iltasyazilim
FD Üye
Lübnanın Özellikleri
Lübnanın Coğrafi Özellikleri
Lübnan Hakkında
DEVLETİN OLAĞAN: Lübnan Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Beyrut
YÜZÖLÇÜMÜ: 10400 km2
NÜFUSU: 2900000
DEVLETE AIT DİLİ: Arapça
DİNİ: İslam, Hıristiyan, Dürzi
PARA BİRİMİ: Lübnan Lirası
Güneybatı Asya ’da ve DoğuAkdeniz kıyısında yer alan bir Ortadoğu devleti Lübnan ’ın kuzey ve doğusunda Suriye, güneyinde İsrail ve batısında Akdeniz bulunur
Dinleri, ırkları ve kültürleri birbirinden fazla öbür olan insanların yaşadığı, tümör ve iklim bakımından da tezatlara sahip, girift bir ülkedir Bu yüzden Ortadoğu ’nun İsviçre ’si sayılır
Tarihi
Lübnan ’ın en eski tarihi Fenikeliler ’le başlar Fenikeliler ’den sonradan Lübnan ’a sırasıyla asurlular, Yeni Babilliler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular
Hazreti Ömer vaktinde, 643 yılından itibaren Suriye ’nin fethi için gönderilen İslam orduları, benzer tarihlerde Lübnan ’ı da fethetti bu arada Suriye ’den göç eden Maruni Arapları, Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler Bugünkü iç karışıklıkların sebebi olan Dürziler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan ’a girdiler
Lübnan sonradan Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve çoğu ufak Haçlı devletçikleri kuruldu Bunlar da Memlukler zamanında özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi
Osmanlı Devletinin başlangıçta Müslümanların halifesi ünvanına da sahip olan padişahı Yavuz Sultan Selim Han, 1516 ve 1517 ’deki Darı Seferi esnasında Memlük Devletine son vermiş ve Lübnan ’ı da Osmanlı sancağı yapmıştı
Osmanlı yargı ve idaresindeki Lübnan, özel bir statüye sahipti Otonom idare sistemiyle yönetilirdi ve ayrı bir ücret (haraç) sistemine tabiydi Dolayısıyla Lübnan, rahatlık seviyesi yüksek, türlü kolaylıklara sahip ve harplerden uzaktan bir halde sakin bir sancaktı Komşu bölgelerin insanları akın akın Lübnan ’a göç ederek nüfusu arttırmaya başladı Bu kadar rahatlığa karşın Fakreddin Maan adlı bir Dürzi yönetiminde iken, Osmanlı Devletiyle münasebetleri bozuldu Maan, 1613 ’te Osmanlı ordusunun korkusuyla İtalya ’ya kaçtıysa da 1618 ’de geri döndü Darı ’a dek sınırlarını genişletti Nihayet 1633 ’te gerekli cezası verildi
1799 ’da Napolyon ’a karşı Akka ’da, Lübnan idarecilerinden olan BaşirII muharebe ederek Fransızlar bozguna uğratıldı Lübnan bütün 402 yıl Osmanlı idaresi aşağı kaldı Son dönemlere içten Lübnan ’da sayıları artan Dürzi ve Maruniler, isyanlar çıkarmaya başlamıştı Fransızlar Marunileri, İngilizler ise Dürzileri destekliyorlardı Nihayet Birinci Kâinat Harbi sonunda Lübnan, Fransız mandası altına girdi 1926 ’da meydana çıkan Dürzi Atraş Paşa isyanı büyük bir katliam sonucu bastırıldı
Kıtalara başat Osmanlı Devleti yıkılınca, bütün bölgelerde olduğu gibi Lübnan ’da da idari sistem en ince ayrıntısına kadar bozularak karışıklıklar arttı Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında Osmanlı Devletinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden biri olan Beyrut, savaş alanına döndü 1941 ’de Fransa mandası aşağı bağımsız oldu 1943 ’te manda da kaldırıldı, seçimler yapıldı Hükumet ve yönetimsel sistemde dinlerin eşdeğer etkisi esas elde etmek üzere hazırlanan Ulusal Pakt (1943 ’te) kabul edildi
