Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Kur'an-ı Kerim'deki Allah ile insan arasındaki ilişkiler

Kur'an-ı Kerim'deki Allah ile insan arasındaki ilişkiler

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
KUR`ÂNI KERİM’DEKİ
ALLAH İLE İNSAN
ARASINDAKİ İLİŞKİLER

Allah’ın dîni ve şeriat, dünya kurulduğundan bu yana hiç değişmemiştir Allah’ın şeriati hep aynıdır Temel faktörlerin hiçbirinde değişiklik yoktur Aslî dîn unsurları, yeşeren yeni bir meyve gibi her nebînin bulunduğu devrede aynı özellikte yaşanmıştır Zaman içerisinde iblis insanlara adım adım tesir etmek suretiyle onların bu istikametteki dizaynını bozmuştur Yine zaman içerisinde yeni bir peygamberle başlangıçtaki aynı şeriat yeniden hayata geçirilmiştir Aradan yüzlerce, bazen binlerce yıl geçmiş, şeriat gene değişmiş; sonra başka bir peygamber geldiği zaman Allahû Tealâ ona da aynı şeriati yaşatmıştır Sonra aradan geçen yüzyıllar gene şartları değiştirmiş ve arada büyük farklılıklar oluşmuştur Buradan çıkarılması lâzım gelen çok ciddî bir sonuç vardır Aslında Allahû Tealâ’nın ortaya koyduğu gerçekler, Allah’ın insanlara olan vasiyeti hiç değişmemiştir Bu sebeple Allahû Tealâ: “Biz insanları hanif fıtratıyla yaratırız ve sadece hanif dîni diye bir tek dîn vücuda getirdik buyuruyor
Allah’ın bütün insanlara vasiyeti aynıdır Nedir Allah’ın vasiyeti? Ruhumuzu, fizik vücudumuzu, nefsimizi ve irademizi sahibimiz olan Allah’a teslim etmemiz Allah’a teslim olmak insanlara ne sağlar? Cennet saadetinin en üstününü, dünya saadetinin bütününü sağlar; Allah’ın emrettiği dînin yaşanmasını sağlar
Dîn, bir mutluluk vasıtasıdır Kim mutsuzsa bilsin ki; dînin gereklerini yaşayamadığı için mutsuzdur Huzursuz olmanın arkasında sadece bir tek bu sebep yatar
Allahû Tealâ hepimizi hanif fıtratıyla yarattı
Biz bütün insanlar hanif fıtratıyla yaratılmışız

30RUM30: “Fe ekım vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtretallâhilletî fetaren nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyim(kayyimu), ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne)

Hanif olarak kendini dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah insanları hanif fıtratıyla yaratmıştır Allah’ın yaratmasında değişme olmaz Kayyim olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur Fakat insanların çoğu bilmez

Allah’ın bir tek dîni var: Hanif Dîni Allah’ın vasiyetini yerine getirebileceğimiz, 4 teslimi yapabileceğimiz, kâinatın tek dîni Dîn olarak sadece hanif dînini yaratmış ve insanı da sadece o dîni yaşayabilecek olan özellikle yaratmıştır
Allahû Tealâ’nın ne istediğine dikkatle bakın Çok şey istemiyor; O ibadetlerinizi istemiyor; sadece sizin mutlu olmanızı istiyor
Allah’ı tanımayan, mutluluğun ne olduğunu bilmeyen insanlar, kendilerini Allah’ın yarattığını ve bu fıtratla yarattığını bilmeyenlerdir
Allah insanı sadece bir tek sebeple, bir tek hedefe dayalı olarak yaratıyor İnsanın hem bu dünyada mutlu olmasını istiyor, hem de kıyâmetten sonra cehennem hayatı değil, cennet hayatı yaşamasını istiyor Bu mutlulukların arkasında da sadece sizden bir tek dilek sahibi olmanızı istiyor: ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK Hepsi bu kadar Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o kişinin gireceği yer mutlaka Allah’ın cennetidir Yetmez, onun ruhunu Allah’a ulaştırmasına kadar geçecek zaman parçasında o kişinin bu hedefe varmasını Allah garanti ediyor, kişiye bir görev düşmüyor Onun bu konudaki gerekli herşeyi yapabilmesini Allah o kişinin kalbine verdiği dizaynla gerçekleştiriyor, o kişiyi buna arzulu ve ehil kılıyor İbadetlerin istenmesi gerekmiyor, kendiliğinden gerçekleşiyor
Öyleyse Allahû Tealâ’nın: “Allah sizin için güçlük dilemez, Allah sizin için kolaylık diler sözünden neyi kastettiğini anlayabiliyor musunuz?
Allah, sizin zora koşulmanızı istemiyor İstemediğiniz şeyleri yapmanızı istemiyor Sadece diyor ki:
Bana ulaşmayı dileyin!
Allah’ın sizden bir tek talebi var: Allah’a ulaşmayı dilemek Geri kalan O’nun işi O herşeyi üzerine alıyor Size namazı O sevdirecek, namazı siz sevmiyorsunuz Size orucu O sevdirecek, orucu siz sevmiyorsunuz Size Allahû Tealâ bu ikisinden daha önemli olan başka bir şeyi sevdirecek, Allah’ı zikretmeyi sevdirecek
Sadece Allah’ı tanımadığınız için mutluluğun o kadar uzağındasınız ki O’nun sizi ne kadar çok sevdiğini bir bilseniz O’nun sizin mutluluğunuzu ne kadar çok istediğini bir bilseniz O’nun bu arzusunu siz elinizin tersiyle iterek istemiyorsunuz Kendi mutluluğunuzu istemiyorsunuz
İnsan olarak yaratılan mahlûk, Allah’ın katında kainatta yarattığı bütün canlı ve cansızları uğruna yaratacak kadar büyük değer taşıyor Ne yazık ki; insanların çoğu, yaratılışlarının arkasında var olan hakikatlerin hiçbirini bilmeden bu dünyada yaşarlar sonra bir gün ölüp giderler
Allahû Tealâ, bütün insanların hepsini mutluluğa davet ediyor Kur’ânı Kerim, bütün insanlar için bir saadet davetiyesidir Kur’ânı Kerim, bütün insanlar için bir saadet reçetesidir Kur’ânı Kerim, bütün insanlar için bir saadet garantisidir
Kur’anı Kerim’de bildirildiğine göre insanlar 28 basamaklık bir dizayn içerisinde yaşarlar 28 basamak, 4 tane 7 basamaktan oluşur
Başlangıçta herşey, Allahû Tealâ tarafından kişinin bir dileğine bağlı kılınmış Eğer başkalarının Allah’ın yoluna girmesini engellemiyorsanız ve onların kötülüğünü istemek gibi bir genel huyunuz yoksa, siz ehilsiniz Allah sizi mutlaka Kendisine seçer Ama seçtiklerinin sadece bir kısmı Allah’a ulaşmayı dilerler Kurtuluşa ulaşabilenler, mutluluğu yaşayabilenler de onlardır
Şu zavallı dünyada özellikle kendilerini akıllı sanan birçok insan, kendilerine göre bir dünya çizmişlerdir Kendilerini yaratan Allah’ı hiçe sayarak mutluluktan uzak bir zavallılığın merkezinde yaşamaktadırlar
Şeytan, “Allah’a ulaşmayı dilemenizi istemez Allah’ın bizden istediği bu çok basit dileği yerine getirmemekle elinizin tersiyle mutluluğu itiyorsunuz O, böyle bir dilekte bulunmamanız için hayatının bütün hilekârlıklarını kullanır
Eğer siz Allah’a ulaşmayı dilerseniz hiçbirşey, şeytan da dahil olmak üzere hiçbir varlık Allah’ın cennetine girmenize engel olamaz!
Zamanımızın âlimleri bu konu hakkında gerçekleri anlatmıyorlar çünkü bilmiyorlar Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:

