iltasyazilim
FD Üye
kuranda tekrar dirilme ile ilgili ayetler
Kıyâmet koptuktan daha sonra her şey değil olacak, hiçbir canlı kalmayacak, yalnız Allah bâki kalacaktır Bu yoksulluk bir müddet devam ettikten daha sonra, Allah, İsrâfil'e Sûr'a ikinci kez üflemesini emredecek; Sûr'a üfürülmesini müteâkip de insanların karoser ve bedenlerini her yerde yaratıp ruhları o bedenlere geri gönderecek, böylece ölüleri ihya edip diriltmiş olacaktır
Bütün semavî dinler, bu inanç esasında müttefiktirler Kur'an'da şöyle buyurulur:
Kendi yaratılışını unutup, 'bu çürümüş kemikleri kim diriltecek', diyerek bize örnek getirene de ki: 'Onu birinci kere kim yoktan vâr etti ise, işte yine O diriltecektir(Yâsîn, 7879)
Bu âyet, dirilmenin mümkün, hattâ birincil yaratılışa göre daha basit olduğunu anlatmaktadır
Şu âyetler de benzer mânâyı te'yid etmektedir:
Biz ilk yaratışta acz mi gösterdik ki, ikinci yaratışta acze düşelim? Hayır, onlar yeni yaratılıştan şübhe içindedirler
bir de şöyle dediler: 'Biz, kemik ve toz yığını olduğumuz vakit mi, sahiden biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz' (Ey Resûlüm onlara) söyle; 'İster taş, ister demir olsun, yahut gönlünüzde gelişen (dağlar ve gökler gibi adaleli) herhangi bir mahlukat olsun, belirlenmiş öldürülecek ve dirileceksiniz' Onlar şöyle diyeceklerdir: 'O halde, öldükten sonra bizi kim diriltip geri çevirecek?' Sen de ki: 'Sizi birincil defa yaratmış olan kudret sâhibi Allah diriltecek'(elİsrâ, 4951)
Onlar: 'Allah ölen kimseyi diriltemez' diye en adaleli yeminlerle Allah'a yemîn ettiler Hayır, bu ölüleri yaşama döndürmek Allah üstüne gerçekleşen bir vaaddir Fakat insanların birçok bilmezler(enNahl, 3
Yağmur rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen O Allah'tır Nihayet bu rüzgârlar buhar ile yüklü, yavaş yavaş bulutları yüklendiği vakit, bakarsın oysa biz, onları ölmüş (kurumuş) memleketere sevketmişizdir Böylece o bulutla, o yere su indiririz de o su ile her çeşit meyveleri çıkarırız İşte bu ölü araziden bitkileri (nebatatı) çıkardığımız gibi, ölüleri de böyle çıkaracağız (dirilteceğiz) Gerektir ki, düşünür ve ibret alırsınız(elA'râf, 57)
Kur'an'da haşirden bahseden âyetler, hep şu husus üstünde dururlar: Yoktan vâr etmeye, koskoca kâinatı yaratmaya ve kuruyan ölü toprağı canlandırıp yeşertmeye kadir olan Yargı Teâlâ, hiç şübhesiz ölerek toprak olan insan bedenini de her yerde diriltmeye, ruhunu bedenine iade etmeye kadirdir
Görüldüğü gibi, Kur'an'da haşirden bahseden âyetlerde başlıca maksad, haşrin nasıl olacağını anlatmak yok, haşrin mümkün olacağını isbattır âyetlerde haşrin nasıl olacağının sarih olarak zikredilmemesi, Kelâm ve İlâhiyat âlimleri aralarında zihin ayrılıklarına yol açmıştır Münâkaşa, bilhassa haşrin yalnızca ruhen mi olacağı, yoksa cismanî yani ruh ve vücut birlikte mi gerçekleşeceği hususu üstünde toplanmaktadır
Ehli Sünnet îtikadı, haşrin cismanî olacağı üzerindedir Haşrin cismânî oluş hikmeti şu şekilde îzah edilmiştir:
