iltasyazilim
FD Üye
Düşmanlıkların ayyuka çıktığı ve ortalığın eşkıya kaynadığı cehalet devri
Evlerin soyulduğu, kervanların basıldığı, insanların tutsak edildiği yıllar
Yemenli bir ana oğul, sevdiklerinin hasretini dindirmek için yola çıkarlar Ancak hasım kabilenin cengaverleri Suda Hatun ile oğlu Zeyd’i yakalar, esir tüccarlarına satarlar İnsan tacirleri bunları hayvan gibi bağlar ve Ukaz Panayırına getirip satılığa çıkarırlar Mekke eşrafından Hakim bin Hizâm mahzun bakışlı Zeyd’e kıyamaz Onu satın alır ve şefkatle kucaklanacağı bir eve (halası Hazreti Hatice’ye) bırakır Hatice (radıyallahü anha) bu sevimli çocuğu çok sever, onu kocasına hediye eder Hazreti Muhammed köle kullanmaktan hoşlanmaz, boynu bükük yavrunun başını okşar ve hürriyetini bağışlar
Evet Zeyd’in yaşı küçüktür ama saf değildir Uğruna Kâinatın yaratıldığı Server’in farkını fark edecek kadar akıllıdır Hakiki hürriyetin “ona köle olmaktan geçtiğini çok iyi anlar Azad edilmesine rağmen bu kapıdan ayrılmaz Hoş, ona ne annesi Hazreti Hatice’den daha iyi bakabilir, ne de babası Muhammed Aleyhisselam kadar ilgilenebilir
Zeyd, fıtraten temizdir ama bu kutlu eşikte tevazu, merhamet, cömertlik, ahde vefa gibi güzel huylarla donanır Güleryüzlüdür, tatlı dillidir, efendiliği ile göz kamaştırır İnsana güven verir, görenin içi ısınır Eh adı “emine çıkan bir Resul’ün terbiyesinden geçen biri başka nasıl olabilir ki
Aradan yıllar, uzun yıllar geçer Efendimiz İslâmı duyurmakla vazifelendirildiğinde Zeyd seve seve iman eder ki, Hatice, Ebû Bekir ve Ali’den (radıyallahü anhüm) sonra dördüncü Müslümandır
Karar kendisinin
Bu arada evlad hasreti ile yanıp tutuşan Harise deli ane olmuş, köşe bucak oğlunu aramaktadır Hani öldüğünü bilse koşup mezarına kapanacaktır ama habersizlik daha acıdır Nerede bir çocuk görse yüreği yanar, sabah rüzgarlarına, aya, güneşe haber sorar Oğulları Kays, Amr, Yezid ve Cebel’e “vasiyetim olsun der “Zeyd’imi bulun ve ona iyi bakın
Olacak bu ya o yıl Kâbe’ye gelen Yemenlilerden biri Zeyd’i tanır ve babasına çıtlatır Adamcağız büyük bir heyecan ile Efendimizin kapısını çalar Bir kucak dolusu dirhemi önüne döker ve “siz ikram ve ihsan sahibisiniz Gönül almasını bilir, misafiri seversiniz, n’olur oğlumu bana satın der Efendimiz adamcağıza yer gösterir ve dirhemlerini yine ona uzatırlar “tercih Zeyd’indir buyururlar, “eğer sizinle gelmek isterse tek kuruş vermeden onu götürebilirsiniz, şayet yanımda kalmayı arzu ederse yanımda kalır Allaha yemin ederim ki ben, beni tercih edeni terk edemem!
Harise bu cevaba memnun kalır, yanındakilere dönüp “işte adalet budur diye mırıldanır
Efendimiz Zeyd’e misafirlerini gösterip sorar: “Bunları tanıyor musun?
Evet Biri babamdır, öbürü amcam
Seni almaya gelmişler, onlarla gitmek ister misin?
Zeyd iki göz iki çeşme ağlamaya başlar “Siz benim hem babam hem amcamsınız diye hıçkırır, “n’olur beni götürmelerine izin vermeyin, ölene kadar yanınızda kalayım! Harise’nin şaşkınlığı, kızgınlığa döner, “yazıklar olsun sana der, “demek köleliği hürriyete, sahibini ebeveynine tercih ediyorsun öyle mi?