42ŞURA13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmud dîne ve lâ teteferrekû fîh(i), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(i), allahu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(u)

Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayındiye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi, sizin için de (Allah) şeriat kıldı Müşriklere, kendilerini davet ettiğin şey (Allah’a davet) ağır geldi Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni O’na (Kendisine) ulaştırır

Allah kullarını yaratır ve seçer Kimleri seçer? Başkalarına karşı kötü şeyler düşünmüyorsanız, onlar size bir şey yapmadıkça siz onlara kötülük yapmayı düşünmüyorsanız sizin kalbinizde hayır vardır Bu kadarı yeterlidir Allah sadece kalbinde hayır bildiklerini seçer
Allah’ın seçtiği kimseler Allah’a ulaşmayı ya dileyecekler ya da dilemeyecekler
Dilemediğiniz taktirde bakınız Allahû Tealâ ne buyuruyor:

10YUNUS7: “İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne)

Muhakkak ki; onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır

10YUNUS8: “Ulâike me’vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne)’’

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir)
Yunus Suresinin 7 ve 8 âyeti kerimeleri bir tek sebebe dayanmış: Kim Allah’a ulaşmayı dilemezse o kişinin kurtuluşu mümkün değildir
Peki dilerse ne olur? Dilerse, Kur’ânı Kerim’de bu kişi, “âmenû olandır O kişi âmenû olmuştur Allah’a ulaşmayı dileyen herkes âmenû olmuştur Allahû Tealâ, Vel’Asr Suresinde şöyle buyuruyor:

103VEL ASR 1: “Vel asr(i)

Asra (zamana) yemin ederim

103VEL ASR2: “İnnel insâne le fî husr(in)

Muhakkak ki insanlar hüsrandadırlar

103VEL ASR3: “İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr(i)

Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilussalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah’a ruhen ulaşıp) Hakk’ı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç

Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilussalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah’a ruhen ulaşıp) Hakkı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç
Ama âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hüsranda değillerdir
Kimdir hüsranda olanlar? Mu'minun Suresinin 103 âyeti kerimesi hüsranda olanları vasıflandırıyor:

23MU’MİNUN103: “Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(e)

Kimin mizanı (sevap tartıları) (kıyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardır, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardır

Kur’ânı Kerim, âmenû olanların hüsranda olmadığını söylüyor Allah’a ulaşmayı dileyen hiç kimse hüsranda olamaz Olamazsa açık hüküm koyuyor Allahû Tealâ; “Onların gidecekleri yer Allah’ın cennetidir

Sevgili okuyucular, bir dileği dilemek veya dilememek insan hayatının en önemli dönüm noktasıdır Cehenneme gidenlerin bu durumda Allah’ı suçlamaya hakları var mı? Allah’ı cezalandırıcı bir Tanrı olarak tanımaları, mutsuzluklarının sebebini Allah’a dayamaları, başka insanlara dayamaları haklı bir müdafaa mı?
Sizinle başka insanlar arasında bir “birleşik kaplar kanunu geçerlidir Topluma ne verirseniz onu geri alırsınız
Öyleyse: “Ben falanca kişiyle geçinemiyorum, o yüzden mutsuzum dediğiniz zaman, arkasında yatan sebebe dikkatle bakın Siz o kişinin size kötü davranması için acaba ne yaptınız? Hiç düşündünüz mü? Çok kolay bir şey kendinizi müdafaa etmeniz: “O bana kötü davranıyor ben, o yüzden mutsuzum
Öğretmeninin kendisine kötü davrandığını düşünenler, amirinin kendisine kötü davrandığını düşünenler, eşinin kendisine kötü davrandığını düşünenler, annesinin veya evlâdının kendisine kötü davrandığını düşünenler, mutsuzluklarını buna bağlayanlar, o mutsuzluğu kazanmak için ne yaptıklarını unutanlardır
Kendinize dikkatle bakın Bir birleşik kapların sonunda yaşıyorsunuz, onun sonucu: NE VERİRSENİZ, ONU GERİYE ALIRSINIZ
Öyleyse Allahû Tealâ’nın Kur’ân’ı, Kanunu, kâinatın yegâne dîni hanif dîni, Hz Musa zamanında yaşanan dîn, Hz İsa zamanında yaşanan dîn, Peygamber Efendimiz (SAV) zamanında yaşanan dîn, ve bunların hepsinin esasını teşkil eden Hz İbrâhîm zamanında yaşanan hanif dîni, sadece bir tek dileğe dayalıdır: Allah’a ulaşmayı dilemek
Dilerseniz, Allah garanti ediyor:
“Kim Bana ulaşmayı dilerse, o Benim cennetime girer
Öyleyse şimdi Allah’ı suçlayabilir misiniz? Eğer o Allah size bir tek dilekle (Allah’a ulaşmayı dilemekle) Allah’ın cennetine gireceğinizi garanti ediyorsa, O’nu cezalandırıcı bir Tanrı olarak düşünebilir misiniz?
Düşünüyordunuz ve mutsuzdunuz, hâlâ mutsuzsunuz Arkasında başka insanlar yok, arkasında Allah yok, arkasında sadece sizin nefsinizin afetleri ve o afetlere tesir etmek imkânının sahibi olan şeytan var (ona bu imkânı verdiğiniz sürece)
Öyleyse başka bir sual Cennete girmeyi istiyor musunuz? Hepiniz “evet diyorsunuz Öyleyse cennete girmeyi isteyen sizler, Allah’a ulaşmayı isteyin, cennet sizin
Allah’a ulaşmak size adım adım büyüyen bir huzur verecektir
İşte 28 basamaktan oluşan Allah’ın yolunda geçirdiğiniz merhaleler:
Birinci basamak, bütün insanlar olayların içinde yaşarlar Bu herkese açık bir durumdur
İkinci basamak, bu olayları muhakeme ve mukayese ederler ve bir hükme varırlar
Bu basamakta seçilirsiniz Eğer hedefiniz, size hiçbir şey yapmadıkları halde başka insanlara düşmanlık etmek ise seçilmezsiniz Ama böyle bir yapının sahibi değilseniz, o zaman mutlaka seçileceksiniz Allahû Tealâ’nın sizden istediği şey, bu seçilmenin arkasından sizi imtihan ettiğinde, Allah’a ulaşmayı öne almanız; hedef edinmeniz
Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 156 âyeti kerimesinde şöyle buyuruyor:
2BAKARA156: “Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(e)

