sadece okulunu düşün, derslerine iyi çalış Bugün epeyce simit sattım Al sana 10 milyon lira, birazda sevdiğin meyvelerden alırsın…
Ayşe: Sağol ağabeyciğim…
Ahmet: Sen yeniden okula gitmedin değil mi
Ayşe: Nasıl giderim, biliyorsun annem hasta… Ona bakıyorum
Ahmet: Benim okuldan kaldığım yetmiyor gibi sen de gidemiyorsun Neyse bir gün bunların tümü düzelir elbet… Ben akşama azıcık geç geleceğim Annemin ilaçlarını alabilmem için çok çalışmam lazım
Ayşe: Benim melek ağabeyim Sen olmasan…
Ahmet: Şimdi bunları düşünme hoş kardeşim Durma, ivedi git… Şimdi babam gelir Elinde parayı görmesin…
Ayşe: Haydi bereketli alış verişler… allah ’a ısmarladık ağabeyciğim
Ahmet: Simit! Taze, gevrek simitler, simiiit!
(Bu sırada ellerinde çantalarıyla Yusuf, Fatma, Zeynep gelirler)
Yusuf: (Ahmet ’in bulunduğu yeri göstererek)Şuraya bakın arkadaşlar!Bu bizim sınıftaki Ahmet yok mi
Fatma: Hangisi
Yusuf: Şu köşede simit satan çocuk
Fatma: Aaa! Vallahi oSimit satıyor demek Acaba niçin okula gelmiyor Gidip öğrenelim
Yusuf: Haydi arkadaşlar!
Fatma: (Ahmet ’in yanında yaklaşınca )Ahmet!…
Ahmet: Fatma,Yusuf,Zeynep!…Sizsiniz aramakHoş geldiniz arkadaşlar
Yusuf: Çağırmak simit satıyorsun
Ahmet: (sıkılır gibi) Evet… Simit yer misiniz arkadaşlar
Yusuf, Fatma, Zeynep: (her zaman birlikte)Sağol, teşekkür ederiz arkadaşım
Fatma: Çoktandır okula gelmiyordun… Öğretmenimiz ve bütün arkadaşlar seni hasta sanıp merak ediyorduk
Ahmet: (ağlamaklı)Ben hasta değilim fakat annem hasta
Zeynep: Onun için mi gelmiyorsun okula
Ahmet: Bundan Böyle hiç gelemeyeceğim okula
Fatma: Niçin Ahmet Bir şey mi var Halbuki sen çalışkan bir arkadaştın, bir de de okulu çok severdin
Ahmet: Gene fazla severim okulu… Ayrıca eskisinden daha fazla… O Kadar fazla özledim ancak okulu,arkadaşları, Öğretmenimizi… Ama…(susar, Boğazına bir şey takılmış gibi yalnızca yutkunur)
Yusuf: Fakat dedin sustun Okula neden gelemiyorsun peki
Ahmet: Gördüğünüz gibi çalışıyorum, simit satıyorum
Fatma: Yine satarsın… Amaçlamak ayıp bir şey değil ama…
Ahmet: Fazla çalışmam, çok satmam gerekli…
Fatma: Kazandığın parayı ne yapıyorsun
Ahmet: Anneme hap, eve ekmek filan alıyorum
Yusuf: Bunları baban almıyor mu
Ahmet: Almıyor, keşke alsa…
Atlan: Neden
Ahmet: (yalvaran bir sesle)Ne olur arkadaşlar, bana daha pozitif bir şey sormayın…
Fatma: Ahmet, biz senin arkadaşlarınız Bir derdin olduğu kesin Ne olur bize anlat Olur Ya sana asistan olabiliriz
Zeynep: Öğretmenimiz, bütün arkadaşlar seni merak ediyoruz Bize her şeyi anlatmalısın
(Bu sırada sendeleyerek bir adam girer)
Ahmet(telaşla): Tez uzaklaşın buradan… Babam geliyor…
Fatma: Baban mı geliyor
Ahmet: Evet…Babam geliyor…Uzaklaşın ne olur…Sarhoş Size belki bir musibet yapar…
(Arkadaşları isteksizce geri çekilirler Uzaktan Ahmet ve babasını izlerler)
Baba (sallanıp, sendeleyerek Ahmet ’e yaklaşır Ağzında sözcükleri geveleyerek): Ne o velet! Dalga mı geçiyorsun (arkadaşlarını işaretle) Kim o bacaksızlar
Ahmet: Arkadaşlarım baba
Baba: Hah hah ha!…Arkadaşlarıymış…Arkadaşların ha…Hah hah ha!…
Ahmet: Babacığım, gülmeyin lütfen! Ayıp olur…
Baba: Ayıp haHah hah ha…Ayıpmış…Peki beyefendi… Ayıp ha! (eğilerek güler)Ayıp… Hah hah ha…Ayıp…
