Kuram (Teori) Hakkında Bilgi
Duşunce alanındaki bilgi
Eylem alanındaki bilgi anlamını dile getiren kılgı terimi karşıtıdır Eylem alanına gecirilemeyen bilgi anlamını dile getiren varsayım terimiyle karıştırılmamalıdır Kuram, eylem alanına gecirilmiş olacağı gibi gecirilememiş de olabilir, ama gecirilebilir değerde gorulmekle coğunlukla kabul edilen anlamını icerdiğinden varsayımdan ayrılır Buna karşı, yontemli bilgi ve kesin bilgi deyimlerine karşı anlamda da kullanılır; bu anlamda ‘ ’soylediğiniz pek kuramsal, pratiğe uymaz ’ ’ denir Oysa bilimsel kuram, pratikle denetlenebilen kuramdır Kuram, insansal deneylerin bilincine varılması ve bireşimidir Nesnel gercekliğin insan bilincine duşunsel olarak yansımasıdır Gercekte kuram ve kılgı (teori ve pratik), bilme surecinin ansal ve ozdeksel iki yanını dile getiren felsefesel kavramlardır Bu bilme sureci, doğayı ve toplumu donuşturme ve değiştirme surecini de kapsar Bundan oturudur ki toplumsaltarihsel bir surectir İnsanların eylemsel cabaları kılgı, duşunsel cabaları kuram ’dır Bu bakımdan birbirlerine karşıt durumda bulunan bu iki insansal olgu aynı zamanda birbirleriyle sıkıca bağımlıdır Kuram kılgıdan doğar ve gene kılgıya donerek onu etkiler ve geliştirir Kuram, kılgıyla birlikte ve kılgı icinde oluşur Eytişimsel ozdekcilik dilinde buna kuramla kılgının birliği ve ayrılmazlığı denir Kuramın Batı dillerindeki karşılığı, teori, Yu dikkatle bakmak anlamındaki theorein sozcuğunden turetilmiştir Antikcağ Yunan felsefesi, yarar icin bilmek anlamını gercekleştiren oteki ilkcağ duşuncelerinden farklı olarak, bilmek icin bilmek amacını gutmuş ve bir teori felsefesi olarak gercekleşmiştir İnsan duşuncesinde bu cok onemli bir adımdır Bundan oturu kuram, klasik felsefede, cıkar gozetmeyen ve uygulama duşuncesinden bağımsız salt bilgi olarak tanımlanır Ayrıca oğreti anlamını da verir, orneğin ‘ ’Darwin kuramı ’ ’ derken onu bu anlamda kullanırız Metafizikciler onu bu anlamda salt duşunceyle kurulmuş bilgi sayarlar, oysa salt duşunceyle kurulmuş hicbir bilgi yoktur, Darwin kuramını kurarken sayısız deneyler ve gozlemler yapmıştır Kuramsal faaliyet, kılgısal faaliyete dayanır ve kılgısal faaliyetle doğrulanıp desteklenir; bu yuzdendir ki toplumsal kılgıyla sımsıkı bağımlılık icindedir Bununla beraber metafizik kuramların nesnel gerceklikten kopmuş ve salt duşunceyle kurulmuş oldukları doğrudur, ne var ki iyice incelenirse bu hayali kuramların bile nesnel gercekliğin fantastik ve carpıtılmış yansımaları olduğu gorulur Bu gibi duşsel kuramların meydana gelmiş olmalarının nedeni, kol ve kafa emeklerinin birbirinden ayrılmış olması ve kuramla kılgının goreli olarak birbirlerinden bağımsız birer toplumsal faaliyet haline donuşmuş bulunmalarıdır Bu duşsel kuramlar hicbir zaman kılgıyla denenemez ve doğrulanamazlar, bundan oturu de nesnel gercekliğe ve dolayısıyla gerceğe aykırı kalırlar ‘ ’Toplumsal kuramlar, ancak, toplumun ozdeksel yaşamındaki gelişme, toplumun onune yeni gorevler koyduğu zaman ortaya cıkarlar Ama bir kez ortaya cıktılar mı, toplumun ozdeksel yaşamındaki gelişmenin ortaya koyduğu yeni gorevlerin mutlaka yerine getirilmesini sağlayan ozdeksel bir guc haline gelirler İşte yeni kuramların orgutleyici, devindirici ve değiştirici rollerinin butun onemi o zaman kendini gosterir Acıkcası, yeni toplumsal kuramlar ortaya cıkıyorsa, bu, doğrudan doğruya topluma gerekli oldukları icindir Cunku onların orgutleyici, devindirici ve değiştirici etkileri olmadan, toplumun ozdeksel yaşamındaki gelişmenin getirdiği geciktirilemez sorunların cozumu olanaksızdır ’ ’
Kuramla kılgının birliği, diyalektik bir zorunluluktur Cunku kuramsal duşunce olmaksızın iki doğal gercek birbirleriyle ilişkili kılınamaz ya da onlar arasında varolan ilişki anlaşılamaz ‘ ’Duşuncenin gercekleşmeye yonelmesi yetmez, gercekleşme de duşunceye yukselmelidir ’ ’ Toplumbilim Terimleri Sozluğu ’nde kuram deyimi şoyle tanımlanmaktadır: ‘ ’Bilgi edinme surecinin herhangi bir aşamasında ortaya atılan, gecerlik ve guvenirliği bilimsel yontemle saptanmış bir genel bilgi ve acıklama duzeni ’ ’
