Hırsızlık yapanın eli kesilir mi?
Kuran ile toplum düzeni için belli hukuk kuralları getirilmiştir. Bunları uygulama konusuna gelince enteresan tartışmalar yaşandığını görüyoruz. Kuran’da hırsızlık suçuyla ilgili emredilen hırsızın elinin kesilmesi cezası kimilerince yanlış anlaşılmakta yada çarpıtılmaktadır. Hırsızlık denince bazılarının aklına Türk filmlerindeki bakkaldan ekmek çalan çocuk mu geliyor? Hırsızlık neden bu kadar hafife alınıyor?
Hırsızlık kesinlikle hafife alınacak bir suç değildir. Bazıları zinaya yüz sopa varken hırsızlık suçunda neden el kesiliyor gibi tuhaf bir kıyaslama yapıyor. Hırsızlık bazen öyle sonuçlar doğurur ki insan hayatının kaybedilmesine, ailelerin parçalanmasına, adalet duygusunun yitirilmesine, toplumsal travmalara yol açabilir.
Geçmiş yıllarda protezi çalınan bir engellinin dramını izledik, gözü yaşlı bir şekilde hırsıza sesleniyordu, tekerlekli sandalyesi çalınan bir engelliye de şahit olduk ve daha niceleri. Düşünsenize bu insanların halini, belki yıllarca uğraşıp temin ettiği bu gereçlerle hayatını idame ettirmeye çalışıyorlardı. Ameliyat için yıllarca biriktirilen bir paranın çalındığını düşünün, belki de o kişi geciken tedavi sonucu ölecek. Yada borç harç mal alıp bütün umudunuzu bağladığınız dükkanınızı gece kamyonu dayayıp boşaltsalar ne yaparsınız? Nasıl ödenecek o borçlar? Böyle birisinin eşi ve çocuğu nasıl bir felakete sürüklenir sizce? Aile hayatı ve çevresi nasıl değişir? Yıllarca biriktirdiği parasıyla ev almak isteyenin halini düşünün? Yaşanmadı mı böyle olaylar?
Bu olayların kimisinde hırsız yakalanıyor ve modern denilen hukuk sisteminde ne oluyor çoğumuz biliriz ‘tutuksuz yargılanmak üzere serbest’. Bunlar arasında 50-60 sabıka sahibi (bunlar sadece yakalandıkları) bu işi meslek haline getirmiş olanı mı dersiniz, mağdur insanları tehdit edenleri mi dersiniz. Böyle azılı tipler insanda değil el kesme, kafası kesilse azdır diyeceğiniz bir his uyandırmıyor mu sizde? Bazen hırsızın bile kim olduğunu herkes bilir ama kimse bir şey yapamaz güle oynaya geçer önünüzden. Bazen de canı yanmış, belki de hayatı kararmış insanlar devlet eliyle ulaşamadığı adaleti kendi sağlamaya çalışır ve cinayete varan olaylar yaşanır. Bunların nice örnekleri yaşandı.
Bazılarının misal verdiği şu uydurma rivayete ne dersiniz? Bu rivayete göre güya öyle bir kıtlık olmuş ki Hz. Ömer el kesme cezasını bir süre askıya almış. Bu ne demek sen aç kalıp ölme başkasının yiyeceğini çal o ölsün. Bu nasıl bir mantık? Müslüman din kardeşine bunu yapar mı? Senin çaldığın insan ne hale düşecek?
Hırsızın elinin kesilmesi özellikle ateistlerin sıklıkla malzeme yaptıkları bir hukuk kuralıdır. Hatta bazı inançlı kişilerin bu cezanın hikmetini kavrayamadıkları açıkça anlaşılıyor. Bu ceza ile ilgili zorlama yorumlara ve yanlış tevillere gidiliyor.
Peki nedir bu ayetin doğru tevili ve uygulaması?
Önce ayeti okuyalım:
Maide 38: ‘Hırsız erkekle hırsız kadının yaptıklarına karşılık, Allah tarafından ibret verici bir ceza olması için ellerini kesin. Allah yücedir, hakimdir.’
