Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Lenfoma lenfositlerin oluşturduğu bir kanser tipidir. Lenf dokusunun habis tümörüne verilen umumî bir isimdir. Kanser ya alışılagelmiş hücrelerin süratle çoğalması yahut alışılagelmiş lenfositlere nazaran daha uzun vade yaşamaları ile oluşur. Malign lenfoid hücreler de sıradan lenfositler üzere lenf düğümü, dalak, kemik iliği, kan ve sair organlarda çoğalır. Lenfoma; Hodgkin lenfoma ve Hodgkin dışı lenfoma ismi altında iki büyük kümeye ayrılır.
HODGKİN LENFOMA (HL) :
Birinci kere tanım eden Thomas Hodgkin`in ismi ile anılan hastalıktır. Hodgkin lenfomanın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Her yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte daha çok genç erişkinlerde görülür. Erkeklerde daha sık ortaya çıkar. Bulaşıcı bir hastalık değildir. Kombine kemoterapi ile şifa elde edilebilen birinci habis hastalıktır.
HODGKİN DIŞI LENFOMA (HDL) :
Bu başlık altında lenfatik sistemi etkileyen yakından bağlı bir küme hastalık toplanır. Bu hastalık anormal B lenfositlerden kaynaklanan B hücreli lenfomalar ve anormal T lenfositlerden kaynaklanan T hücreli lenfomalar olarak 2 öbeğe ayrılır. B hücreli lenfomalar daha sık ortaya çıkar. Hastalık lenf düğümlerinde, dalak üzere lenfoid dokularda ortaya çıkabilir yahut mide, barsak üzere organlardaki lenf dokusundan kaynaklanabilir. Malign lenfoid hücreler kan ve lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun öbür kısımlarına da yayılabilir. Son yıllarda HDL sıklığı artmaktadır, ama bu artışın nedeni bilinmemektedir.
Lenf Kanseri, Lenfoma Belirtileri ve Tedavisi
İlerleyen yaşla birlikte toplulukta görülme sıklığı artan lenf kanseri, erkek ve bayanları eşit orantıda etkileyen bir hastalıktır. Lenfoma, farklı belirtilerle kendini gösterebilir. Lenfoma belirtileri arasında bölge alan; uzun vade geçmeyen grip, astımı anımsatan kuru öksürük, bademciklerden birinin şişmesi kesinlikle dikkate alınması gereken noktalardır.
Lenfoma tedavisinde, son yıllarda artan risk faktörlerine ve illetin görülme nispetlerindeki yükselişe karşın, hayli başarılı sonuçlar alınmaktadır. Lenfoma, ilaçlara ve ilik nakline âlâ karşılık veren bir kanser cinsidir. Muvaffakiyet nispetleri günümüz tedavileri ile kimi lenfoma alt tiplerinde yüzde 90’ların üzerine çıkabilmektedir. Tedaviye karşılık alınamayan durumlarda ise “akıllı ilaç” olarak tabir edilen, sadece kanser hücresini hedefleyen kişisel ilaçların yanı sıra; kök hücre nakli de lenfoma illetinin denetimi için değeri seçenekler arasında mekan almaktadır.
Lenf Kanseri Lenfoma Nedir?
Kan kanserleri, kanın üretildiği mekan olan kemik iliğinden kaynaklanan yahut kan kaynaklı bütün kanserlerle eş mealli olarak kullanılan bir sözdür. Lenfoma kan kanserlerinin yüzde 50’sini oluşturmaktadır. Lenfoma; Hodgkin Lenfoma ve Non Hodgkin Lenfoma isminde ikiye ayrılır. Non Hodgkin Lenfomalar gayrısına nazaran yaklaşık 8 kat daha ziyade görülmektedir.
Lenfoma kanserinin iki kıymetli çeşidinin de alt tipleri bulunmaktadır. Non Hodgkin lenfomanın en az 40-50 alt tipi vardır. Hodgkin lenfomanın ise 6-8 alt tipinden kelam edilebilir. Bunların hepsinin klinik seyirleri, tedaviye karşılıkları, tedavilerinde kullanılan ilaçlar birbirinden farklıdır. Bu nedenle lenfoma teşhisi konulduktan sonra illetin hangi alt tip olduğunun da gerçek bir halde saptanması gerekir. Bu doğrultuda lenfoma tedavisinde en uygun hastane arayışı hayli değerli hale gelir. Deneyimli ve eksper takımlara sahip onkoloji merkezlerine sahip olan hastaneler tercih edilmelidir.
