Koronavirüsün Fobisini De Yenelim!!!
-
Bilinmezlikle çevrili bir virüsten korunmak için hijyene dikkat ederek, bağışıklık sistemimizi korumaya çalıştığımız gibi psikolojik bağışıklığımızı da korumaya dikkat etmeliyiz. Henüz resmi olarak literatürde "koronafobi" diye bir tanı yok. Ancak uzmanlar virüsün psikolojik sonuçlarından birinin böyle bir tanıya neden olabileceğini öngörüyor. -
Fobiler kişinin hayat akışını birçok açıdan olumsuz yönde etkilemektedir. Günlük rutinlerin aksamasına(banyodan çıkamamak, defalarca el yıkamak, tekrarlanan davranışlar, bazı ortamlardan uzak kalmak...), sosyal ilişkilerin kısıtlanmasına yol açmaktadır. Kontrol edilemeyen kaygı ve panik kişide güvenlik davranışlarına, kaçınmalara neden olmaktadır. Kişinin algıladığı tehtid aşırı olduğundan stresi yönetemeyeceği inancıyla stres yaratan durumlardan kaçınır ama aksine kaygı yaratan durumlardan kaçınmak o durum karşısında yenik düşmenize ve kaygıyı, korkuyu güçlendirmenize neden olur. -
Sosyal medyanın da etkisiyle bilgi kirliliğinin yol açtığı felâket senaryoları sosyal ağlarla hızlı bir şekilde yayılıyor. Bu hatalı bilgiler de şiddetli korku ve kaygı ile önlemlerimizi abartmamıza neden olabiliyor.“Ya fark etmeden elimi ağzıma götürdüysem, ya virüs bana bulaştıysa, ya birine bulaştırtırdıysam.” “Dışarıya çıkmamalıyım kesin beni bulur.” “Ailemi koruyamayacağım.” “Ellerimi yeterince yıkadım mı?” “20 saniye olmadı sanırım, tekrar yıkamalıyım.”... gibi yüzlerce soru devamında kaygıyı getirmektedir. Kaygıdaki artış ise bedensel tepkilere yol açabilmektedir; uyku ve iştah düzeninde değişimler, bedenin farklı bölgelerinde ağrılar, nefes almada güçlük, çarpıntı, sıcak basması, uyuşukluk, titreme… Bu tepkiler sonucu yeni soru işaretleri, kaygıda artış, yeni kontrol davranışları ve sonuç bir kısır döngü. Evet alınması gereken önlemler var ancak bu tedbirli davranışların aşırılığı, hayatınızı kontrolsüzce kısıtlamanıza neden olabilir. Sonuçta da virüsün zararlarından olan koronafobi psikolojik sağlığınız üzerinde kalıcı sorunlara neden olabilir.
-
Koronafobi'den korunmak için dikkat etmeniz gereken öneriler;
Gerçekçi olmayan bilgiler felâket senaryolarına yol açar. "Kesin bir bulguymuş; virüs mermer zeminde 8 saat değil bir gün yaşıyormuş." gibi dayanaksız bir haber, "Ben 8 saat sanıyordum, dokunmuştum kesin virüs kaptım." gibi düşüncelerle kaygınızı arttırabilir. Kesinliği nereden biliniyor, haberin çıkış noktası ne, araştırma nerdeymiş, aksini kanıtlayan bulgular var mı? Hiçbirini sorgulamadan bu tarz bilgileri doğru kabul etmeniz gerçekçi olmayan bir duruma karşı kaygınızı arttırır ve paniğe neden olur. Sizi paniğe sevk eden haber, diyalog ve paylaşımlardan uzak durmaya gayret etmelisiniz.
2. Aşırı değil, yeterli tedbirler alın
Resmi kaynaklarca önerilen önlemleri almalıyız. Ellerimizi düzenli yıkamalı, dezenfekte etmeli, sosyal mesafeyi korumalı ve maske kullanmalıyız. Herhangi bir yerden duyduğunuz ek güvenlik davranışlarını uygulamak sadece tehlike algınızı ve kaygı düzeyinizi şiddetlendirecektir. "Şunu yemek çok iyi geliyormuş, sirke daha iyi dezenfekte ediyormuş, şu ilaçlar bağışıklığı güçlendiriyormuş." gibi yüzlerce öneri duyuyoruz. Peki bunlar gerçekten bu kadar yararlı ise, bu bilgiler gerçek ise neden hiç bir uzman bunlardan bahsetmiyor, bunları önermiyor? Sadece gereken önlemleri alın, tedbirleriniz dozunu aşmamalı.
3. Soru işaretlerinizi ortadan kaldırın
Kaygı belirsizlikten beslenir. Cevabını bilmediğiniz soruların doğru yanıtlarını güvenilir kaynaklardan öğrenmeye çalışın. Bilgi eksikliği de, yanlış bilgi de kaygıyı tetiklemektedir. Koronavirüsün sonuçları çok fazla kişiyi korkutuyor. "Aşırı ölümcül bir virüsmüş." gibi abartı ve gerçeklikten uzak söylentiler elbette kaygılandırıyor. Aslında mevsimsel gribin daha fazla insanın ölümüne neden olduğunu kanıtlayan araştırma bulgularının olduğunun bilinmemesi kaygıyı arttırabiliyor. Koronavirüsten ölen insanların büyük bir kısmı da kronik hastalığı olan bireylerdir. İyileşme oranlarının da yeterince bilinmemesi ya da doğru yorumlanmaması da önemli bir faktör. Olumluyu görmezden gelme, olumsuza odaklanma, felaketleştirme gibi bilişsel çarpıtmalar iyileşme oranlarının ortalama %98 civarında olduğunu göz ardı etmenize, %2'lik dilimi abartı yorumlamanıza neden olabilir.
4. Fiziksel mesajları göz ardı etmeyin
Kaygı ve korkular arttığında zihnimiz bedenimiz üzerinden bize mesajlar verir. Çarpıntı, duygu değişimleri, nefes almada güçlük, titreme, uyuşma, sıcak basması gibi fiziksel şikâyetleriniz ortaya çıktığında bedeninizin size ne demeye çalıştığına odaklanın. Bedeniniz ben iyi hissetmiyorum diyorsa hedefiniz onun iyilik halini sağlamak olmalıdır. Nefes ve gevşeme egzersizleri, meditasyon, yürüyüş, egzersiz yapmak ya da duş almak gibi rahatlatıcı aktivitelerden yararlanabilirsiniz. Fiziksel iyilik halini arttırmak, psikolojik olarak da iyilik halini arttırmanızı sağlayacaktır.