Kubbealtı Nedir ?
Kubbealtı, DİVANHANE olarak da bilinir, Topkapı Sarayı’nda, Divan-ı Hümayun’un toplandığı yer.
İlk divanhanenin II. Mehmed (Fatih) döneminde (1451-81) yapıldığı bilinmektedir, Sonradan Eski Divanhane denen bu yapının özellikleri konusunda fazla bilgi yoktur.
Kubbealtı I. Süleyman (Kanuni) döneminde, büyük bir olasılıkla 1530’larda Sadrazam İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Babü’s-Selam ile Babü’s-Saade arasında bulunan ve üç bölümden oluşan bir yapıdır.
Birinci bölüm Divan-ı Hümayun’un toplandığı salondur. Burada sadrazamın oturduğu baş sadirin arkasındaki duvarda, padişahların görüşmeleri izlediği ve kasr-ı adil ya da kasr-ı sultani denen kafesli cumba bulunur. Salonun sonundaki ikinci bölüm, Divan-ı Hümayun kalemlerinin çalışmalarına ayrılmıştır. Bunun yakınındaki üçüncü bölüm arazi defterleriyle kayıtların ve kütüklerin saklandığı Defterhane’dir. Bu üç ana bölüm dışında sadrazamın çalışma yeri olan Divit Odası, seki denen ve Divan-ı Hümayun’a hizmet veren bürokratların çalıştıkları bir bölüm, reisülküttabın özel bürsu olan bir oda daha vardır.
Kubbealtı, çevresini kuşatan geniş saçaklı revakları, süslü tavan ve kubbeleri, çok ince madeni pencee şebekeleriyle de seçkin bir mimarlık örneğidir. 1792’de ve 1819’da geçirdiği onarımlarla eski görünümünü büyük ölçüde yitirmekle birlikte temel özelliklerini korumuştur. Dış cephesindeki yazıtlar bu onarımlara ilişkindir. 1837’de oluşturulan Meclis-i VÜkela da bir süre çalışmalarını burada yapmıştır.
Kubbealtı, DİVANHANE olarak da bilinir, Topkapı Sarayı’nda, Divan-ı Hümayun’un toplandığı yer.
İlk divanhanenin II. Mehmed (Fatih) döneminde (1451-81) yapıldığı bilinmektedir, Sonradan Eski Divanhane denen bu yapının özellikleri konusunda fazla bilgi yoktur.
Kubbealtı I. Süleyman (Kanuni) döneminde, büyük bir olasılıkla 1530’larda Sadrazam İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Babü’s-Selam ile Babü’s-Saade arasında bulunan ve üç bölümden oluşan bir yapıdır.
Birinci bölüm Divan-ı Hümayun’un toplandığı salondur. Burada sadrazamın oturduğu baş sadirin arkasındaki duvarda, padişahların görüşmeleri izlediği ve kasr-ı adil ya da kasr-ı sultani denen kafesli cumba bulunur. Salonun sonundaki ikinci bölüm, Divan-ı Hümayun kalemlerinin çalışmalarına ayrılmıştır. Bunun yakınındaki üçüncü bölüm arazi defterleriyle kayıtların ve kütüklerin saklandığı Defterhane’dir. Bu üç ana bölüm dışında sadrazamın çalışma yeri olan Divit Odası, seki denen ve Divan-ı Hümayun’a hizmet veren bürokratların çalıştıkları bir bölüm, reisülküttabın özel bürsu olan bir oda daha vardır.
Kubbealtı, çevresini kuşatan geniş saçaklı revakları, süslü tavan ve kubbeleri, çok ince madeni pencee şebekeleriyle de seçkin bir mimarlık örneğidir. 1792’de ve 1819’da geçirdiği onarımlarla eski görünümünü büyük ölçüde yitirmekle birlikte temel özelliklerini korumuştur. Dış cephesindeki yazıtlar bu onarımlara ilişkindir. 1837’de oluşturulan Meclis-i VÜkela da bir süre çalışmalarını burada yapmıştır.