Lenf Kanseri Lenfoma Belirtileri :
Lenfoma belirtisi deyince birinci akla gelen, çoklukla hastanın vücudunda büyüyen bir kitleyi fark etmiş olmasıdır. Bu kitle birtakım ortamlara basınç yapabilir. Lenf kanseri, kendini klinik belirti olarak daha çok “lenf bezi” denilen bezelerin patolojik olarak büyümesiyle gösterir. Zira tümör kitlesinin büyüdüğü bölge, yüklü olarak lenf bezleridir. Bu yüzden de hastaların çok büyük bir kısmı boyun, koltuk altı ve kasık ortamlarında lenf bezlerinin büyüdüğünü fark ederek hastaneye gelir. Lenfoma belirtilerinden biri de hastanın bağışıklık sistemi kâfi çalışmadığı için grip gibisi bulgular gösterebilmesidir. Grip, başlangıcından itibaren en çokça bir hafta içinde güzelleşmesi beklenen bir hastalıktır. Bunun yanı sıra sinüzit, akciğer enfeksiyonları oluştuğunda ise müddet uzayabilir. Fakat haftalarca süren ve enfeksiyon tablosunun ağırlaşması üzere durumlar görülüyorsa kesinlikle bir bilirkişi görüşü alınmalıdır.
Birinci şikayet birçok kere uzunluğunda ortaya çıkan ağrısız bir şişliğin fark edilmesi halindedir. Hodgkin lenfomada bu şişlik münhasıran solda köprücük kemiği üzerinde yerleşimlidir. Koltuk altı ve kasıktaki lenf düğümü kesimlerinde de büyüme olabilir. Az sayıda hastada ise lenf düğümü büyümesinin yaygın olduğu görülür. Göğüs kafesi içinde ya da karın boşluğu içindeki lenf düğümlerinde de büyüme olabilir. Bunlar bası nedeni olacak büyük kitleler oluşturuyorsa nefes darlığı, yüzde ve uzunluğunda şişme ya da karında şişlik, ele gelen kitle, karın ağrısı olması üzere şikayetlere yol açarlar. Fizik muayenede karaciğer ya da dalak büyüklüğü saptanabilir. Hastalık lenf düğümü dışındaki dokuları da tutabilir. Akciğer, karaciğer, kemik, kemik iliği tutulumu en sık lenf düğümü dışı tutulum konumlarıdır. Lenf düğümü dışı tutulum olması ekstranodal hastalık olarak isimlendirilir. Başlangıçta vakaların % 5- 10 unda ekstranodal tutulum olabilir. Hastaların bir kısmında lenfomaya bağlı olarak ortaya çıkan ve sistemik semptomlar olarak bedellendirilen bulgular olabilir. Bunlar ateş, gece terlemesi, son 6 ayda vücut tartısının % 10 undan çokça kilo kaybı olmasıdır. Ateşin nedeni bir infeksiyon değildir. Sistemik semptomlar bu marazlara has değildir. Hodgkin lenfomada kaşıntı da olabilir. Hodgkin lenfomada hasta alkol alınınca büyümüş lenf düğümlerinde ağrı olduğunun tabir edebilir. Bademciklerin tutulumu Hodgkin dışı lenfomada daha sık olmaktadır. Lenfomalı hastaların az bir kısmında fizik muayenede büyümüş bir lenfadenomegali bulunmaz.
Lenfomanın belirtileri; alerjik öksürük, astım atakları ve sinüzit halinde de ortaya çıkabilir. Zira lenfomadaki belirti ve bulguların hiçbiri, sırf illete mahsus değildir. Birçok sair illette da tıpkı belirtiler olabilir. Bazen lenf kanserinin belirtisi kendisini romatizmal marazlara benzeri biçimde de gösterebilir. Hasta romatizmal hastalık şikayetleri hastaneye başvurabilir ve yapılan araştırmalar ile durum ortaya çıkabilir. Kısaca lenfoma, her marazı taklit edebilmektedir. Bu nedenle lenfoma belirtileri önemsenmelidir.