Buna tarafından, Lübnan batı ile dost olan Arap Birliği üyesi bir devlet oluyordu 1945 ’te Birleşmiş Milletlere katıldı
Arapİsrail Harbinde,Arap devletleri safında İsrail ’e taarruz etti Harbin sonunda yurtsuz kalan 400000 Filistinli, Güney Lübnan ’da sığınmacı kamplarına alındı Bugün dış güçlerin müdahalesi ile Lübnan iç savaşı, tedavisi muhtemel olmayan kangren haline gelmiştir 1975 ’cilt bu yandan iç savaş muhtelif şekiller değiştirerek devam etmektedir
Maddesel Inşa
Güneybatı Asya ’da 33°35° kuzey enlemleri ve 35°36° doğu boylamları aralarında bulunan Lübnan, ismini, “Beyaz Karlar manasına gelen Lübnan Dağlarından alır
Minik bir ülke olmasına rağmen fiziksel yapı oldukça farklıdır Kuzeyden güneye 217 km uzunluğa ve doğudan batıya 32 ila 80 km dek genişliğe sahip olan ülke, dört bölgeye ayrılabilir: Kıyı bölgeleri, Bekaa Vadisi, Lübnan Dağları, Antil Lübnan Dağları Kıyı bölgeleri bereketli olup, nüfusu kalabalık olan tarım alanlarıdır Kayda Değer ticaret merkezleri buradadır
169 km uzunluğunda ve yaklaşık 1056 km genişliğindeki Lübnan Dağları denizin yanısıra uzanır Yükseklikleri kuzeyde 3100 m ve Beyrut civarında ise 2500 m ’ye ulaşır Bu dağları yer yer yaklaşık 300 m derinliğindeki kanyonlar kesmektedir Bu dağlara paralel olan AntiLübnanlar ise Suriye sınırını teşkil ederler
Lübnan Dağlarının sona erdiği yerde yaklaşık 180 km uzunluğunda ve 10 ila 16 km genişliğindeki Bekaa vadisi yer alır Kuzeydeki Oronte ve güneydeki Litani nehirleri buradan doğar
10400 km2lik yüzölçümü olan Lübnan ’ın en yüksek yerleri Kurnetes Sauda ve 2814 m ile Hermon Dağıdır İki nehrin kaynaklarını ayıran Baalbek bölgesi ise takriben 900 m yüksekliğindeki Bekaa Vadisinde yer alır
İklim
Tıpkı fiziksel yapısı gibi iklimi de farklılık talep eder Fazla istikrarsız olan iklimi, yaz ayları sıcak ve kurak, kış ayları ise yağışlı geçer Yaz ayları sıcaklık ortalaması takriben 30°C iken, kışın 11°C olur Lübnan Dağlarının batı etekleri yılda ortalama 1270 mm yağış alırken, AntiLübnan ’da bu sayı fazla daha düşüktür Dağların zirveleri aralıksız karla çizgili olup, kış mevsimi hiç bitmez Bekaa Vadisi ise takriben 380 ila 635 mm yağış alır Bu bölgede kışlar soğuk, yazlar kurak ve sıcak geçer
Natürel Kaynakları
Lübnan tatmin edici yeraltı kaynaklardan mahrum olup, sadece toprakları nisbeten verimlidir Bu toprakların % 32 ’si kalıcı ekim alanıdır Bunların da ama % 21 ’i sulanabilmekdedir Topraklarının % 35 ’i üretim potansiyeline haiz ise de su kaynaklarının kıtlığı yüzünden kullanılamamaktadır Yalnızca takriben 68000 hektarlık bir arazi sulanabilmektedir
Lübnan öteki Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi, petrolce zengin ülkelerden biridir başkaca diğer madenler az daha yok gibidir
Lübnan Dağlarında önceleri limon ve sedir ağaçları o kadar fazlaydı O Kadar ki sedir ağacı Lübnan ’ın sembolü olmuştu Lakin bugün bu özellik oldukça azalmıştır Lübnan ormanlarının kerestesi çok makbuldür
