Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kur’an’ın Anlaşılmasında Yontem hakkında bilgi

Kur’an’ın Anlaşılmasında Yontem hakkında bilgi
0
90

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
Kur’an’ın Anlaşılmasında Yontem hakkında bilgi


Kur’anı Kerim muslumanların hayatları icin vazgecilmez bir rehber olarak kabul
edildiğinden onun doğru anlaşılması icin ilk donemlerden itibaren yoğun bir zihni faaliyet
ortaya konmuş ve bunun urunu olarak zengin bir literatur oluşmuştur Sahabe ve onları takip
eden nesilde şifahi olarak oluşturulan, bir sonraki nesilden itibaren de yazıya gecirilen bu
mirasın bize kadar gelen ilk orneğini İmam Şafii’nin erRisale’si teşkil eder İmam Şafii
“Nasıl anlaşılır? sorusu yerine “Nasıl acıklıyor? sorusunu koymuş ve kitabının baş
tarafında “Allah’ın, kendi hukmunu nasıl ve hangi lafızlarla, kavramlarla acıkladığını
tesbit etmeye calışmıştır
Gazzali, elMustasfa min ‘ilmi’lusUl isimli kitabında (I, 339340), “Hz
Peygamber’den duyulan ilahi kelamdan Allah’ın muradını anlama problemini ele almış,
bunun icin hitapta kullanılan dilin bilinmesinin şart olduğunu kaydettikten sonra sozu şoyle
surdurmuştur: “Eğer lafız, ‘başka bir manaya ihtimali bulunmayan’ anlamında ‘nas’ ise
anlamak icin dili bilmek yeterlidir Eğer sozun birden fazla manaya ihtimali varsa, yanında
bir de karine bulunmadıkca ilahi murat anlaşılamaz Karine de bir kac ceşittir:
*‘Hasat gunu de hakkını verin’ (En‘am 6141) mealindeki ayette gecen ‘hak’
kelimesinin ‘oşurdur’ diye acıklanmasında gorulduğu gibi karine acık bir soz olabilir
* ‘ Gokler de O’nun kudret elinde durulup bukulmuştur’ (Zumer 3967) mealindeki
ayette olduğu gibi karine akıl olabilir