Lenf kanseri belirtilerinden biri de bademciklerin her ikisinin de şişmesinden çok ikisinden birinin büyümesidir. Asimetrik bir büyümenin lenfoma olma riski daha yüksektir. Bademcik aslında lenfoid bir dokudur. Lenf bezi üzere o da ağzın iç kısmında, boğaz kısmında mekan alan lenfoid doku ve bu sistemin bir organıdır. Orada o nahiyeyi tutup büyümeye yol açabilir. Bademciklerin büyümesi öncelikle bir enfeksiyonu düşündürdüğü için hastaya enfeksiyon tedavisi verilmektedir. Beklenen, örneğin 10 günlük bir süreçte ilaç kullanıldığı halde rastgele bir düzgünleşme görülmüyorsa, o vakit altta yatan gayrı nedenler araştırılmalıdır.
LENFOMANIN KESİN TEŞHİSİ BİYOPSİ :
Kimi lenfoma çeşitleri çok süratli ve agresif bir karakter gösterirken, kimileri da yıllarca süren sessiz ve yavaş bir seyir (indolent) sergilerler. Yavaş seyir gösteren lenfomalar hengam içinde karakter değiştirebilir, daha süratli bir klinik izleyebilir. Lenfoma tanısı esas olarak hastalıklı dokunun çıkartılması ve patolojik olarak incelenmesi ile konur. Kan tetkikleri yahut görüntüleme teknikleri lenfoma tanısını koyduramazlar lakin marazın karakteri ve vücutta yayılımı hakkında detaylı malumat verirler.”
KEMOTERAPİ VE KÖK HÜCRE NAKLİ İLE TEDAVİ :
Lenfomanın tedavisinde kemoterapi ve kök hücre nakli üzere sistemler kullanılıyor. Tedavi usulleri çeşitlerine nazaran farklılık göstermekle birlikte lenfoma tedavisi mümkün olan bir hastalık. Lakin her illette olduğu üzere erken teşhis lenfoma tedavisinde de büyük ehemmiyet taşıyor. Hodgkin lenfomaların 1. ve 2. evresinde 5 yıllık sağlıklı ömür vadesi yüzde 80, 3. ve 4. evrede ise yüzde 60 civarında. Non-hodgkin lenfomalarda ise kurtuluş orantıları illetin çeşidine nazaran değişiyor ve yüzde 60’a yakını büsbütün kurtulabiliyor. Tedaviye cevapsız hastaların ise yüzde 30’a yakını yüksek doz kemoterapi ve hastanın kendisinden toplanan kök hücre nakliyle kurtulabiliyor. Başkaca son 10 yılda geliştirilen birçok yeni ilaç sayesinde tedavinin muvaffakiyetinde gelecek vadeden sonuçlar bekleniyor.
HODGKİN LENFOMA (HL) :
Birinci kere tanım eden Thomas Hodgkin`in ismi ile anılan hastalıktır. Hodgkin lenfomanın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Her yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte daha çok genç erişkinlerde görülür. Erkeklerde daha sık ortaya çıkar. Bulaşıcı bir hastalık değildir. Kombine kemoterapi ile şifa elde edilebilen birinci habis hastalıktır.
HODGKİN DIŞI LENFOMA (HDL) :
Bu başlık altında lenfatik sistemi etkileyen yakından bağlı bir küme hastalık toplanır. Bu hastalık anormal B lenfositlerden kaynaklanan B hücreli lenfomalar ve anormal T lenfositlerden kaynaklanan T hücreli lenfomalar olarak 2 öbeğe ayrılır. B hücreli lenfomalar daha sık ortaya çıkar. Hastalık lenf düğümlerinde, dalak üzere lenfoid dokularda ortaya çıkabilir yahut mide, barsak üzere organlardaki lenf dokusundan kaynaklanabilir. Malign lenfoid hücreler kan ve lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun öbür kısımlarına da yayılabilir. Son yıllarda HDL sıklığı artmaktadır, ama bu artışın nedeni bilinmemektedir.
Lenf Kanseri, Lenfoma Belirtileri ve Tedavisi
İlerleyen yaşla birlikte toplulukta görülme sıklığı artan lenf kanseri, erkek ve bayanları eşit orantıda etkileyen bir hastalıktır. Lenfoma, farklı belirtilerle kendini gösterebilir. Lenfoma belirtileri arasında bölge alan; uzun vade geçmeyen grip, astımı anımsatan kuru öksürük, bademciklerden birinin şişmesi kesinlikle dikkate alınması gereken noktalardır.
