Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kurtuluş Savaşında Olan Önemli Olaylar

Kurtuluş Savaşında Olan Önemli Olaylar

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Kurtuluş Savaşında Olan Olaylar,
Kurtuluş Savaşında Olanlar,
Kurtuluş Savaşında Olan Manâlı Olaylar nelerdir

Türk Ulusu'nun Kurtuluş Savaşı'nı hangi şartlar altında, ne gibi olanaksızlıklar, yokluklar içinde ve hangi güçleri yenerek gerçekleştirdiğini kavramak için Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Savaşını ve bunun Osmanlı Devleti'ndeki yıkımını iyi iyi anlamak gerekir Çünkü Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya, İngiltere, Fransa gibi büyük devletlerin ordu, deniz filosu ve tükenmez insan kaynaklarına karşısında dört sene süreyle Kafkasya, Çanakkale, Irak, Suriye, Galiçya, Sina gibi büyük cephelerde ve ulaşım olanaksızlıkları, yokluklar içinde savaştı Kolera, tifüs, verem, zatürree, özlem ve daha bir fazla hastalıktan yüz binlerce insan öldü Silahsız, cephanesiz, ilaçsız, yiyeceksiz ve bin türlü ulaşım güçlüklerine rağmen dört yılın sonunda Türk vatanı işgal edilmemişti Bu dört yıl savaşta Osmanlı Devleti orduları düşmandan çok rahatsızlık ve yokluklara yenilmişti İşte TÜRK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI bu büyük yıkımdan daha sonra yapıldığı için hem büyük siklet taşır Çünkü Türk Hür Savaşı, hiçbir süre TürkYunan Savaşı değil, Lozan'da karşımızda birleşen İtilaf Devletleri'ne karşı yapılan bir savaştır, emperyalizme karşı yapılan bir savaştır Yunan Devleti ise, İtilaf Devletleri'nin yalnızca maşası oldular
Seferberlik ilanı ile birlikte Osmanlı Devleti, 1700000 km2 arazi üzerinde yaklaşık 22 milyon nüfusunun fakat 15 milyonundan yararlanabildi 21 Temmuz 1914'ten 1915 yılı ardına kadar 2523000 insanı silah altına aldı daha sonra bu rakam 28 milyona ulaştı Görülüyor ancak seferberlik mantıklı bir biçimde yapılmamış, ülkenin üretici gücü kısa zamanda tabanca altına alınmıştı

19161918 YILLARI

1915 yılı sona erdiğinde savaşın genel gelişmesi, sonuç hakkında belirli bir bilgi vermiyordu 1916 yılına girildiğinde savaşın büyük bir kısmı Avrupa cephelerinde geçiyordu Türkiye, bütün güçlüklere ve olanaksızlıklarına karşın Galiçya cephesinde Avusturya'ya yardım etmek için 33 bin kişilik bir kuvvet gönderdi
Irak cephesinde ise daha önce laf ettiğimiz Kutül Amare'de İngilizler teslim oldular Fakat Enver Paşa Almanların isteğine uyup, İran'daki Rus birlikleri için kuvvet ayırınca İngilizler Aralık ayında taarruza başladılar Kanal Cephesi'nde ise Cemal Paşa iki kez daha taarruz ettiyse de başarısız oldu İngilizler Sina'yı ele geçirip Suriye'ye girmeye başladılar Lakin Türkiye'nin en büyük kayıpları Kafkas cephesinde oldu Ruslar 1916 Nisan'ından itibaren taarruza geçtiler Eylül ayına değin Trabzon, Erzurum, Gümüşhane ve Erzincan'ı ele geçirdiler Sarıkamış'ta sorumsuzca ve bilgisizce yitirilen insanların yokluğu acı bir şekilde anlaşıldı Çelimsiz kadrolu 3 Ordu Rusların aleyhinde dayanamadı Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği 16 Kolordu bir ara Muş ve Bitlis'i kurtardı Fakat Rus üstünlüğüne aleyhinde fazla bir şey yapılamadı

