Kulübü İçin Pezevenklik Yapacak Kadar İleri Giden Bir Yönetici: Luciano Moggi

Bir futbol profesyoneli, çalıştığı kulüp için ne kadar ileri gidebilir? Herhalde akla gelen en uç yanıt "şike" olacaktır fakat ondan çok daha absürt bir şeye imza atabilir mi?

Yanıt içeriğimizde:

Kaynak: calciolog_tr


Moggi tahminen de dünya futbol piyasasının en kokuşmuş birkaç figüründen biridir lakin her vakit o denli midir? Hayır.



Italo Allodi onu keşfettiğinde gelecek vadeden ve futbolcudan yeterli anlayan çaylak bir menajerden diğeri değildir aslında.

Onu keşfeden Italo Allodi'ye gelince... İtalyan futbolunun 20. asırdaki en önemli adamlarından biri.



Grande Inter'den, Juve çağdaşlaşmasına, Coverciano kurslarından, şampiyon olan Napoli'ye kadar her başarıda parmağı var; Sacchi ve Baggio'yu birinci keşfedenlerden.

Allodi'nin vasıtasıyla Juventus'ta "scout" olarak misyona başlayan Moggi, böylece bir profesyonel olarak futbol dünyasına adımını atmış olur.



Sonrasında Roma, Lazio, Torino ve Napoli'de sportif yönetici olarak çalışır.

Moggi tahminen şirin bir tip değildir ancak işinde başarılıdır. Medyayla, hakemlerle ve siyasetçilerle ortasını "bir şekilde" daima sıcak tutmayı ve bunu kendi lehine kullanmayı âlâ bilir.



Milan'ın 80'lerin ortasında başlayan içerideki ve dışarıdaki muvaffakiyetleri karşısında ezilen ve buna karşılık verebilmek için saçma sapan paralar harcayan Juventus; 1994 yazında bir ihtilal yapar: İdaresi Moggi, Bettega, Giraudo üçlüsüne verip teknik yöneticiliğe Lippi'yi getirir.



Yeni takım Gianni Agnelli'nin onlara duyduğu inancı boşa çıkarmaz ve hem Avrupa'da hem de İtalya'da büyük muvaffakiyetler elde edilir...



Lakin nasıl elde edilir? 2006'da patlak veren "Calciopoli" skandalında Moggi'nin tapeleri bunu açıkça gösteriyordu.



Moggi armağan vermeyi çok seven (!) bir ağabeyimiz ve bu bahiste hududu yok. Tapelerden birinde Agnelli malikanesinden biriyle görüşüyor ve ondan, "önemli bir dost" için bir adetçik Maserati istiyor.



Yalnızca İtalya içinde değil, Avrupa'da da faal Moggi. Görüştüğü kişi Pierluigi Pairetto. Eski hakem ve vaktin UEFA Hakem Komitesi Lider Yardımcısı.



Ajax maçında iptal edilen golleri yüzünden maçın Alman hakemini şikayet ediyor.

Bunlar devede kulak. Soruşturma sonunda 6 telefonu, 300 sim kartı olduğu ve 100.000'den fazla arama yaptığı ortaya çıkıyor. Günde ortalama 416 görüşme...



Moggi, ekibinin başarısı için çok daha ileri gidebilecek biri, giriş yazısında da belirtmiştik. Pekala ne kadar ileri?



"Pezevenk"lik yapacak kadar...



Burada pezevenk sözünü mutlaka hakaret olarak değil, birebir Türk Lisan Kurumunun açıklamasına uygun biçimde kullanılmıştır.

"Gizli ve yasal olmayan cinsel alaka öncesinde aracılık eden kimse, dümbük, godoş, muhabbet tellalı, kavat, astik, dasnik."

Moggi, Juve'den evvel 2 sene boyunca (1991-1993) Torino'da sportif yönetici olarak çalışıyor.



Taraftarlar onu pek sevmese de o, art planda Torino için her şeyi yapıyor. Hem de her şeyi...

1991-1992 döneminde UEFA Kupası'nda çaba eden Torino'nun İtalya'da oynadığı en az 3 müsabakada, maçın hakemlerine hayat bayanı ayarlıyor.



1993'te kulüp hesapları incelenirken "mundial" başlığı altında bir harcama kalemi bulunuyor.



Bu hesabın altında her türlü pislik yapılmış ancak bir tanesi savcıları bile şaşırtıyor: Eskort sarfiyatları.

Sonrasında savcılar kulübün eski muhasebecisi Giovanni Matta'nın günlüğünü ele geçiriyorlar ve şöyle bir pasajla karşılaşıyorlar:



"Dün Adriana R. isimli üst seviye bir fahişe gelip tutkulu performansı (!) için 6.300.000 liret istedi... Ve AEK maçının hakemlerine hizmet veren arkadaşları için de..."

Ardından de can alıcı kısmı yazıyor: "Bu randevuları ayarlayan Moggi'ydi..."

Sonrasında soruşturma dallanıp budaklanıyor. Bu ayarlamaların en az 3 maçta döndüğü ortaya çıkıyor:



Torino-Reykjavik (6-1, hakem Colik)Torino-Boavista (2-0, hakem Hackett)
Torino-AEK Atina (1-0, hakem Goethals)

Ancak Moggi bu büyük skandaldan yırtmayı başarıyor. Zira kâfi ispat bulunamıyor.



Yani randevuları onun ayarladığına dair ispat bulunamıyor zira hayat bayanları çok uçuk bir savunma getiriyorlar duruma.

Monica Marini diyor ki: "İstasyona yakın bir otele gittik. Bir kapıyı çaldım ve açan bir yabancıydı. Onunla seks yaptık. Hakem olduğunu lakin bir saat sonra anlayabildim."



Moggi hakemlere ikramlar verdiğini kabul ediyor lakin bayan ayarladığını reddediyor. Onları Fransızca ve İngilizce bildikleri için tercüman sandığını ve bu yüzden otele gönderdiğini argüman ediyor.

Hakemlerin savunmaları çok daha komik. Üç aşağı beş üst şöyle:



"Odaya girdiğimde yatağımda bir bayan olduğunu gördüm ve şeytana uyup onunla seks yaptım..."

Torino mahkemesi, kâfi kanıt olmamasına karşın Moggi'nin bu işi Torino lehine tertiplediğine kanaat getiriyor fakat UEFA hiçbir şey yapmıyor.



Ne Moggi'ye ne Torino'ya ne de hakemlere...

Moggi'nin hususla ilgili şöyle bir açıklaması var: "Benim için onlar, İngilizce ve Fransızca konuşabilen insanlardı. Şayet hakemlerle yattılarsa, bu onların sorunu..."



Evet arkadaşlar. Kulübü için pezevenklik yapmayı göze alacak kadar profesyonel yöneticiler de var şu dünyada.



Bu ortada tahminen merak eden olur, Torino o dönem UEFA Kupası’nda finale kadar çıkıp deplasman golü kuralıyla kupayı Ajax’a kaybediyor. Onca emmek boşuna gidiyor...




Kaynak: calciolog_tr