iltasyazilim
FD Üye
kurtuluş savaşında yaşanan zorluklar
Türk Ulusu'nun Kurtuluş Savaşı'nı hangi şartlar altında, ne gibi olanaksızlıklar, yokluklar içinde ve hangi güçleri yenerek gerçekleştirdiğini çakmak için Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Savaşını ve bunun Osmanlı Devleti'ndeki yıkımını iyi anlamak gerekir Çünkü Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya, İngiltere, Fransa gibi büyük devletlerin ordu, donanma ve tükenmez insan kaynaklarına karşı dört yıl süreyle Kafkasya, Çanakkale, Irak, Suriye, Galiçya, Sina gibi büyük cephelerde ve ulaşım olanaksızlıkları, yokluklar içinde savaştı Kolera, tifüs, verem, zatürree, açlık ve daha bir fazla hastalıktan yüz binlerce insan öldü Silahsız, cephanesiz, ilaçsız, yiyeceksiz ve bin türlü ulaşım güçlüklerine rağmen dört yılın sonunda Türk vatanı işgal edilmemişti Bu dört yıl savaşta Osmanlı Devleti orduları düşmandan çok hastalık ve yokluklara yenilmişti İşte TÜRK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI bu büyük yıkımdan sonra yapıldığı için keza büyük yük taşır Çünkü Türk Özgürlük Savaşı, hiçbir süre TürkYunan Savaşı yok, Lozan'da karşımızda birleşen İtilaf Devletleri'ne karşısında yapılan bir savaştır, emperyalizme karşısında yapılan bir savaştır Yunan Devleti ise, İtilaf Devletleri'nin sadece maşası oldular
Seferberlik ilanı ile birlikte Osmanlı Devleti, 1700000 km2 arazi üstünde yaklaşık 22 milyon nüfusunun ama 15 milyonundan yararlanabildi 21 Temmuz 1914'deri 1915 yılı ardına kadar 2523000 insanı silah altına aldı sonra bu sayı 28 milyona ulaştı Görülüyor oysa seferberlik mantıklı bir biçimde yapılmamış, ülkenin üretici gücü kısa zamanda tabanca altına alınmıştı
19161918 YILLARI
1915 yılı sona erdiğinde savaşın genel gelişmesi, sonuç hakkında emin bir veri vermiyordu 1916 yılına girildiğinde savaşın büyük bir kısmı Avrupa cephelerinde geçiyordu Türkiye, bütün güçlüklere ve olanaksızlıklarına rağmen Galiçya cephesinde Avusturya'ya yardım etmek için 33 bin şahsiyet bir kuvvet yolladı
Irak cephesinde ise daha önce söz ettiğimiz Kutül Amare'de İngilizler teslim oldular Ama Enver Paşa Almanların isteğine uyup, İran'daki Rus birlikleri için zorlama ayırınca İngilizler Aralık ayında taarruza başladılar Kanal Cephesi'nde ise Cemal Paşa iki kere daha taarruz ettiyse de başarısız oldu İngilizler Sina'yı ele geçirip Suriye'ye girmeye başladılar Lakin Türkiye'nin en büyük kayıpları Kafkas cephesinde oldu Ruslar 1916 Nisan'ından itibaren taarruza geçtiler Eylül ayına kadar Trabzon, Erzurum, Gümüşhane ve Erzincan'ı ele geçirdiler Sarıkamış'ta sorumsuzca ve bilgisizce yitirilen insanların yokluğu acı bir şekilde anlaşıldı Zayıf kadrolu 3 Ordu Rusların karşısında dayanamadı Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği 16 Kolordu bir ara Muş ve Bitlis'i kurtardı Fakat Rus üstünlüğüne karşısında pozitif bir şey yapılamadı
ARAP AYAKLANMASI
