iltasyazilim
FD Üye
Anlamı:Kureyş'in birbirleriyle veya başkalariyle andlaşması, anlaşması için; hele yaz ve kış seferlerine (faydalandıkları) andlaşması için, onlar (Kureyş) artık bu evin (Kâbe'nin) sahibine (Allâh'a) ibâdet etsinler; O (sahip) fakat, onları büyük bir açlıktan kurtardı ve müthiş bir korkudan kesin kıldı
Tefsir Kureyş, Arapların en asîl kabilesi ve Hazreti Peygamber Efendimiz de bu kabileden idi Kâbe'yi gözetleyip koruyan da bunlardı Araplar, Kâbe'nin koruyucuları olmalarından ötürü, Kureyş'e çok saygı gösterirlerdi Kureyş, yaz ve kış seyahatlerinde de Kâbe'nin yüzü suyu hürmetine kimseden bir zarar görmezler, herkesle anlaşmalar, andlaşmalar yaparak bağımsızlık özgür gezi ederler ve böylece hem maddî ayrıca de mânevi nüfuzlarını koruyarak emniyet içinde yaşarlardı Yakınlarındaki memleketlerde insanlar türlü vahşet ve şekavet içinde vurulup çarpılıp dururken Kureyş kabilesi Mekke ve etrafında güvenlik içinde yaşadıkları gibi, Yemen, Tâif ve Habeş gibi memleketlere yaptıkları ticaret seferlerinde de saygı görüyorlar, emniyetle gidip geliyorlardı Mekke'nin ve Kureyş kabilesinin kazandığı bu yüksek nüfuz, bu emniyet ve şeref tereddüd değil fakat orada yer alan ve Allah tarafından büyük bir haysiyet kazanmış olan Kâbe'nin yüzü suyu hürmetine idi Tüm bunları Kâbe'ye ve bunun sahibi olan Allâh'a borçlu idiler
Daha Sonra bu mukaddes ev, içine putlar doldurulsun diye değil, bir tek Allâh'a ibâdet olunsun için kurulmuştu ve Allâh'ın onu Ebrehe ordusunun taarruzundan koruması da ileride gelecek olan Peygamber Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) in o evi putlardan temizliyerek Tevhît dîninin merkezi oluşturacağı içindi Ve yarım yüzyıl evvel Fil'li ordunun başına neler geldiğini de Kureyş pekâlâ biliyordu O halde Kureyş'e yaraşan, Kâbe, neden belirlenmiş ise, o niyet ve gayeyi belirtmesi için onu temizlemek üzere gönderilmiş olan Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) e itimat etmek ve ona arkadaki çıkmaktı Allâh'ın birliğine îman ile Tevhîd dînine öncelikle onların sarılması gerekti Halbuki Kureyş böyle yapmadı Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) in Allâh'ın birliğini ilân etmesine aleyhinde putperestlikle israr etmek can atarak ilk kez küfür ve isyana kalkışan, düşmanlık bildiren onlar oldu Bu ise bir nankörlük idi
İşte bu sûrede Cenâbı Hak Kâbe yüzünden Kureyş'in gördüğü bu nîmetlere ve bunlara karşısında nankörlük etmenin büyük bir cinayet ve felâketle karşılaşacağına göze çarpan buyurduktan sonra Böylece ise aklınızı başınıza alın da sizi bu mukaddes evin yüzü suyu hürmetine felâketlerden kurtaran, açlıktan koruyan, korkulardan belli kılan bir Allâh'a ibadet ve kulluk edin! Putlara tapmayın, Allâh'ın size verdiği bu kadar nîmete aleyhinde nankörlük etmeyin!buyurmuştur
Bu sûreden şunu da anlıyoruz ancak, gördüğü nîmetlere, iyiliklere karşısında nankörlük etmek insanlığa yakışmayan en basmakalıp bir şeydir Kadri kıymeti bilinmiyen nîmet de günün birinde elden çıkar Sonra, her nîmet başı Allâhu Teâlâ olduğu için her insanın birinci vazifesi, Allâh'ı tanımak ve yalnız O'na ibadet etmektir O'ndan başka ibadete lâyık yoktur
