Kunduzlar Hakkında Duyunca Şaşıracağınız 9 İlginç Bilgi

Kocaman dişleri, küçük kulakları, çipil gözleri ile hiç durmadan sağdan sola odun taşıyan ve taşıdıkları odunlardan aldıkları küçük ısırıklarla beslenen kunduzları hepimiz biliyoruz. Bu şirin imgeleri nedeniyle sık sık animasyonlarda bile eğlenceli rolleri olan kunduzlar, Kuzey Amerika’da yaygın bir çeşit olsalar bile aslında Asya’da ve Tuna Irmağı civarında yaşayan cinsleri de vardır fakat buradakilerin sayısı epey azdır.

Kuzey Amerika’daki kunduzların keyfi yerinde. Pek çok doğal müdafaa alanında yaşamaya devam ediyorlar. Kunduzların yaşaması sadece kendileri için değil, doğal döngü için de son derece değerli. Meskenleri olarak kurdukları doğal barajlarda pek çok su canlısı ömrünü sürdürüyor. Gelin kunduzlar hakkında az bilinen birtakım farklı bilgilere yakından bakalım ve bu sempatik canlıları biraz daha yakından tanıyalım.

Kunduzlar hakkında enteresan bilgiler:

Kunduzların dişleri turuncudur

Kunduz barajları düşündüğünüzden çok daha büyük

Tehlike anında kuyruklarını suya vururlar

Kunduzlar nitekim de odun yer

Kuzey Amerika’nın en büyük kemirgeni olan kunduzların evvelce daha da büyük olduğu düşünülüyor

Kunduzlar suyun altında neredeyse bir balık gibidir

Kunduzlar vanilya üzere kokarlar

Oldukça romantik canlılardır

Bir periyot İngiltere’de hiç kunduz kalmadığı düşünülüyordu


Kunduzların dişleri turuncudur:

Turuncu denilince o denli parlak bir renk düşünmeyin, daha çok lokal kayaçlarda gördüğümüz çeşitten ağır bir turuncu düşünebilirsiniz. Bunun nedeni, kunduz dişlerinin demir açısından güçlü bir mineralle kaplı olmasıdır. Kunduzların ömürleri boyunca büyüyen dişleri kullandıkça törpülenir ve olması gereken boya gelir. Kimilerinin dişleri orantısız biçimde aşınır lakin bu orantısız aşınma, onların çok daha keskin objeleri parçalamalarını sağlar.

Kunduz barajları düşündüğünüzden çok daha büyük:

Kunduzlar, kendilerine konut yapmak için ırmak yataklarını odunlar ve büyük taşlarla kapatarak barajlar inşa ederler. Bu barajların gerisinde oluşan durağan akışlı göller, kunduzlarla birlikte pek çok canlıya konut sahipliği yapar. Bahsettiğimiz barajlar ve oluşturdukları göller, düşündüğünüzden çok daha büyük olabilir.

2007 yılında incelenen bir uydu imajında tespit edilen kunduz barajı tam 850 metrelik bir uzunluğa sahip. Alberta’nın kuzey bölgesinin yabanî tabiatında tespit edilen bu yapı, dünyanın en büyük kunduz barajı olarak kabul ediliyor. Uzmanlara nazaran 1970’lerden beri kunduzlar, tıpkı baraj üzerinde çalışıyor. Yani bu yapı bir ailenin mirası diyebiliriz.

Kunduzların hayat alanları hakkında küçük bir bilgi daha vermek gerekirse onlar yalnızca baraj yapmıyorlar, aynı vakitte kubbe gibisi konutlar de yapıyorlar. Ada formundaki bu yapılara suyun altından giriş yapılıyor ve üzerinde bir hava deliği bulunuyor. Bu yapılar incelendiği vakit nemi emmesi ve rahat bir ortam sağlaması için duvarlarının taşlarla kaplandığı görülmüştür. Tam bir mühendislik mükemmeli.


Tehlike anında kuyruklarını suya vururlar:

Her canlının tehlike anında arkadaşlarını uyarmak için uyguladığı farklı sistemler vardır, kunduzlarınki ise hayli farklı. Vücutlarına oranla epeyce geniş kuyruklara sahip olan kunduzlar, tehlike anında bu kuyrukları sertçe suya vurarak yüksek ses çıkarırlar ve etraftaki öbür kunduzları uyarırlar. Hayatlarının büyük kısmı suda geçtiği için su yüzeyinde hayli yüksek bir ses çıkarmayı âlâ öğrenmişlerdir.

Kunduz kuyruklarının pek çok farklı kullanım emeli daha vardır. Mesela suyun altında oldukça maharetli olan kunduzlar, kuyruklarını bir dümen üzere kullanarak hem süratli hem de denetimli yüzerler. Suyun dışına çıkıp da kuru bir yerde duran kunduz, kuyruğundan takviye alarak dik durur. Kunduz kuyrukları birebir vakitte ağır gereçler taşırken dengeyi sağlamalarına da yardımcı olur.