1916'da Türkiye için en büyük tehlikelerden birisi de Arapların ayaklanması oldu 1865 deri itibaren Arap milliyetçi örgütleri kurulmaya başlamışlardı Birinci Dünya Savaşı'ndan önce İngiltere'nin Araplarla başlayan görüşmelerini, Lord Kitchener ve onun halefi Mac Mahon ile Abdullah aralarında sürdürdüklerini ve 23 Ekim 1914'de anlaştıklarını, Arapları özgür vaadi ve altın vererek ayaklandırmaya kışkırtan İngiltere'nin Basra'yı işgal ettikten sonradan, 26 Ocak 1915'te İbn Suud ve 3 Kasım 1916'da Katar Şeyhi ile anlaştığını ve bütün Arap şeyhlerini kendisine bağladığını görmüştük Özellikle Mac Mahon ile Şerif Hüseyin arasındaki mektuplaşmalar ve Arap ihtilalcilerinin Şerif Hüseyin'e başvurması Arap ayaklanmasının hazırlığını oluşturuyordu Bunun sağlanmasında İngiliz casusu Albay Lavrens en büyük rolü yüklenmişti Arapları ayaklanmaya iten öteki bir sebep de, Suriye'deki Arap milliyetçilerinin ayaklanma hazırlığı içinde oldukları için yargılandıktan sonra Mayıs 1916'da Cemal Paşa tarafından idam edilmeleri oldu İngilizler Araplara serbest vaad etmelerine rağmen İtilaf Devletleri SykesPicot Anlaşması'yla Orta Doğu'yu aralarında pay ediyorlardı Araplar, buna rağmen Türkiye'ye aleyhinde örgütleniyorlardı, Şerif Hüseyin Cemal Paşa'yı oyalarken İngilizlerle görüşmeleri sürdürüyordu Hüseyin birincil ayaklanma hazırlığını 27 Haziran 1916 'da duyuru ettiği beyanname ile duyurdu 10 Haziran da Mekke ve Cidde'de isyan zaten başlamıştı Taif ayaklanması ve öteki yerlerdeki ayaklanmalar tez yayıldı Amman'dan Medine'ye değin olan yerlerdeki 30000 Türk askeri durağan kaldı Yemen'deki Türk ordusu ile ilişki koptu Mısır'daki İngiliz ordusunun Filistin seferi esnasında sağ kanadında Türk ordusuna karşısında manâlı hizmetler görebilen Arapların bu ayaklanması Suriye cephesinin kaderini de belli etti Türk ordusu bir yana İngiliz ordusu ile savaşırken dahası arkasındaki Araplarla vuruşmak zorunda kaldı Sina ve Filistin yenilgilerinden sonradan Türk ordusu Güney Suriye'yi terk ederek kuzeye, anavatana dürüst çekilmeye başladı 1917 yılında Suriye, İngilizlerin eline geçti İngiliz ordusu Aralık ayında Kudüs'e girdi Kudüs'e İngiliz komutanı General Allanby'nin girişi Hıristiyanlığın tanrısal kentinin Müslümanların elinden kurtarılışı, bütün Hıristiyan dünyasında olduğu gibi, Türkiye'nin müttefiki Avusturya'nın başkenti Viyana'da da kutlanıyordu Arapların bu başarıları onların birlikten yoksun olduğunu ivedi ortaya koydu Osmanlı egemenliği kalkınca Arap Şeyhleri arasındaki rekabet ortaya çıktı Aralarındaki mücadeleden yararlanan İngiltere ve Fransa tüm Arabistan'ı Manda adı aşağıda yağmaladılar İngilizlere karşı Cihad ilan etmiş olan Darvur Sultanı Ali Dinar'ın ayaklanması ise İngilizler kadar Mayıs 1916 da bastırıldı Bu tek olayın da hiç etkisi olmadı
Bu topraklardaki Türk egemenliğinin kalkışı ise Yahudilere, İsrail devleti ayarlamak için büyük fırsat yarattı 1897 yılında Bale'de toplanan Siyonist Kongresi'nde ortaya atılan ecdatlarının eski topraklarında bir Yahudi merkezi kurmakfikri dünya Yahudileri arasında çabuk yayılmıştı Dünya Siyonist Konseyibu politikayı süratli bir propaganda ile yaymış , özellikle ABD ve İngiltere'deki Yahudi gücü bu propagandanın etkisini kısa zamanda geliştirmişti Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışı Yahudi milliyetçiliğini güçlendirdi Türkiye'nin dominant olduğu sıralarda, Orta Doğu'da Yahudi yerleşimi için yaptıkları önerge Abdülhamit kadar red edilmişti Savaş içinde Türklerin yenilmeye başlaması ve Türk egemenliğinin sona ereceğinin ve İngiltere'nin Orta Doğu'ya baskın olacağının anlaşılması, Yahudi devleti belirlemek için dünya Siyonistlerine umut kapısını açıyordu Türk ordularını arkadan vurarak İngilizlerle anlaşan Araplar, çoğalan bu yeni olayın kendileri için tehlikesini geç