Onlar ki; kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’nun için yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız) dediler

Sevgili okuyucular, Allahû Tealâ’nın dizaynına dikkatle bakın O, her zaman sizden yanadır; her zaman sizin mutluluğunuz için herşeyi yapmaya hazırdır Siz, O’nun için bir şey yapmadığınız sürece karşılığını alamazsınız Ne verirseniz, onun karşılığını alacaksınız

10 İHSAN

1 Öyleyse, Allah’a ulaşmayı dilerseniz, o zaman mutlaka Allahû Tealâ, Rahîm esmasıyla (ismiyle) sizin üzerinizde tecelli eder
2Bu tecelli evvela gözlerinizdeki hicabı mestureyi alır
3Sonra kulaklarınızdaki vakrayı alır
4 Sonra kalbinizdeki ekinneti alır
5 Yerine Allahû Tealâ ihbat koyar

Allah’ın sizin için hedef gösterdiği şeyleri anlamanıza mani olan vakra, kulaklarınızın içindeki manevî bir etkendir Kulaklarınız sözleri duyar ama siz irşada müteallik hususlarda o kulağınıza ulaşan sözlerin manasına varamazsınız Kulaklarınız duyar ama zihniniz işitmez
Yetmez, irşad makamına sadece bakarsınız, onu göremezsiniz Başka insanlardan onu ayıran mürşidlik kavramının muhtevası hakkında bir fikrin sahibi olmadığınız için, ona bakarsınız, onu alelâde bir insan zannedersiniz çünkü müktesebatınız o kadardır
Bunlara ilâveten nefsinizin kalbinde ekinnet var İrşada müteallik şeyleri idrak etmenize mani olur
Bu engellerle donatılarak yaratıldınız Allahû Tealâ sizi, mutluluğunuzda sizin payınız olsun diye böyle yarattı
Kararı veremezseniz, Allah’a ulaşmayı dileyemezseniz Allahû Tealâ ne gözlerinizdeki hicabı mestûreyi, ne kulaklarınızdaki vakrayı, ne de kalbinizdeki ekinneti alır Tabiatıyla ekinneti almadığı için de onun yerine ihbat koymaz Ama eğer Allah’a ulaşmayı dilerseniz Allah mutlaka “Er Rahîm esmasıyla (ismiyle) üzerinizde tecelliye başlar Bu tecelli, yukarıda anlatılan sonuçlara yol açar
Allahû Tealâ, gözünüzdeki o görünmez gözlükleri alır İrşad makamına bu idrake vardıktan sonra bakarsanız onun söylediklerini işitmeye başlayacaksınız O zaman onun herhangibir kişi olmadığını, onun irşad makamının sahibi olduğunu öğreneceksiniz İç dünyanız bu tanımlamayı yapabilecek İrşad makamının söylediklerinin sadece manasına varmayacaksınız, onu kalbinize indireceksiniz ve idrak edeceksiniz; kendinize mal edeceksiniz Öyle ki; başka birisi onun dışında bir şeylerle size ulaştığı zaman, o bilgilerinize olan, Allah’ın öğretisine olan güveninizle ona karşı çıkmayı başaracaksınız, Bir tane Kur’ânı Kerim var, her tarafta aynı Kur’ânı Kerim, aynı âyetler Hangi âyetten bahsediyorsanız hiç kimse o âyetin yokluğunu iddia edemez Öyleyse kuvvetli olan sizsiniz
7 basamaktasınız Allahû Tealâ ise size olan yardımını bırakmaz Kanun nasıl? Siz Allah’a bir adım atacaksınız, Allah size 10 adım atacak Henüz 5 adım attı Siz bir adım attınız; Allahû Tealâ’nın sizi seçmesinden sonra Allah’a ulaşmayı dilediniz Bu dileğiniz üzerine Allahû Tealâ size 5 tane ihsanda bulundu:

