iltasyazilim
FD Üye
kumeyl duasının fazileti
Hz Ali (as) ’ın sır arkadaşı Kumeyl bin Ziyad ’a Hızır ’ın duası diye öğrettiği engin maarifi taşıyan bir duadır Bu duanın özellikle Perşembe geceleri okunması Ehli Beyt imamları kadar tavsiye edilmiştir
Bu dua şöyledir
Rahman ve Rahim Olan Allah ’ın Adıyla
Allah ’ım! Her şeyi kuşatan rahmetin; her şeyi daha alçak ettiğin, karşı her şeyin boyun eğdiği ve alçaldığı kuvvetin; her şeye galip geldiğin ceberutun, hiçbir şeyin karşı duramadığı izzetin, her şeyi değil olup gittikten sonra geride kalacak olan veçhin, her şeyin temellerini dolduran isimlerin, her şeyi kuşatan ilmin ve her şeyi aydınlatan veçhinin nuru hürmetine senden diliyorum; ey nur, ey öncekilerin ilki, ey sonrakilerin sonu!
Allah ’ım, masumiyet perdesini yırtan günahlarımı bağışla; Allah ’ım, intikam herif belalarını yağdıran günahlarımı bağışla; Allah ’ım, nimetlerini değiştiren günahlarımı bağışla!
Allah ’ım, duamın sana ulaşmasına mani olan günahlarımı bağışla; Allah ’ım, belaları yağdıran günahlarımı bağışla; Allah ’ım, işlediğim bütün suçları ve yaptığım tüm hataları bağışla!
Allah ’ım; zikrinle sana yakınlaşıyor, seninle senden şefaat diliyor, cömertliğinle beni kendine yakın kılmanı, bana şükrünü nasip etmeni ve zikrini ilham etmeni diliyorum Allah ’ım; karşında eğilmiş, alçalmış ve boyun eğmiş bir şekilde senden bana müsamaha göstermeni, acımanı ve beni taksim ettiğin şeylere rıza gösteren kanaatkâr kullarından ve her halükârda mütevazı olan kullarından kılmanı dilerim Allah ’ım; yoksulluğu güçlü olarak gelişen, hacetini zorluklar hemencecik sana getiren ve katındakilere oldukça rağbet belirten bir kul olarak senden diliyorum Allah ’ım; saltanatın nasıl da ulu, mekânın nasıl da ulu, belaların nasıl da sıcacık, emrin nasıl da açık, kahrın nasıl da daha aşağı edici, kudretin nasılda etkili; o halde senin hükümetinden firar etmek imkânsızdır
Allah ’ım, senden başka günahlarımı bağışlayacak, çirkinliklerimi örtecek ve kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam Yoktur senden başka ilah Tenzih eder hamd ile anarım seni Kendi kendime zulmettim, cahilliğimle suç işledim; (buna karşılık) bir zamanlar beri beni yâd edişin ve bana olan lütfünle kolaylık buldum, rahatladım
Allah ’ım, ey mevlam, nice çirkinlikleri örttün, nice belaları azalttın, nice suçları korudun, nahoş nice şeyleri def ettin ve bedel olmadığım nice övgüleri (ahali arasında) yaydın Allah ’ım belalarım çoğalmış, fena halim haddi aşmış, amellerim beni aciz bırakmış, zincirlerim beni çökertmiş, uzun arzularım menfaatimin önünü almış, dünya aldatmalarıyla nefsim cinayetleri ve müsamahalarımla beni aldatmıştır
Ey efendim, o halde izzetin hürmetine fena amelimin duamın önünü almasına izin verme, farkında olduğun rahat işlerimi açığa çıkararak beni rezil etme! Gizlide yaptığım kötü işlerim, her zaman aşırıya kaçmalarım, cahilliğim, şehvetimin ve gafletimin çokluğu sebebiyle beni cezalandırmada telaş etme!
Allah ’ım, izzetin hürmetine her halükârda bana yumuşak davran ve her işimde bana şefkatli ol Ey Allah ’ım, ey Rabbim; sıkıntılarımı gidermesini ve işlerim konusunda bana gözaltı etmesini isteyebileceğim senden başka kimim var ama?