Bunu anlayamazsınız baba Dünya bir yana, Allah’ın Resulü bir yana
O benim oğlumdur
Efendimiz çok hislenir onu elinden tutup Kabei muazzama’ya götürürler Hacerül esved’in yanıbaşında durur ve “şahid olunuz ki buyururlar, “Zeyd benim oğlumdur O bana varis, ben ona varisim İşte o günden sonra onu Muhammed oğlu Zeyd diye çağırmaya başlarlar Ta ki “Evladlarınızı babalarının ismiyle çağırın, Allah katında böylesi daha doğrudur ayeti gelene kadar
Hazreti Zeyd Efendimizle bir çok tebliğ seferine çıkar Taif’te Serveri Kâinat’la birlikte taşlanırlar Hicret emir buyurulduğunda düşünmeden Medineye koşar, Efendimiz onu Useyd bin Hâfız’la din kardeşi yaparlar
Zeyd’in ömrü mücadeleyle geçer bütün harblere iştirak eder ve sayısız seriyyeye katılır Sadece Müreysi gazasında Efendimizin vekili olarak Medine’de kalır
Mute cengi öncesi Efendimiz 100 bin kişilik Bizans ordusunun üzerine üç bin kişilik bir kuvvet yollar ve “komutanınız Zeyd’dir buyururlar, “O şehid olursa yerine Ca’fer geçsin, o da şehid olursa komutayı Abdullah bin Revaha alsın! O da şehit olursa
Üçünün de şehadeti açıktır ve öyle de olur Efendimiz harbin bütün şiddeti ile sürdüğü demlerde mimberdedirler Birden yüzleri değişir gözlerinden yaşlar boşanmaya başlar “İşte Zeyd şehit oldu, bayrağı Ca’fer aldı O da şehid oldu, bayrağı Abdullah aldı O da şehid oldu bayrağı Halid bin Velid aldı Cenabı Hak zaferi Halid’e müyesser kıldı buyururlar
Bir defasında da Zeyd bin Harise’nin cennette deve derisinden yapılmış tulumlar gibi iri narlar arasında bulunduğunu haber verir Cennette, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hatır ve hayalinize gelmeyecek nimetler vardır buyururlar
Efendimiz defalarca Zeyd’i meth ederler, ancak Kur’ânı kerimde adı açıkça zikredilen tek sahabe odur
Kur’an’da, Ahzâb Suresi’nde elmalı tefsiri
37 Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan korkdiyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun İnsanlardan çekiniyordun Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın Allah'ın emri de yerine getirilmiştir
Evlerin soyulduğu, kervanların basıldığı, insanların tutsak edildiği yıllar
Yemenli bir ana oğul, sevdiklerinin hasretini dindirmek için yola çıkarlar Ancak hasım kabilenin cengaverleri Suda Hatun ile oğlu Zeyd’i yakalar, esir tüccarlarına satarlar İnsan tacirleri bunları hayvan gibi bağlar ve Ukaz Panayırına getirip satılığa çıkarırlar Mekke eşrafından Hakim bin Hizâm mahzun bakışlı Zeyd’e kıyamaz Onu satın alır ve şefkatle kucaklanacağı bir eve (halası Hazreti Hatice’ye) bırakır Hatice (radıyallahü anha) bu sevimli çocuğu çok sever, onu kocasına hediye eder Hazreti Muhammed köle kullanmaktan hoşlanmaz, boynu bükük yavrunun başını okşar ve hürriyetini bağışlar
Evet Zeyd’in yaşı küçüktür ama saf değildir Uğruna Kâinatın yaratıldığı Server’in farkını fark edecek kadar akıllıdır Hakiki hürriyetin “ona köle olmaktan geçtiğini çok iyi anlar Azad edilmesine rağmen bu kapıdan ayrılmaz Hoş, ona ne annesi Hazreti Hatice’den daha iyi bakabilir, ne de babası Muhammed Aleyhisselam kadar ilgilenebilir
Zeyd, fıtraten temizdir ama bu kutlu eşikte tevazu, merhamet, cömertlik, ahde vefa gibi güzel huylarla donanır Güleryüzlüdür, tatlı dillidir, efendiliği ile göz kamaştırır İnsana güven verir, görenin içi ısınır Eh adı “emine çıkan bir Resul’ün terbiyesinden geçen biri başka nasıl olabilir ki
Aradan yıllar, uzun yıllar geçer Efendimiz İslâmı duyurmakla vazifelendirildiğinde Zeyd seve seve iman eder ki, Hatice, Ebû Bekir ve Ali’den (radıyallahü anhüm) sonra dördüncü Müslümandır
Karar kendisinin
Bu arada evlad hasreti ile yanıp tutuşan Harise deli ane olmuş, köşe bucak oğlunu aramaktadır Hani öldüğünü bilse koşup mezarına kapanacaktır ama habersizlik daha acıdır Nerede bir çocuk görse yüreği yanar, sabah rüzgarlarına, aya, güneşe haber sorar Oğulları Kays, Amr, Yezid ve Cebel’e “vasiyetim olsun der “Zeyd’imi bulun ve ona iyi bakın
Olacak bu ya o yıl Kâbe’ye gelen Yemenlilerden biri Zeyd’i tanır ve babasına çıtlatır Adamcağız büyük bir heyecan ile Efendimizin kapısını çalar Bir kucak dolusu dirhemi önüne döker ve “siz ikram ve ihsan sahibisiniz Gönül almasını bilir, misafiri seversiniz, n’olur oğlumu bana satın der Efendimiz adamcağıza yer gösterir ve dirhemlerini yine ona uzatırlar “tercih Zeyd’indir buyururlar, “eğer sizinle gelmek isterse tek kuruş vermeden onu götürebilirsiniz, şayet yanımda kalmayı arzu ederse yanımda kalır Allaha yemin ederim ki ben, beni tercih edeni terk edemem!
