iltasyazilim
FD Üye
Yeryüzünü bir kitap sahifesi gibi önümüze açan, her harfinde ve her kelimesinde sıfatlarını bize gösteren, dünyayı bir üniversite, kainatı labaratuar yapıp, Resulü Ekrem (sav) Efendimizi bizlere bir öğretim üyesi gibi bahşeden Allah’a nâmütenahi şükürler olsun Selât ve selâm Onun resulüne ve onu sevenlerin üzerine olsun
Kur’an ayetleri inmeye başladığında, Arapların çok sevdiği bir şair, şiir söylemeyi ve yazmayı bırakmıştı Yakınları ona gidip, şöyle dediler; “Sen önceden çok güzel şiirler söyler ve yazardın Biz onları ezberlerdik Fakat son zamanlarda niçin şiiri terk ettin? Cahiliye devrinin büyük şairi, şu cevabı veriyor; “Söylediğiniz gibi, ben gerçekten çok şiir söyler ve yazardım Fakat artık Kur’anı Kerim geldi Artık güneş doğdu Mumun ne kıymeti kalır Çünkü benim mısralarım, Kur’anı Kerim’in üstün belâgati karşısında, güneşin yanında mum alevi gibi, sönük ve basit kalır Bu yüzden şiir yazma gücünü kendimde bulamadığım için, bıraktım demiştir
Cihan tarihi göstermiştir ki, insanlık en mesut devirlerini, kitapların izinde, peygamberlerin öncülüğünde yaşamıştır İslâm dini, Rabbimizin maddi ve manevi kanunlarını ihtiva eden yegane Hak dindir Bundan dolayı, bu dinin saadet kanunlarını ihtiva eden Kur’anı Kerim’i her müslüman çok iyi tanımak zorundadır
Allah tarafından gönderilen Kur’an insanlara ne diyor? Onları neye çağırıyor?
İşte asıl bizi ilgilendirmesi gereken mesele bu olmalıdır Kur’an, insanları kurtuluşa, sevgiye, kardeşliğe ve Allah’a çağırmaktadır Dünya ve ahirette bizi mutlu edecek, kurtuluşa sevk edecek tek çare Kur’an’dır Çünkü, Peygamberimiz (sav); “Ashabım size iki emanet bırakıyorum Onlara tabi oldukça hiçbir sıkıntıya uğramazsınız Bunlar, Allah’ın kitabı olan Kur’anı Kerim ve benim sünnetimdir Buyurmuşlardır
İnanmak, tanımak ve rehberliğinde yaşamak zorunda olduğumuz KUR’AN nedir?
Kur’an, Allah’ın insanlığa tek ve yegane önder olarak gönderdiği büyük peygamberi Hz Muhammed’in Cebrail isimli melek aracılığı ile vahiy yoluyla alıp, insanlığa sunduğu bir hayat yoludur
Arapça bir lafız olmasıyla, ona; Elvahy, Kelâmullah yada Kur’an denir İsimleri içinde en çok kullanılanı Kur’an’dır
Kur’an; kıyamete kadar yaşayacak bütün insanların muhtaç oldukları en üstün hayat kanunlarını ihtiva eden bir hak kitaptır Bilinmelidir ki, o ayetlerinin okunup incelenmesi, içindeki hükümlerin tatbik edilmesi için gönderilmiştir Kur’an; Bakara Suresinin 23 ayetlerinde belirtildiği gibi;
????? ??????? ??? ?????? ??????? ?????????? ????? ????????? ????????? ????????? ???? ????????? ?????????? ??????????? ???? ????? ?????? ???? ???????? ??????????