Ey Allah ’ım ve ey mevlam! Sen bana öyle bir hüküm verdin fakat o konuda nefsi isteklerime uymuş, düşmanımın onu bezeyip süslemesinden korkmamıştım O da dilediği şekilde beni aldattı Derken, kazam da bu konuda muavin oldu Başıma gelen onca şey yüzünden bir takım sınırlarını aştım, bir takım emirlerine muhalefet ettim Bundan Böyle bunca şeyin gerisinde sana hamt etsem yeridir Bu yüzden başıma gelenler hakkında takdir duyurduğun hükmüne aleyhinde gösterebileceğim bir kanıtbahane yoktur Vereceğin hükmü ve cezayı adalet ettim Bundan Böyle onca suçum ve aşırılığımın arkasında sana geldim
Ey Allah ’ım! Özür diliyorum, pişmanım, perişanım, bağışlanma diliyorum, sana dönüyorum, (günahlarımı) dile getiriyorum, sana açıyorum ve itiraf ediyorum İşlediğim günahlar yüzünden bir kaçış yeri ve güç durumlarda (içine gireceğim) bir barınak bulamıyorum Özrümü kabul etmenden ve beni geniş rahmetine dâhil etmenden diğer umudum yok
Allah ’ım, o halde mazeretimi kabul et, sıkıntılarımın şiddetini görüp de acı bana; kır zincirlerimi de kurtar beni!
Ey Rabbim! Bedenimin zayıflığına, derimin inceliğine ve kemiklerimin kırılganlığına acı! Ey yaratılışımı, zikrimi, terbiyemi, hayrımı ve rızıklanmamı başlatan ve karşılayan! Bu ikramlarının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerinin hürmetine affet beni!
Ey Allah ’ım, efendim ve Rabbim! Birliğine inandıktan, bütün kalbimle seni tanıdıktan, dilim zikrini yerine getirdikten, içim sevgine inandıktan, (her şeyi) samimice itiraf ettikten ve başı eğik olarak Rabbaniyetine seslendikten daha sonra ateşinde cefa edildiğimi görmen mümkün müdür?
Hayır, bunlar senden uzaktır Sen, terbiye altına aldığın birini zayi etmekten, yakınlaştırdığını uzaklaştırmaktan, barındırdığını kovmaktan, yetiştiğin ve acıdığın birini belalara teslim etmekten fazla daha yücesin
Ey efendim, ilahım ve mevlam! Ah, bilebilseydim keşke; azametin karşısında secdeye varan yüzlere, samimiyetle birliğini söyleyen ve şükredip de hamdını yerine getiren dillere, gerçek manada ilahlığını itiraf eden kalplere, seni bilip tanıyan huşu içindeki gönüllere, kulluğunu yapmak için ibadet evlerine koşan ve senden bağışlanma dilediğini anlatmak için (günahlarını) sinyâl eden uzuvlara cehennem ateşini musallat eder misin?
Ey kerem sahibi, ey Rabbim; dünyevî belaların ve cezalandırmaların birazına deha (dayanamayacak kadar) çelimsiz olduğumu sen bilirsin Sıkıntı ve belalara döner, dolaşır, orada sahibini bulur Hâlbuki dünyevî belaların ve hoşnutsuzlukların devamlılığı eksik, bekası kısıtlı, müddeti ise kısadır O halde ahiretteki belaya ve başıma gelecek sıkıntılara nasıl sabır ederim? Hâlbuki ahiretteki belanın müddeti uzun, devamlılığı süreklidir; onu hak edenlere bir hafifletme de getirilmez Çünkü bu, ancak senin gazabından intikamından ve hışmından kaynaklanır
Bu, ne göklerin, ne de yerin dayanamayacağı bir şeydir O halde ey efendim; çelimsiz zelil, hakir ve zavallı bir kulun olan ben, nasıl olur da bunlara dayanabilirim?