Nüfus ve Sosyal Yaşam
Çoğu ırksa grubun birarada bulunduğu Lübnan ’da, tüm Batı Asya ülkesinden millet mevcuttur Bu duruma, Osmanlı Devletine alt olarak yaşadığı 402 sene baştan başa sahip olduğu özel statüsü sebep olmuş denilebilir Öbür zamanlardaki istila ve göçler, Haçlı Seferleri, iç çatışmalar, âlem harpleri, Avrupalıların istila emelleri ve günümüzdeki süper güçlerin allak bullak olan Ortadoğu ’yu ellerine geçirme arzuları ufak bir Ortadoğu ülkesi olan Lübnan ’ı mozaik taşına çevirmiştir Bu yüzden nüfusun yarıdan fazlası yabancı kaynaklıdır
Öteki özelliklerinde olduğu gibi din ve dilde de Lübnan kaos arz eder Nüfusun % 50 ’den fazlası Müslüman ise de bunun bir kısmı Şiilerden meydana gelir Öteki önemli büyük topluluk Hıristiyanlar olup, çoğunluğu Katoliktir Arap ırkına mensup olan Maruni Hıristiyanları epeyce fazladır Ayrıca Melehitler, Ermeniler, Gregoryanlar ve Suriye Ortadoksları da mevcuttur Üçüncü büyük grup ise, Dürziler olup, sayıları 80000 ’i bulmaktadır
Takriben 2900000 nüfuslu bir ülke olan Lübnan ’da kilometrekareye 279 birey düşer ve çoğunluğu resmi dil olan Arapçayı konuşur Keza Türkçe ve Ermenice de konuşulur Bunun yanında Fransızca da epeyce yaygındır
Nüfusun % 90 ’ı Arap, % 6 ’sı Ermeni olup, diğerleri karmakarışık ırklardandır Nüfusun % 75 ’i okur yazardır Devletin açtığı ve içinde Türkçe öğrenim de yapılan Beyrut Üniversitesinden başka Amerikan ve Arap Üniversiteleri de mevcut olup, çoğunlukla İngilizce, Fransızca ve Arapça öğrenim yapılır
Günümüz Lübnan ’ı kardeş kanı dökülen ve her lahza iç harbin eşiğine gelebilen bir ülkedir Sömürgeci ülkeler, geçmişte olduğu gibi bugün de “bölparçalayut prensibiyle Lübnan ’ı bölme çabasındadır Bugün Lübnan ’da çoğu milis kuvvetleri bulunmaktadır Halen Lübnan ’da takriben 400000 Filistinli sığınmacı, kamplarda kalmaktadırlar
Hıristiyan dünyası Haçlı zihniyetinden asla vazgeçmiş değildir Evvelce Katolikler Fransızlarca ve Ortadokslar Ruslarca ve Dürziler İngilizlerce destekleniyordu Durum bugün için de aynıdır Hıristiyan gerillalar Avrupalılarca destek görmekte, İsrail ve Suriye birlikleriyle birlikte Lübnanlı Müslümanlara ve Filistinlilere minik Haçlı seferleri düzenleyerek kan ve ölümün sembolü olmaktadırlar
Bugün Lübnan ’da 7 farklı ordu vardır; bunlar (50 bin şahsiyet) İsrail, (20 bin kişilik) Hıristiyan Falanjist, (12 bin şahsiyet) Lübnan, (30 bin şahsiyet) Suriye, (7 bin karakter) Hür Lübnan, (15 bin kişilik) Filistinli gerillalar ve (7 bin kişilik) Amal ordularıdır Ayrıca barış gücü de mevcuttur (1993) Dolayısıyla Lübnan her an patlamaya hazırlanmış bir barut fıçısı görünümündedir
1975 ’te başlayan iç savaştan bu yandan silahlı çatışmalar, bu kadar artı asker ve sivil teşkilatlar bulunması dolayısıyla zaman zaman artmış ve ateşsiz bir gün hemen hemen hiç geçmemiştir
Siyasi Yaşam
Lübnan parlamenter cumhuriyet rejimi ile yönetilebilir Beş yönetimle ilgili bölgeye ayrılır Dört yılda bir seçilen 99 üyeli bir meclis bulunur Devlet Başkanı, Maruni Hıristiyanlarından elde etmek üzere altı yıllığına seçilir Hükumeti kuran başbakan, Sünni Müslümandır Meclis başkanı ise Şii ’dir
