Kronik Prostatit
Kronik Prostatit Hastalığına Bütüncül ve Bilimsel Yaklaşım
Kronik Prostatit Hastalığı erkeklerin hayat kalitesini ciddi anlamda bozan ve çoğu zaman hastayı çaresizlik psikolojisine sokabilen ve kesin sebebi tam olarak açıklanamayan bir şikayetler toplamıdır.
Öncelikle bu hastalığın teşhisini koyabilmek için hastalığı iyi bilmek gerekiyor. Maalesef bu hastalık iyi bilinmediğinden tanısı yıllarca koyulamayabiliyor. Krigger ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmaya göre 50 yaş altındaki erkeklerin %2 ile %16’da bu hastalık vardır (1). Diğer bir problemde bu hastalık tam olarak tanınmadığından teşhis süresi ortalama 7 yıldır (2). Benim tecrübeme göre en az 6 ay ile 2 yıl arasında ancak teşhis konulabiliyor. Bu karmaşanın sebebi hastalığın her kişide farklı bir şekilde ortaya çıkması ve her hastayı değişik derecelerde etkilemesidir. Bazı hastalarda ısrarlı bir şekilde idrarda yanma, boşalırken testis ağrısı, sık sık idrara gitme, bacak ağrısı, penis içinde kaşıntı ve kötü bir his, testislerin arkası ile makat bölgesinin önünde ağrı ve dolgunluk hissi, sert zemine oturamama, kişinin hep o bölgeyi düşünmesi ve huzursuz olması, ereksiyonda azalma veya hiç olmaması, penisin baş kısmında karıncalanma, anlamsız agresiflik ve sinirlilik ve en önemlisi çaresizlik hissidir. Bazı hastalar intiharı düşünecek kadar çaresizdirler ve bu şikayetlerden kurtulmak için prostatlarını ameliyatla aldırmak bile isteyebilirler.
Bu kadar farklı bir şekilde kendini gösteren hastalığı teşhis etmekte gerçekten güç olmaktadır. Öncelikle prostatit olarak düşünülen hastanın sözünü kesmeden ve ciddiyetle dinlemek gerekmektedir. Çünkü bu hasta size gelmeden önce en az 2 üroloğa başvurmuş olmaktadır
Prostatit hastalığının muhtemel sebeplerini Cleveland Clinic’ten bu konu hakkında ciddi çalışmalar yapan Shoskes ve ark. (3 ) World Journal Üroloji Dergisinde şu şekilde açıklamışlardır;
Prostat ve mesanede doku hasarına neden olabilen; Enfeksiyon, travma, alerji ya da ilaç kullanımı, aşırı stres ve depresyondur.
Bunlardan biri ya da birkaçı aynı anda olabilmektedir. Bilinen yaygın ve tecrübeme göre yanlış olma ihtimali yüksek olan inanışa göre çoğu sebep cinsel yolla bulaşan bir hastalığın buna sebep olduğudur. Ama prostatitle ilgili yapılan sınıflandırmada en sık olan tipi; nonbakteriyel prostatit yani bakterilerin sebep olmadığı bakterilerdir. Bu yüzden çoğu zaman hastalardan alınan idrar örneklerinden herhangi bir bakteri üremez. Bilinen bir gerçek prostatta bir iltihabi sürecin olduğudur. Bir iltihap için her zaman bir bakteriye gerek olmaz. Örneğin vücudun immun sistemi de aşırı bir stress ya da travma durumunda kemokin ve sitokinleri devreye sokarak o bölgede iltihap olmasına neden olur. Bu yüzden prostat masajında prostat iltihaplı olduğundan hastada ağrı olur ve bu esnada penisten gelen sıvı mikroskop altında bakıldığında lökosit hücreleri görülür.Sayı olarak 10 lökosit olması ya da daha fazla sayılması prostatit lehinedir. Gene klinik tecrümebe sadece lökositlere göre prostatitin var ya da yok demek tanı koymak için yeterli bir kriter olmadığıdır. Elbette kıymetli bir bulgudur ve hemen akabinde o sıvıdan örnek alıp PCR ile cinsel yolla bulaşan 14 ayrı mikroba bakmak tedaviyi planlarken bize yardımcı olacağıdır. PCR sonucunda bakteri çıktığında işimiz nispeten daha rahat çünkü o sonuca göre antibiyotik verebilmekteyiz.
