Evden çıkarken kapı kapandı mı düşüncesi ile kontrol etmek, arabadan uzaklaşmaya çalışırken kilitlendi mi düşüncesi ile kontrol etmek, iş yerinde yapmam gerekenleri doğru yapıp yapmadığımı defalarca kontrol etmek… Emin olamama ile geçen saatlerim ve beynimde hissettiğim yavaşlama da cabası… ilk kez 17 yaşımda başlayan takıntılarım yıldan yıla şekil değiştirdi. Kimi zaman düzen benim için önemliyken kimi zaman etrafımda olan kişilere, hatta çok sevdiğim insanlara dahi zarar vereceğimi düşünmeye başladım. Her defasında yeni gelen takıntıyla mücadele temek için farklı yollar, düşünceler oluşturdum kendime ancak önce işe yarar gibi göründü, sonra takıntılarım yeniden başladı. Çocuğum olduğunda ona zarar vermekten korktum. Onunla aynı evde yalnız kalmak istemedim. Mutlaka yanımda birileri oluyordu çocuğumla beraberken. Birkaç yıl sonra da kontrol etme takıntım açığa çıktı. Asıl sorun burada başladı.
Evde bir şekilde eşim beni idare ediyor ancak bugünlerde iş yerinde, defalarca kontrol ettiğim evrakların doğruluğundan emin olamıyorum hatta birkaç saatte teslim edilebilecek bir evrakı teslim etmem günler alıyor. Geriye dönüp baktığımda bana kalan “yorgunluğum”… Zaman yavaşlıyor sanki, beynim uyuşuyor. Düşünmek istemedikçe düşünüyorum, kaçtıkça aynı yere geliyorum.
Takıntı hastalığı olarak da bilinen “obsesif kompulsif bozukluk” sık gördüğümüz psikiyatrik rahatsızlıklardandır. Hastanın hayatını zorlaştırdığı gibi beraber yaşadığı, çalıştığı ve sosyal yaşamını sürdürdüğü insanlarla olan ilişkilerini de zorlaştırır. Çoğu zaman hastalar bize takıntıları (obsesyonları) ile mücadele eder durumda gelirler. Obsesyonlar, düşünceler, dürtüler ya da zihinsel görüntülerdir.
İstem dışı oluşurlar ve kişiyi rahatsız ederler. Obsesyonların oluşturduğu nahoş duyguları rahatlatmak ve obsesyondan kurtulabilmek için kişi, kompulsiyonlar dediğimiz bir takım davranış ya da zihinsel eylemler uygulamaya başlar. Döngü zamanla kısır bir hal alır. Obsesyondan kurtulmaya çalıştıkça obsesyon yineler. Bu hastalar bize sık temizlik yapma, el yıkama, kirli olduğu düşünülen yerlerden mikrop vs. bulaşması, kontrol etme, etrafına zarar verebileceği düşünceleri, cinsel ya da dini temalı gibi obsesyonlarla başvururlar.
Örneğin sık el yıkayan biri her tuvalete girdiğinde yarım saat elini yıkıyor ve lavabonun başından ayrılamıyor olabilir. Bulaşma obsesyonu olan bir hasta bazı eşyalara dokunmak, insanlarla tokalaşmak ve hatta insanlara yaklaşmaktan kaçınıyor olabilir. Kontrol obsesyonu da sık gördüklerimizdendir. Priz, kapı kilidi, musluk kontrol ederken, hastanın günlük hayatı kısıtlanıyor, yapması gereken işleri yapamıyor hale gelmiştir. Aslında bu tür zorlayıcı düşünceler hayatımızın akışında zaman zaman hepimizin aklından geçer. Ne zaman ki kişinin yoğun sıkıntı duymasına sebep olur, tekrar tekrar yaşanır ve kişinin günlük yaşamının aksamasına sebep olmaya başlarsa hastalık oluşmuştur diyoruz. Yani ara sıra hepimizin aklından “acaba fırını söndürdüm mü” ya da “kapıyı kilitledim mi” düşünceleri geçebilir. Önemli olan bu düşüncelere hangi anlamın yüklendiğidir. Hastalığın seyri inişli çıkışlıdır. Belirtiler artıp azalabilir. Obsesyonların içeriği değişebilir.
Obsesif kompulsif bozukluğun tedavisinde hasta, yakınları ve psikiyatri hekimi iş birliği içerisinde çalışırlar. Hastalığı tedavi ederken ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapi uygulanır. Kimi zaman hasta yakınının ev ortamında yardımcı terapist rolünü aldığı bu süreç tedavi için atılan uygun adımlarla hastanın hayatını oldukça kolaylaştırmaktadır. Takıntı deyip hayatımızı zorlaştırmayalım, bir uzmana başvurup yardım alalım…