*
Tefsir Kureyş, Arapların en asîl kabilesi ve Hazreti Peygamber Efendimiz de bu kabileden idi Kâbe'yi gözetleyip koruyan da bunlardı Araplar, Kâbe'nin koruyucuları olmalarından ötürü, Kureyş'e çok saygı gösterirlerdi Kureyş, yaz ve kış seyahatlerinde de Kâbe'nin yüzü suyu hürmetine kimseden bir zarar görmezler, herkesle anlaşmalar, andlaşmalar yaparak bağımsızlık özgür gezi ederler ve böylece hem maddî ayrıca de mânevi nüfuzlarını koruyarak emniyet içinde yaşarlardı Yakınlarındaki memleketlerde insanlar türlü vahşet ve şekavet içinde vurulup çarpılıp dururken Kureyş kabilesi Mekke ve etrafında güvenlik içinde yaşadıkları gibi, Yemen, Tâif ve Habeş gibi memleketlere yaptıkları ticaret seferlerinde de saygı görüyorlar, emniyetle gidip geliyorlardı Mekke'nin ve Kureyş kabilesinin kazandığı bu yüksek nüfuz, bu emniyet ve şeref tereddüd değil fakat orada yer alan ve Allah tarafından büyük bir haysiyet kazanmış olan Kâbe'nin yüzü suyu hürmetine idi Tüm bunları Kâbe'ye ve bunun sahibi olan Allâh'a borçlu idiler
Daha Sonra bu mukaddes ev, içine putlar doldurulsun diye değil, bir tek Allâh'a ibâdet olunsun için kurulmuştu ve Allâh'ın onu Ebrehe ordusunun taarruzundan koruması da ileride gelecek olan Peygamber Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) in o evi putlardan temizliyerek Tevhît dîninin merkezi oluşturacağı içindi Ve yarım yüzyıl evvel Fil'li ordunun başına neler geldiğini de Kureyş pekâlâ biliyordu O halde Kureyş'e yaraşan, Kâbe, neden belirlenmiş ise, o niyet ve gayeyi belirtmesi için onu temizlemek üzere gönderilmiş olan Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) e itimat etmek ve ona arkadaki çıkmaktı Allâh'ın birliğine îman ile Tevhîd dînine öncelikle onların sarılması gerekti Halbuki Kureyş böyle yapmadı Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) in Allâh'ın birliğini ilân etmesine aleyhinde putperestlikle israr etmek can atarak ilk kez küfür ve isyana kalkışan, düşmanlık bildiren onlar oldu Bu ise bir nankörlük idi
İşte bu sûrede Cenâbı Hak Kâbe yüzünden Kureyş'in gördüğü bu nîmetlere ve bunlara karşısında nankörlük etmenin büyük bir cinayet ve felâketle karşılaşacağına göze çarpan buyurduktan sonra Böylece ise aklınızı başınıza alın da sizi bu mukaddes evin yüzü suyu hürmetine felâketlerden kurtaran, açlıktan koruyan, korkulardan belli kılan bir Allâh'a ibadet ve kulluk edin! Putlara tapmayın, Allâh'ın size verdiği bu kadar nîmete aleyhinde nankörlük etmeyin!buyurmuştur
Bu sûreden şunu da anlıyoruz ancak, gördüğü nîmetlere, iyiliklere karşısında nankörlük etmek insanlığa yakışmayan en basmakalıp bir şeydir Kadri kıymeti bilinmiyen nîmet de günün birinde elden çıkar Sonra, her nîmet başı Allâhu Teâlâ olduğu için her insanın birinci vazifesi, Allâh'ı tanımak ve yalnız O'na ibadet etmektir O'ndan başka ibadete lâyık yoktur
*