iltasyazilim
FD Üye
Abdest ve namaz, dini hayatımızın ayrılmaz iki parçası gibidir Abdest, namaz ve tavaf gibi bazı ibadetleri yapabilmemiz için gerekli bir ön şarttır Kur’anı Kerim’de “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınıza mesh edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın…1 buyrulmak suretiyle abdestin nasıl alınacağı beyan edilmiştir Abdest, özellikle müminlerin miracı olan namazın, Allah’ın huzurunda duruşun bir ön şartıdır Belirli uzuvların yıkanması suretiyle maddi kirlerden temizlenerek manevi anlamda temizliğe yönelişin sembolik ama bir o kadar da anlamlı şeklidir abdest Sevgili Peygamberimiz, “Kim güzelce abdest alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının altına varıncaya kadar bütün vücudundan çıkar 2 sözüyle kurallarına uyularak alınan abdestin faziletini dile getirmiştir
Dinimizin direği olan namaz da günah ve kusurlarla kirlenen gönüllerimizin aydınlanmasına katkı sağlayan bir ibadettir Onunla gönül sarayımız Yüce Yaradana yaraşır hale gelir Namazla özümüze, kimliğimize döneriz Yüce Mevla’ya sığınmanın haz ve lezzetini, varoluşun sebep ve hikmetini, düşüncelerin enginliğini, kulluğun zirvesini onunla yakalarız Onunla hayatımızı düzene sokar, vakitlerimizi kıymetlendiririz Şüphesiz namaz, yakarışın, sığınışın, ilahi huzura kabulün en güzel biçimidir
İnsan, zaman zaman dünyanın aldatıcı lezzet ve meşgaleleri ile kulluk bilincinden uzaklaşabilir Her şeyin hesabını Allah'a vereceğini, ölümü, cennet ve cehennemin varlığını unutabilir İşte ruh ve beden bütünlüğü içinde kılınan beş vakit namaz da, bu gafleti yok ederek müminin bilinç ve iradesini canlı tutar Bu itibarla namaz, Allah ile olan bağımızın sürekliliğini sağlar
Hayatımızın en kıymetli dakikaları şüphesiz ibadetle geçirdiğimiz anlardır Bu itibarla namazda acele etmemek, kıraat, kıyam, rükû, secde gibi rükünlerini hakkını vererek yerine getirmek gerekir Bizim için en güzel örnek olan Peygamberimizin namazı nasıl kıldığını Hz Aişe şöyle anlatıyor: “Kıyamda ağırlığını iki ayağının üzerine vererek dimdik durur; Rükû ettiği zaman başını ne yukarıya diker ne de aşağıya eğer, ikisi arasında tutardı Rükûdan kalktığı vakit iyice doğrulmadan secdeye gitmezdi Başını secdeden kaldırdığı zaman, iyice doğrulup oturmadıkça, ikinci secdeyi yapmazdı3 Bir defasında Sevgili Peygamberimiz ashabıyla sohbet ederken, en kötü hırsızlığın namazdan çalmak olduğunu söyledi Birisi: “Ey Allah’ın Resûlü! Kişi namazından nasıl çalar? diye sorduğunda; Peygamberimiz: “Rükû ve secdelerini tam olarak yapmaz4 şeklinde karşılık verdi
Unutmayalım ki, şartlarına riayet edilerek kılınan namaz, Yüce Mevla’mızın ifadesiyle kötülük ve çirkinliklere karşı kalkandır5 Namazlarımızı bütün beden ve gönül varlığımızla Allah’a yönelerek huşu içinde kılalım Namazda huşu; Yüce Rabbimizin huzurunda O’nun azametini kalbimizde hissederek, saygı dolu bir yönelişle bu ibadeti yerine getirmektir Bu itibarla bir mümin, huşuyu engelleyebilecek her şeye karşı önlem almalı, namazda elinden gelen dikkat ve gayreti göstermelidir Unutmayalım ki namazlarını huşu içinde kılan müminler huzura ererler6 Samimiyet ve ihlastan yoksun, hele hele gösteriş ve riyanın karıştığı bir ibadetin, sahibine hiçbir faydası olmayacağını unutmayalım
“Rasûlüm! Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı da dosdoğru kıl Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir Allah yaptıklarınızı bilir7
Dinimizin direği olan namaz da günah ve kusurlarla kirlenen gönüllerimizin aydınlanmasına katkı sağlayan bir ibadettir Onunla gönül sarayımız Yüce Yaradana yaraşır hale gelir Namazla özümüze, kimliğimize döneriz Yüce Mevla’ya sığınmanın haz ve lezzetini, varoluşun sebep ve hikmetini, düşüncelerin enginliğini, kulluğun zirvesini onunla yakalarız Onunla hayatımızı düzene sokar, vakitlerimizi kıymetlendiririz Şüphesiz namaz, yakarışın, sığınışın, ilahi huzura kabulün en güzel biçimidir
İnsan, zaman zaman dünyanın aldatıcı lezzet ve meşgaleleri ile kulluk bilincinden uzaklaşabilir Her şeyin hesabını Allah'a vereceğini, ölümü, cennet ve cehennemin varlığını unutabilir İşte ruh ve beden bütünlüğü içinde kılınan beş vakit namaz da, bu gafleti yok ederek müminin bilinç ve iradesini canlı tutar Bu itibarla namaz, Allah ile olan bağımızın sürekliliğini sağlar
Hayatımızın en kıymetli dakikaları şüphesiz ibadetle geçirdiğimiz anlardır Bu itibarla namazda acele etmemek, kıraat, kıyam, rükû, secde gibi rükünlerini hakkını vererek yerine getirmek gerekir Bizim için en güzel örnek olan Peygamberimizin namazı nasıl kıldığını Hz Aişe şöyle anlatıyor: “Kıyamda ağırlığını iki ayağının üzerine vererek dimdik durur; Rükû ettiği zaman başını ne yukarıya diker ne de aşağıya eğer, ikisi arasında tutardı Rükûdan kalktığı vakit iyice doğrulmadan secdeye gitmezdi Başını secdeden kaldırdığı zaman, iyice doğrulup oturmadıkça, ikinci secdeyi yapmazdı3 Bir defasında Sevgili Peygamberimiz ashabıyla sohbet ederken, en kötü hırsızlığın namazdan çalmak olduğunu söyledi Birisi: “Ey Allah’ın Resûlü! Kişi namazından nasıl çalar? diye sorduğunda; Peygamberimiz: “Rükû ve secdelerini tam olarak yapmaz4 şeklinde karşılık verdi
Unutmayalım ki, şartlarına riayet edilerek kılınan namaz, Yüce Mevla’mızın ifadesiyle kötülük ve çirkinliklere karşı kalkandır5 Namazlarımızı bütün beden ve gönül varlığımızla Allah’a yönelerek huşu içinde kılalım Namazda huşu; Yüce Rabbimizin huzurunda O’nun azametini kalbimizde hissederek, saygı dolu bir yönelişle bu ibadeti yerine getirmektir Bu itibarla bir mümin, huşuyu engelleyebilecek her şeye karşı önlem almalı, namazda elinden gelen dikkat ve gayreti göstermelidir Unutmayalım ki namazlarını huşu içinde kılan müminler huzura ererler6 Samimiyet ve ihlastan yoksun, hele hele gösteriş ve riyanın karıştığı bir ibadetin, sahibine hiçbir faydası olmayacağını unutmayalım
“Rasûlüm! Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı da dosdoğru kıl Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir Allah yaptıklarınızı bilir7