*İşaret, hareket ve davranışla oncesi, sonrası gibi pek cok hal karineleri olabilir
Bunları bizzat goren ve yaşayan sahabe daha sonrakilere, kesin bilgi veya zan hasıl edecek
şekilde acık sozlerle veya yukarıda gecenlere benzer karinelerle naklederler
Gazzali’nin yaptığı “nas olan ve olmayan sozler taksimini, manalarını acarak ve her
birinin ozelliklerini acıklayarak veren usulculerden Şevkani (o 12501832), ozetle şunları
soylemektedir:
Lafızlar zihinlere, hem mantUkları hem de mefhumlarıyla birtakım manaları taşırlar
MantUk “soylenen demektir; manaya sozden, sozun lugat anlamından ulaşılıyorsa
anlaşılana terim olarak mantUk denir Soylenenden, lafızdan değil de onun manası uzerinde
duşunulerek, birtakım işaret ve karineler değerlendirilerek bir başka manaya ve hukme
ulaşılıyorsa buna da “mefhum denir MantUk mana bakımından tek ihtimalli ise “nas, cok
ihtimalli ise “zahir ismini alır Lafzın mantUku ile tek manayı ihtiva etmesi de
“mutabakat, “tazammun ve “iltizam şekillerinde olursa “sarihtir Belli bir insanın adı
olan Ahmed lafzının o insanın butunune delaleti (butununu anlatması) birincisine
(mutabakat); eli, ayağı, kalbi gibi parcalarını anlatması (bunların da genelin parcaları olarak
manaya dahil bulunması) ikincisine (tazammun); yurur ve konuşur olduğunu anlatması da
ucuncusune (iltizam) ornektir İltizamda Ahmed’in insan olduğunu duşunen kimse onun, bir
arıza bulunmadıkca yurur ve konuşur olması gerektiği (insan olmaktan bunun lazım geldiği)
sonucuna varmaktadır Bu sonuc, bu mana Ahmed’in butunu veya parcası değil başka bir
ilişki turuyle ona bağlı olan ozelliğidir Bu manaların tamamı nassın sarih manalarıdır
Sozden manaya gidiş “iktiza, “ima ve “işaret yollarıyla olursa “gayri sarihtir
Şer‘an veya aklen cumlenin ve mananın tutarlı, doğru olması belli bir anlayışı (soze
belli bir mana vermeyi) zorunlu kılıyorsa “iktiza delaleti; cumle ile birlikte bulunan
hukmu, sacma veya yersiz olmasın diye gerekce olarak yorumlamak icap ediyorsa, başka bir
deyişle soz, hukmun gerekcesi olarak değerlendirilmediği taktirde gereksiz olacaksa ve bu
sebeple gerekce (illet) olarak değerlendirilmiş olursa “ima delaleti, soyleyenin
kastetmediği tutarlı bir mana ortaya cıkıyorsa, akıl bu anlamı da cıkarıyorsa “işaret delaleti
soz konusudur
Mefhum, soylenenden (mantUk) cıkarılan, ama soylenmemiş olan (soz de
gecmeyen) manadır Bu da “muvafık ve “muhalif diye ikiye ayrılır Mefhum diye ifade
edilen mana mantUktan anlaşılan manaya uygun ise “muvafık mefhum vardır; bu iki mana
hukum ve etki bakımından eşit ise mefhumdan cıkarılana “lahnu’lhitab denir; “Annene of
deme! sozu, “Bıktım senden deme! mefhumunu da verir; bu “lahnu’lhitaba ornektir
Aynı cumleden cıkarılacak olan “Anneni dovme mefhumu ise mantUktan daha kuvvetlidir
ve buna “fahve’lhitab denilmektedir
MantUk ile mefhum arasında uygunluk değil, bir yonden aykırılık (muhalefet) varsa
muhalif mefhuma ulaşılmış ve buna “delilu’lhitab ismi de verilmiştir Muhalif mefhumun
ceşitlerine girmek sozu uzatacağı icin burada birkac ornekle yetineceğiz: “Kırmızı elma al
demek “Yeşil elma alma demektir “Cocuk uyanırsa hırkasını giydir demek “Uyanmazsa
giydirme demektir, “Attan şehre girince in demek, “Girmedikce inme demektir
(Şevkani, İrşadu’lfuhUl, s 302310)
Klasik usulculer Arap dilinin, Kur’an’ın nazil olduğu cağdan bu yana sahip olduğu
bu ifade (delalet) ozelliklerini goz onune alarak lafızdan hareket etmişler, kısmen veya
tamamen yururlukten kaldırıldığı na (nesh) dair kesin delil bulunmayan ayet ve hadislerin
manalarını ve hukumlerini butun zaman ve mekanlar icin gecerli kabul etmişler, Kur’an’ı da
bu cercevede anlamaya, acıklamaya calışmışlardır Kur’an’ın ve hadislerin butununden
cıkardıkları temel amacları (makåsıd), yeri geldikce tek tek ayet ve hadislerin hikmetleri
olarak değerlendirmişler, buna dayalı acıklamalar yapmışlardır Belli bir ayet veya hadisin
ilk bakışta anlaşılan manası akıl veya makasıdla ya da manaları acık ve kesin naslar gibi
daha guclu bir delille celişirse zayıf olanı, guclu olana gore yorumlama (te’vil, uzlaştırma)
yoluna gitmişlerdir
Klasik tefsir usulunde ağırlıklı olarak Kur’an metninin bağımsızlığına zarar
vermeden onu anlama cabası esas alınırken son zamanlarda bu cabanın yanında, Kur’an’ı
icinde yaşanılan zamanın şartlarına taşıyarak ona yaşanan hayatın gidişini belirleyici bir
işlev yukleme duşuncesi ağırlık kazanmaya başladı Bazı cağdaş İslam alimleri ve fikir
adamlarına gore, İmam Şafii’den itibaren klasik donem usUli fıkıh ve ozellikle ehli hadis
geleneği mensupları, yorumcunun oznelliğine karşı Kur’an metninin bağımsızlığını koruma
kaygısını one cıkarmışlar, ancak zamanla bu kaygının abartılması giderek metni anlayan
oznenin (fakih, mutekellim vb), yaşadığı donemin ve toplumun şartlarından uzak kalması
sonucunu doğurmuş; bu da Kur’anı Kerim’in yaşanan cağa taşınmasına ve belirle yicilik
işlevine zarar vermiştir
Bu ortak tesbite rağmen az cok farklı oneriler geliştirmeye calışan bazı cağdaş
alimlerin paylaştıkları temel oneri, Kur’anı Kerim’in evrensel mesajlarıyla temel ilke ve
amaclarının belli yontemlerle metinden cıkarılması ve bunların ceşitli tarihi durumlara
uygulanmasıdır Bu suretle başlangıc donemlerinde olduğu gibi bugun de Kur’an’ı hayatla
butunleştirmek, muslumanların ve genel olarak insanlığın sorunlarına Kur’an’dan cozumler

uretmek mumkun olacaktır Burada metni ve yorumcunun tarihi durumunu bir araya getiren
şey, Kur’an’ın evrensel ilkeleri ve değerleridir
Bununla birlikte Kur’an’ı anlama konusundaki yeni goruşler de kendi icinde bazı
problemler taşımakta olup, bunların taraftarlarının kendi aralarında henuz bir yontem
birliğine ulaşmış olduklarını soylemek mumkun değildir Ayrıca klasik yorum usulunu
devam ettirmenin gerekliliğine inanan kesimin bu tur yeni sayılabilecek yontem onerilerine
yonelttikleri eleştiriler de hala ilgili bilim muhitlerince tartışması surdurulen konular
arasında bulunmaktadır Bu tur yeni sayılabilecek yontem onerilerine karşı cıkarak klasik
yorum usulunu devam ettirmenin gerekliliğine inanan oldukca guclu bir kesim de
mevcuttur
Sonuc olarak gunumuz İslam dunyasında Kur’an’ı anlama ve yorumlama konusunda
umit verici tartışmalar yaşanmakta; butun bu gelişmeler Kur’an’ın doğru anlaşılması
yolunda onemli mesafelerin katedilmesine ve Kur’an araştırmaları alanında ciddi
calışmaların ortaya konmasına katkılar sağlamaktadır (bk Mehmet Pacacı, “Kur’an VII
Acıklanması ve Yorumlanması, DİA, XXVI, 398401)
 
858,496Konular
982,392Mesajlar
30,223Kullanıcılar
metocdametocSon üye
Üst Alt