“Eğer Muhammed’e indirdiğimiz Kur’an’da herhangi bir şüpheniz varsa, onun bir benzerini getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’dan gayri şahitlerinizi, yardımcılarınızı da çağırın (Bakara:23)Bütün insanlığın alimleri, müfekkirleri, hukukçuları, edebiyatçıları bir araya gelseler, bir benzerini meydana getiremeyecekleri içtimai bir sistem, insanları mesut edecek en üstün hayat yolu ve insan ağzından çıkamayacak edebi ve ebedi bir şahaserdir Çünkü O Allah kelâmıdır
Kur’an; insanlığın maddi ve manevi dünyasını aydınlatan bir ilim ve fazilet kaynağı, müslüman olmayan ilim adamlarının dahi önünde büyük bir vicdan zevkiyle eğildiği bir hayat menbaıdır
Kur’an; Aciz insan kafasının ortaya koyduğu alelâde bir ahlâk kitabı ve yasaklar mecmuası değildir Böyle olmadığı için zaman aşımı, mekan değişimi onu eskitemez, yürürlükten düşüremez O her zaman taze, yeni ve mükemmeldir
Kur’an; ilme sarılmaya, cehaletle savaş açmaya, düşünceye, ilim ve tekniğin her dalında gelişmeye, uzayı keşfetmeye, davet eder
Kur’an; duygulu bir kalbe, şefkat dolu bir sineye, af edici bir ruha sahip olmamızı, çevremize sevginin, saygının, inceliğin feragat ve fedakarlığın insani örneklerini vermemizi tavsiye eder Bütün işlerimizden Allah huzurunda hesap vereceğimizi, amellerimize göre ceza veya mükâfat göreceğimizi bildirir
Kısacası; Kur’anın bütün ayetleri maziye, hâle ve istikbale ışık tutar İnsanlara yükselme ve yaşama aşkı verir O, ayetlerin ve manaların incelenmesi, emir ve yasaklarına göre amel edilmesi için gönderilmiştir Kur’an okurken bir azap ayeti geldiğinde, insan düşünmeli, hatta üzülmelidir Rahmet ayeti geldiğinde ise, ümitvar olmalı, Rabbine daha çok yakınlaşmalıdır
Kur’an’ı okumak bir ibadettir Manasını anlamaya çalışmak da aynıdır Onu kıraatten maksat, kulluk ahkamını bilmek, kalplerdeki sıkıntı ve yalnızlığı gidermek olmalıdır Kur’an, bu maksatla okunursa, okuyana şefaatçi olur Mushafa bakarak okumak sünnet olarak telakki edilmiştir İbadetten gözde nasip almaktadır Kur’an, ilaç gibidir Kim ne kadar miktar alırsa, o derece tesirini görür
Tevrat kitabında şöyle bir ifade vardır; “Allah şöyle seslenmektedir Ey kulum! Benden utanmıyor musun? Sana bir dostundan mektup geldiğinde, bütün dikkatini vererek onu okursun Ben sana bir kitap gönderdim Senin menfeatine birçok açıklamalar yaptım Sen ondan yüz çeviriyor, bir dostunun mektubuna gösterdiğin ilgi ve ihtimamı benim gönderdiğim kitabıma göstermiyorsun Benim değerim, senin yanında o dostun kadar yok mudur? denilmektedir
Kur’an okundukça, görülecektir ki, Her an Allah Teala “bana gel diye çağırmaktadır Nedense, insanların birçoğu, bu çağrıya kulak tıkamakta, sanki kaçmak için çırpınmaktalar Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda yine çırpınarak teslim olacaklardır Allah’ı bilmeyen dünyaya sarılır Yiğidi görmeyen ismine bayılır Ölümü görmeyen sonunda ayılır Kitabı tanımayan hesapta uyanır Öyleyse, Kur’an tanınacak ve anlaşılacaktır Arapça bilmeyen bir kişi dahi okusa, onun tatlı ve güzel sözler manzumesi olduğunu anlayacaktır Onu anlamaya çalışan, yükselir, derinleşir, ölçüsü ve değeri artar Ayetten ayete geçildiğinde zevki kat kat artar Kur’an’da manası bulunmayan hiçbir kelime yoktur Fakat manası çok derin olan kelimeler bulunduğu gibi, birçok manaya gelen kelimeler de vardır ki, bunlar yorum ve te’vile muhtaçtır
Yüce Allah, Fatiha suresini indirmeden önce, Alâk suresi ile peygamberini vahye hazırlamış, önce okumaya, ikinci olarak Kalemle yazmaya teşvik etmiş ve bunlara da Bismillahirrahmanirrahim “Allah’ın ismiyle başlamayı emretmiştir
O kitap, kendisini bütün insanlığa duyurmak ve anlatmak için inmiştir Mü’mine hitap ederken, kafiri korkutur Kafiri korkuturken mü’mine müjde verir Halka hitap ederken, alimleri düşündürür Alime söylerken, cahile dinletir Cahile söylerken alime dokundurur Bugünü tasvir ederken, yarını anlatır
Cenabı Hak, Hz Adem (as)’i yeryüzünde tek insan olarak yarattı Ve hemen kendine peygamberlik verdi Bunun yanında kitapta gönderdi Buna 10 suhuf, yani 10 sahife diyoruz “Ya Adem! Yeryüzünde tek başımayım, deyip de, ihmalkarlık yapma, başına buyruk yaşayamazsın Sen tek kişi olsan bile, tek başına kendini yönetemezsin İşte sana verdiğim bu talimatlarla yaşantını düzenleyeceksin denilmekle, insanın Allah ile bağlantısı temin edilmektedir