Lenfoma tedavisinde, son yıllarda artan risk faktörlerine ve illetin görülme nispetlerindeki yükselişe karşın, hayli başarılı sonuçlar alınmaktadır. Lenfoma, ilaçlara ve ilik nakline âlâ karşılık veren bir kanser cinsidir. Muvaffakiyet nispetleri günümüz tedavileri ile kimi lenfoma alt tiplerinde yüzde 90’ların üzerine çıkabilmektedir. Tedaviye karşılık alınamayan durumlarda ise “akıllı ilaç” olarak tabir edilen, sadece kanser hücresini hedefleyen kişisel ilaçların yanı sıra; kök hücre nakli de lenfoma illetinin denetimi için değeri seçenekler arasında mekan almaktadır.
Lenf Kanseri Lenfoma Nedir?
Kan kanserleri, kanın üretildiği mekan olan kemik iliğinden kaynaklanan yahut kan kaynaklı bütün kanserlerle eş mealli olarak kullanılan bir sözdür. Lenfoma kan kanserlerinin yüzde 50’sini oluşturmaktadır. Lenfoma; Hodgkin Lenfoma ve Non Hodgkin Lenfoma isminde ikiye ayrılır. Non Hodgkin Lenfomalar gayrısına nazaran yaklaşık 8 kat daha ziyade görülmektedir.
Lenfoma kanserinin iki kıymetli çeşidinin de alt tipleri bulunmaktadır. Non Hodgkin lenfomanın en az 40-50 alt tipi vardır. Hodgkin lenfomanın ise 6-8 alt tipinden kelam edilebilir. Bunların hepsinin klinik seyirleri, tedaviye karşılıkları, tedavilerinde kullanılan ilaçlar birbirinden farklıdır. Bu nedenle lenfoma teşhisi konulduktan sonra illetin hangi alt tip olduğunun da gerçek bir halde saptanması gerekir. Bu doğrultuda lenfoma tedavisinde en uygun hastane arayışı hayli değerli hale gelir. Deneyimli ve eksper takımlara sahip onkoloji merkezlerine sahip olan hastaneler tercih edilmelidir.
Lenf Kanseri Lenfoma Belirtileri :
Lenfoma belirtisi deyince birinci akla gelen, çoklukla hastanın vücudunda büyüyen bir kitleyi fark etmiş olmasıdır. Bu kitle birtakım ortamlara basınç yapabilir. Lenf kanseri, kendini klinik belirti olarak daha çok “lenf bezi” denilen bezelerin patolojik olarak büyümesiyle gösterir. Zira tümör kitlesinin büyüdüğü bölge, yüklü olarak lenf bezleridir. Bu yüzden de hastaların çok büyük bir kısmı boyun, koltuk altı ve kasık ortamlarında lenf bezlerinin büyüdüğünü fark ederek hastaneye gelir. Lenfoma belirtilerinden biri de hastanın bağışıklık sistemi kâfi çalışmadığı için grip gibisi bulgular gösterebilmesidir. Grip, başlangıcından itibaren en çokça bir hafta içinde güzelleşmesi beklenen bir hastalıktır. Bunun yanı sıra sinüzit, akciğer enfeksiyonları oluştuğunda ise müddet uzayabilir. Fakat haftalarca süren ve enfeksiyon tablosunun ağırlaşması üzere durumlar görülüyorsa kesinlikle bir bilirkişi görüşü alınmalıdır.
Birinci şikayet birçok kere uzunluğunda ortaya çıkan ağrısız bir şişliğin fark edilmesi halindedir. Hodgkin lenfomada bu şişlik münhasıran solda köprücük kemiği üzerinde yerleşimlidir. Koltuk altı ve kasıktaki lenf düğümü kesimlerinde de büyüme olabilir. Az sayıda hastada ise lenf düğümü büyümesinin yaygın olduğu görülür. Göğüs kafesi içinde ya da karın boşluğu içindeki lenf düğümlerinde de büyüme olabilir. Bunlar bası nedeni olacak büyük kitleler oluşturuyorsa nefes darlığı, yüzde ve uzunluğunda şişme ya da karında şişlik, ele gelen kitle, karın ağrısı olması üzere şikayetlere yol açarlar. Fizik muayenede karaciğer ya da dalak büyüklüğü saptanabilir. Hastalık lenf düğümü dışındaki dokuları da tutabilir. Akciğer, karaciğer, kemik, kemik iliği tutulumu en sık lenf düğümü dışı tutulum konumlarıdır. Lenf düğümü dışı tutulum olması ekstranodal hastalık olarak isimlendirilir. Başlangıçta vakaların % 5- 10 unda ekstranodal tutulum olabilir. Hastaların bir kısmında lenfomaya bağlı olarak ortaya çıkan ve sistemik semptomlar olarak bedellendirilen bulgular olabilir. Bunlar ateş, gece terlemesi, son 6 ayda vücut tartısının % 10 undan çokça kilo kaybı olmasıdır. Ateşin nedeni bir infeksiyon değildir. Sistemik semptomlar bu marazlara has değildir. Hodgkin lenfomada kaşıntı da olabilir. Hodgkin lenfomada hasta alkol alınınca büyümüş lenf düğümlerinde ağrı olduğunun tabir edebilir. Bademciklerin tutulumu Hodgkin dışı lenfomada daha sık olmaktadır. Lenfomalı hastaların az bir kısmında fizik muayenede büyümüş bir lenfadenomegali bulunmaz.