Duşunce alanındaki bilgi
Eylem alanındaki bilgi anlamını dile getiren kılgı terimi karşıtıdır Eylem alanına gecirilemeyen bilgi anlamını dile getiren varsayım terimiyle karıştırılmamalıdır Kuram, eylem alanına gecirilmiş olacağı gibi gecirilememiş de olabilir, ama gecirilebilir değerde gorulmekle coğunlukla kabul edilen anlamını icerdiğinden varsayımdan ayrılır Buna karşı, yontemli bilgi ve kesin bilgi deyimlerine karşı anlamda da kullanılır; bu anlamda ‘ ’soylediğiniz pek kuramsal, pratiğe uymaz ’ ’ denir Oysa bilimsel kuram, pratikle denetlenebilen kuramdır Kuram, insansal deneylerin bilincine varılması ve bireşimidir Nesnel gercekliğin insan bilincine duşunsel olarak yansımasıdır Gercekte kuram ve kılgı (teori ve pratik), bilme surecinin ansal ve ozdeksel iki yanını dile getiren felsefesel kavramlardır Bu bilme sureci, doğayı ve toplumu donuşturme ve değiştirme surecini de kapsar Bundan oturudur ki toplumsaltarihsel bir surectir İnsanların eylemsel cabaları kılgı, duşunsel cabaları kuram ’dır Bu bakımdan birbirlerine karşıt durumda bulunan bu iki insansal olgu aynı zamanda birbirleriyle sıkıca bağımlıdır Kuram kılgıdan doğar ve gene kılgıya donerek onu etkiler ve geliştirir Kuram, kılgıyla birlikte ve kılgı icinde oluşur Eytişimsel ozdekcilik dilinde buna kuramla kılgının birliği ve ayrılmazlığı denir Kuramın Batı dillerindeki karşılığı, teori, Yu dikkatle bakmak anlamındaki theorein sozcuğunden turetilmiştir Antikcağ Yunan felsefesi, yarar icin bilmek anlamını gercekleştiren oteki ilkcağ duşuncelerinden farklı olarak, bilmek icin bilmek amacını gutmuş ve bir teori felsefesi olarak gercekleşmiştir İnsan duşuncesinde bu cok onemli bir adımdır Bundan oturu kuram, klasik felsefede, cıkar gozetmeyen ve uygulama duşuncesinden bağımsız salt bilgi olarak tanımlanır Ayrıca oğreti anlamını da verir, orneğin ‘ ’Darwin kuramı ’ ’ derken onu bu anlamda kullanırız Metafizikciler onu bu anlamda salt duşunceyle kurulmuş bilgi sayarlar, oysa salt duşunceyle kurulmuş hicbir bilgi yoktur, Darwin kuramını kurarken sayısız deneyler ve gozlemler yapmıştır Kuramsal faaliyet, kılgısal faaliyete dayanır ve kılgısal faaliyetle doğrulanıp desteklenir; bu yuzdendir ki toplumsal kılgıyla sımsıkı bağımlılık icindedir Bununla beraber metafizik kuramların nesnel gerceklikten kopmuş ve salt duşunceyle kurulmuş oldukları doğrudur, ne var ki iyice incelenirse bu hayali kuramların bile nesnel gercekliğin fantastik ve carpıtılmış yansımaları olduğu gorulur Bu gibi duşsel kuramların meydana gelmiş olmalarının nedeni, kol ve kafa emeklerinin birbirinden ayrılmış olması ve kuramla kılgının goreli olarak birbirlerinden bağımsız birer toplumsal faaliyet haline donuşmuş bulunmalarıdır Bu duşsel kuramlar hicbir zaman kılgıyla denenemez ve doğrulanamazlar, bundan oturu de nesnel gercekliğe ve dolayısıyla gerceğe aykırı kalırlar ‘ ’Toplumsal kuramlar, ancak, toplumun ozdeksel yaşamındaki gelişme, toplumun onune yeni gorevler koyduğu zaman ortaya cıkarlar Ama bir kez ortaya cıktılar mı, toplumun ozdeksel yaşamındaki gelişmenin ortaya koyduğu yeni gorevlerin mutlaka yerine getirilmesini sağlayan ozdeksel bir guc haline gelirler İşte yeni kuramların orgutleyici, devindirici ve değiştirici rollerinin butun onemi o zaman kendini gosterir Acıkcası, yeni toplumsal kuramlar ortaya cıkıyorsa, bu, doğrudan doğruya topluma gerekli oldukları icindir Cunku onların orgutleyici, devindirici ve değiştirici etkileri olmadan, toplumun ozdeksel yaşamındaki gelişmenin getirdiği geciktirilemez sorunların cozumu olanaksızdır ’ ’
Kuramla kılgının birliği, diyalektik bir zorunluluktur Cunku kuramsal duşunce olmaksızın iki doğal gercek birbirleriyle ilişkili kılınamaz ya da onlar arasında varolan ilişki anlaşılamaz ‘ ’Duşuncenin gercekleşmeye yonelmesi yetmez, gercekleşme de duşunceye yukselmelidir ’ ’ Toplumbilim Terimleri Sozluğu ’nde kuram deyimi şoyle tanımlanmaktadır: ‘ ’Bilgi edinme surecinin herhangi bir aşamasında ortaya atılan, gecerlik ve guvenirliği bilimsel yontemle saptanmış bir genel bilgi ve acıklama duzeni ’ ’