Buraya dikkat edin, hırsız erkek veya kadının yaptıklarına karşılık ‘ibret’ verici ceza tanımı yapılıyor. (Arapçasından kontrol edebilirsiniz meal eklemesi değil) Her ne kadar iyi niyetlide olsa bazı arkadaşların yorumları çok sakıncalı. Hırsızlık suçunun cezasının bu olmadığını el kesmenin mecazi olduğu gibi iddiaları var. Ceza olarak sürgün, uzaklaştırma gibi zorlama yorumlar yapılıyor. Hırsızı nereye sürgün edeceksiniz? Akla uygun mu bu? Bu ayet diğer hukuk kuralları içeren ayetler gibi muhkemdir.
Bu iddiaların yanlış olduğunu el kesme cezasının mecazi olmadığını anlamak neden bu kadar zor? Bizim derdimiz birilerine şirin gözükmek mi?
El kesme cezası Allah’tan bir rahmet ve hafifletmedir. Peki bu ceza nasıl uygulanır.?
Bakın ne deniliyor bir sonraki ayette:
Maide 39: ‘Kim haksızlık ettikten sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse Allah da onun tevbesini kabul eder. Allah bağışlayıcı, merhamet edicidir.’
İş bazılarının iddia ettiği gibi ‘ya o kişi masumsa giden el gelir mi’ şeklinde değil. Bakın gayet açık. Ayette kim tevbe eder ve durumunu düzeltirse deniliyor. Öyle hop diye el kesme yok. Yakalanan hırsızın tevbe etme ve durumunu düzeltme hakkı var.
Şimdi şöyle diyebilirsiniz ‘ee kimi yakalarsanız zaten el kesmenin korkusundan tevbe ettim der sonra gene yapar’ evet der bu aşamada. Gerçekten tevbe ettimi yalnızca Allah bilir peki tekrar yaparsa ikinci şart olan ‘durumunu düzeltme’ gerçekleşmemiş olmaz mı yani yalan söylediği ortaya çıkmaz mı? Siz bu suçu zaten kayıt altına almıştınız değil mi? Bu kişinin tevbesinin yalan olduğunu artık sizde biliyorsunuz. Böylece suçun tekrarı durumunda hüküm uygulanır. Ve günümüzde olduğu gibi kimse bu işi meslek haline getirip insanları mağdur edemez. Caydırıcılık ve adalet işlevi tam anlamıyla yerine getirilmiş olur. Böylece insanlar devlet eliyle ulaşamadıkları adaleti kendileri sağlamaya çalışmaz.
Maide 50: ”Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?
Kuran ile toplum düzeni için belli hukuk kuralları getirilmiştir. Bunları uygulama konusuna gelince enteresan tartışmalar yaşandığını görüyoruz. Kuran’da hırsızlık suçuyla ilgili emredilen hırsızın elinin kesilmesi cezası kimilerince yanlış anlaşılmakta yada çarpıtılmaktadır. Hırsızlık denince bazılarının aklına Türk filmlerindeki bakkaldan ekmek çalan çocuk mu geliyor? Hırsızlık neden bu kadar hafife alınıyor?
Hırsızlık kesinlikle hafife alınacak bir suç değildir. Bazıları zinaya yüz sopa varken hırsızlık suçunda neden el kesiliyor gibi tuhaf bir kıyaslama yapıyor. Hırsızlık bazen öyle sonuçlar doğurur ki insan hayatının kaybedilmesine, ailelerin parçalanmasına, adalet duygusunun yitirilmesine, toplumsal travmalara yol açabilir.
Geçmiş yıllarda protezi çalınan bir engellinin dramını izledik, gözü yaşlı bir şekilde hırsıza sesleniyordu, tekerlekli sandalyesi çalınan bir engelliye de şahit olduk ve daha niceleri. Düşünsenize bu insanların halini, belki yıllarca uğraşıp temin ettiği bu gereçlerle hayatını idame ettirmeye çalışıyorlardı. Ameliyat için yıllarca biriktirilen bir paranın çalındığını düşünün, belki de o kişi geciken tedavi sonucu ölecek. Yada borç harç mal alıp bütün umudunuzu bağladığınız dükkanınızı gece kamyonu dayayıp boşaltsalar ne yaparsınız? Nasıl ödenecek o borçlar? Böyle birisinin eşi ve çocuğu nasıl bir felakete sürüklenir sizce? Aile hayatı ve çevresi nasıl değişir? Yıllarca biriktirdiği parasıyla ev almak isteyenin halini düşünün? Yaşanmadı mı böyle olaylar?