Ey ilahım, ey Rabbim ve ey mevlam! Hangi şeyler için sana şikâyet edeyim, hangi şeyler için ağlayıp sızlayayım? Izdırap verecek azabımın şiddeti için mi? Cezalandırmak üzere beni düşmanlarınla benzer kefeye koyarsan, bela ehliyle beni bir arada toplarsan ve beni sevenlerin ve dostlarından ayırırsan ey ilahım, efendim, mevlam ve Rabbim, azabına sabrettim diyelim, peki senden ayrı kalmaya nasıl sabrederim? Ey Allah ’ım, ateşinin sıcaklığına sabrettim diyelim, keremine bakmaktan mahrum kalmaya nasıl sabrederim? ya da bana umut vermeni ve bağışta bulunmanı beklerken ateşte yer edinmeye nasıl sabır edebilirim?
O halde izzetin hürmetine ey efendin ve mevlam; eğer (ateşin içinde) konuşmama fırsat verecek olursan cefa ehli aralarında sana döner, tıpatıp (kurtuluş) umanlar gibi inler dururum; medet umanlar gibi sana el açar, onlar gibi senden medet umarım; tüm varlığını kaybedenler gibi sana yönelir, onlar gibi ağlar dururum; (sonradan da) sana seslenir ve serim ki: Ey müminlerin efendisi, ey ariflerin son arzusu, ey medet umanların mededi, ey kalpleri samimi olarak batmış olanların sevgilisi ve ey âlemlerin (yegâne) ilahı, neredesin? Görüyorsun yok mi?
Sen münezzehsin ey Allah ’ım! Hamd olsun sana ki, (dünyadaki) muhalefeti yüzünden cehennemde hapsedilen, günahları yüzünden azabını tadan, cürümleri ve cinayetleri yüzünden cehennemin katmanlarında hapsolan Müslüman kulunun sesini duyabilirsin Hâ böyleyken bu kulun, rahmetini uman kimseler gibi inim inim inlemekte; birliğine inanan müvahhitlerin diliyle seni çağırmakta ve Rablığını vesile ederek (senden rahmetini dilemekte)
Ey mevlam, o halde bu kulun (dünyadayken gösterdiğin) yumuşaklığı umarken belli başlı olur da azap içinde kalabilir yahut fazlını ve rahmetini umarken nasıl olur da cehennem ateşi onun canını yakabilir yoksa sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde nasıl olur da ateş onun etini yakabilir yahut dirençsizliğini bildiğin halde nasıl olur da ateşin alevleri onu kuşatabilir yahut samimiyetini bildiğin halde nasıl olur da cehennem katmanları arasında kıvranıp durabilir yahut sana “Ya Rabbi! diye seslenirken nasıl olur da cehennem zebanileri ona acı verebilir yoksa da fazlını umarak ateşten kurtulmaya çalışırken nasıl olur da onu oracıkta yalnız bırakırsın?
Hayır, sen bunlardan uzaksın; bunlar ama zandır sana Fazlın olarak bilinenler bunlar değildir, birliğine inananlara gösterdiğin iyilik ve ihsanlara da hiç benzemiyor Çünkü ben yakinen inanıyorum ama, eğer seninle mücadeleye kalkışanlara azabı hükmetmeseydin ve düşmanlarına aleyhinde ebedî azabı öngörmeseydin muhakkak ateşin tamamını soğuk ve esenlik kılardın Hiç kimse de ateşte yeryurt edinmezdi Ancak sen, isimleri mukaddes olansın
Sen, cehennem ateşini cinlerden ve insanlardan oluşan kâfirlerle dolduracağına ve düşmanları(nı) daima orada tutacağına dair ant ettin Ve sen, ey övgüsü ulu olan! ayrıntılı olarak nimetlerinle (kullarına) ikramda bulunmuş, bunun başında da “Hiç müminle fasık bir olur mu? diye sormuş ve “Hayır, bir olmaz! buyurmuşsun Ey Allah ’ım ve ey efendim! O halde her şeye şiddet yetiren kudretin, kesinleştirdiğin, hüküm verdiğin ve dilediğine uygulayıp da şampiyon geldiğin yargın hürmetine senden diliyorum Bu gece de ve şu saatlerde beni bağışla; her ne cürüm işlemişsem, her ne günah etmişsem, her ne çirkinliği gizlemişsem, her ne cehalette bulunmuş, cehaletle bir şeyler yapmış, gizlemiş veya açığa vurmuşsam ve kâtip meleklerin isbat için hakkımda her ne musibet yazmışsa hepsini bağışla!