Her ne kadar meclis sandalyeleri kontenjana bağlı ise de, milletvekilleri epeyce karmakarışık dini topluluklarca seçildiğinden mecliste kesin bir dini topluluğun çoğunluğu elde ettiği öyle görülmez
Politik partiler din farklılıklarını göz önüne alarak hareket etmektedirler Bugün Lübnan ’da Sağcı Falanjistler (Hıristiyanlar), sağcı Müslüman Kardeşler, Yoksunlar Hareketi, Sosyalist Parti, Baasçılar, Iraklı Baasçılar, Nasırcılar, Komünistler, Sünniler, Şiiler almak üzere çok sayıda grup vardır Bunlardan başka Maruni keşişlerinin yöneticilik ettikleri Sedir Savunucuları Cephesi ve Maruni Birliği Milisi ve yedi bambaşka ordu, hususi milis kuvvetler ve Ermeni teşkilatları bulunmaktadır
Ortadoğu ’nun ticaret ve turizm merkezi iken 19751976 iç harbinden bu yana savaş, terör, kan ve barut içinde kalan ve tahrip olan Lübnan ’da 80000 ’in üstünde yabancı asker vardır
Ekonomi
Ortadoğu ’nun ekonomik bakımdan en gelişmiş ülkelerinden biridir Lübnan ekonomisine özel girişim dominant olup, ülke liberal iktisat sistemini uygulamaktadır
Halkın birçok tarımla uğraşır, bununla birlikte milli hasılanın % 35 ’ini ticaret ve % 13 ’ünü de imalatçılık meydana getirir Lübnan ekonomisi bilhassa 1950 ’den sonradan gelişme göstermiştir Hür pazar olması, Lübnan ’ı, Arap Ortadoğusu ’nun ticari ve finansal merkezi haline getirmiştir Kişi başına düşen milli gelir, 884 dolardır Daha fazla İtalya, Fransa, Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün ve Suriye ile ithalat ve ihracat münasebetleri içerisindedir
Esas yiyecek mahsülü (Creal) olmakla beraber, buğday, arpa, muz, üzüm, şekerkamışı, zeytin, patates, pamuk ve dağıtılmış sebze ve meyveler yetiştirilir Tarım ürünleri temel ihraç maddeleri olup, bunların yanına yünlü eşyalar, cilt ve çimento da satılır Bunlara karşılık dışardan endüstri hammaddeleri, makina, değişik eşyalarla hayvan ve hayvani ürünler ithal edilir Yiyecek, şeker, dokuma, çimento ve petrol endüstrileri mevcuttur İki büyük petrol boru hattı Lübnan ’da son bulur Bu yüzden petrol ve transit taşımacılıktan Lübnan büyük karlar sağlamaktadır
Bunlardan başka mobilya ve kağıt endüstrileri fazla önemlidir Lübnan, maksimum geliri, transit taşımacılıktan elde etmektedir Beyrut, dünyanın önemli ticari ve finansal merkezlerindendir Adi devrelerde ticaret ve bankacılık merkezi olduğu gibi, bununla beraber Arap Ortadoğusunun yayılma kapısıdır Hava ulaşımı ağırlıkta elde etmek üzere, transit taşımacılığın üçte ikisi Beyrut ’tan geçmektedir Ama bu özellikleri iç savaşlar sebebiyle sarsılmaktadır
Lübnan ’ın diğer kayda değer kazanç kaynaklarını mücevherat satımı ve turizm teşkil etmektedir Elektrik enerji ihtiyacının büyük bir kısmını Litani Nehri üzerindeki Karun Barajından sağlamaktadır
Ülke mükemmel bir karayolu şebekesine sahiptir Hem 420 km ’lik demiryolu da vardır Sayda, Beyrut ve Trablus limanlarına her türlü gemi yanaşabilmektedir Beyrut havalimanı ise Ortadoğu ’nun işlek hava limanıdır *