Ahmet: Okulda anlatırlarsa ayıp olmaz mı babacığım
Baba(sertleşir): Kes sesini bacaksız… Paran var mı onu söyle
Ahmet: Yok babacığım
Baba: Nereye sakladın paraları
Ahmet: Ayşe gelmişti ona verdim Ekmek peynir filan alacaklarmış
Baba: Ben sana kimseye para tahsis etmek değil demedim mi
Ahmet: Lakin babacığım ekmek parası verdim
Baba: Bana ne evde ekmek parası yoksa… Bende de değil para…
Ahmet: Ben bu işi anneme ilaç, Eve ekmek olmak için yapıyorum babacığım
Baba: Anlamam ben, çabuk paraları çıkar…
Ahmet: Kazancımı Ayşe ’ye verdimGeri kalanı da simitçininDerhal yok babacığım
Baba: Sen bilgece verecek misin Yoksa ben cebren mı alayım
Ahmet: Bu paralar benim yok, Simitçinin babacığım
Baba: Anlaşıldı, sen lâf dinlemeyeceksin…
(Ahmet ’in kolunu tutarak cebindeki paraları zor kullanarak alır Ahmet babasını elindeki paraları olmak için çırpınır, koluna yapışır)
Ahmet: Ne olursun babacığım alma o paraları… Birkaç saat daha sonra gel, kazanıp vereyim O paraları simitçiye götürmem lazım Ayrıca anneme hap da alacaktım
Baba: Annenin ilaçlık işi yok… Bırak kolumu diyorum Yoksa yersin tokadı…
Ahmet: Paralar benim değil babacığım, simitçinin…
(Baba ile oğlu çekişirken Fatma onlara yaklaşır)
Fatma: Bırakın (bilgi yelpazesinet) onu…
Baba(sert bir hareketle Fatma ’ya döner): Bir şey mi istediniz küçük hanım
Fatma: Bırakın onu dedim
Baba(iğneleyici): Vay küçük hanım vay… Bu ne sertlik böyle
Fatma: Yaptığınız hiç yakışık almıyor
Baba(alaylı): Bak bak bak!… Lafa bak… Yaptığımız yakışık almıyormuş(Kolu ile Ahmet ’i dürterek)Duydun mu, bak ne diyor arkadaşın
Yusuf: İnsan çocuğunu cadde ortasında böyle tartaklar mı hiç
Baba: Al sana bir akıl hocası daha
Siz ne karışıyorsunuz bacaksızlar
Ayrıca siz kim oluyorsunuz İşinize gidin hadi…
Zeynep: Biz Ahmet ’in mektep arkadaşlarıyızGünlerden beri okula gelmiyorBiz hasta falan sanıyordukÇağırmak buna siz sebep oluyorsunuz…
Baba(Ahmet ’e dönerek): Ulan bacaksız, bu avukatların hepsini sen mi tuttun
Ahmet(gözyaşları içinde): Babacığım yapma ne olur
Baba: Ne yapıyorum ama
Yusuf: Daha ne yapacaksınız Ahmet ’i hem çalıştırıyor, hem de elinden parasını alıyorsunuz
Baba: O benim bileceğim meslek…
Zeynep: Yaptığınız yanlış, verin arkadaşımızın parasını
Baba: Çattık be…(arkadaşlarının üzerine yürüyerek)Siz fazla oldunuz artık… Haydi işinize bakayım…(arkadaşları geri çekilirler Babası avucundaki paralarla gitmek üzereyken, Ahmet babasının ayaklarına sarılarak)
Ahmet: Babacığım!…Ne olursun götürme paraları…yeniden simit vermezler bana…Annem hasta Ekmek,ilaç alamam…Biliyorum paralarla gidip tekrar içeceksin… İçme bundan böyle…
Baba(öfkeyle geri döner): Hemen de tavsiye ha… Seni sümüklü seni… Al sana…(Ahmet ’in ensesine bir tokat yapıştırır)
Yusuf: Şu Anda de dövüyorsunuz onu… Bütün bunlara karşın Ahmet yeniden size saygılı…
(Bu sırada Ayşe gözyaşları içinde kazanç)
Ayşe: Ağabey, ağabeyciğim… Koş! Anneme bir şey oldu…
Ahmet (Babasının elinden fırlar): Anneme mi
Ayşe(ağlayarak): Evet… Çabuk Ol… Komşular evde şimdi…