O kitabı bizlere sunan Allah Elçisi Hz Muhammed (sav) eşsiz insandır O olmadan kainatın manası yoktur O geldikten sonra kainatın manası değişti Hayvanlar ve ağaçlar şükran duygusuyla ona temenna etti Güneşe aya hükmetti e dahi peygamberliğini ilân etti O kendi devrinde sonradan olacak hadiseleri haber veriyordu Hz Aişe’nin, Hz Ali ile zıdlaşıp karşısına çıkacağını haber veriyor Başlarına bu hadise gelince Rasulüllah’ın hatırlattığını anlıyorlar Hatadan dönüyorlardı Hz Zübeyr ve Hz Ali ikisi de Aşerei Mübeşşeredendi Bir gün Zübeyr yalın kılıç Ali’ye saldırdı Hz Ali dedi ki; “Ya Zübeyr hatırlıyor musun Resulüllah bir gün sana, sen Ali’nin karşısına çıkacaksın, fakat haksızsın bir lahza düşündü Zübeyr hatırladım, hakkını helal et dedi Ayrıldı gitti oradan, ama bir başkası Zübeyr’i şehit etti Mükafat almak için Hz Ali’ye gitti Ali ‘de ona; “Sen cehennemliksin, çünkü Rasulüllah; Kim Zübeyri öldürürse o cehennemliktir Buyurduğunu haber verdi
Maddi bünyesinin doyurulmasına rağmen, manevi gıdasını alamayan toplum, huzursuzluklardan ve bunalımlardan kurtulamaz İnsanlığın ihtiyaçlarını en güzel şekilde bilen yüce Allah, gerçek huzurun yalnız Kur’an’da ve İslâm’da olduğunu bildiriyor İsra suresi 9 ayette;
????? ?????? ?????????? ??????? ???????? ???? ???????? ??????????? ??????????????
“Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir Vicdanlarda Kur’an meşalesi bulunmazsa, vicdanlar kararmaya mahkum olur Çünkü Kur’an, kalbin şifası, ruhun mayasıdır Bu sebeple imanla yıkanmayan, Kur’an’la aydınlanmayan kalpler ne ile parlayacaktır
Dün insanlık, insanca yaşamanın hasretini çekerken, en şerefli bir hayatı insanlığa hediye eden, çölleri gülistan, harabeleri mamur ve bedevileri medeni yapan Kur’anı kerim olmuştur Bugün de kanayan yaramazın dinmesi, manevi dertlerimizin bitmesi, kalplerimize, yuvalarımıza, sokaklarımıza ve top yekün bütün memleketimize gerçek huzurun gelmesi ancak, çoraklaşan kalplerimizin Kur’an reçetesiyle doyurulmasına bağlıdır
Çocuklarımızın İslâmla ve Kur’anla barışık olmalarını istiyorsak, mahşer gününde, “Ya Rabbi! Bana İslâmı ve Kur’an’ı tanıtmayan anne babamdan şikayetçiyim demelerini istemiyorsak, onların yemelerine, içmelerine, giyimlerine, düğünlerine, çeyizlerine verdiğimiz ehemmiyet kadar, iman ve Kur’an çeyizini de onlara temin etmemiz, Allah korkusu, Peygamber sevgisini gönüllerine nakşetmemiz gerekir Allah huzurunda evlatlarımızın hesabını verebilmenin tek çaresi budur
Bugün Kur’an’a sarılmaktan küçük yaşta mahrum bırakılan neslimizin, içine düştüğü sıkıntılarda hepimizin payı vardır Onun için “Sizin en hayırlınız, Kur’anı Kerim’i öğrenen ve öğretendir Şüphesiz ki Allah, içinde Kur’an saklı olan bir kalbe azab etmez Hadisi Şeriflerindeki kutsal müjdeyi iyi değerlendirerek, Kur’anı öğrenmeli ve öğretmeliyiz Yine sevgili Peygamberimiz; “Kur’anı Kerim’i öğrenen ve onunla amel eden bir kimsenin anne babasına, mahşer gününde, nurdan bir taç giydirilir Müjdesini veriyor Çünkü dünya ve ahiret mutluluğunu istiyorsak, buna ihtiyacımız vardır Merhum Mehmet Akif şu mısralarında, bu olayı şöyle yorumluyor;
Beşerin derdine derman olur, ancak Kur’an,
Ona sarılmazsa eğer, canavardan da beterdir insan,
Allah’a dayan, say’e sarıl, hikmete ram ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol
Kur’an ayetleri, tarihi karanlıklara ışık tutan, görülmez problemleri çözen, dünya ve ahiret saadetini kazandıran mucizevi bir kitaptır Bize eski zamanların, geçmiş milletlerin vakalarını hikaye ederken ibret ve hikmetler bildirmektedir Çünkü o, insan sözü değil, insanlığa haddini bildiren hak sözdür
O bizi ayetleriyle bazen korkutur Allah yarattığı kullarını niye korkutsun? Freni patlayan bir araba, nasıl uçurumdan yuvarlanma riski taşımakta ise, insanda, yaşantısını kontrol edemezse, cehenneme düşeceğinden, Allah bize kıyamadığı için, bizlere acıyor, Onun için bizi inzar ediyor, uyarıyor Mü’min bilir ki, Kur’an’daki bütün ikaz ve uyarılar, müminin menfeatinedir Onun huzuru içindir Bunu anlayabilmek için de Kur’an tahsili lazımdır Onun okunması ve anlaşılması lazımdır Yine Akif’imiz;
İbret olmaz bize, her gün okuruz ezberde!