1 Rahîm esmasıyla tecelliye başladı
2 Gözlerinizdeki o gizli perdeyi aldı
3 Kulaklarınızdaki işitme engelini aldı
4 Kalbinizdeki idrak etme engelini aldı
5 Oraya idrak etmeyi mümkün kılan ilâhi bir kompüter koydu
6 Sonra nefsinizin kalbine ulaşır Kalbinizin (nefsinizin kalbinin) şeytanın karanlıklarına dönük olan kapısını, Allah’tan gelecek olan nurlara doğru döndürür
7Allahû Tealâ, göğsünüzden nefsinizin kalbine bir manevi yol açar Zikir yaptığınız zaman Allah’ın katından gelen nurların, nefsinizin kalbine ulaşıp da orada yerleşmelerini temin etmek için
İnsan olarak sadece fizik vücudunuzun var olduğunu zannediyordunuz Oysa ki; fizik vücudunuzun içinde, bir nefsiniz, bir de ruhunuz var Unutmayın, nefsinizin kalbi afetlerle dolu Bu afetler sebebiyle bütün kötülükler nefsinizin kalbindedir Bütün insanların kalbi irşad makamına ulaşmadan evvel mutlaka kapkaranlıktır; %100 afetlerle doludur Öfke, kin, kıskançlık, haset, iptilalar, isyan, müraailik, zan, vefasızlık, küfür, hırs, şehvet, cimrilik, zulüm, yalan, dedikodu, adaletsizlik, nankörlük, gururkibir, cehalet, sabırsızlık, fitne, fesat Bütün bunlar nefsinizin afetleridir
Bütün insanların nefsi %100 afetlerle dolu olarak, ruhu da %100 güzelliklerle, hasletlerle dolu olarak yaratılır
Nefsinizde isyan mı var, ruhunuzda itaat var
Nefsinizde nefret mi var, ruhunuzda sevgi var
Nefsinizdeki bütün afetlerin zıddı olan bütün pozitif faktörler, ruhunuzda hasletler olarak mevcuttur
8 Göğsünüzden kalbinize bu nur yolu açıldıktan sonra yapmanız lâzım gelen şey ara sıra, Allah, Allah, Allah, Allah diye Allah’ın ismini zikretmek Bunu yaptığınız zaman nefsinizin kalbine Allahû Tealâ rahmet ile fazl ve rahmet ile salâvât adında iki grup nur gönderir Rahmetler kargo uçakları gibidir Fazılları ve salâvâtı beraberinde taşırlar Göğsünüze kadar gelen bu nurlar mutlaka Allah’ın açtığı o yolu takip ederek nefsinizin kalbine ulaşır
Nefsinizin kalbine giren rahmet, fazl ve salâvâttan fazıllar daha ileride kalbinizde yerleşeceklerdir ama bu aşamada yani daha mürşidinize ulaşmadan evvel (nefsinizin kalbi mühürlü durumdayken) fazl ve salâvât kalbin içine giremez Sadece rahmet kalbinizin içine sızabilir
İnsanın ne kadar çok negatif faktörle yüklü olduğunu görüyor musunuz? Bütün nefsiniz afetlerle dolu Gözlerinizde hicabı mesture, kulaklarınızda vakra, kalbinizde ekinnet var Allah’ın emirlerini yapmamanız için neredeyse herşeyle donatılmışsınız Ama bütün bunlardan sizi kurtaracak olan şey, sadece bir tek dilek: Allah’a ulaşmayı dilemek Sonra herşeyi Allah gerçekleştiriyor
9 Rahmet nurları kalbe sızabilir, nefsinizin kalbinde bir küçücük birikim yapar bunlar, %1 derken, %2 Bu rakam %3’e hiç ulaşmaz Çünkü nefsinizin kalbinde onları tutabilecek olan bir kuvvet yok Tam aksine onları oradan kapı dışarı edecek olan başka bir faktör var Bütün insanların nefsinin kalbinde küfüryazar Bu “küfür kelimesi rahmete karşı da, fazla karşı da çekiş değil, itici bir kuvvetin sahibidir Bu sebepten, bir insanın kalbinde %2’den fazla nur birikimi oluşmaz %2’yi tamamladığınız ve Allahû Tealâ’nın tarifine göre huşû sahibi olduğunuz zaman Allahû Tealâ sizin yeni bir hüviyete girmenizi sağlar Artık siz mürşide ulaşmak isteyen bir insan olursunuz Kalbinizdeki ekinnet, kulaklarınızdaki vakra alınınca, onun söylediklerini anlamaya başlarsınız Anlarsınız ki Allahû Tealâ sizden sizin mutluluğunuzdan başka hiçbir şey istemiyor
10 İbadetlerinizin Allah’a hiçbir faydası yoktur Allah sizi O’na ibadet edesiniz diye yaratmadı ama ibadet ederseniz bundan derecat kazanacaksınız Sizin için faydalı olan budur Eğer zikir yaparsanız nefsinizin kalbindeki nurlar giderek artacak, dünya hayatında da mutluluğu yaşayacaksınız Bu kişiye mürşidini gösteren ve o kişinin kalbindeki ekinneti alıp ihbat koyan Allahû Tealâ, irşad makamına karşı bir sevgi aşılar Artık o kişi, mürşidine ulaşmayı mutlak olarak dileyen birisidir Ve o kişi hacet namazını kıldığında, Allah ona mutlaka mürşidini gösterir Bazen hacet namazı kılmadan da gösterir ve kişi gönlünden gelerek, isteyerek mürşidine ulaşır
Kişi bu adımı atarsa, Allah’ın bu 10 ihsanından sonra kendisine düşen ikinci adımı atmış olur Birinci adımda ne yaptı kişi? Allah’a ulaşmayı diledi Kendisinden bekleneni yaptı, karşılığında 10 tane ihsan aldı
İkinci adımı attı, Allah’ın gösterdiği mürşide ulaştı Dikkat edin, onun için vazgeçilmez bir şeydir bu O artık yaşamasının mutlaka irşad makamının irşadıyla mümkün olduğunu idrak etmiş bir insandır Mutluluğun arkasında onun olduğunu görür ve ona ulaşıp tövbe eder; mürşidini sever Tâbî olduğu anda ikinci adımı atmıştır Buna karşılık Allahû Tealâ’dan 10 tane mükâfat alacaktır Bu mükâfatın herbirinin adı ni’mettir