Yaptığım şeyleri yazmaları için onları vekil kıldın, uzuvlarımla birlikte onları da bana şahit yaptın, onların da ötesinde kendin de beni gözetlemeye koyuldun ve onlara rahat kalan şeylere bile tanık oldun (sonradan) rahmetinle gizledin, fazlınla da örttün onları (Yine diliyorum oysa) indirdiğin her hayırdan, feyizlendirdiğin her ihsandan, yaydığın her iyilikten, dağıttığın her rızıktan, bağışladığın her günahtan yoksa üstünü örttüğün her hatadan nasibi artır
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim; ey ilahım, efendim ve mevlam, ey sahibim, ey irademi elinde bulunduran, ey sıkıntılarımı ve çaresizliklerimi bilen, ey fakirliğimden ve yoksulluğumdan bilen; ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Hakkın, kutsiyetin, yüce sıfatların ve isimlerin hürmetine senden diliyorum: Gecemigündüzümü zikrinle mamur kıl, hizmetine ada Amellerimi katında kabul buyur; öyle fakat bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir haline gelsin ve her hâlim senin hizmetinle geçsin Ey efendim, ey varlığıyla güvence bulduğum, ey hâlimi (şikâyetle zâtına) sunduğum; ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim! Hizmetinde bulunmak için uzuvlarıma zorlama ver, zorluklar karşı kolumukanadımı sağlamlaştır Senden korkma ve hizmetini sürdürme konusunda bana ciddiyet ver; böylece fakat yarış meydanlarında sana içten koşayım, uğraş verenler aralarında hızla sana doğru geleyim, şevke seni açlık edenler aralarında şevkle yanında varayım, ihlas ehli gibi sana yaklaşayım, yakin ehlimim korktuğu gibi senden korkayım ve müminlerle birlikte etrafında bir araya gelelimgeleyim
Allah ’ım, hakkımda kötülük isteyenin karşılığını sen ver, bana kapan kurana sen tuzak kur ve beni, katından en iyi nasiplenen, makam bakımından sana en yakın olan ve yakın olma bakımından en özel olan kullarından kıl Zira bunlara ancak fazlınla nail olunur Cömertliğin hürmetine bana cömert davran, yüceliğin hürmetine bana şefkatle yaklaş, rahmetin hürmetine beni koru Dilimi zikrine alıştır, kalbimi sevgine tutsak et, iyi karşılık vererek beni kendine minnettar kıl, hatalarımdan geç ve sürçmelerimi bağışla Açık Konuşmak Gerekirse sen, kullarının sana ibadet etmeleri gerektiğine hükmetmiş, onlara dua etmelerini emretmiş ve bu dualara icabet edeceğini vaat etmiştin
O halde ey Rabbim, yüzümü sana çeviriyorum ve ey Rabbim, ellerimi dergâhına uzatıyorum: İzzetin hürmetine duama cevap ver, beni arzularıma ulaştır, fazlından yanlamasına ümidimi kesme, insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımın şerrinden koru Ey böylece tez rıza bildiren (Allah ’ım), duadan başka bir şeyi olmayan şu kulunu bağışla; doğrusu sen, her istediğini pekâlâ yaparsın
Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan; sermayesi ümit ve silahı gözyaşı dökmek olan şu kuluna acı!