Yoksa bir maksat aranmaz mı ayetlerde?
Lafzı muhkem yalnız, anlaşılan, Kur’an’ın;
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın
Ya açar Nazmı Celil’in, bakarız yaprağına,
Yahut üfler geçeriz, bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyle bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için
Günümüzde bir kısım insanlar, Kur’an’ı, mihrap nameleri, mezar duaları, ölü ağıtları haline getirmiştir Halbuki o, bir hayat düsturudur Altın yaldızlı, işlemeli, kadife kılıflar içinde saklansın, duvarda veya kütüphane raflarında saklı tutulsun, mezarlıklarda okunsun, muska yapılsın diye değil, yaşanması için gönderilmiş bir kitaptır
1979 yılında, İşgal altındaki Afganistan’ın başkenti Kabil şehrinde, şöyle bir hadise meydana gelir; Karanlık bir gecede, kızılordu üniformalı iki Rus askeri, telaşla bir müslüman Afgan ailesinin evine girerler Evdekiler, eli silahlı Rus askerlerini gece vakti, karşılarında görünce korku ile öldürülmeyi beklerken İki asker, heyecanlı bir şekilde, Türkçe konuşarak, biz müslümanız, fakat hayatımızda hiç Kur’an görmedik Sizde olabileceğini düşünerek, sizi rahatsız ettik Ev sahibi hemen Kur’an’ı getirir Askerler, Kur’an’a yapıştıkları gibi, hürmetle öper, koklar ve gözyaşları içinde ağlaşırlar Afganlı aile, Rus ordusunda asker olan, bu Türkistanlı kardeşlerine Kur’an’ı hediye etmek ister Fakat, Kur’an’la yakalanırsak, bizi öldürürler diyerek, gecenin karanlığında kaybolup giderler “Nimetlerin kadri, kaybedilince anlaşılıyor
İngiltere Başbakanı Tony Blair, çok dinli ve çok yönlü kültür yapısını iyi tanımak için, gelecekteki politikalarını belirlemede faydası olacağından Kur’anı Kerim’i üç kez okuduğunu belirtmiştir Portekiz’de geçirdiği Noel tatilinde Kur’an’ı son kez okuyan Blair, İngiltere’deki müslüman guruplarla yaptığı sohpetlerde, İslâmiyet hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, onları çok etkilediğini belirtiyor Bütün dini günlerde, o ülkelerin temsilcilerine dini mesajlar göndermeyi de ihmal etmiyor
Kur’an’ın 350400 bin tefsiri yapıldığını, bazı tefsirlerin 100 cilde ulaştıklarını düşünürsek, Kur’an hakkında milyonlarca eser yazıldığı ortaya çıkar Bu da ancak Kur’an’a has bir durumdur Yeryüzünde hiçbir kitap bu derece ilgi ve itibar görmemiştir O Kur’an’ki tarih boyunca, değişmeden günümüze kadar geldiğini, düşmanlarının bile kabul ettiği tek kitaptır Yeryüzünde tamamı binlerce kişi tarafından ezberlenen tek kitap yine Kur’an’dır Öyleyse, bizim için gelen bu kitabı iyi tanıyalım, iyi okuyalım, iyi öğrenelim, nesillerimize de iyi bir şekilde aktaralım
Mehmet Emin YURDAKUL, kitabımızla ilgili duygularını şöyle açıklıyor;
Ey Kardeşler, şu küçücük armağanı atmayın,
Bir goncadır; Muhammed’in gül bağından derildi
Sakın, bunu yapma çiçek demetine katmayın,
Bu şey size,özünüzü açmak için verildi
Cenabı Hak bizleri, Kur’an’ın nurlu yolundan ayırmasın Onun hizmetinde bulunabilmeyi, ona sahip çıkabilmeyi bizlere nasip eylesin
Ya Rab! Mihraplarımızı imamsız, kalplerimizi imansız, dillerimizi duasız, gönüllerimizi sevgisiz, camilerimizi cemaatsiz, minarelerimizi ezansız, gönderimizi bayraksız, ellerimizi Kur’an’sız bırakma!