10 Nİ’MET

Şimdi bu 10 tane ni’meti inceleyelim

1 Devrin İmamı’nın Ruhu başınızın üzerine gelir, yatay vaziyette yaklaşık 1 metre yukarınıza yerleşir Allah’ın birinci ni’meti Bu noktadan itibaren, bu ni’met başınızın üzerinde olduğu için, bundan sonra Allah’ın size vereceği bütün ihsanlar artık “ihsan adıyla anılmayacaktır, ni’met hüviyetindedir
Görüyor musunuz engelleri? Allahû Tealâ, irşad makamını görüp ondan haberdar olmayasınız diye gözlerinize hicabı mesture koymuş
İrşada müteallik olan şeyleri anlamayasınız diye kulaklarınıza vakra koymuş
İdrak edemeyesiniz diye, anlamanın daha derinine giremeyesiniz diye kalbinize ekinnet koymuş,
Kalbinizin iki tane kapısı var Allah’ın kapısı mühürlü; içeriye hiçbir şey giremez Şeytanın kapısı açık; karanlıklar mütemadiyen nefsinizin kalbini dolduruyor
Bütün bu sıkıntılardan sizi kurtaracak olan şey ise bir tek şey: Allah’a ulaşmayı dilemek Dilediğiniz zaman bunların hepsi sizden alınıyor Allah’ın ne kadar kolay bir şeyle, ne kadar çok lütûfta bulunduğunu anlıyor musunuz? Bir tek dileğiniz üzerine Allah’ın bütün engelleri önünüzden kaldırdığını görüyorsunuz Allahû Tealâ engellerin hepsini kaldırıyor ve siz Allah’ın yolunda ilerleyebilecek olan bir hüviyete getiriliyorsunuz
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Allah’ın birinci kanunu 1’e 10’dur Bir adım attınız, Allah’a ulaşmayı dilediniz, derhal işitti, bildi ve gördü Onun üzerine size 10 tane ihsanda bulundu Bu 10 tane ihsanla Allah’ın gösterdiği mürşide ulaştınız, mutlaka gösterir Önünde diz çöküp tövbe ettiniz
Birinci ni’met derhal başınızın üzerine gelip yerleşir Bu sizi bütün zülmanî ilimlerden korur Cinler sizin vücudunuza giremez ve size büyü yapılamaz; büyü yapıldığı zaman, onu yapan kişinin kendisine döner Bu, Allahû Tealâ’nın ilk ni’metidir
2 İkinci ni’met olarak Allah nefsinizin kalbinin mührünü açtı Bütün kalpler başlangıçta mühürlüdür, içinde de küfür yazar
2BAKARA6: “İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne)

Onlar muhakkak ki kâfirdirler Onları ikaz etsen de, etmesen de (onlar için) eşittir (birdir) Îmân etmezler (mü’min olmazlar)

2BAKARA7: “Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ semıhim ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun)

Allah onların kalpleri üzerine (kalplerindeki rahmet kapısının üzerine) ve (kalplerindeki) işitme (sem’i) hassasının üzerine mühür vurdu (mühürledi) (Ve kalplerindeki) görme (basar) hassasının üzerine GIŞAVET (adlı) bir perde (çekti) Onlar için azîm (büyük) bir azap (var)

3 Allahû Tealâ kalbin mührünü açarsa ne olur? Açarsa küfre ulaşır Küfrü nefsinizin kalbinden alır, atar Bu, üçüncü ni’mettir
4 Sonra da kalbinizin içine “îmân kelimesini yazar Bu noktadan itibaren mü’minsiniz Herkes zanneder ki; Allah’a inanan mü’mindir, inanmayan kâfirdir Allahû Tealâ tarif veriyor: Kalbinde küfür yazan kâfirdir “Kâfir kelimesi, küfrün sahibi anlamına gelir Kalbinde “îmân yazan mü’mindir “Mü’min kelimesi, îmânın sahibi anlamına gelir
Herkesin doğuştan itibaren kalbinde yalnız küfür yazar Herkes Kur’ânı Kerim’e göre kâfir hükmünde doğar; doğuştan dalâlettedir
İşte dalâletten kurtulduğunuz nokta, mürşidinize ulaştığınız noktadır Çünkü, o gün hidayete adım atacaksınız
Allah kalbinizin mührünü açtı
Kalbinizin içindeki küfür kelimesini aldı
Kalbinizin içine îmânı yazdı
Bütün bunların oluşması için gerekli olan şeyi gerçekleştirdi; Devrin İmamı’nın Ruhunu başınız üzerine getirip yerleştirdi 4 tane ni’met
5 Beşincisi, Furkan Suresinin 70 âyeti kerimesine göre, sizin o güne kadar işlediğiniz bütün günahları sevaba çevirdi Kim olursanız olun, ne kadar büyük günahlar işlemiş olursanız olun, Allah’a göre farketmez Hepsini mutlaka sevaba çevirir

25FURKAN70: “İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(in), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen)

Ama (mürşidin önünde) tövbe eden ve (mürşidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazıldığı için) mü’min olan ve (aynı sebeple) nefsi ıslâh edici ameller işleyen kişinin Allah günahlarını sevaba çevirir Ve Allah günahları sevaba çeviren ve rahmet gönderendir