Ey nimetleri yayan, ey sıkıntıları def eden, ey karanlıklarda dehşete düşenlere ışık olan, ey öğretilmeden bilen; Muhammed ’e ve Âli Muhammed ’e salât bayrak direği ve bana da bedel olduğun şekilde davran Allah ’ın oldukça çok salâtı ve esenlik batmış selamı O ’nun resulüne ve (resulünün) soyundan gelen imamlara olsun *
Hz Ali (as) ’ın sır arkadaşı Kumeyl bin Ziyad ’a Hızır ’ın duası diye öğrettiği engin maarifi taşıyan bir duadır Bu duanın özellikle Perşembe geceleri okunması Ehli Beyt imamları kadar tavsiye edilmiştir
Bu dua şöyledir
Rahman ve Rahim Olan Allah ’ın Adıyla
Allah ’ım! Her şeyi kuşatan rahmetin; her şeyi daha alçak ettiğin, karşı her şeyin boyun eğdiği ve alçaldığı kuvvetin; her şeye galip geldiğin ceberutun, hiçbir şeyin karşı duramadığı izzetin, her şeyi değil olup gittikten sonra geride kalacak olan veçhin, her şeyin temellerini dolduran isimlerin, her şeyi kuşatan ilmin ve her şeyi aydınlatan veçhinin nuru hürmetine senden diliyorum; ey nur, ey öncekilerin ilki, ey sonrakilerin sonu!
Allah ’ım, masumiyet perdesini yırtan günahlarımı bağışla; Allah ’ım, intikam herif belalarını yağdıran günahlarımı bağışla; Allah ’ım, nimetlerini değiştiren günahlarımı bağışla!
Allah ’ım, duamın sana ulaşmasına mani olan günahlarımı bağışla; Allah ’ım, belaları yağdıran günahlarımı bağışla; Allah ’ım, işlediğim bütün suçları ve yaptığım tüm hataları bağışla!
Allah ’ım; zikrinle sana yakınlaşıyor, seninle senden şefaat diliyor, cömertliğinle beni kendine yakın kılmanı, bana şükrünü nasip etmeni ve zikrini ilham etmeni diliyorum Allah ’ım; karşında eğilmiş, alçalmış ve boyun eğmiş bir şekilde senden bana müsamaha göstermeni, acımanı ve beni taksim ettiğin şeylere rıza gösteren kanaatkâr kullarından ve her halükârda mütevazı olan kullarından kılmanı dilerim Allah ’ım; yoksulluğu güçlü olarak gelişen, hacetini zorluklar hemencecik sana getiren ve katındakilere oldukça rağbet belirten bir kul olarak senden diliyorum Allah ’ım; saltanatın nasıl da ulu, mekânın nasıl da ulu, belaların nasıl da sıcacık, emrin nasıl da açık, kahrın nasıl da daha aşağı edici, kudretin nasılda etkili; o halde senin hükümetinden firar etmek imkânsızdır
Allah ’ım, senden başka günahlarımı bağışlayacak, çirkinliklerimi örtecek ve kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam Yoktur senden başka ilah Tenzih eder hamd ile anarım seni Kendi kendime zulmettim, cahilliğimle suç işledim; (buna karşılık) bir zamanlar beri beni yâd edişin ve bana olan lütfünle kolaylık buldum, rahatladım
Allah ’ım, ey mevlam, nice çirkinlikleri örttün, nice belaları azalttın, nice suçları korudun, nahoş nice şeyleri def ettin ve bedel olmadığım nice övgüleri (ahali arasında) yaydın Allah ’ım belalarım çoğalmış, fena halim haddi aşmış, amellerim beni aciz bırakmış, zincirlerim beni çökertmiş, uzun arzularım menfaatimin önünü almış, dünya aldatmalarıyla nefsim cinayetleri ve müsamahalarımla beni aldatmıştır
Ey efendim, o halde izzetin hürmetine fena amelimin duamın önünü almasına izin verme, farkında olduğun rahat işlerimi açığa çıkararak beni rezil etme! Gizlide yaptığım kötü işlerim, her zaman aşırıya kaçmalarım, cahilliğim, şehvetimin ve gafletimin çokluğu sebebiyle beni cezalandırmada telaş etme!
Allah ’ım, izzetin hürmetine her halükârda bana yumuşak davran ve her işimde bana şefkatli ol Ey Allah ’ım, ey Rabbim; sıkıntılarımı gidermesini ve işlerim konusunda bana gözaltı etmesini isteyebileceğim senden başka kimim var ama?