Mehmet KANTARCI
Alıntıdır
Kur’an ayetleri inmeye başladığında, Arapların çok sevdiği bir şair, şiir söylemeyi ve yazmayı bırakmıştı Yakınları ona gidip, şöyle dediler; “Sen önceden çok güzel şiirler söyler ve yazardın Biz onları ezberlerdik Fakat son zamanlarda niçin şiiri terk ettin? Cahiliye devrinin büyük şairi, şu cevabı veriyor; “Söylediğiniz gibi, ben gerçekten çok şiir söyler ve yazardım Fakat artık Kur’anı Kerim geldi Artık güneş doğdu Mumun ne kıymeti kalır Çünkü benim mısralarım, Kur’anı Kerim’in üstün belâgati karşısında, güneşin yanında mum alevi gibi, sönük ve basit kalır Bu yüzden şiir yazma gücünü kendimde bulamadığım için, bıraktım demiştir
Cihan tarihi göstermiştir ki, insanlık en mesut devirlerini, kitapların izinde, peygamberlerin öncülüğünde yaşamıştır İslâm dini, Rabbimizin maddi ve manevi kanunlarını ihtiva eden yegane Hak dindir Bundan dolayı, bu dinin saadet kanunlarını ihtiva eden Kur’anı Kerim’i her müslüman çok iyi tanımak zorundadır
Allah tarafından gönderilen Kur’an insanlara ne diyor? Onları neye çağırıyor?
İşte asıl bizi ilgilendirmesi gereken mesele bu olmalıdır Kur’an, insanları kurtuluşa, sevgiye, kardeşliğe ve Allah’a çağırmaktadır Dünya ve ahirette bizi mutlu edecek, kurtuluşa sevk edecek tek çare Kur’an’dır Çünkü, Peygamberimiz (sav); “Ashabım size iki emanet bırakıyorum Onlara tabi oldukça hiçbir sıkıntıya uğramazsınız Bunlar, Allah’ın kitabı olan Kur’anı Kerim ve benim sünnetimdir Buyurmuşlardır
İnanmak, tanımak ve rehberliğinde yaşamak zorunda olduğumuz KUR’AN nedir?
Kur’an, Allah’ın insanlığa tek ve yegane önder olarak gönderdiği büyük peygamberi Hz Muhammed’in Cebrail isimli melek aracılığı ile vahiy yoluyla alıp, insanlığa sunduğu bir hayat yoludur
Arapça bir lafız olmasıyla, ona; Elvahy, Kelâmullah yada Kur’an denir İsimleri içinde en çok kullanılanı Kur’an’dır
Kur’an; kıyamete kadar yaşayacak bütün insanların muhtaç oldukları en üstün hayat kanunlarını ihtiva eden bir hak kitaptır Bilinmelidir ki, o ayetlerinin okunup incelenmesi, içindeki hükümlerin tatbik edilmesi için gönderilmiştir Kur’an; Bakara Suresinin 23 ayetlerinde belirtildiği gibi;
????? ??????? ??? ?????? ??????? ?????????? ????? ????????? ????????? ????????? ???? ????????? ?????????? ??????????? ???? ????? ?????? ???? ???????? ??????????