Beden dediğimiz madde, kendi âleminde yeknesak (biteviye) bir durumda değildir Biz, uzayda yer kaplayan ve ağırlığı olan her şey'e madde diyoruz, lakin havaya tarafından su, suya tarafından de toprak daha sert ve daha katı bir cisimdir Seyyareler arasını ve bütün uzayı dolduran, eskilerin havadan daha lâtif bir cisim olduğuna inandıkları ve tutsak dedikleri şey, eğer bir madde ise (çünkü esirin bazı enerji dalgaları olduğu söyleniyor) hava buna tarafından çok katı bir ceset sayılır Bütün madde cinsleri aralarında değişik madenlerden meydana gelmiş olan toprak, Allah'ın Kudret, Hâlikıyet ve Rubûbiyet sırrına hepsinden fazla mazhar olmuştur Bitkilerin hayatına menşe' olan toprak, Allah'ın en üstün mahlûku olan insan hayatına da sahne olmuştur Bu Nedenle toprak, kendinden daha lâtif olan sâir madde cinslerinden daha fazla İlâhî lütfa ermiştir Yani, maddenin en katısı, en üstün durumdadır
İnsanın mânevî hayata yükselmesine yardım eden duyu organları da maddî unsurlardır Gözünü kaybeden, şekil ve renklerin güzelliğinden, kulağı işitmeyen de ses ve nağmelerdeki âhengin zevkinden mahrum kalacaktır Hoş kokudan alınan tad, hoş sesten alınan tada tarafından daha maddî, yemek yemek ve içmekten alınan lezzet de şekil ve renklerden aldığımız hazza tarafından daha maddî sayılır Duyu organlarının sağlam ve sıhhatli olması, düşünceye güzel ve işe yarar malzeme hazırlar Hasta duyular yanlış idrâklere, yanlış idrâkler de hatâlı düşüncelere yol açarlar Sağlam ve sıhhatli bir hafıza, mânevî hayatın temel unsurlarından biridir Görüldüğü gibi insanın mânevî hayata yükselebilmesi, maddî duyulardaki kuvvet ve hassasiyete alt kalmaktadır İnsanın maddî duyulardan ve kuvvetlerden tecrîd edilmesi, onun mânevî hayatta sür'atle yükselmesini te'min edecek yerde, mânevî hayata geçişi tamamen imkânsız kılmaktadır İnsan vücudu, ruhu Allah'a götürecek bir enerji deposudur ve maddîdir Bu sebeble de, maddenin ruha zıd ve düşman bir şey olmayıp, ona zemin hazırlayıp destekleyen ve tamamlayan bir vasat olduğunu söyleyebiliriz âhiret hayatının cismen de olası olduğunu belirten canlı misaller vardır
İnsan Ölünce Vücudunun Çürüyüp Toprak Olduğunu Biliyoruz O Hâlde Cismanî Haşir Nasıl Gerçekleşecektir?
Bu hususta Peygamber Efendimiz şu açıklamayı yapmışlardır:
Tüm âdemoğullarını toprak yiyecektir Fakat insanın acbüzzenebdenilen uzvu bundan müstesnadır Insanoğlu ondan yaratılmıştır, tekrar ondan terkip olunarak vücûda gelecektir
Hadîsin ifadesine tarafından, her insanda acbüzzeneb denen çürüyüp kaybolmayan temel bir parçacık vardır O parçacık, tıpkı çekirdek ve tohum gibidir Ağaç nasıl çekirdek üstüne inşa ediliyorsa, insan vücudu da acbüzzeneb tohumu üzerine yapı edilecektir Bu birincil yaratılışta böyle olduğu gibi, diriltilişte de böyle olacaktır Acbüzzeneb üstüne terekküb eden insan bedenine ruh iade edilecek, böylece o insan, ruh ve cesediyle birlikte diriltilmiş, baştan yaratılmış olacaktır Bu hususu, Bediüzzaman şu şekilde açıklama etmiştir:
Nebâtâtın tohumları gibi acbü'zzeneb denilen bir kısım zerreler, insanın tohumu hükmünde olup, haşirde o zerreler üzerine ceseti insanî, neşv ü nemâ ile teşekkül eder(İşârâtü'lİ'câz)
“İnsan görmüyor mu ki, biz onu bir nutfeden yarattık Bir bakıyorsun ama açıkça inkâr ayaklanma ediyor Kendi yaratılışını unutup bize karşısında misal getirmeye kalkışıyor ve şu çürümüş dağılıp gitmiş kemikleri kim baştan diriltecek? Diyor De fakat: Onları ilk defa yaratmış olan diriltir Çünkü o, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran odur İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet onların benzerlerini yaratmaya daima muhakkak kadirdir O her şeyi hakkıyla bilen bir yaratıcıdır (Yasin suresi, ayet 7781) *