Lenfomanın belirtileri; alerjik öksürük, astım atakları ve sinüzit halinde de ortaya çıkabilir. Zira lenfomadaki belirti ve bulguların hiçbiri, sırf illete mahsus değildir. Birçok sair illette da tıpkı belirtiler olabilir. Bazen lenf kanserinin belirtisi kendisini romatizmal marazlara benzeri biçimde de gösterebilir. Hasta romatizmal hastalık şikayetleri hastaneye başvurabilir ve yapılan araştırmalar ile durum ortaya çıkabilir. Kısaca lenfoma, her marazı taklit edebilmektedir. Bu nedenle lenfoma belirtileri önemsenmelidir.
Lenf kanseri belirtilerinden biri de bademciklerin her ikisinin de şişmesinden çok ikisinden birinin büyümesidir. Asimetrik bir büyümenin lenfoma olma riski daha yüksektir. Bademcik aslında lenfoid bir dokudur. Lenf bezi üzere o da ağzın iç kısmında, boğaz kısmında mekan alan lenfoid doku ve bu sistemin bir organıdır. Orada o nahiyeyi tutup büyümeye yol açabilir. Bademciklerin büyümesi öncelikle bir enfeksiyonu düşündürdüğü için hastaya enfeksiyon tedavisi verilmektedir. Beklenen, örneğin 10 günlük bir süreçte ilaç kullanıldığı halde rastgele bir düzgünleşme görülmüyorsa, o vakit altta yatan gayrı nedenler araştırılmalıdır.
LENFOMANIN KESİN TEŞHİSİ BİYOPSİ :
Kimi lenfoma çeşitleri çok süratli ve agresif bir karakter gösterirken, kimileri da yıllarca süren sessiz ve yavaş bir seyir (indolent) sergilerler. Yavaş seyir gösteren lenfomalar hengam içinde karakter değiştirebilir, daha süratli bir klinik izleyebilir. Lenfoma tanısı esas olarak hastalıklı dokunun çıkartılması ve patolojik olarak incelenmesi ile konur. Kan tetkikleri yahut görüntüleme teknikleri lenfoma tanısını koyduramazlar lakin marazın karakteri ve vücutta yayılımı hakkında detaylı malumat verirler.”
KEMOTERAPİ VE KÖK HÜCRE NAKLİ İLE TEDAVİ :
Lenfomanın tedavisinde kemoterapi ve kök hücre nakli üzere sistemler kullanılıyor. Tedavi usulleri çeşitlerine nazaran farklılık göstermekle birlikte lenfoma tedavisi mümkün olan bir hastalık. Lakin her illette olduğu üzere erken teşhis lenfoma tedavisinde de büyük ehemmiyet taşıyor. Hodgkin lenfomaların 1. ve 2. evresinde 5 yıllık sağlıklı ömür vadesi yüzde 80, 3. ve 4. evrede ise yüzde 60 civarında. Non-hodgkin lenfomalarda ise kurtuluş orantıları illetin çeşidine nazaran değişiyor ve yüzde 60’a yakını büsbütün kurtulabiliyor. Tedaviye cevapsız hastaların ise yüzde 30’a yakını yüksek doz kemoterapi ve hastanın kendisinden toplanan kök hücre nakliyle kurtulabiliyor. Başkaca son 10 yılda geliştirilen birçok yeni ilaç sayesinde tedavinin muvaffakiyetinde gelecek vadeden sonuçlar bekleniyor.