Prostatit hastası değerlendirilerken ve teşhis konulurken bu 7 kritere bakılmalıdır.
-
İşeme bozukluğu var mı? (İdrarı tam boşaltamama hissi, idrar yaptıktan sonra rahatlama, idrarda yanma hissi) -
Psikolojik etkilenme var mı? (Çaresizlik hissi, Bu hastalığın tüm hayatını etkilemiş düşüncesi ya da depresyon belirtileri) -
Organa özgü (Prostatta hassasiyet, meniden kan gelmesi, sık sık idrara gitme) -
Enfeksiyon (İdrar kültürü negatif olduğu halde prostat sıvısının kültürünün pozitif olması) -
Nörolojik/sistemik semptomlar: Pelvis dışında olabilen ağrılar -
Hassasiyet (Bazı kas gruplarında hassasiyet ve ağrı (Özellikle perine bölgesi denilen apış arası—testislerin arkası ve makatın önü-) -
Cinsel fonksiyon bozuklukları (Sertleşme sorunu, cinsel soğukluk).
Tanı konulduktan sonra hastaya detaylı bir şekilde durumu anlatılmalı ve tedavi aşamasına geçilmelidir. Tedavi planlanırken ‘Bir beden takım elbise nasıl herkese tam olmuyorsa, bu hastalığın tedaviside her kişiye göre özel düzenlenmeli ve ona göre ayarlanmalıdır. Çünkü herkeste bu hastalık farklı şekilde ortaya çıkmaktadır.
Tedaviye başlamadan önce HASTALIĞI İYİ BİLMEK gerekmektedir. Her hastaya NIH-Chronic Prostatitis Symptom Index (NIH-CPSI) formu doldurulmalı ve alınan puana göre bir tedavi şeması düzenlenmelidir. Örneğin, işeme bozukluğu, kas hassasiyeti ve prostat sıvısında bakteri üreyen ya da yüksek miktarda lökosit çıkan hastanın tedavisinde işeme bozukluğunu düzeltecek prostat ilacı ya da antikolinerjik denilen mesane ilacı, pelvik kasları güçlendirecek kegel egzersizleri ve 6 hafta antibiyotik tedavisi şeklinde planlanmalıdır. Kronik prostatit tedavisinde kullanılan antioksidan tedaviler ( quercetin, kabak çekirdeği yağı, arı poleni, yeşil elma kabuğu, ısırgan otu) prostatta iltihaba yol açan kemokin ve sitokinleri azaltarak tedaviye yardımcı olmaktadır. Liqone complex gibi vitamin takviyeleri 3 ay kadar kullanılmalıdır. İdrar kültüründe, prostat sıvısı kültüründe bakteri saptanmasa dahi haftalık antibiyotik kürü antiinflamatuar özelliği nedeniyle önerilmelidir.
Eğer hastanın psikolojisi çok etkilenmiş ise psikolojik destek almak yanlış bir yaklaşım değildir ve bir dönem önerilen ilaçlar kullanılmalıdır.
Hayat tarzını değiştirmek kronik prostatit ile baş etmekte faydalı olmaktadır.
Prostatit Hastalığını Artıran Yiyecekler;
Acı, Baharat, Kafein Tüketimi, Alkol
Prostatit Hastalığını Azaltan Yiyecekler;
Bikarbonat, Çok Su İçmek, Düşük Yağlı Süt.
Prostatit hastalığında prostat içine antibiyotik kokteyli denilen enjeksiyon tedavisi ya da ısı ile prostatı içerden sonda ile dokuları yakma işlemi literatürde pek yeri olmayan uygulamalardır.
Son olarak hastalığı her anlamda anlamış ve benimsemiş iseniz, ondan korkmaya gerek yoktur ve çaresiz değilsiniz. Prostatit atağı olduğunda uygun çoklu tedaviyi ( uygulanacak test sonucuna göre en az 2 farklı grup ilaç ve vitamin desteğiyle) bu hastalıkla kolay baş edebilirsiniz ve ataklar hayat kalitenizi bozmadan yaşayabilirsiniz. Üşütmek, stres altında kalmak, mayalı alkol tüketimi, asitli içecekler (portakal suyu, mandalina) hastalığı alevlendirir, sıcak su oturmaları, elma sirkesi şikayetlerinizi azaltabilmektedir.