Bu olayların kimisinde hırsız yakalanıyor ve modern denilen hukuk sisteminde ne oluyor çoğumuz biliriz ‘tutuksuz yargılanmak üzere serbest’. Bunlar arasında 50-60 sabıka sahibi (bunlar sadece yakalandıkları) bu işi meslek haline getirmiş olanı mı dersiniz, mağdur insanları tehdit edenleri mi dersiniz. Böyle azılı tipler insanda değil el kesme, kafası kesilse azdır diyeceğiniz bir his uyandırmıyor mu sizde? Bazen hırsızın bile kim olduğunu herkes bilir ama kimse bir şey yapamaz güle oynaya geçer önünüzden. Bazen de canı yanmış, belki de hayatı kararmış insanlar devlet eliyle ulaşamadığı adaleti kendi sağlamaya çalışır ve cinayete varan olaylar yaşanır. Bunların nice örnekleri yaşandı.
Bazılarının misal verdiği şu uydurma rivayete ne dersiniz? Bu rivayete göre güya öyle bir kıtlık olmuş ki Hz. Ömer el kesme cezasını bir süre askıya almış. Bu ne demek sen aç kalıp ölme başkasının yiyeceğini çal o ölsün. Bu nasıl bir mantık? Müslüman din kardeşine bunu yapar mı? Senin çaldığın insan ne hale düşecek?
Hırsızın elinin kesilmesi özellikle ateistlerin sıklıkla malzeme yaptıkları bir hukuk kuralıdır. Hatta bazı inançlı kişilerin bu cezanın hikmetini kavrayamadıkları açıkça anlaşılıyor. Bu ceza ile ilgili zorlama yorumlara ve yanlış tevillere gidiliyor.
Peki nedir bu ayetin doğru tevili ve uygulaması?
Önce ayeti okuyalım:
Maide 38: ‘Hırsız erkekle hırsız kadının yaptıklarına karşılık, Allah tarafından ibret verici bir ceza olması için ellerini kesin. Allah yücedir, hakimdir.’
Buraya dikkat edin, hırsız erkek veya kadının yaptıklarına karşılık ‘ibret’ verici ceza tanımı yapılıyor. (Arapçasından kontrol edebilirsiniz meal eklemesi değil) Her ne kadar iyi niyetlide olsa bazı arkadaşların yorumları çok sakıncalı. Hırsızlık suçunun cezasının bu olmadığını el kesmenin mecazi olduğu gibi iddiaları var. Ceza olarak sürgün, uzaklaştırma gibi zorlama yorumlar yapılıyor. Hırsızı nereye sürgün edeceksiniz? Akla uygun mu bu? Bu ayet diğer hukuk kuralları içeren ayetler gibi muhkemdir.
Bu iddiaların yanlış olduğunu el kesme cezasının mecazi olmadığını anlamak neden bu kadar zor? Bizim derdimiz birilerine şirin gözükmek mi?
El kesme cezası Allah’tan bir rahmet ve hafifletmedir. Peki bu ceza nasıl uygulanır.?
Bakın ne deniliyor bir sonraki ayette:
Maide 39: ‘Kim haksızlık ettikten sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse Allah da onun tevbesini kabul eder. Allah bağışlayıcı, merhamet edicidir.’
İş bazılarının iddia ettiği gibi ‘ya o kişi masumsa giden el gelir mi’ şeklinde değil. Bakın gayet açık. Ayette kim tevbe eder ve durumunu düzeltirse deniliyor. Öyle hop diye el kesme yok. Yakalanan hırsızın tevbe etme ve durumunu düzeltme hakkı var.
Şimdi şöyle diyebilirsiniz ‘ee kimi yakalarsanız zaten el kesmenin korkusundan tevbe ettim der sonra gene yapar’ evet der bu aşamada. Gerçekten tevbe ettimi yalnızca Allah bilir peki tekrar yaparsa ikinci şart olan ‘durumunu düzeltme’ gerçekleşmemiş olmaz mı yani yalan söylediği ortaya çıkmaz mı? Siz bu suçu zaten kayıt altına almıştınız değil mi? Bu kişinin tevbesinin yalan olduğunu artık sizde biliyorsunuz. Böylece suçun tekrarı durumunda hüküm uygulanır. Ve günümüzde olduğu gibi kimse bu işi meslek haline getirip insanları mağdur edemez. Caydırıcılık ve adalet işlevi tam anlamıyla yerine getirilmiş olur. Böylece insanlar devlet eliyle ulaşamadıkları adaleti kendileri sağlamaya çalışmaz.
Maide 50: ”Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?