“Eğer Muhammed’e indirdiğimiz Kur’an’da herhangi bir şüpheniz varsa, onun bir benzerini getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’dan gayri şahitlerinizi, yardımcılarınızı da çağırın (Bakara:23)Bütün insanlığın alimleri, müfekkirleri, hukukçuları, edebiyatçıları bir araya gelseler, bir benzerini meydana getiremeyecekleri içtimai bir sistem, insanları mesut edecek en üstün hayat yolu ve insan ağzından çıkamayacak edebi ve ebedi bir şahaserdir Çünkü O Allah kelâmıdır
Kur’an; insanlığın maddi ve manevi dünyasını aydınlatan bir ilim ve fazilet kaynağı, müslüman olmayan ilim adamlarının dahi önünde büyük bir vicdan zevkiyle eğildiği bir hayat menbaıdır
Kur’an; Aciz insan kafasının ortaya koyduğu alelâde bir ahlâk kitabı ve yasaklar mecmuası değildir Böyle olmadığı için zaman aşımı, mekan değişimi onu eskitemez, yürürlükten düşüremez O her zaman taze, yeni ve mükemmeldir
Kur’an; ilme sarılmaya, cehaletle savaş açmaya, düşünceye, ilim ve tekniğin her dalında gelişmeye, uzayı keşfetmeye, davet eder
Kur’an; duygulu bir kalbe, şefkat dolu bir sineye, af edici bir ruha sahip olmamızı, çevremize sevginin, saygının, inceliğin feragat ve fedakarlığın insani örneklerini vermemizi tavsiye eder Bütün işlerimizden Allah huzurunda hesap vereceğimizi, amellerimize göre ceza veya mükâfat göreceğimizi bildirir
Kısacası; Kur’anın bütün ayetleri maziye, hâle ve istikbale ışık tutar İnsanlara yükselme ve yaşama aşkı verir O, ayetlerin ve manaların incelenmesi, emir ve yasaklarına göre amel edilmesi için gönderilmiştir Kur’an okurken bir azap ayeti geldiğinde, insan düşünmeli, hatta üzülmelidir Rahmet ayeti geldiğinde ise, ümitvar olmalı, Rabbine daha çok yakınlaşmalıdır
Kur’an’ı okumak bir ibadettir Manasını anlamaya çalışmak da aynıdır Onu kıraatten maksat, kulluk ahkamını bilmek, kalplerdeki sıkıntı ve yalnızlığı gidermek olmalıdır Kur’an, bu maksatla okunursa, okuyana şefaatçi olur Mushafa bakarak okumak sünnet olarak telakki edilmiştir İbadetten gözde nasip almaktadır Kur’an, ilaç gibidir Kim ne kadar miktar alırsa, o derece tesirini görür
Tevrat kitabında şöyle bir ifade vardır; “Allah şöyle seslenmektedir Ey kulum! Benden utanmıyor musun? Sana bir dostundan mektup geldiğinde, bütün dikkatini vererek onu okursun Ben sana bir kitap gönderdim Senin menfeatine birçok açıklamalar yaptım Sen ondan yüz çeviriyor, bir dostunun mektubuna gösterdiğin ilgi ve ihtimamı benim gönderdiğim kitabıma göstermiyorsun Benim değerim, senin yanında o dostun kadar yok mudur? denilmektedir
Kur’an okundukça, görülecektir ki, Her an Allah Teala “bana gel diye çağırmaktadır Nedense, insanların birçoğu, bu çağrıya kulak tıkamakta, sanki kaçmak için çırpınmaktalar Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda yine çırpınarak teslim olacaklardır Allah’ı bilmeyen dünyaya sarılır Yiğidi görmeyen ismine bayılır Ölümü görmeyen sonunda ayılır Kitabı tanımayan hesapta uyanır Öyleyse, Kur’an tanınacak ve anlaşılacaktır Arapça bilmeyen bir kişi dahi okusa, onun tatlı ve güzel sözler manzumesi olduğunu anlayacaktır Onu anlamaya çalışan, yükselir, derinleşir, ölçüsü ve değeri artar Ayetten ayete geçildiğinde zevki kat kat artar Kur’an’da manası bulunmayan hiçbir kelime yoktur Fakat manası çok derin olan kelimeler bulunduğu gibi, birçok manaya gelen kelimeler de vardır ki, bunlar yorum ve te’vile muhtaçtır
Yüce Allah, Fatiha suresini indirmeden önce, Alâk suresi ile peygamberini vahye hazırlamış, önce okumaya, ikinci olarak Kalemle yazmaya teşvik etmiş ve bunlara da Bismillahirrahmanirrahim “Allah’ın ismiyle başlamayı emretmiştir
O kitap, kendisini bütün insanlığa duyurmak ve anlatmak için inmiştir Mü’mine hitap ederken, kafiri korkutur Kafiri korkuturken mü’mine müjde verir Halka hitap ederken, alimleri düşündürür Alime söylerken, cahile dinletir Cahile söylerken alime dokundurur Bugünü tasvir ederken, yarını anlatır
Cenabı Hak, Hz Adem (as)’i yeryüzünde tek insan olarak yarattı Ve hemen kendine peygamberlik verdi Bunun yanında kitapta gönderdi Buna 10 suhuf, yani 10 sahife diyoruz “Ya Adem! Yeryüzünde tek başımayım, deyip de, ihmalkarlık yapma, başına buyruk yaşayamazsın Sen tek kişi olsan bile, tek başına kendini yönetemezsin İşte sana verdiğim bu talimatlarla yaşantını düzenleyeceksin denilmekle, insanın Allah ile bağlantısı temin edilmektedir