Lübnanın Coğrafi Özellikleri
Lübnan Hakkında
DEVLETİN OLAĞAN: Lübnan Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Beyrut
YÜZÖLÇÜMÜ: 10400 km2
NÜFUSU: 2900000
DEVLETE AIT DİLİ: Arapça
DİNİ: İslam, Hıristiyan, Dürzi
PARA BİRİMİ: Lübnan Lirası
Güneybatı Asya ’da ve DoğuAkdeniz kıyısında yer alan bir Ortadoğu devleti Lübnan ’ın kuzey ve doğusunda Suriye, güneyinde İsrail ve batısında Akdeniz bulunur
Dinleri, ırkları ve kültürleri birbirinden fazla öbür olan insanların yaşadığı, tümör ve iklim bakımından da tezatlara sahip, girift bir ülkedir Bu yüzden Ortadoğu ’nun İsviçre ’si sayılır
Tarihi
Lübnan ’ın en eski tarihi Fenikeliler ’le başlar Fenikeliler ’den sonradan Lübnan ’a sırasıyla asurlular, Yeni Babilliler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular
Hazreti Ömer vaktinde, 643 yılından itibaren Suriye ’nin fethi için gönderilen İslam orduları, benzer tarihlerde Lübnan ’ı da fethetti bu arada Suriye ’den göç eden Maruni Arapları, Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler Bugünkü iç karışıklıkların sebebi olan Dürziler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan ’a girdiler
Lübnan sonradan Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve çoğu ufak Haçlı devletçikleri kuruldu Bunlar da Memlukler zamanında özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi
Osmanlı Devletinin başlangıçta Müslümanların halifesi ünvanına da sahip olan padişahı Yavuz Sultan Selim Han, 1516 ve 1517 ’deki Darı Seferi esnasında Memlük Devletine son vermiş ve Lübnan ’ı da Osmanlı sancağı yapmıştı
Osmanlı yargı ve idaresindeki Lübnan, özel bir statüye sahipti Otonom idare sistemiyle yönetilirdi ve ayrı bir ücret (haraç) sistemine tabiydi Dolayısıyla Lübnan, rahatlık seviyesi yüksek, türlü kolaylıklara sahip ve harplerden uzaktan bir halde sakin bir sancaktı Komşu bölgelerin insanları akın akın Lübnan ’a göç ederek nüfusu arttırmaya başladı Bu kadar rahatlığa karşın Fakreddin Maan adlı bir Dürzi yönetiminde iken, Osmanlı Devletiyle münasebetleri bozuldu Maan, 1613 ’te Osmanlı ordusunun korkusuyla İtalya ’ya kaçtıysa da 1618 ’de geri döndü Darı ’a dek sınırlarını genişletti Nihayet 1633 ’te gerekli cezası verildi
1799 ’da Napolyon ’a karşı Akka ’da, Lübnan idarecilerinden olan BaşirII muharebe ederek Fransızlar bozguna uğratıldı Lübnan bütün 402 yıl Osmanlı idaresi aşağı kaldı Son dönemlere içten Lübnan ’da sayıları artan Dürzi ve Maruniler, isyanlar çıkarmaya başlamıştı Fransızlar Marunileri, İngilizler ise Dürzileri destekliyorlardı Nihayet Birinci Kâinat Harbi sonunda Lübnan, Fransız mandası altına girdi 1926 ’da meydana çıkan Dürzi Atraş Paşa isyanı büyük bir katliam sonucu bastırıldı
Kıtalara başat Osmanlı Devleti yıkılınca, bütün bölgelerde olduğu gibi Lübnan ’da da idari sistem en ince ayrıntısına kadar bozularak karışıklıklar arttı Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında Osmanlı Devletinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden biri olan Beyrut, savaş alanına döndü 1941 ’de Fransa mandası aşağı bağımsız oldu 1943 ’te manda da kaldırıldı, seçimler yapıldı Hükumet ve yönetimsel sistemde dinlerin eşdeğer etkisi esas elde etmek üzere hazırlanan Ulusal Pakt (1943 ’te) kabul edildi