ARAP AYAKLANMASI

1916'da Türkiye için en büyük tehlikelerden birisi de Arapların ayaklanması oldu 1865 deri itibaren Arap milliyetçi örgütleri kurulmaya başlamışlardı Birinci Dünya Savaşı'ndan önce İngiltere'nin Araplarla başlayan görüşmelerini, Lord Kitchener ve onun halefi Mac Mahon ile Abdullah arasında sürdürdüklerini ve 23 Ekim 1914'de anlaştıklarını, Arapları bağımsızlık vaadi ve altın vererek ayaklandırmaya kışkırtan İngiltere'nin Basra'yı işgal ettikten sonradan, 26 Ocak 1915'te İbn Suud ve 3 Kasım 1916'da Katar Şeyhi ile anlaştığını ve bütün Arap şeyhlerini kendisine bağladığını görmüştük Özellikle Mac Mahon ile Şerif Hüseyin arasındaki mektuplaşmalar ve Arap ihtilalcilerinin Şerif Hüseyin'e başvurması Arap ayaklanmasının hazırlığını oluşturuyordu Bunun sağlanmasında İngiliz casusu Albay Lavrens en büyük rolü yüklenmişti Arapları ayaklanmaya iten öteki bir sebep de, Suriye'deki Arap milliyetçilerinin isyan hazırlığı içinde oldukları için yargılandıktan sonradan Mayıs 1916'da Cemal Paşa kadar idam edilmeleri oldu İngilizler Araplara özgürlük vaad etmelerine karşın İtilaf Devletleri SykesPicot Anlaşması'yla Orta Doğu'yu aralarında pay ediyorlardı Araplar, buna karşın Türkiye'ye karşısında örgütleniyorlardı, Şerif Hüseyin Cemal Paşa'yı oyalarken İngilizlerle görüşmeleri sürdürüyordu Hüseyin ilk ayaklanma hazırlığını 27 Haziran 1916 'da bildiri ettiği şartname ile duyurdu 10 Haziran da Mekke ve Cidde'de ayaklanma zaten başlamıştı Taif ayaklanması ve diğer yerlerdeki ayaklanmalar şipşak yayıldı Amman'dan Medine'ye kadar olan yerlerdeki 30000 Türk askeri dingin kaldı Yemen'deki Türk ordusu ile ilişki koptu Mısır'daki İngiliz ordusunun Filistin seferi sırasında sağ kanadında Türk ordusuna aleyhinde kayda değer hizmetler gören Arapların bu ayaklanması Suriye cephesinin kaderini de belirli etti Türk ordusu bir yandan İngiliz ordusu ile savaşırken bir de arkasındaki Araplarla vuruşmak zorunda kaldı Sina ve Filistin yenilgilerinden daha sonra Türk ordusu Güney Suriye'yi terk ederek kuzeye, anavatana içten çekilmeye başladı 1917 yılında Suriye, İngilizlerin eline geçti İngiliz ordusu Aralık ayında Kudüs'e girdi Kudüs'e İngiliz komutanı General Allanby'nin girişi Hıristiyanlığın tanrısal kentinin Müslümanların elinden kurtarılışı, bütün Hıristiyan dünyasında olduğu gibi, Türkiye'nin müttefiki Avusturya'nın başkenti Viyana'da da kutlanıyordu Arapların bu başarıları onların birlikten mahrum olduğunu ivedi ortaya koydu Osmanlı egemenliği kalkınca Arap Şeyhleri arasındaki rekabet ortaya çıktı Aralarındaki mücadeleden yararlanan İngiltere ve Fransa bütün Arabistan'ı Manda adı aşağıda yağmaladılar İngilizlere karşı Cihad ilan etmiş olan Darvur Sultanı Ali Dinar'ın ayaklanması ise İngilizler kadar Mayıs 1916 da bastırıldı Bu tek olayın da hiç etkisi olmadı
Bu topraklardaki Türk egemenliğinin kalkışı ise Yahudilere, İsrail devleti kurmak için büyük fırsat yarattı 1897 yılında Bale'de toplanan Siyonist Kongresi'nde ortaya atılan ecdatlarının eski topraklarında bir Yahudi merkezi koymakfikri dünya Yahudileri arasında şipşak yayılmıştı Dünya Siyonist Konseyibu politikayı hızlı bir propaganda ile yaymış , bilhassa ABD ve İngiltere'deki Yahudi gücü bu propagandanın etkisini kısa zamanda geliştirmişti Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışı Yahudi milliyetçiliğini güçlendirdi Türkiye'nin baskın olduğu sıralarda, Orta Doğu'da Yahudi yerleşimi için yaptıkları önerge Abdülhamit kadar red edilmişti Savaş içinde Türklerin yenilmeye başlaması ve Türk egemenliğinin sona ereceğinin ve İngiltere'nin Orta Doğu'ya egemen olacağının anlaşılması, Yahudi devleti ayarlamak için dünya Siyonistlerine umut kapısını açıyordu Türk ordularını arkadan vurarak İngilizlerle anlaşan Araplar, gelişen bu yeni olayın kendileri için tehlikesini geç anladılar 1917'de Dünya Siyonist Konseyi nin Orta Doğu'da bir yerleşme yeri ricası İngiliz Hükümeti'ne resmi olarak bildirildi İngiltere Kasım 1917 de verdiği yanıtta İngiltere'nin Filistin'de milli bir Yahudi merkezi kurulmasını, burada Yahudi olmayan cemaatin dini ve yasal haklarına hiç bir hasar vermemek şartı ile kabul edeceğinibildirdi Balfour Deklarasyonuadıyla anılan bu yanıt İsrail'in kurulmasını yaratıcı ilk manâlı adımdır Burada yüzyıllardır yaşayan Müslümanların dini ve hukuki haklarına dokunulmadan bir Yahudi yerleşiminin sağlanması sözü ise yalnızca bir İngiliz aldatmacasıydı Böyle bir olay oysa cebren gerçekleşebilirdi ABD deki 3 milyonu aşkın Yahudi ve İngiltere'deki Yahudi gücü Kutsal Topraklarüzerinde bir mesken yeri olmak için Türk egemenliğinin yıkılmasından doğan bu fırsatı kaçırmadılar ArapYahudi savaşının tohumları bu nedenle 1917 yılında ekilmiş oldu
Arapların ayaklanmasından sonra Türk ordusu İngilizler karşı kısa zamanda çözüldü Cihat ilanı ve din kardeşliği hülyalarının da işe yaramadığı acı bir şekilde anlaşıldı Suriye cephesindeki başarısızlıkları görebilen Mustafa Kemal Paşa 2 Ekim 1917'de buradan Enver Paşa'ya yolladığı mektupta çok realist bir biçimde ülkenin durumunun fazla kötü olduğunu, her tarafta asayişin bozuk, ekonominin çöküntü içinde, sefaletin yaygın ve ordunun savaş gücünün kalmamış olduğunu belirtti ve Harbin anahtarı bizim elimizde değildirsözleriyle galibiyet umudunun bulunmadığını dile getirerek daha pozitif zarara uğramadan savaşa son verilmesinin gerektiğini anlattı Ama Rusya'da devir çıkmasından umutlanan Enver Paşa bu uyarıları dikkate almadı Çünkü hala Almanya'nın galip geleceği umudunu taşıyordu

seçme parça *
 
858,505Konular
982,799Mesajlar
33,075Kullanıcılar
Üst Alt