O kitabı bizlere sunan Allah Elçisi Hz Muhammed (sav) eşsiz insandır O olmadan kainatın manası yoktur O geldikten sonra kainatın manası değişti Hayvanlar ve ağaçlar şükran duygusuyla ona temenna etti Güneşe aya hükmetti e dahi peygamberliğini ilân etti O kendi devrinde sonradan olacak hadiseleri haber veriyordu Hz Aişe’nin, Hz Ali ile zıdlaşıp karşısına çıkacağını haber veriyor Başlarına bu hadise gelince Rasulüllah’ın hatırlattığını anlıyorlar Hatadan dönüyorlardı Hz Zübeyr ve Hz Ali ikisi de Aşerei Mübeşşeredendi Bir gün Zübeyr yalın kılıç Ali’ye saldırdı Hz Ali dedi ki; “Ya Zübeyr hatırlıyor musun Resulüllah bir gün sana, sen Ali’nin karşısına çıkacaksın, fakat haksızsın bir lahza düşündü Zübeyr hatırladım, hakkını helal et dedi Ayrıldı gitti oradan, ama bir başkası Zübeyr’i şehit etti Mükafat almak için Hz Ali’ye gitti Ali ‘de ona; “Sen cehennemliksin, çünkü Rasulüllah; Kim Zübeyri öldürürse o cehennemliktir Buyurduğunu haber verdi
Maddi bünyesinin doyurulmasına rağmen, manevi gıdasını alamayan toplum, huzursuzluklardan ve bunalımlardan kurtulamaz İnsanlığın ihtiyaçlarını en güzel şekilde bilen yüce Allah, gerçek huzurun yalnız Kur’an’da ve İslâm’da olduğunu bildiriyor İsra suresi 9 ayette;
????? ?????? ?????????? ??????? ???????? ???? ???????? ??????????? ??????????????
“Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir Vicdanlarda Kur’an meşalesi bulunmazsa, vicdanlar kararmaya mahkum olur Çünkü Kur’an, kalbin şifası, ruhun mayasıdır Bu sebeple imanla yıkanmayan, Kur’an’la aydınlanmayan kalpler ne ile parlayacaktır
Dün insanlık, insanca yaşamanın hasretini çekerken, en şerefli bir hayatı insanlığa hediye eden, çölleri gülistan, harabeleri mamur ve bedevileri medeni yapan Kur’anı kerim olmuştur Bugün de kanayan yaramazın dinmesi, manevi dertlerimizin bitmesi, kalplerimize, yuvalarımıza, sokaklarımıza ve top yekün bütün memleketimize gerçek huzurun gelmesi ancak, çoraklaşan kalplerimizin Kur’an reçetesiyle doyurulmasına bağlıdır
Çocuklarımızın İslâmla ve Kur’anla barışık olmalarını istiyorsak, mahşer gününde, “Ya Rabbi! Bana İslâmı ve Kur’an’ı tanıtmayan anne babamdan şikayetçiyim demelerini istemiyorsak, onların yemelerine, içmelerine, giyimlerine, düğünlerine, çeyizlerine verdiğimiz ehemmiyet kadar, iman ve Kur’an çeyizini de onlara temin etmemiz, Allah korkusu, Peygamber sevgisini gönüllerine nakşetmemiz gerekir Allah huzurunda evlatlarımızın hesabını verebilmenin tek çaresi budur
Bugün Kur’an’a sarılmaktan küçük yaşta mahrum bırakılan neslimizin, içine düştüğü sıkıntılarda hepimizin payı vardır Onun için “Sizin en hayırlınız, Kur’anı Kerim’i öğrenen ve öğretendir Şüphesiz ki Allah, içinde Kur’an saklı olan bir kalbe azab etmez Hadisi Şeriflerindeki kutsal müjdeyi iyi değerlendirerek, Kur’anı öğrenmeli ve öğretmeliyiz Yine sevgili Peygamberimiz; “Kur’anı Kerim’i öğrenen ve onunla amel eden bir kimsenin anne babasına, mahşer gününde, nurdan bir taç giydirilir Müjdesini veriyor Çünkü dünya ve ahiret mutluluğunu istiyorsak, buna ihtiyacımız vardır Merhum Mehmet Akif şu mısralarında, bu olayı şöyle yorumluyor;
Beşerin derdine derman olur, ancak Kur’an,
Ona sarılmazsa eğer, canavardan da beterdir insan,
Allah’a dayan, say’e sarıl, hikmete ram ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol
Kur’an ayetleri, tarihi karanlıklara ışık tutan, görülmez problemleri çözen, dünya ve ahiret saadetini kazandıran mucizevi bir kitaptır Bize eski zamanların, geçmiş milletlerin vakalarını hikaye ederken ibret ve hikmetler bildirmektedir Çünkü o, insan sözü değil, insanlığa haddini bildiren hak sözdür
O bizi ayetleriyle bazen korkutur Allah yarattığı kullarını niye korkutsun? Freni patlayan bir araba, nasıl uçurumdan yuvarlanma riski taşımakta ise, insanda, yaşantısını kontrol edemezse, cehenneme düşeceğinden, Allah bize kıyamadığı için, bizlere acıyor, Onun için bizi inzar ediyor, uyarıyor Mü’min bilir ki, Kur’an’daki bütün ikaz ve uyarılar, müminin menfeatinedir Onun huzuru içindir Bunu anlayabilmek için de Kur’an tahsili lazımdır Onun okunması ve anlaşılması lazımdır Yine Akif’imiz;
İbret olmaz bize, her gün okuruz ezberde!
