Profösör
Super Mod
- Katılım
- Ocak 11, 2022
- Mesajlar
- 3,752
- Etkileşim
- 29
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Konum
- Rusya
- Web sitesi
- bilgilihocam.com
- F-D Coin
- 125
Benim şöyle bir sorum olacak bir kimse bir koç kurban etmeyi adasa bu kimse mutlaka koç mu kesmelidir? Örneğin koç yerine büyük baş hayvana ortak olabilir mi veya kesebilir mi?
Cevap: Değerli ziyaretçimiz, İslam dinimize göre koç kesmeyi adak olarak adayan kişi koç kesebileceği gibi koyun ya da keçi de adak kesebilir. Çünkü bu saydıklarımız aynı cinsten (davar) kabul edilmektedir.
Yine Aynı bu kişinin ibadet maksadıyla kesilecek olan bir sığıra hissedar olarak adağını yerine getirmesi de mümkün olmaktadır.
Çünkü burada amaç bir kurban kesmektir. Bu şekilde de kişinin amacı yerine gelmiş sayılmaktadır. Lakin bir sığır kesmeyi adayan Müslüman kişinin, koyun kesmesi ile bu adağı yerine gelmiş olmaz. (İbn Abidin, Haşiyetü Reddi’l-Muhtar, Beyrut, 2000, VI, 320).
Yalnız kişi Cins söylemeden “ben bir kurban keseceğim.” diye adakta bulunursa ister koyun ve yahut sığırdan bir paya girerek istediği cinsten bir kurbanlık hayvanı kesebilir. (Kasani, Bedaiü’s-Sanai, Beyrut 1986, IV, 86, 93; Alauddin Abidin, el-Hediyyetu’l-Alaiyye, 198-202).
Cevap: Değerli ziyaretçimiz, İslam dinimize göre koç kesmeyi adak olarak adayan kişi koç kesebileceği gibi koyun ya da keçi de adak kesebilir. Çünkü bu saydıklarımız aynı cinsten (davar) kabul edilmektedir.
Yine Aynı bu kişinin ibadet maksadıyla kesilecek olan bir sığıra hissedar olarak adağını yerine getirmesi de mümkün olmaktadır.
Çünkü burada amaç bir kurban kesmektir. Bu şekilde de kişinin amacı yerine gelmiş sayılmaktadır. Lakin bir sığır kesmeyi adayan Müslüman kişinin, koyun kesmesi ile bu adağı yerine gelmiş olmaz. (İbn Abidin, Haşiyetü Reddi’l-Muhtar, Beyrut, 2000, VI, 320).
Yalnız kişi Cins söylemeden “ben bir kurban keseceğim.” diye adakta bulunursa ister koyun ve yahut sığırdan bir paya girerek istediği cinsten bir kurbanlık hayvanı kesebilir. (Kasani, Bedaiü’s-Sanai, Beyrut 1986, IV, 86, 93; Alauddin Abidin, el-Hediyyetu’l-Alaiyye, 198-202).