Ahmet(Bir zaman ne söyleyeceğini şaşırmış halde olduğu yerde kalır Önce arkadaşlarının yüzüne yararsız şekilde bakar Daha Sonra hâlâ öfkeden kendi kendine mırıldanmakta olan babasına dönerCebinde kalan son paraları çıkartarak tablaya savurur)
Yaptıklarınla övün baba Al bunlarda senin olsun… Git tekrar iç İçe bildiğin dek iç Bu hatalı yolda yürü yürüyebildiğin dek (Tabladaki simitleri göstererek)Al bunlarda senin olsun… Ne yaparsan yap…
(Ayşe ’ye)Haydi tez gidelim kardeşim
Yusuf: Bizde sizinle gelelim…
Zeynep: Ben babamın muayenehanesine gidiyorum
Fatma: Babanı mı getireceksin
Zeynep: Siz Ahmet ile gidin, ben evi biliyorum
Yusuf: Bu çok iyi akıl(Ahmet ile Ayşe ’nin ardındaki)Bekleyin arkadaşlar biz de geliyoruz
(Yalnız kalan baba bir süre çocukların ardından bakar Yüzü değiştirilmiş düşünceli bir hal almıştır Yaptığından utanmış, pişman olmuş gibidir Farkında olmadan avucundaki paraları tablaya bırakır Kendi kendine konuşmaya başlar)
Baba: Ne dedi Gittiğin bu hatalı yolda yürü yürüyebildiğin dek dedi Sanırım haklı…(Cebinden bir alkol şişesi çıkartır) Sen dersin ha…
Onlar mı haklı Yoksa (bilgi yelpazesinet) biz mi haklıyız
(Sahnede ışıklar söner, yalnızca babasının yüzü aydınlatılır ve bir ses duyulur)
****Ahmet haklı…
Baba(irkilir ): Ahmet mi Ahmet de kim oluyor
****Seniz öz çocuğun, oğlun…
Baba: Hah hah ha… Şu benim sümüklü Ahmet ha…
****O Dünya ’nın en pak yürekli çocuklarından birisi Bundan Başka senin öz oğlun
Baba(sesin geldiği yöne bakar): Ha
Ne dedin
****O senin öz oğlun Yaptıkların doğru değil O hasta annesine koşarken sen sokaklarda geziyorsun Fazla yanlış yoldasın
Baba: Hatalı yol ha…(Elindeki şişeyi kaldırarak) Bak dost yine ne diyorlar… Hatalı yoldaymışım, sen dersin
****Elindeki şeytandan takviye umma Seni evinden,yuvandan, çocuklarından koparan o şişe değil mi
Baba(şişeye): Doğru mu bunlar Hadi be arkadaş susma, sen de bir şeyler söyle
****Boşu Boşuna direnme Elindeki şişenin zehir olduğunu sen de biliyorsun Hâlâ ona arkadaşım diyorsun…Seni yuvandan koparan,karını yataklara düşüren, çocuklarını sokaklara bırakan defalarca o şişe yok mi Bırak o zehiri elinden…
Baba: Zehir ha! Hah hah hah! Bak ahbap, hemen de sana zehir diyor… Doğru mu bunlar?
****O sana tek laf söyleyemez… Niçin beni dinlemiyorsun? Ben sensin içindeki iyiliklerin sesiyim
Baba: (Kenara çömelir, başını avuçlarının içine alarak)Hayır! Hayır… Sus artık… Seni dinlemek istemiyorum… İstemiyorum…
****Karın ağır hasta… Çocukların ağlayarak koştular Belki derhal ölmüştür Çocuklarınız ne olacak, sen ne olacaksın?
Baba: (Ağır Ağır yerinden doğrulur) Oğlum, kızım… Yavrularım… Beni affedin… Ben fiilen yanlış yoldaymışım…
Döneceğim bu yanlış yoldan Size döneceğim yavrularım Eskisi gibi mutlu olacağız(Elindeki şişeye kinle bakar ve fırlatır)Uzaklaş benden, bırak yakamı, defol git şeytan…
****Yaşa… Kazandın… İşte en sonunda doğru yolu buldun… Haydi, şu anda evine, çocuklarına dön…
Baba: (Çabuk adımlarla eve yaklaşır)Yavrularım!
Dürüst yolu buldum,size döndüm,siz olmadan yaşayamam
Ahmet ve Ayşe: (Koşarak babasının boynuna sarılırlar) Babacığım! Katiyen bizi vazgeçme!
Cümbür Cemaat alkışlar, perde kapanır *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.