Ey Allah ’ım ve ey mevlam! Sen bana öyle bir hüküm verdin fakat o konuda nefsi isteklerime uymuş, düşmanımın onu bezeyip süslemesinden korkmamıştım O da dilediği şekilde beni aldattı Derken, kazam da bu konuda muavin oldu Başıma gelen onca şey yüzünden bir takım sınırlarını aştım, bir takım emirlerine muhalefet ettim Bundan Böyle bunca şeyin gerisinde sana hamt etsem yeridir Bu yüzden başıma gelenler hakkında takdir duyurduğun hükmüne aleyhinde gösterebileceğim bir kanıtbahane yoktur Vereceğin hükmü ve cezayı adalet ettim Bundan Böyle onca suçum ve aşırılığımın arkasında sana geldim
Ey Allah ’ım! Özür diliyorum, pişmanım, perişanım, bağışlanma diliyorum, sana dönüyorum, (günahlarımı) dile getiriyorum, sana açıyorum ve itiraf ediyorum İşlediğim günahlar yüzünden bir kaçış yeri ve güç durumlarda (içine gireceğim) bir barınak bulamıyorum Özrümü kabul etmenden ve beni geniş rahmetine dâhil etmenden diğer umudum yok
Allah ’ım, o halde mazeretimi kabul et, sıkıntılarımın şiddetini görüp de acı bana; kır zincirlerimi de kurtar beni!
Ey Rabbim! Bedenimin zayıflığına, derimin inceliğine ve kemiklerimin kırılganlığına acı! Ey yaratılışımı, zikrimi, terbiyemi, hayrımı ve rızıklanmamı başlatan ve karşılayan! Bu ikramlarının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerinin hürmetine affet beni!
Ey Allah ’ım, efendim ve Rabbim! Birliğine inandıktan, bütün kalbimle seni tanıdıktan, dilim zikrini yerine getirdikten, içim sevgine inandıktan, (her şeyi) samimice itiraf ettikten ve başı eğik olarak Rabbaniyetine seslendikten daha sonra ateşinde cefa edildiğimi görmen mümkün müdür?
Hayır, bunlar senden uzaktır Sen, terbiye altına aldığın birini zayi etmekten, yakınlaştırdığını uzaklaştırmaktan, barındırdığını kovmaktan, yetiştiğin ve acıdığın birini belalara teslim etmekten fazla daha yücesin
Ey efendim, ilahım ve mevlam! Ah, bilebilseydim keşke; azametin karşısında secdeye varan yüzlere, samimiyetle birliğini söyleyen ve şükredip de hamdını yerine getiren dillere, gerçek manada ilahlığını itiraf eden kalplere, seni bilip tanıyan huşu içindeki gönüllere, kulluğunu yapmak için ibadet evlerine koşan ve senden bağışlanma dilediğini anlatmak için (günahlarını) sinyâl eden uzuvlara cehennem ateşini musallat eder misin?
Ey kerem sahibi, ey Rabbim; dünyevî belaların ve cezalandırmaların birazına deha (dayanamayacak kadar) çelimsiz olduğumu sen bilirsin Sıkıntı ve belalara döner, dolaşır, orada sahibini bulur Hâlbuki dünyevî belaların ve hoşnutsuzlukların devamlılığı eksik, bekası kısıtlı, müddeti ise kısadır O halde ahiretteki belaya ve başıma gelecek sıkıntılara nasıl sabır ederim? Hâlbuki ahiretteki belanın müddeti uzun, devamlılığı süreklidir; onu hak edenlere bir hafifletme de getirilmez Çünkü bu, ancak senin gazabından intikamından ve hışmından kaynaklanır
Bu, ne göklerin, ne de yerin dayanamayacağı bir şeydir O halde ey efendim; çelimsiz zelil, hakir ve zavallı bir kulun olan ben, nasıl olur da bunlara dayanabilirim?