Kıyâmet koptuktan daha sonra her şey değil olacak, hiçbir canlı kalmayacak, yalnız Allah bâki kalacaktır Bu yoksulluk bir müddet devam ettikten daha sonra, Allah, İsrâfil'e Sûr'a ikinci kez üflemesini emredecek; Sûr'a üfürülmesini müteâkip de insanların karoser ve bedenlerini her yerde yaratıp ruhları o bedenlere geri gönderecek, böylece ölüleri ihya edip diriltmiş olacaktır
Bütün semavî dinler, bu inanç esasında müttefiktirler Kur'an'da şöyle buyurulur:
Kendi yaratılışını unutup, 'bu çürümüş kemikleri kim diriltecek', diyerek bize örnek getirene de ki: 'Onu birinci kere kim yoktan vâr etti ise, işte yine O diriltecektir(Yâsîn, 7879)
Bu âyet, dirilmenin mümkün, hattâ birincil yaratılışa göre daha basit olduğunu anlatmaktadır
Şu âyetler de benzer mânâyı te'yid etmektedir:
Biz ilk yaratışta acz mi gösterdik ki, ikinci yaratışta acze düşelim? Hayır, onlar yeni yaratılıştan şübhe içindedirler
bir de şöyle dediler: 'Biz, kemik ve toz yığını olduğumuz vakit mi, sahiden biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz' (Ey Resûlüm onlara) söyle; 'İster taş, ister demir olsun, yahut gönlünüzde gelişen (dağlar ve gökler gibi adaleli) herhangi bir mahlukat olsun, belirlenmiş öldürülecek ve dirileceksiniz' Onlar şöyle diyeceklerdir: 'O halde, öldükten sonra bizi kim diriltip geri çevirecek?' Sen de ki: 'Sizi birincil defa yaratmış olan kudret sâhibi Allah diriltecek'(elİsrâ, 4951)
Onlar: 'Allah ölen kimseyi diriltemez' diye en adaleli yeminlerle Allah'a yemîn ettiler Hayır, bu ölüleri yaşama döndürmek Allah üstüne gerçekleşen bir vaaddir Fakat insanların birçok bilmezler(enNahl, 3
Yağmur rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen O Allah'tır Nihayet bu rüzgârlar buhar ile yüklü, yavaş yavaş bulutları yüklendiği vakit, bakarsın oysa biz, onları ölmüş (kurumuş) memleketere sevketmişizdir Böylece o bulutla, o yere su indiririz de o su ile her çeşit meyveleri çıkarırız İşte bu ölü araziden bitkileri (nebatatı) çıkardığımız gibi, ölüleri de böyle çıkaracağız (dirilteceğiz) Gerektir ki, düşünür ve ibret alırsınız(elA'râf, 57)
Kur'an'da haşirden bahseden âyetler, hep şu husus üstünde dururlar: Yoktan vâr etmeye, koskoca kâinatı yaratmaya ve kuruyan ölü toprağı canlandırıp yeşertmeye kadir olan Yargı Teâlâ, hiç şübhesiz ölerek toprak olan insan bedenini de her yerde diriltmeye, ruhunu bedenine iade etmeye kadirdir
Görüldüğü gibi, Kur'an'da haşirden bahseden âyetlerde başlıca maksad, haşrin nasıl olacağını anlatmak yok, haşrin mümkün olacağını isbattır âyetlerde haşrin nasıl olacağının sarih olarak zikredilmemesi, Kelâm ve İlâhiyat âlimleri aralarında zihin ayrılıklarına yol açmıştır Münâkaşa, bilhassa haşrin yalnızca ruhen mi olacağı, yoksa cismanî yani ruh ve vücut birlikte mi gerçekleşeceği hususu üstünde toplanmaktadır
Ehli Sünnet îtikadı, haşrin cismanî olacağı üzerindedir Haşrin cismânî oluş hikmeti şu şekilde îzah edilmiştir:
Beden dediğimiz madde, kendi âleminde yeknesak (biteviye) bir durumda değildir Biz, uzayda yer kaplayan ve ağırlığı olan her şey'e madde diyoruz, lakin havaya tarafından su, suya tarafından de toprak daha sert ve daha katı bir cisimdir Seyyareler arasını ve bütün uzayı dolduran, eskilerin havadan daha lâtif bir cisim olduğuna inandıkları ve tutsak dedikleri şey, eğer bir madde ise (çünkü esirin bazı enerji dalgaları olduğu söyleniyor) hava buna tarafından çok katı bir ceset sayılır Bütün madde cinsleri aralarında değişik madenlerden meydana gelmiş olan toprak, Allah'ın Kudret, Hâlikıyet ve Rubûbiyet sırrına hepsinden fazla mazhar olmuştur Bitkilerin hayatına menşe' olan toprak, Allah'ın en üstün mahlûku olan insan hayatına da sahne olmuştur Bu Nedenle toprak, kendinden daha lâtif olan sâir madde cinslerinden daha fazla İlâhî lütfa ermiştir Yani, maddenin en katısı, en üstün durumdadır
İnsanın mânevî hayata yükselmesine yardım eden duyu organları da maddî unsurlardır Gözünü kaybeden, şekil ve renklerin güzelliğinden, kulağı işitmeyen de ses ve nağmelerdeki âhengin zevkinden mahrum kalacaktır Hoş kokudan alınan tad, hoş sesten alınan tada tarafından daha maddî, yemek yemek ve içmekten alınan lezzet de şekil ve renklerden aldığımız hazza tarafından daha maddî sayılır Duyu organlarının sağlam ve sıhhatli olması, düşünceye güzel ve işe yarar malzeme hazırlar Hasta duyular yanlış idrâklere, yanlış idrâkler de hatâlı düşüncelere yol açarlar Sağlam ve sıhhatli bir hafıza, mânevî hayatın temel unsurlarından biridir Görüldüğü gibi insanın mânevî hayata yükselebilmesi, maddî duyulardaki kuvvet ve hassasiyete alt kalmaktadır İnsanın maddî duyulardan ve kuvvetlerden tecrîd edilmesi, onun mânevî hayatta sür'atle yükselmesini te'min edecek yerde, mânevî hayata geçişi tamamen imkânsız kılmaktadır İnsan vücudu, ruhu Allah'a götürecek bir enerji deposudur ve maddîdir Bu sebeble de, maddenin ruha zıd ve düşman bir şey olmayıp, ona zemin hazırlayıp destekleyen ve tamamlayan bir vasat olduğunu söyleyebiliriz âhiret hayatının cismen de olası olduğunu belirten canlı misaller vardır
İnsan Ölünce Vücudunun Çürüyüp Toprak Olduğunu Biliyoruz O Hâlde Cismanî Haşir Nasıl Gerçekleşecektir?
Bu hususta Peygamber Efendimiz şu açıklamayı yapmışlardır:
Tüm âdemoğullarını toprak yiyecektir Fakat insanın acbüzzenebdenilen uzvu bundan müstesnadır Insanoğlu ondan yaratılmıştır, tekrar ondan terkip olunarak vücûda gelecektir
Hadîsin ifadesine tarafından, her insanda acbüzzeneb denen çürüyüp kaybolmayan temel bir parçacık vardır O parçacık, tıpkı çekirdek ve tohum gibidir Ağaç nasıl çekirdek üstüne inşa ediliyorsa, insan vücudu da acbüzzeneb tohumu üzerine yapı edilecektir Bu birincil yaratılışta böyle olduğu gibi, diriltilişte de böyle olacaktır Acbüzzeneb üstüne terekküb eden insan bedenine ruh iade edilecek, böylece o insan, ruh ve cesediyle birlikte diriltilmiş, baştan yaratılmış olacaktır Bu hususu, Bediüzzaman şu şekilde açıklama etmiştir:
Nebâtâtın tohumları gibi acbü'zzeneb denilen bir kısım zerreler, insanın tohumu hükmünde olup, haşirde o zerreler üzerine ceseti insanî, neşv ü nemâ ile teşekkül eder(İşârâtü'lİ'câz)
“İnsan görmüyor mu ki, biz onu bir nutfeden yarattık Bir bakıyorsun ama açıkça inkâr ayaklanma ediyor Kendi yaratılışını unutup bize karşısında misal getirmeye kalkışıyor ve şu çürümüş dağılıp gitmiş kemikleri kim baştan diriltecek? Diyor De fakat: Onları ilk defa yaratmış olan diriltir Çünkü o, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran odur İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet onların benzerlerini yaratmaya daima muhakkak kadirdir O her şeyi hakkıyla bilen bir yaratıcıdır (Yasin suresi, ayet 7781) *