Harise bu cevaba memnun kalır, yanındakilere dönüp “işte adalet budur diye mırıldanır
Efendimiz Zeyd’e misafirlerini gösterip sorar: “Bunları tanıyor musun?
Evet Biri babamdır, öbürü amcam
Seni almaya gelmişler, onlarla gitmek ister misin?
Zeyd iki göz iki çeşme ağlamaya başlar “Siz benim hem babam hem amcamsınız diye hıçkırır, “n’olur beni götürmelerine izin vermeyin, ölene kadar yanınızda kalayım! Harise’nin şaşkınlığı, kızgınlığa döner, “yazıklar olsun sana der, “demek köleliği hürriyete, sahibini ebeveynine tercih ediyorsun öyle mi?
Bunu anlayamazsınız baba Dünya bir yana, Allah’ın Resulü bir yana
O benim oğlumdur
Efendimiz çok hislenir onu elinden tutup Kabei muazzama’ya götürürler Hacerül esved’in yanıbaşında durur ve “şahid olunuz ki buyururlar, “Zeyd benim oğlumdur O bana varis, ben ona varisim İşte o günden sonra onu Muhammed oğlu Zeyd diye çağırmaya başlarlar Ta ki “Evladlarınızı babalarının ismiyle çağırın, Allah katında böylesi daha doğrudur ayeti gelene kadar
Hazreti Zeyd Efendimizle bir çok tebliğ seferine çıkar Taif’te Serveri Kâinat’la birlikte taşlanırlar Hicret emir buyurulduğunda düşünmeden Medineye koşar, Efendimiz onu Useyd bin Hâfız’la din kardeşi yaparlar
Zeyd’in ömrü mücadeleyle geçer bütün harblere iştirak eder ve sayısız seriyyeye katılır Sadece Müreysi gazasında Efendimizin vekili olarak Medine’de kalır
Mute cengi öncesi Efendimiz 100 bin kişilik Bizans ordusunun üzerine üç bin kişilik bir kuvvet yollar ve “komutanınız Zeyd’dir buyururlar, “O şehid olursa yerine Ca’fer geçsin, o da şehid olursa komutayı Abdullah bin Revaha alsın! O da şehit olursa
Üçünün de şehadeti açıktır ve öyle de olur Efendimiz harbin bütün şiddeti ile sürdüğü demlerde mimberdedirler Birden yüzleri değişir gözlerinden yaşlar boşanmaya başlar “İşte Zeyd şehit oldu, bayrağı Ca’fer aldı O da şehid oldu, bayrağı Abdullah aldı O da şehid oldu bayrağı Halid bin Velid aldı Cenabı Hak zaferi Halid’e müyesser kıldı buyururlar
Bir defasında da Zeyd bin Harise’nin cennette deve derisinden yapılmış tulumlar gibi iri narlar arasında bulunduğunu haber verir Cennette, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hatır ve hayalinize gelmeyecek nimetler vardır buyururlar
Efendimiz defalarca Zeyd’i meth ederler, ancak Kur’ânı kerimde adı açıkça zikredilen tek sahabe odur
Kur’an’da, Ahzâb Suresi’nde elmalı tefsiri
37 Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan korkdiyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun İnsanlardan çekiniyordun Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın Allah'ın emri de yerine getirilmiştir