Buna tarafından, Lübnan batı ile dost olan Arap Birliği üyesi bir devlet oluyordu 1945 ’te Birleşmiş Milletlere katıldı
Arapİsrail Harbinde,Arap devletleri safında İsrail ’e taarruz etti Harbin sonunda yurtsuz kalan 400000 Filistinli, Güney Lübnan ’da sığınmacı kamplarına alındı Bugün dış güçlerin müdahalesi ile Lübnan iç savaşı, tedavisi muhtemel olmayan kangren haline gelmiştir 1975 ’cilt bu yandan iç savaş muhtelif şekiller değiştirerek devam etmektedir
Maddesel Inşa
Güneybatı Asya ’da 33°35° kuzey enlemleri ve 35°36° doğu boylamları aralarında bulunan Lübnan, ismini, “Beyaz Karlar manasına gelen Lübnan Dağlarından alır
Minik bir ülke olmasına rağmen fiziksel yapı oldukça farklıdır Kuzeyden güneye 217 km uzunluğa ve doğudan batıya 32 ila 80 km dek genişliğe sahip olan ülke, dört bölgeye ayrılabilir: Kıyı bölgeleri, Bekaa Vadisi, Lübnan Dağları, Antil Lübnan Dağları Kıyı bölgeleri bereketli olup, nüfusu kalabalık olan tarım alanlarıdır Kayda Değer ticaret merkezleri buradadır
169 km uzunluğunda ve yaklaşık 1056 km genişliğindeki Lübnan Dağları denizin yanısıra uzanır Yükseklikleri kuzeyde 3100 m ve Beyrut civarında ise 2500 m ’ye ulaşır Bu dağları yer yer yaklaşık 300 m derinliğindeki kanyonlar kesmektedir Bu dağlara paralel olan AntiLübnanlar ise Suriye sınırını teşkil ederler
Lübnan Dağlarının sona erdiği yerde yaklaşık 180 km uzunluğunda ve 10 ila 16 km genişliğindeki Bekaa vadisi yer alır Kuzeydeki Oronte ve güneydeki Litani nehirleri buradan doğar
10400 km2lik yüzölçümü olan Lübnan ’ın en yüksek yerleri Kurnetes Sauda ve 2814 m ile Hermon Dağıdır İki nehrin kaynaklarını ayıran Baalbek bölgesi ise takriben 900 m yüksekliğindeki Bekaa Vadisinde yer alır
İklim
Tıpkı fiziksel yapısı gibi iklimi de farklılık talep eder Fazla istikrarsız olan iklimi, yaz ayları sıcak ve kurak, kış ayları ise yağışlı geçer Yaz ayları sıcaklık ortalaması takriben 30°C iken, kışın 11°C olur Lübnan Dağlarının batı etekleri yılda ortalama 1270 mm yağış alırken, AntiLübnan ’da bu sayı fazla daha düşüktür Dağların zirveleri aralıksız karla çizgili olup, kış mevsimi hiç bitmez Bekaa Vadisi ise takriben 380 ila 635 mm yağış alır Bu bölgede kışlar soğuk, yazlar kurak ve sıcak geçer
Natürel Kaynakları
Lübnan tatmin edici yeraltı kaynaklardan mahrum olup, sadece toprakları nisbeten verimlidir Bu toprakların % 32 ’si kalıcı ekim alanıdır Bunların da ama % 21 ’i sulanabilmekdedir Topraklarının % 35 ’i üretim potansiyeline haiz ise de su kaynaklarının kıtlığı yüzünden kullanılamamaktadır Yalnızca takriben 68000 hektarlık bir arazi sulanabilmektedir
Lübnan öteki Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi, petrolce zengin ülkelerden biridir başkaca diğer madenler az daha yok gibidir
Lübnan Dağlarında önceleri limon ve sedir ağaçları o kadar fazlaydı O Kadar ki sedir ağacı Lübnan ’ın sembolü olmuştu Lakin bugün bu özellik oldukça azalmıştır Lübnan ormanlarının kerestesi çok makbuldür