anladılar 1917'de Dünya Siyonist Konseyi nin Orta Doğu'da bir yerleşme yeri isteği İngiliz Hükümeti'ne resmen bildirildi İngiltere Kasım 1917 de verdiği yanıtta İngiltere'nin Filistin'de ulusal bir Yahudi merkezi kurulmasını, burada Yahudi olmayan cemaatin dini ve hukuki haklarına hiç bir hasar vermemek şartı ile kabul edeceğinibildirdi Balfour Deklarasyonuadıyla anılan bu cevap İsrail'in kurulmasını oluşturan ilk önemli adımdır Burada yüzyıllardır yaşayan Müslümanların dini ve yasal haklarına dokunulmadan bir Yahudi yerleşiminin sağlanması sözü ise yalnızca bir İngiliz aldatmacasıydı Böyle bir durum oysa zor kullanarak gerçekleşebilirdi ABD deki 3 milyonu aşkın Yahudi ve İngiltere'deki Yahudi gücü Tanrısal Topraklarüzerinde bir mesken yeri almak için Türk egemenliğinin yıkılmasından doğan bu fırsatı kaçırmadılar ArapYahudi savaşının tohumları böylece 1917 yılında ekilmiş oldu
Arapların ayaklanmasından daha sonra Türk ordusu İngilizler aleyhinde kısa zamanda çözüldü Cihat ilanı ve din kardeşliği hülyalarının da işe yaramadığı acı bir şekilde anlaşıldı Suriye cephesindeki başarısızlıkları görebilen Mustafa Kemal Paşa 2 Ekim 1917'de buradan Enver Paşa'ya yolladığı mektupta fazla realist bir biçimde ülkenin durumunun çok fena olduğunu, tekrar asayişin bozuk, ekonominin depresyon içinde, sefaletin yaygın ve ordunun savaş gücünün kalmamış olduğunu belirtti ve Harbin anahtarı bizim elimizde değildirsözleriyle galibiyet umudunun bulunmadığını dile getirerek daha pozitif zarara uğramadan savaşa son verilmesinin gerektiğini anlattı Ama Rusya'da ihtilal çıkmasından umutlanan Enver Paşa bu uyarıları dikkate almadı Çünkü hala Almanya'nın şampiyon geleceği umudunu taşıyordu *
Türk Ulusu'nun Kurtuluş Savaşı'nı hangi şartlar altında, ne gibi olanaksızlıklar, yokluklar içinde ve hangi güçleri yenerek gerçekleştirdiğini çakmak için Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Savaşını ve bunun Osmanlı Devleti'ndeki yıkımını iyi anlamak gerekir Çünkü Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya, İngiltere, Fransa gibi büyük devletlerin ordu, donanma ve tükenmez insan kaynaklarına karşı dört yıl süreyle Kafkasya, Çanakkale, Irak, Suriye, Galiçya, Sina gibi büyük cephelerde ve ulaşım olanaksızlıkları, yokluklar içinde savaştı Kolera, tifüs, verem, zatürree, açlık ve daha bir fazla hastalıktan yüz binlerce insan öldü Silahsız, cephanesiz, ilaçsız, yiyeceksiz ve bin türlü ulaşım güçlüklerine rağmen dört yılın sonunda Türk vatanı işgal edilmemişti Bu dört yıl savaşta Osmanlı Devleti orduları düşmandan çok hastalık ve yokluklara yenilmişti İşte TÜRK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI bu büyük yıkımdan sonra yapıldığı için keza büyük yük taşır Çünkü Türk Özgürlük Savaşı, hiçbir süre TürkYunan Savaşı yok, Lozan'da karşımızda birleşen İtilaf Devletleri'ne karşısında yapılan bir savaştır, emperyalizme karşısında yapılan bir savaştır Yunan Devleti ise, İtilaf Devletleri'nin sadece maşası oldular
Seferberlik ilanı ile birlikte Osmanlı Devleti, 1700000 km2 arazi üstünde yaklaşık 22 milyon nüfusunun ama 15 milyonundan yararlanabildi 21 Temmuz 1914'deri 1915 yılı ardına kadar 2523000 insanı silah altına aldı sonra bu sayı 28 milyona ulaştı Görülüyor oysa seferberlik mantıklı bir biçimde yapılmamış, ülkenin üretici gücü kısa zamanda tabanca altına alınmıştı