Kunduzlar sahiden de odun yer:

Genelde çizgi sinemalarda ve animasyonlarda kunduzlar biraz karikatürize edilerek odun yiyen canlılar üzere gösterilirler. Bu durum biraz hakikat. Odunun tamamı olmasa da yumuşak kabuğunu ve altındaki yumuşak yapıyı yerler. Otobur olan kunduzlar su bitkileri ile kavak, titrek kavak, söğüt, huş ağacı ve akçaağaç tiplerine bayılırlar. Uzun kış aylarında bu kollardan gölün tabanına saklarlar. Soğuk su tesiri nedeniyle bu kısımlar uzun müddet taze kalır.


Kuzey Amerika’nın en büyük kemirgeni olan kunduzların evvelden daha da büyük olduğu düşünülüyor:

Kuzey Amerika’da yaşayan kunduz çeşitlerinin tartıları 14 ile 26 kilogram ortasında değişirken, boyları da 1 metreyi aşabilir. Bu canlıların birer kemirgen olduğunu düşünürsek en büyük kemirgenlerden biri oldukları tartışılmaz bir gerçek. Asya ve Avrupa’da yaşayan kunduzlar biraz daha küçüktür.

Eğer günümüzde yaşayan kunduzların büyük olduğunu düşünüyorsanız Buz Dönemi periyodunda yaşamış ve bugünün kunduzlarının atası olan Castoroides isimli canlıları duyunca şoke olacaksınız. Bu canlıların uzunluğu yaklaşık 2,5 metre, tartıları ise 80 kilogramın üzerindeydi. Tıpkı çağdaş kunduzlar üzere onlar da vakitlerinin büyük bir kısmını suda geçirirlerdi.

Kunduzlar suyun altında neredeyse bir balık üzeredir:

Hayatlarının büyük bir kısmını suda ve suyun altında geçiren kunduzların uygun birer yüzücü oldukları kimseye şaşırtan gelmeyecektir. Şaşırtan olan, bu göğüslü canlıların suyun altında nefes almadan 10 dakikaya yakın bir mühlet kalabilmelidir. Büyük kuyruklarının yardımıyla saatte 15 kilometre süratte yüzebilirler. Karada o kadar çevik canlılar değillerdir.


Kunduzlar vanilya üzere kokarlar:

Kunduzlar vanilya üzere kokarlar hem de hiç efor sarfetmeden. Tıpkı misk kedisi ve misk geyiği üzere kunduzlar da kuyruklarının altında bulunan bir keseden vanilya kokulu bir sıvı salgılarlar. Kimyasal bir bileşik olan bu sıvı pekmez kıvamındadır. FDA onaylı olarak vanilya aroması vermek için kullanılır.

Oldukça romantik canlılardır:

Tabi doğal bir romantizmden kelam ediyoruz yani kunduzlar tek eşlidir. Erkek ve dişi birbirini bulduktan sonra ömür uzunluğu birlikte olurlar, ürerler ve hayatlarını birlikte geçirirler. Esasen bütün o barajlar, göller ve konutlar ya genç çiftimiz tarafından yeni bir yuva olarak inşa edilir ya da eş bulmak isteyen genç bir erkek tarafından başlatılır. Sonrasında çiftin yavruları da çalışmaya katılır ve baraj giderek büyür.


Bir devir İngiltere’de hiç kunduz kalmadığı düşünülüyordu:

Kuzey Amerika’da yaygın bir tıp olan kunduzlar Avrupa ve Asya’da da bulunuyorlar fakat sayıları oldukça az. Hatta yakın bir vakte kadar İngiltere'de hiç kunduz kalmadığı düşünülüyordu. Ülkede kunduz görüldüğüne dair son kayıt 1789 tarihli olduğu için İngiltere’de kunduzların büsbütün tükendiğinin düşünülmesi olağan.

Birkaç yüzyıl kayıp olan kunduzlar, 2010 yılında Devon’da bulunan bir ırmakta apansızın tekrar ortaya çıktılar, hem de büyük bir popülasyon olarak. 2020 yılında kunduzları korumak için özel bir yasa çıkarıldı. Vaktinde kunduzların yok olmasının nedeni doğal bir süreç değildi. Kalın ve hoş kürkleri nedeniyle ve tıbbi emelli bezelerinin kullanılması nedeniyle kunduzlar avlandıkları için yok olmuşlardı. Neyse ki artık muhafaza altındalar.

Kocaman dişleri, sempatik yüzleri ve çalışkan halleriyle hepimizin gönlünü kazanan kunduzlar hakkında az bilinen birtakım bilgilerden bahsederek bu tüylü canlıları biraz daha yakından tanımaya çalıştık. Fikirlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.