Nüfus ve Sosyal Yaşam
Çoğu ırksa grubun birarada bulunduğu Lübnan ’da, tüm Batı Asya ülkesinden millet mevcuttur Bu duruma, Osmanlı Devletine alt olarak yaşadığı 402 sene baştan başa sahip olduğu özel statüsü sebep olmuş denilebilir Öbür zamanlardaki istila ve göçler, Haçlı Seferleri, iç çatışmalar, âlem harpleri, Avrupalıların istila emelleri ve günümüzdeki süper güçlerin allak bullak olan Ortadoğu ’yu ellerine geçirme arzuları ufak bir Ortadoğu ülkesi olan Lübnan ’ı mozaik taşına çevirmiştir Bu yüzden nüfusun yarıdan fazlası yabancı kaynaklıdır
Öteki özelliklerinde olduğu gibi din ve dilde de Lübnan kaos arz eder Nüfusun % 50 ’den fazlası Müslüman ise de bunun bir kısmı Şiilerden meydana gelir Öteki önemli büyük topluluk Hıristiyanlar olup, çoğunluğu Katoliktir Arap ırkına mensup olan Maruni Hıristiyanları epeyce fazladır Ayrıca Melehitler, Ermeniler, Gregoryanlar ve Suriye Ortadoksları da mevcuttur Üçüncü büyük grup ise, Dürziler olup, sayıları 80000 ’i bulmaktadır
Takriben 2900000 nüfuslu bir ülke olan Lübnan ’da kilometrekareye 279 birey düşer ve çoğunluğu resmi dil olan Arapçayı konuşur Keza Türkçe ve Ermenice de konuşulur Bunun yanında Fransızca da epeyce yaygındır
Nüfusun % 90 ’ı Arap, % 6 ’sı Ermeni olup, diğerleri karmakarışık ırklardandır Nüfusun % 75 ’i okur yazardır Devletin açtığı ve içinde Türkçe öğrenim de yapılan Beyrut Üniversitesinden başka Amerikan ve Arap Üniversiteleri de mevcut olup, çoğunlukla İngilizce, Fransızca ve Arapça öğrenim yapılır
Günümüz Lübnan ’ı kardeş kanı dökülen ve her lahza iç harbin eşiğine gelebilen bir ülkedir Sömürgeci ülkeler, geçmişte olduğu gibi bugün de “bölparçalayut prensibiyle Lübnan ’ı bölme çabasındadır Bugün Lübnan ’da çoğu milis kuvvetleri bulunmaktadır Halen Lübnan ’da takriben 400000 Filistinli sığınmacı, kamplarda kalmaktadırlar
Hıristiyan dünyası Haçlı zihniyetinden asla vazgeçmiş değildir Evvelce Katolikler Fransızlarca ve Ortadokslar Ruslarca ve Dürziler İngilizlerce destekleniyordu Durum bugün için de aynıdır Hıristiyan gerillalar Avrupalılarca destek görmekte, İsrail ve Suriye birlikleriyle birlikte Lübnanlı Müslümanlara ve Filistinlilere minik Haçlı seferleri düzenleyerek kan ve ölümün sembolü olmaktadırlar
Bugün Lübnan ’da 7 farklı ordu vardır; bunlar (50 bin şahsiyet) İsrail, (20 bin kişilik) Hıristiyan Falanjist, (12 bin şahsiyet) Lübnan, (30 bin şahsiyet) Suriye, (7 bin karakter) Hür Lübnan, (15 bin kişilik) Filistinli gerillalar ve (7 bin kişilik) Amal ordularıdır Ayrıca barış gücü de mevcuttur (1993) Dolayısıyla Lübnan her an patlamaya hazırlanmış bir barut fıçısı görünümündedir
1975 ’te başlayan iç savaştan bu yandan silahlı çatışmalar, bu kadar artı asker ve sivil teşkilatlar bulunması dolayısıyla zaman zaman artmış ve ateşsiz bir gün hemen hemen hiç geçmemiştir
Siyasi Yaşam
Lübnan parlamenter cumhuriyet rejimi ile yönetilebilir Beş yönetimle ilgili bölgeye ayrılır Dört yılda bir seçilen 99 üyeli bir meclis bulunur Devlet Başkanı, Maruni Hıristiyanlarından elde etmek üzere altı yıllığına seçilir Hükumeti kuran başbakan, Sünni Müslümandır Meclis başkanı ise Şii ’dir