“Kim bu istikamette Bize âmenû olur da, Bize ulaşmayı diler de mürşidine ulaşırsa, onun bütün günahlarını sevaba çeviririz diye buyuruyor Allahû Tealâ
Şimdi burada Mevlâna’yı hatırlayalım Ne diyordu Mevlâna Celâleddîn Rumi Hazretleri?
Putperest olsan da gel,
Mecusi olsan da gel,
Ateşe tapsan da gel,
Şeytana tapsan da gene gel
Bu dergâh, ümitsizler dergâhı değildirNeden böyle diyor acaba? Çünkü kişinin günahları ne kadar büyük olursa olsun, eğer o, ilmi aldıysa, Allah’a ulaşmayı dilediği andan sonra Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşırsa bütün günahlarının sadece affedilmeyeceğini, üstelik sevaba çevrileceğini; Allah’ın kendisine mağfiret edeceğini öğrenmiştir
İşte o güne kadar işlediği bütün günahlarını Allah sevaba çevirir Allah’ın 5 ni’meti
Bu noktadan itibaren hidayetler başlıyor
Böyle olduğu anda, o kişinin 10 tane ihsanla mürşidine ulaştığı ve mürşidine tâbî olduğu hem devrin imamı tarafından, hem de arşı tutan melekler tarafından görülür Hepsi her tövbe merasiminde, bu tarzdaki bir tövbe merasiminde hazır bulunur Kişi ihsanla gelse de, gelmese de hazır bulunur Kişi Allah’a ulaşmayı dilemiyorsa tövbesi ona hiçbir şey sağlamaz; sadece tövbe etmiş olur ama bir tek günahı bile o tövbe sebebiyle affedilmez
Burada olay açık şekilde görülüyor Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişi, kendisi bir şey yapmadığı halde, sırf ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı, hidayete ermeyi dilediği için, Allah onun için herşeyi yapar
İşte 6, 7, ve 8 ni’metler; ruh, nefs ve fizik vücud açısından gerçekleşiyor
6 6 ni’met; o kişinin ruhu, (10 tane ihsanla mürşidine ulaşmışsa) tövbe ettiği anda derhal vücudunu terkeder Kişi hangi irşad makamının elini öpmüşse, tâbî olmuşsa, ruh onun dergâhına ulaşır Bu birinci hidayet; ruhun Allah’a doğru “seyri sülûk isimli yolculuğuna başlamasıdır
7 7 ni’met, o kişinin nefsi tezkiye olmaya başlamasıdır Burada kişi zikir yapar: “Allah, Allah, Allah, Allah Allah’ın ismi tekrar edilir Bu zikri yaptığı zaman Allah’ın katından gelen rahmetle fazl ve rahmetle salâvât isimli iki grup nur, o kişinin göğsüne gelir ve göğsünden Allah’ın açmış olduğu yolu takip ederek kişinin kalbine ulaşır Bu noktada kalbe ulaşan rahmetle fazl, rahmetle salâvât bakar ki kalp mühürlü değil, mühür açılmış Kalbin üzerindeki o mühre ulaşan rahmetle fazl ve rahmetle salâvât, (4 grup enerji) mührü kalbin alt boyutuna doğru iter ve kalbin en altında bulunan zülmanikapıyı mühürler
O ana kadar o kişinin nefsinin kalbine devamlı karanlıklarını buradan sokan iblis, artık durmak mecburiyetindedir Çünkü kapı kilitlenmiştir, mühürlenmiştir Zikir boyunca nefsinizin kalbine şeytanın karanlıklarının girmesi mümkün değildir
Peki ne oldu? Rabbani kapıda yukarıda bir engel olan mühür, oradan ayrıldı, şeytana engel oldu Artık karanlıklar nefsinizin kalbine giremiyor Bunun manası, yukarıdan aşağı gelen rahmetle fazl ve rahmetle salâvât partikülleri, nefsinizin kalbine mutlak olarak ulaşacaklardır ve nefsinizin kalbini karanlıklardan %100 temizleyeceklerdir Daha işin başındasınız; daha yeni zikre başladınız, daha o gün nefsinizin kalbinde hiçbir karanlık kalmaz Birkaç dakika içinde nefsinizin kalbi tamamen Allah’ın nurlarıyla, rahmetiyle, fazlıyla ve salâvâtıyla işgal edilir Tertemiz, pırıl pırıl bir kalbin sahibi oldunuz Bu, zikir yaptığınız sürece devam eder; ötesine taşmaz
Görülüyor ki; 7 ni’met, nefsin kalbinin zikir sebebiyle aydınlanmaya başlamasıdır Nefsin hidayete adım atmasıdır
8 8 ni’met, fizik vücudun artık Allah’a kul olmaya başlaması, Allah’ın emir ve nehiylerine riayet etmeye başlamasıdır Fizik vücut da hidayete adım atmıştır
9 9 ni’met; kişi o güne kadar sevaplarına karşılık bire 10 alırken, artık bire 100’den 700’ e kadar almaya başlar
10 10 ni’met ise; o kişinin kalbine salâvât nuru da gelir
Kişi artık hidayete adım atmıştır Hidayet basamaklarında ilerlemek, amilüssalihata bağlı olarak gelişir

Zikir yaptığınız sürece nefsinizin kalbine Allah’ın niçin “îmân kelimesini yazdığının manasını anlarsınız Nefsinizin kalbine yazılan “îmân kelimesi, bir çekim gücünün sahibidir Yalnız fazılları kendisine çeker Fazıllar, ruhunuzun hasletleriyle paralel hüviyet taşır Ve nefsinizin kalbine ulaşan rahmet, fazl ve salâvâttan fazıllar, “îmân kelimesinin çekim gücüne kapılarak gelip “îmân kelimesinin etrafında toparlanmaya başlarlar Bir defa yerleştiler mi hiçbir kuvvet onları oradan ayıramaz Ne şeytan, ne de kalpteki karanlıklar! Karanlıklar işgal edilen yerleri terketmeye mecburdurlar Allah’ın Kanunu böyledir
İlk %7 nur birikimini sağladınız 1, 2 derken %7 oldu Nefsi Emmare’desiniz
Nefsi Emmarede’yseniz, nefsinizin kalbinde %7 nur birikti demektir Sonuç; fizik vücudunuzun içinde bir rehine olarak bulunan nefsiniz, 1 gök katının kapısını remote kontrol (uzaktan kumanda) yoluyla kontrol edebilecek olan anahtarı ele geçirdi Bu ele geçirme standartları içinde bir sonuçla karşı karşıyasınız Artık 1 gök katının kapısı sizin ruhunuza açıktır A'raf Suresi 40 âyeti kerimede Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
7 A’RAF40: “İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti), ve kezâlike neczîl mucrimîn(mucrimîn)

Muhakkak ki; âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler; onlara gök kapıları açılmaz Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız

“Kibirlilere ve Allah’ın âyetleriyle ve resûlleriyle alay edenlere gök kapılarını açmayız şeklinde buyuruyor Allahû Tealâ
Ama burada 1 gök katının kapısı sizin için açılıyor
%7 nur birikimi, Nefsi Emmare’desiniz Nefsinizin kalbindeki yalnız %7, artık Allah’ın emirlerini mutlaka yerine getirmek isteyen, yasak ettiği fiilleri işlemeyi hiç istemeyen bir hüviyet kazanıyor
Ruhunuz ise 1 gök katının kapısı açıldığı için ana dergâhın altın kapısından yukarıya doğru diğer ruhlarla beraber saf halinde yükseliyor ama o 1 katta kalıyor, ötekiler daha üst katlara çıkıyorlar
Ruhun Allah’a doğru yolculuğunun adı seyri sülûktur Allah’tan gelen bir emanet olan ruhunuz, gök katlarını birer birer aşarak Allah’a geri dönüyor,
Kişi zikrine devam ediyor İkinci bir %7 nur birikimi gerçekleştiği zaman Nefsi Levvame’de bulunuyor Kişi hataları hâlâ yapmaya devam ediyor ama biliyor ki onlar nefsinin afetlerinden kaynaklanıyor Nefsini kınıyor: “Ben bunları işlemek istemiyorum ama bu alçak nefs işliyor
Sonra bir daha %7 nur birikimi; Nefsi Mulhime; ruhun 3 gök katı
Bir daha %7 nur birikimi; Nefsi Mutmainne; ruhun 4 gök katı
Bir daha %7 nur birikimi; Nefsi Radiye; ruhun 5 gök katı
Nihayet 6 katta nurlanma hücresinde, yüzü oradan gelen beyaz çok açık yeşil bir nurdan, elleri ve yüzünün derileri çatlayan o ruh, başkalarıyla beraber her seferinde tedavi edilerek 6 kattan aşağı gönderilir Nefsi ise Mardiyye kademesindedir
Ama bir gün derileri çatlamaz Çatlamadığı gün fetih için hazırdır; elbiseleri değiştirilir; eline fetih kılıcı teslim edilir; kubbeden yukarı yükselir ve 7 katın altın kapısına ulaşır 7 beyaz mermerden, 7 basamaklı bir sahanlık, arkasında zemin kattaki altın kapının aynısı bulunur Önünde 7 halkadan oluşan bir zincir trabzanlara asılıdır Ruh, elindeki kılıçla bir defa vurur, zincir mutlaka ikiye ayrılır Masal gibi değil mi? Ama bunların hepsi hakikat Bir gün eğer dilerseniz göreceksiniz
Sevgili okuyucular, düşünce standartlarınızda iblis sizin mutluluğa ulaşmamanız için her türlü vesveseyi mutlaka verir Bu duyduğunuz, işittiğiniz, gördüğünüz şeyleri size yalanlar olarak kabul ettirmeye çalışır Ama kalp gözünüz açıldığı zaman bunların hepsinin birer hakikat olduğunu yaşayacaksınız O zaman: “Allah’ın evliyaları gerçekten varmış diyeceksiniz
Bir tarafınızda mutluluk sizi bekliyor, öbür tarafınızda o mutluluğa ulaşmamanız için iblis herşeyi yapıyor
7 kata ulaştığınız zaman, o altın zincire Besmeleyle kılıcınızı vurduğunuz zaman altın zincir ikiye ayrılır A rkadaki altın kapı açılır, oradan uçarak içeriye girersiniz Bu 7 katın fethidir O kapının adı FETİH KAPISI’dır
Orada 7 tane âlemden adım adım geçeceksiniz Evvela kader hücreleri, sonra ümmülkitap, sonra kudret denizi, sonra makamı mahmud, sonra anı salihîn, sonra zikir hücreleri ve nihayet Sidretül Münteha
Bunları geçerken görmeyeceksiniz ama ileride salâh makamına ulaşacaksınız ve Allahû Tealâ size bütün bu anlatılanları mutlaka gösterecek O zaman Allah’a çok şükredeceksiniz, çok hamdedeceksiniz ki insan olarak yaratılmışsınız
İnsan, kâinatın uğruna yaratıldığı yegâne varlıktır
Allahû Tealâ buyuruyor ki:
“Bütün göklerde ve bütün arzlarda neyi yarattıysam, canlı ve cansız neyi yarattıysam hepsini sizin için yarattım ey insanlar!
İnsan, Allah’ın Allah’a en yakın mahlûkudur , cinler, hayvanlar, insanlar, her türlü canlılar ve cansızlar; bu kadar mahlûkun içinde Allah’a ait bir varlığı bünyesinde taşıyan sadece insandır Ruhunuz size Allah’tan gelmiştir; siz bir emanet taşıyorsunuz Bu emaneti o emanetin sahibine ölmeden evvel ulaştırmak gibi sizi mutlu kılacak bir göreviniz var
Öyleyse böyle bir göreve dikkatle bakın! Mutluluk başka birisi için değil, sizin için Allahû Tealâ tarafından herkes mutluluğa açık olarak yaratılmıştır Dikkat edin ki, bu kâinattaki bütün o mahlûkatın içinde (meleklerin, cinlerin vb) sadece siz, Allah’a ait bir varlığı emanet olarak taşıyorsunuz: Ruhunuz Bir gün onu göreceksiniz Başka ruhlarla beraber nasıl gök katlarını aştığını göreceksiniz Hangi katta, hangi ameliyelerden geçtiğini göreceksiniz ve o zaman Allahû Tealâ’ya çok şükredeceksiniz, alelâde bir insan olmadığınız için, Allah’ın seçtiklerinden olduğunuz için, mutluluğa lâyık görüldüğünüz için, O’nun tarafından sevildiğiniz için
VE MUTLU OLACAKSINIZ
Sevgili okuyucular, masala benzese de bir masal değil Bunları, teker teker yaşamış olan birisi yazıyor Bugün yüzlerce kardeşimiz bu güzellikleri yaşıyor
Öyleyse muhtevaya dikkatle bakın Mutlu olmak için Allahû Tealâ size herşeyi vermeye hazır; siz O’ndan istemiyorsunuz
Öyleyse şu yaşadığınız hayatınıza dikkatle bakın Kendi kendinize sorun: “Mutlu muyum? diye
“Mutsuzum cevabını aldığınız zaman bu sözleri hatırlayın: O, sizi mutlu kılacak olan bütün özelliklerinizle birlikte yarattı Siz o özelliklerinizi kullanmayan birisi olduğunuz için mutsuzsunuz
Unutmayın! Kuvvetli olmak istiyorsanız, insanların arasında kuvvetli birisi olmak istiyorsanız, o zaman Allah’ın ilmini öğrenin
Allahû Tealâ buyuruyor ki:
“Eğer Bana inanıyorsanız, Bana güvenin, tevekkül edin, Beni vekil tayin edin Eğer Bana tevekkül ederseniz bilin ki; en kuvvetli sizsiniz
Bunun iki açıklaması var:
Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
“Eğer Ben, sizinle berabersem bütün dünya düşmanınız olsa Ben, onları yenerim Eğer Ben, sizin düşmanlarınızla berabersem, sizin bir düşmanınızla berabersem bütün dünya sizinle beraber olsa gene Ben yenerim; sizi de, sizinle beraber olanları da
Öyleyse seçiminizi neden Allah’ın karşısında bir pozisyonda yer alarak resimliyorsunuz? Kendinize yazık etmiyor musunuz? Bu tasavvufun içindeki insanlar neden mutlular da siz mutsuzsunuz diye hiç düşünmüyor musunuz? Onların yaptıklarını yapmayarak onların birtakım zavallılar olduğunu, sizin de akıllılar safında olduğunu düşünüyorsunuz, öyle değil mi?
Sevgili okuyucular, kendinize ne kadar yazık ettiğinizi bugün anlayamayacaksınız ama bir gün öleceksiniz O zaman acı acı bütün sizin gibi olanların:
“Yarabbi, şimdi hakikati anladım, beni tekrar geriye gönderir misin? Şu dünyada yaşayayım da Sana ne kadar lâyık bir kul olduğumu Sana ispat edeyim
Allahû Tealâ firavunun bu talebi üzerine şöyle buyuruyor:
“Ey firavun! Böyle bir talepte bulunanları hiçbir zaman geri göndermeyiz ama seni başka bir şekilde geri göndereceğiz Senden sonra gelecek olan binlerce yıl boyunca insanlara senin gibi asi olanların hangi duruma geldiğini ispat etmek için senin vücudunu çürütmeyeceğim, seni burada, şu anda Bana secde ederken olduğun vaziyette binlerce yıl vücudunu muhafaza edeceğim
Sevgili okuyucular, firavunun bu secde hüviyetindeki cesedi bugün British Museum’da ve insanlar ibretle bakıyorlar “Ben Allah’ım! diyen o firavunun Allah’ın karşısında nasıl secdeye geldiğini bütün insanlara ispat ediyor ceset En az 3000 yıldan beri bu cesette en ufak bir çürüme olmamış Allahû Tealâ Kur’ânı Kerim’de verdiği sözü yerine getiriyor Bir örnek kılmış onu gelecek olan nesillere
İşte Allah’ın taraftarı olmak veya farkına bile varmadan şeytanın taraftarı olarak kalmak O sizlerin elinde Gönlünüz nasıl isterse öyle yaşayacaksınız Unutmayın, üstelik buna yetkilisiniz
O Allah’ın evliyasının neden o kadar mutlu olduğunu hiç düşündünüz mü? Kalpleri Allah ile birlikte olduğu için Yunus diyor ki:
“Ben O’nu kendime dost kıldım Artık O’ndan neden korkayım!
Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
“O Allah’ın evliyası var ya, onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar
Neden korku yok? Allah ile dost olmuşlar Onlar Allah’ı sevmiş, Allah da onları sevmiş
Sevgili okuyucular, bu söylediğimiz noktadan itibaren neler oluyor beraberce bakalım
Her %7 nur birikimiyle, kişi 7 tane gök katını aştı %51 nur birikimi oluştu, baştan %2 huşûda almıştı rahmet Kişi, 7 defa 7 (%49) fazl birikimini gerçekleştirdi; kalbi %51 nura kavuştu
O kişi nefsini tezkiye etti ve dünya mutluluğunun % 51’ine ulaştı Hiç kimse başkasının mutluluğundan ve mutsuzluğundan mesul değildir Kim mutsuzsa, o sadece kendisi kendi mutsuzluğundan mesuldür ve atacağı bütün adımlar yanlıştır Şeytan devamlı ona tesir etmek suretiyle onun mutluluğa ulaşacak olan güzel adımlar atmasına hep mani olur Kişi de en akıllı standartlarda en doğruyu yaptığını zanneder ve hayatını mutsuzlukla tüketir Bu sebeple Fatır Suresi 18 âyeti kerimeye bakalım:

35FATIR18: “Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in tet’u muskaletun ilâ hımlihâ lâ yuhmel minhu şey’un velev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salât, ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(i), ve ilallâhil masîr(u)

Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez Eğer (başkasını) çağırırsa yüklensinler diye, hiçbiri yüklenilmez Akrabası olsa bile Muhakkak ki; sen ancak Rab’lerine gaybta huşû duyanlar ve namaz kılanları uyarırsın Kim nefsini tezkiye ederse, bunu kendi nefsi için yapmış olur ve (ruhu) Allah’a doğru yola çıkar (Allah’a ulaşır)

Sonuç; ruhunu Allah’a ulaştıran kişi Allah’ın evliyası olur
Ruhunuz 7 tane gök katını aştığı zaman 7 âlem geçer ve ondan sonra yaptığı bir dikey yolculukla Allah’ın Zat’ına ulaşır Evet, Allah’ın Zat’ı var Ruhunuz Allah’ın Zat’ında kaybolur O zaman fenâfillah makamındasınız Fenâ, “fani olmak, yok olmak demek Fî, “içinde demek Allah da “ALLAH demek Fenâfillah, “Allah’ın içinde yok olmak, fani olmak demek
Ne zaman ruhunuz Allah’ın Zat’ına ulaşır da, Allah’ın Zat’ında yok olursa, emri yerine getirmiştir Ruhunuzun Allah’a siz hayattayken geri dönmesi konusunda tam 12 tane farz var Unutmayın! Hiç kimse mecbur değildir Siz dilerseniz emri yerine getireceksiniz ve mutlu olacaksınız Dilemezseniz yerine getirmeyeceksiniz Mecbur değilsiniz ama yerine getirmez iseniz cehenneme gitmek zorundasınız
Cennet saadetlerinin birincisi, Allah’a ulaşmayı dilediğiniz an gerçekleşir Birinci kat cennetin sahibi olursunuz
 

Similar threads

ESMAÜL HÜSNA Kur’ânı Kerim’de, Allahû Tealâ’nın 99 tane esması geçiyor “İsmi esma, isim kelimesinin çoğuludur “Hüsna da “hüsünden gelir Güzel; güzellerin en güzeli; O, Allah’tır Allah’ın isimleri de güzeller güzeli sıfatının yegâne sahibidir Öyleyse Allahû Tealâ’nın Kur’ânı Kerim’de geçen 99...
Cevaplar
0
Görüntüleme
76
ALLAH’IN SEÇTİĞİ İNSANLAR Yüce Rabbimiz yarattığı kâinattaki herkesin mutlu olmasını hedef almıştır Kur'ânı Kerim’i Son Şeriat Kitab'ı olarak indiren Allahû Tealâ Son Peygamberi'ne indirdiği bu kitapla kıyâmete kadar insanları dünya ve ahiret mutluluğunun anahtarına, rehberine ve garanti...
Cevaplar
0
Görüntüleme
85
Bakınız Allahû Tealâ Ali İmran Suresinin 7 âyeti kerimesinde ne diyor: 3ÂLİ İMRÂN7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe...
Cevaplar
0
Görüntüleme
81
Allah ile O’nun en kıymetli yaratığı olan insan arasındaki en büyük ilişki vasıtası duadır Allah, Kendisinden talep edilendir Kul, Allah’tan talep edendir Allah’a dua edilir Dua, Allah’ı herhangibir şeyi yerine getirme konusundaki davetin adıdır Dua ve davet kelimeleri aynı kökten gelir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
91
Allahû Tealâ Kur’ân’ı Kerim’de “nefs tezkiyesi diye bir olaydan bahsediyor Ama bugünün dîn adamları nefs tezkiyesiyle bir ilişki içersinde değiller, ilişkilerini tamamen kaybetmişler Oysaki bu, üzerimize farz olan bir husustur Allahû Tealâ’ya teslim olmanın vazgeçilmez bir safhası nefs...
Cevaplar
0
Görüntüleme
98
858,466Konular
981,158Mesajlar
29,534Kullanıcılar
Üst Alt