Yoksa bir maksat aranmaz mı ayetlerde?
Lafzı muhkem yalnız, anlaşılan, Kur’an’ın;
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın
Ya açar Nazmı Celil’in, bakarız yaprağına,
Yahut üfler geçeriz, bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyle bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için
Günümüzde bir kısım insanlar, Kur’an’ı, mihrap nameleri, mezar duaları, ölü ağıtları haline getirmiştir Halbuki o, bir hayat düsturudur Altın yaldızlı, işlemeli, kadife kılıflar içinde saklansın, duvarda veya kütüphane raflarında saklı tutulsun, mezarlıklarda okunsun, muska yapılsın diye değil, yaşanması için gönderilmiş bir kitaptır
1979 yılında, İşgal altındaki Afganistan’ın başkenti Kabil şehrinde, şöyle bir hadise meydana gelir; Karanlık bir gecede, kızılordu üniformalı iki Rus askeri, telaşla bir müslüman Afgan ailesinin evine girerler Evdekiler, eli silahlı Rus askerlerini gece vakti, karşılarında görünce korku ile öldürülmeyi beklerken İki asker, heyecanlı bir şekilde, Türkçe konuşarak, biz müslümanız, fakat hayatımızda hiç Kur’an görmedik Sizde olabileceğini düşünerek, sizi rahatsız ettik Ev sahibi hemen Kur’an’ı getirir Askerler, Kur’an’a yapıştıkları gibi, hürmetle öper, koklar ve gözyaşları içinde ağlaşırlar Afganlı aile, Rus ordusunda asker olan, bu Türkistanlı kardeşlerine Kur’an’ı hediye etmek ister Fakat, Kur’an’la yakalanırsak, bizi öldürürler diyerek, gecenin karanlığında kaybolup giderler “Nimetlerin kadri, kaybedilince anlaşılıyor
İngiltere Başbakanı Tony Blair, çok dinli ve çok yönlü kültür yapısını iyi tanımak için, gelecekteki politikalarını belirlemede faydası olacağından Kur’anı Kerim’i üç kez okuduğunu belirtmiştir Portekiz’de geçirdiği Noel tatilinde Kur’an’ı son kez okuyan Blair, İngiltere’deki müslüman guruplarla yaptığı sohpetlerde, İslâmiyet hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, onları çok etkilediğini belirtiyor Bütün dini günlerde, o ülkelerin temsilcilerine dini mesajlar göndermeyi de ihmal etmiyor
Kur’an’ın 350400 bin tefsiri yapıldığını, bazı tefsirlerin 100 cilde ulaştıklarını düşünürsek, Kur’an hakkında milyonlarca eser yazıldığı ortaya çıkar Bu da ancak Kur’an’a has bir durumdur Yeryüzünde hiçbir kitap bu derece ilgi ve itibar görmemiştir O Kur’an’ki tarih boyunca, değişmeden günümüze kadar geldiğini, düşmanlarının bile kabul ettiği tek kitaptır Yeryüzünde tamamı binlerce kişi tarafından ezberlenen tek kitap yine Kur’an’dır Öyleyse, bizim için gelen bu kitabı iyi tanıyalım, iyi okuyalım, iyi öğrenelim, nesillerimize de iyi bir şekilde aktaralım
Mehmet Emin YURDAKUL, kitabımızla ilgili duygularını şöyle açıklıyor;
Ey Kardeşler, şu küçücük armağanı atmayın,
Bir goncadır; Muhammed’in gül bağından derildi
Sakın, bunu yapma çiçek demetine katmayın,
Bu şey size,özünüzü açmak için verildi
Cenabı Hak bizleri, Kur’an’ın nurlu yolundan ayırmasın Onun hizmetinde bulunabilmeyi, ona sahip çıkabilmeyi bizlere nasip eylesin
Ya Rab! Mihraplarımızı imamsız, kalplerimizi imansız, dillerimizi duasız, gönüllerimizi sevgisiz, camilerimizi cemaatsiz, minarelerimizi ezansız, gönderimizi bayraksız, ellerimizi Kur’an’sız bırakma!
Mehmet KANTARCI
Alıntıdır