elektronikci
FD Üye
Kreş/Anaokuluna başlama hem aile için, hem de çocuk için çok önemli
bir adımdır.
İlk üç yıl içinde çocuk model olarak gördüğü anne ve babasından
alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde bir psiko-sosyal
olgunluğa varır; ancak bu gelişim sınırlıdır. İşte bu dönemde okul öncesi
eğitim devreye girerek çocuğun gelişim alanlarını destekleyici çalışmalar
yapar. Kreşe/Anaokuluna başlama olayı çocuğun toplumsallaşma sürecinde
çok önemli bir basamaktır.
Okul öncesi eğitim, bir anlamda çocuğun aile dışına attığı ilk adım
olarak düşünülmelidir.
Çocuk, kreş/anaokuluna başladığı zaman tüm kurallarını bildiği aile
ortamından henüz hiçbir kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu
bir ortama girmektedir. Bu yeni durum, tabii ki çocuklarda uyum sorunu
yaratabilir.
Kreş/anaokuluna yeni başlayan çocukta, başlangıçta belirsizlik ve
terk edilme(ayrılma) kaygısı yaşanır. Çoğunlukla koruyucu ve aşırı
hoşgörülü aile ortamından gelen çocuklarda bu kaygılar daha yoğun
yaşanır. Ancak çocuk ortama alıştıktan ve öğretmenlerini tanıdıktan sonra
kaygılar ortadan kalkar.
Bu süreç içinde aileler de bir çok kaygı yaşamaktadır. Bazen aileler
çocuklarından ayrıldıkları için kendileriyle ilgili suçluluk ve kaygı
duyguları yaşarlar ki bu sinyaller çocuğun okul korkusunu arttırıcı bir
faktör olabilmektedir. Bu nedenle annenin kararlılığı ve iç rahatlığı
çocuğun uyum süreci için çok önemlidir. Yani çocuğun anaokulu/kreşe
başlama sürecinde annenin de duygusal olarak hazır olması gereklidir.
Çocuğun ayrılırken duygusal olarak annenin üzüntü ve kaygısını hissetmesi
uyum sürecini zorlaştırmaktadır.
Uyum sürecindeki tepkiler bireysel farlılıklar göstermektedir. Bazı
çocuklar ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve istekli olur. Kreş/anaokul onun
için park gibidir. Ama zamanla annesi ile birlikte olmak ister, sürekli okula
gelmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir. Diğer bazı çocuklar ise en
baştan itibaren anneden ayrılmak istemez. Sınıfa gelmesini, yanında
olmasını, annesinin yedirmesini ister ve doğal olarak ağlama gözlenir.
Kreş/anaokula uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca
anneden ayrılma zorluğu değildir. Evlerinde bakıcı bulunan birçok çocuk
daha önceden anne ile ayrılığı yaşamıştır fakat ayrılığı güvenli, tanıdık bir
ortamda kendi oyuncakları ile beraberken yani kendi evinde yaşamıştır.
Okula başladığında ise bu güvenli ve tanıdık ortamı bulamaz. Yeni
çocukların bulunduğu farklı bir ortamdır artık. Örneğin; eşyaları
başkalarıyla paylaşmayı kabul etmek onun için oldukça zordur(özellikle
ben-merkezci olduğu bu dönemde)
UYUM SÜRECİNDE AİLENİN YAPABİLECEKLERİ
*Ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitime ve başladığı
eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve güven çocuğun uyumunu kolaylaştırır.
*Kreş/anaokul hakkında çocuğa açıklama yapmak ve kreş/anaokulunu
tanıtmak uyumu kolaylaştırır. Çocuğun okulu sevmesi ve istemesi uyumu
için aile çocukla birlikte okula gitmeli, çocukla okulun her tarafını
(grupları, oyun salonlarını, yatakhaneyi, yemekhaneyi, tuvalet ve
lavaboları vb.) gezmeli, çocuğu öğretmen ve idarecilerle tanıştırmalı.
*Kreşin/anaokulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu
söylenip anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği açıklanmalıdır.
*Aile çocukla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli
bir zaman dilimi içinde kreş/anaokulunda kalacağı söylemeli, onu
alabileceği süreyi onun anlayacağı terimlerle anlatıp, o süreyi geçirmeden
almaya dikkat etmelidir.
*Kreş/anaokulun her gün gidilmesi gereken oyun, arkadaş ve eğitim
yeri olduğu anlatılmalı ancak abartılmış ve yanlış bilgi verilmemelidir. Aksi
durumda çocuk kendisine anlatılanlarla bulduklarını karşılaştığında
aradığını bulamayacak ve okula güveni kalmayacaktır.
*Özellikle ilk günlerde çocuk kapıdan teslim edilip kapıdan teslim
alınmalı, vedalaşma mümkün olduğunca kısa tutulmalı. Vedalaşmada çocuk
ağlamaya başlasa bile ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. (Onu öpüp
“Ben şimdi gidiyorum” deyin ve geri geleceğinizi söyleyin. Bunun ne zaman
olacağını onun anlayacağı terimler çerçevesinde ifade edin. Sonra elinizi
sallayıp yolunuza devam edin. İyi olduğunu kontrol etmek için durup
arkaya göz atmayın.)
*Çocuk kreş/anaokuluna birlikte geldiği ebeveyni yanında ağlıyor,
onun gitmesine izin vermiyorsa okula bağımlı olmadığı bir kişi tarafından
getirilmeli ve okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı olunmalıdır.
Yakınmaya devam etse bile sakin ve kararlı davranılmalıdır.(Okula düzenli
devam etmesi ve karşı çıkmaması durumunda daha sonra verilmek üzere
bir takım küçük ödüller de sunulabilir)
*İlk günlerde fazla soru sormak, kurumu fazla övmek, ne yediği ile
ilgilenmek çocuğun uyumunu bozabilir. Sadece ”Günün nasıl geçti?” diyerek
kendisinin anlatması beklenilmeli (Çocuğunuzun durumuyla ilgili
istediğiniz sıklıkta telefon ederek direkt kurumdan bilgi alınız. (Yedi-
yemedi; Ağlıyor oynuyor vb.))
*Çocuğun kreş/anaokulu reddetmesi durumunda,
büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum
göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile
bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır.
*Aile kurum ve personel hakkındaki olumsuz duygu ve düşüncelerini
çocuğun yanında konuşmamalı, idare ile iletişime geçmelidir. Ayrıca aile
çocuğa okulda mutlu olacağını, güvenlikte olacağını, orada onunla
ilgilenecek bir öğretmeni olacağını, isteklerini öğretmeni ile
paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını
sağlamalıdır.
*Uyum sorunları hafta başından hafta sonuna doğru aşağı ivme
gösterecektir. Ancak hafta sonundan sonra bu ivme tepe yapabilir. Bu
normal bir süreçtir. SABIR-SAKİNLİK-KARARLILIK bu süreci kısaltıcı
faktörlerdir.
*Çocuk kreşe bırakıldıktan sonra(hastalık ve özel durumlar
hariç) veli/velisinin bilgisi dahilinde tanıdığa verilmesi; çocuğun kreşe
getirildikten sonraki zamanın geçirilmesinde sıkıntı yarattığı için uygun
değildir.