Her ne kadar meclis sandalyeleri kontenjana bağlı ise de, milletvekilleri epeyce karmakarışık dini topluluklarca seçildiğinden mecliste kesin bir dini topluluğun çoğunluğu elde ettiği öyle görülmez
Politik partiler din farklılıklarını göz önüne alarak hareket etmektedirler Bugün Lübnan ’da Sağcı Falanjistler (Hıristiyanlar), sağcı Müslüman Kardeşler, Yoksunlar Hareketi, Sosyalist Parti, Baasçılar, Iraklı Baasçılar, Nasırcılar, Komünistler, Sünniler, Şiiler almak üzere çok sayıda grup vardır Bunlardan başka Maruni keşişlerinin yöneticilik ettikleri Sedir Savunucuları Cephesi ve Maruni Birliği Milisi ve yedi bambaşka ordu, hususi milis kuvvetler ve Ermeni teşkilatları bulunmaktadır
Ortadoğu ’nun ticaret ve turizm merkezi iken 19751976 iç harbinden bu yana savaş, terör, kan ve barut içinde kalan ve tahrip olan Lübnan ’da 80000 ’in üstünde yabancı asker vardır
Ekonomi
Ortadoğu ’nun ekonomik bakımdan en gelişmiş ülkelerinden biridir Lübnan ekonomisine özel girişim dominant olup, ülke liberal iktisat sistemini uygulamaktadır
Halkın birçok tarımla uğraşır, bununla birlikte milli hasılanın % 35 ’ini ticaret ve % 13 ’ünü de imalatçılık meydana getirir Lübnan ekonomisi bilhassa 1950 ’den sonradan gelişme göstermiştir Hür pazar olması, Lübnan ’ı, Arap Ortadoğusu ’nun ticari ve finansal merkezi haline getirmiştir Kişi başına düşen milli gelir, 884 dolardır Daha fazla İtalya, Fransa, Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün ve Suriye ile ithalat ve ihracat münasebetleri içerisindedir
Esas yiyecek mahsülü (Creal) olmakla beraber, buğday, arpa, muz, üzüm, şekerkamışı, zeytin, patates, pamuk ve dağıtılmış sebze ve meyveler yetiştirilir Tarım ürünleri temel ihraç maddeleri olup, bunların yanına yünlü eşyalar, cilt ve çimento da satılır Bunlara karşılık dışardan endüstri hammaddeleri, makina, değişik eşyalarla hayvan ve hayvani ürünler ithal edilir Yiyecek, şeker, dokuma, çimento ve petrol endüstrileri mevcuttur İki büyük petrol boru hattı Lübnan ’da son bulur Bu yüzden petrol ve transit taşımacılıktan Lübnan büyük karlar sağlamaktadır
Bunlardan başka mobilya ve kağıt endüstrileri fazla önemlidir Lübnan, maksimum geliri, transit taşımacılıktan elde etmektedir Beyrut, dünyanın önemli ticari ve finansal merkezlerindendir Adi devrelerde ticaret ve bankacılık merkezi olduğu gibi, bununla beraber Arap Ortadoğusunun yayılma kapısıdır Hava ulaşımı ağırlıkta elde etmek üzere, transit taşımacılığın üçte ikisi Beyrut ’tan geçmektedir Ama bu özellikleri iç savaşlar sebebiyle sarsılmaktadır
Lübnan ’ın diğer kayda değer kazanç kaynaklarını mücevherat satımı ve turizm teşkil etmektedir Elektrik enerji ihtiyacının büyük bir kısmını Litani Nehri üzerindeki Karun Barajından sağlamaktadır
Ülke mükemmel bir karayolu şebekesine sahiptir Hem 420 km ’lik demiryolu da vardır Sayda, Beyrut ve Trablus limanlarına her türlü gemi yanaşabilmektedir Beyrut havalimanı ise Ortadoğu ’nun işlek hava limanıdır *