19161918 YILLARI
1915 yılı sona erdiğinde savaşın genel gelişmesi, sonuç hakkında emin bir veri vermiyordu 1916 yılına girildiğinde savaşın büyük bir kısmı Avrupa cephelerinde geçiyordu Türkiye, bütün güçlüklere ve olanaksızlıklarına rağmen Galiçya cephesinde Avusturya'ya yardım etmek için 33 bin şahsiyet bir kuvvet yolladı
Irak cephesinde ise daha önce söz ettiğimiz Kutül Amare'de İngilizler teslim oldular Ama Enver Paşa Almanların isteğine uyup, İran'daki Rus birlikleri için zorlama ayırınca İngilizler Aralık ayında taarruza başladılar Kanal Cephesi'nde ise Cemal Paşa iki kere daha taarruz ettiyse de başarısız oldu İngilizler Sina'yı ele geçirip Suriye'ye girmeye başladılar Lakin Türkiye'nin en büyük kayıpları Kafkas cephesinde oldu Ruslar 1916 Nisan'ından itibaren taarruza geçtiler Eylül ayına kadar Trabzon, Erzurum, Gümüşhane ve Erzincan'ı ele geçirdiler Sarıkamış'ta sorumsuzca ve bilgisizce yitirilen insanların yokluğu acı bir şekilde anlaşıldı Zayıf kadrolu 3 Ordu Rusların karşısında dayanamadı Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği 16 Kolordu bir ara Muş ve Bitlis'i kurtardı Fakat Rus üstünlüğüne karşısında pozitif bir şey yapılamadı
ARAP AYAKLANMASI
1916'da Türkiye için en büyük tehlikelerden birisi de Arapların ayaklanması oldu 1865 deri itibaren Arap milliyetçi örgütleri kurulmaya başlamışlardı Birinci Dünya Savaşı'ndan önce İngiltere'nin Araplarla başlayan görüşmelerini, Lord Kitchener ve onun halefi Mac Mahon ile Abdullah aralarında sürdürdüklerini ve 23 Ekim 1914'de anlaştıklarını, Arapları özgür vaadi ve altın vererek ayaklandırmaya kışkırtan İngiltere'nin Basra'yı işgal ettikten sonradan, 26 Ocak 1915'te İbn Suud ve 3 Kasım 1916'da Katar Şeyhi ile anlaştığını ve bütün Arap şeyhlerini kendisine bağladığını görmüştük Özellikle Mac Mahon ile Şerif Hüseyin arasındaki mektuplaşmalar ve Arap ihtilalcilerinin Şerif Hüseyin'e başvurması Arap ayaklanmasının hazırlığını oluşturuyordu Bunun sağlanmasında İngiliz casusu Albay Lavrens en büyük rolü yüklenmişti Arapları ayaklanmaya iten öteki bir sebep de, Suriye'deki Arap milliyetçilerinin ayaklanma hazırlığı içinde oldukları için yargılandıktan sonra Mayıs 1916'da Cemal Paşa tarafından idam edilmeleri oldu İngilizler Araplara serbest vaad etmelerine rağmen İtilaf Devletleri SykesPicot Anlaşması'yla Orta Doğu'yu aralarında pay ediyorlardı Araplar, buna rağmen Türkiye'ye aleyhinde örgütleniyorlardı, Şerif Hüseyin Cemal Paşa'yı oyalarken İngilizlerle görüşmeleri sürdürüyordu Hüseyin birincil ayaklanma hazırlığını 27 Haziran 1916 'da duyuru ettiği beyanname ile duyurdu 10 Haziran da Mekke ve Cidde'de isyan zaten başlamıştı Taif ayaklanması ve öteki yerlerdeki ayaklanmalar tez yayıldı Amman'dan Medine'ye değin olan yerlerdeki 30000 Türk askeri durağan kaldı Yemen'deki Türk ordusu ile ilişki koptu Mısır'daki İngiliz ordusunun Filistin seferi esnasında sağ kanadında Türk ordusuna karşısında manâlı hizmetler görebilen Arapların bu ayaklanması Suriye cephesinin kaderini de belli etti Türk ordusu bir yana İngiliz ordusu ile savaşırken dahası arkasındaki Araplarla vuruşmak zorunda kaldı Sina ve Filistin yenilgilerinden sonradan Türk ordusu Güney Suriye'yi terk ederek kuzeye, anavatana dürüst çekilmeye başladı 1917 yılında Suriye, İngilizlerin eline geçti İngiliz ordusu Aralık ayında Kudüs'e girdi Kudüs'e İngiliz