Ey ilahım, ey Rabbim ve ey mevlam! Hangi şeyler için sana şikâyet edeyim, hangi şeyler için ağlayıp sızlayayım? Izdırap verecek azabımın şiddeti için mi? Cezalandırmak üzere beni düşmanlarınla benzer kefeye koyarsan, bela ehliyle beni bir arada toplarsan ve beni sevenlerin ve dostlarından ayırırsan ey ilahım, efendim, mevlam ve Rabbim, azabına sabrettim diyelim, peki senden ayrı kalmaya nasıl sabrederim? Ey Allah ’ım, ateşinin sıcaklığına sabrettim diyelim, keremine bakmaktan mahrum kalmaya nasıl sabrederim? ya da bana umut vermeni ve bağışta bulunmanı beklerken ateşte yer edinmeye nasıl sabır edebilirim?
O halde izzetin hürmetine ey efendin ve mevlam; eğer (ateşin içinde) konuşmama fırsat verecek olursan cefa ehli aralarında sana döner, tıpatıp (kurtuluş) umanlar gibi inler dururum; medet umanlar gibi sana el açar, onlar gibi senden medet umarım; tüm varlığını kaybedenler gibi sana yönelir, onlar gibi ağlar dururum; (sonradan da) sana seslenir ve serim ki: Ey müminlerin efendisi, ey ariflerin son arzusu, ey medet umanların mededi, ey kalpleri samimi olarak batmış olanların sevgilisi ve ey âlemlerin (yegâne) ilahı, neredesin? Görüyorsun yok mi?
Sen münezzehsin ey Allah ’ım! Hamd olsun sana ki, (dünyadaki) muhalefeti yüzünden cehennemde hapsedilen, günahları yüzünden azabını tadan, cürümleri ve cinayetleri yüzünden cehennemin katmanlarında hapsolan Müslüman kulunun sesini duyabilirsin Hâ böyleyken bu kulun, rahmetini uman kimseler gibi inim inim inlemekte; birliğine inanan müvahhitlerin diliyle seni çağırmakta ve Rablığını vesile ederek (senden rahmetini dilemekte)
Ey mevlam, o halde bu kulun (dünyadayken gösterdiğin) yumuşaklığı umarken belli başlı olur da azap içinde kalabilir yahut fazlını ve rahmetini umarken nasıl olur da cehennem ateşi onun canını yakabilir yoksa sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde nasıl olur da ateş onun etini yakabilir yahut dirençsizliğini bildiğin halde nasıl olur da ateşin alevleri onu kuşatabilir yahut samimiyetini bildiğin halde nasıl olur da cehennem katmanları arasında kıvranıp durabilir yahut sana “Ya Rabbi! diye seslenirken nasıl olur da cehennem zebanileri ona acı verebilir yoksa da fazlını umarak ateşten kurtulmaya çalışırken nasıl olur da onu oracıkta yalnız bırakırsın?
Hayır, sen bunlardan uzaksın; bunlar ama zandır sana Fazlın olarak bilinenler bunlar değildir, birliğine inananlara gösterdiğin iyilik ve ihsanlara da hiç benzemiyor Çünkü ben yakinen inanıyorum ama, eğer seninle mücadeleye kalkışanlara azabı hükmetmeseydin ve düşmanlarına aleyhinde ebedî azabı öngörmeseydin muhakkak ateşin tamamını soğuk ve esenlik kılardın Hiç kimse de ateşte yeryurt edinmezdi Ancak sen, isimleri mukaddes olansın
Sen, cehennem ateşini cinlerden ve insanlardan oluşan kâfirlerle dolduracağına ve düşmanları(nı) daima orada tutacağına dair ant ettin Ve sen, ey övgüsü ulu olan! ayrıntılı olarak nimetlerinle (kullarına) ikramda bulunmuş, bunun başında da “Hiç müminle fasık bir olur mu? diye sormuş ve “Hayır, bir olmaz! buyurmuşsun Ey Allah ’ım ve ey efendim! O halde her şeye şiddet yetiren kudretin, kesinleştirdiğin, hüküm verdiğin ve dilediğine uygulayıp da şampiyon geldiğin yargın hürmetine senden diliyorum Bu gece de ve şu saatlerde beni bağışla; her ne cürüm işlemişsem, her ne günah etmişsem, her ne çirkinliği gizlemişsem, her ne cehalette bulunmuş, cehaletle bir şeyler yapmış, gizlemiş veya açığa vurmuşsam ve kâtip meleklerin isbat için hakkımda her ne musibet yazmışsa hepsini bağışla!
Yaptığım şeyleri yazmaları için onları vekil kıldın, uzuvlarımla birlikte onları da bana şahit yaptın, onların da ötesinde kendin de beni gözetlemeye koyuldun ve onlara rahat kalan şeylere bile tanık oldun (sonradan) rahmetinle gizledin, fazlınla da örttün onları (Yine diliyorum oysa) indirdiğin her hayırdan, feyizlendirdiğin her ihsandan, yaydığın her iyilikten, dağıttığın her rızıktan, bağışladığın her günahtan yoksa üstünü örttüğün her hatadan nasibi artır
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim; ey ilahım, efendim ve mevlam, ey sahibim, ey irademi elinde bulunduran, ey sıkıntılarımı ve çaresizliklerimi bilen, ey fakirliğimden ve yoksulluğumdan bilen; ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Hakkın, kutsiyetin, yüce sıfatların ve isimlerin hürmetine senden diliyorum: Gecemigündüzümü zikrinle mamur kıl, hizmetine ada Amellerimi katında kabul buyur; öyle fakat bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir haline gelsin ve her hâlim senin hizmetinle geçsin Ey efendim, ey varlığıyla güvence bulduğum, ey hâlimi (şikâyetle zâtına) sunduğum; ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim! Hizmetinde bulunmak için uzuvlarıma zorlama ver, zorluklar karşı kolumukanadımı sağlamlaştır Senden korkma ve hizmetini sürdürme konusunda bana ciddiyet ver; böylece fakat yarış meydanlarında sana içten koşayım, uğraş verenler aralarında hızla sana doğru geleyim, şevke seni açlık edenler aralarında şevkle yanında varayım, ihlas ehli gibi sana yaklaşayım, yakin ehlimim korktuğu gibi senden korkayım ve müminlerle birlikte etrafında bir araya gelelimgeleyim
Allah ’ım, hakkımda kötülük isteyenin karşılığını sen ver, bana kapan kurana sen tuzak kur ve beni, katından en iyi nasiplenen, makam bakımından sana en yakın olan ve yakın olma bakımından en özel olan kullarından kıl Zira bunlara ancak fazlınla nail olunur Cömertliğin hürmetine bana cömert davran, yüceliğin hürmetine bana şefkatle yaklaş, rahmetin hürmetine beni koru Dilimi zikrine alıştır, kalbimi sevgine tutsak et, iyi karşılık vererek beni kendine minnettar kıl, hatalarımdan geç ve sürçmelerimi bağışla Açık Konuşmak Gerekirse sen, kullarının sana ibadet etmeleri gerektiğine hükmetmiş, onlara dua etmelerini emretmiş ve bu dualara icabet edeceğini vaat etmiştin
O halde ey Rabbim, yüzümü sana çeviriyorum ve ey Rabbim, ellerimi dergâhına uzatıyorum: İzzetin hürmetine duama cevap ver, beni arzularıma ulaştır, fazlından yanlamasına ümidimi kesme, insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımın şerrinden koru Ey böylece tez rıza bildiren (Allah ’ım), duadan başka bir şeyi olmayan şu kulunu bağışla; doğrusu sen, her istediğini pekâlâ yaparsın
Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan; sermayesi ümit ve silahı gözyaşı dökmek olan şu kuluna acı!
Ey nimetleri yayan, ey sıkıntıları def eden, ey karanlıklarda dehşete düşenlere ışık olan, ey öğretilmeden bilen; Muhammed ’e ve Âli Muhammed ’e salât bayrak direği ve bana da bedel olduğun şekilde davran Allah ’ın oldukça çok salâtı ve esenlik batmış selamı O ’nun resulüne ve (resulünün) soyundan gelen imamlara olsun *