komutanı General Allanby'nin girişi Hıristiyanlığın tanrısal kentinin Müslümanların elinden kurtarılışı, bütün Hıristiyan dünyasında olduğu gibi, Türkiye'nin müttefiki Avusturya'nın başkenti Viyana'da da kutlanıyordu Arapların bu başarıları onların birlikten yoksun olduğunu ivedi ortaya koydu Osmanlı egemenliği kalkınca Arap Şeyhleri arasındaki rekabet ortaya çıktı Aralarındaki mücadeleden yararlanan İngiltere ve Fransa tüm Arabistan'ı Manda adı aşağıda yağmaladılar İngilizlere karşı Cihad ilan etmiş olan Darvur Sultanı Ali Dinar'ın ayaklanması ise İngilizler kadar Mayıs 1916 da bastırıldı Bu tek olayın da hiç etkisi olmadı
Bu topraklardaki Türk egemenliğinin kalkışı ise Yahudilere, İsrail devleti ayarlamak için büyük fırsat yarattı 1897 yılında Bale'de toplanan Siyonist Kongresi'nde ortaya atılan ecdatlarının eski topraklarında bir Yahudi merkezi kurmakfikri dünya Yahudileri arasında çabuk yayılmıştı Dünya Siyonist Konseyibu politikayı süratli bir propaganda ile yaymış , özellikle ABD ve İngiltere'deki Yahudi gücü bu propagandanın etkisini kısa zamanda geliştirmişti Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışı Yahudi milliyetçiliğini güçlendirdi Türkiye'nin dominant olduğu sıralarda, Orta Doğu'da Yahudi yerleşimi için yaptıkları önerge Abdülhamit kadar red edilmişti Savaş içinde Türklerin yenilmeye başlaması ve Türk egemenliğinin sona ereceğinin ve İngiltere'nin Orta Doğu'ya baskın olacağının anlaşılması, Yahudi devleti belirlemek için dünya Siyonistlerine umut kapısını açıyordu Türk ordularını arkadan vurarak İngilizlerle anlaşan Araplar, çoğalan bu yeni olayın kendileri için tehlikesini geç anladılar 1917'de Dünya Siyonist Konseyi nin Orta Doğu'da bir yerleşme yeri isteği İngiliz Hükümeti'ne resmen bildirildi İngiltere Kasım 1917 de verdiği yanıtta İngiltere'nin Filistin'de ulusal bir Yahudi merkezi kurulmasını, burada Yahudi olmayan cemaatin dini ve hukuki haklarına hiç bir hasar vermemek şartı ile kabul edeceğinibildirdi Balfour Deklarasyonuadıyla anılan bu cevap İsrail'in kurulmasını oluşturan ilk önemli adımdır Burada yüzyıllardır yaşayan Müslümanların dini ve yasal haklarına dokunulmadan bir Yahudi yerleşiminin sağlanması sözü ise yalnızca bir İngiliz aldatmacasıydı Böyle bir durum oysa zor kullanarak gerçekleşebilirdi ABD deki 3 milyonu aşkın Yahudi ve İngiltere'deki Yahudi gücü Tanrısal Topraklarüzerinde bir mesken yeri almak için Türk egemenliğinin yıkılmasından doğan bu fırsatı kaçırmadılar ArapYahudi savaşının tohumları böylece 1917 yılında ekilmiş oldu
Arapların ayaklanmasından daha sonra Türk ordusu İngilizler aleyhinde kısa zamanda çözüldü Cihat ilanı ve din kardeşliği hülyalarının da işe yaramadığı acı bir şekilde anlaşıldı Suriye cephesindeki başarısızlıkları görebilen Mustafa Kemal Paşa 2 Ekim 1917'de buradan Enver Paşa'ya yolladığı mektupta fazla realist bir biçimde ülkenin durumunun çok fena olduğunu, tekrar asayişin bozuk, ekonominin depresyon içinde, sefaletin yaygın ve ordunun savaş gücünün kalmamış olduğunu belirtti ve Harbin anahtarı bizim elimizde değildirsözleriyle galibiyet umudunun bulunmadığını dile getirerek daha pozitif zarara uğramadan savaşa son verilmesinin gerektiğini anlattı Ama Rusya'da ihtilal çıkmasından umutlanan Enver Paşa bu uyarıları dikkate almadı Çünkü hala Almanya'nın şampiyon geleceği umudunu taşıyordu *