iltasyazilim
FD Üye
İslâm literatüründe iki türlü temel haktan söz edilir: Bunlardan birincisi hukûkullah, yani Allah'ın hakkı; diğeri ise hukûku ibâd, yani kulların birbirlerine karşı doğuştan getirdikleri hak ve vazîfeleri
Takvâ, Allah sevgisi, tevekkül, ihlâs, riyâ ve kibirden uzaklaşmak gibi ahlâkı hamîde ile bezenip, nefsimizi kötülüklerden arındırmak; Allah'a îmanla birlikte ibâdet ve taatte bulunmak Allah'ın üzerimizdeki haklarındandır
Kul hakkı ise, ferdin zimmetinde bulunan, başkalarına mahsus maddî ve mânevî imkân ve menfaatler ile Müslüman'ın başkaları lehine yapmakla yükümlü bulunduğu vazîfelerdir
İnsanların sosyal birer varlık olmaları ve toplum hâlinde yaşamaları, birbirlerine karşı sayılamayacak derecede haklar ve sorumluluklar doğurur Karşılıklı hak ve sorumluluklarına riâyet etmekle yükümlü bulunan Müslümanlar, bu yükümlülüklerini kul hakkıifâdesi içinde formüle etmişler ve riâyet etmeye çalışmışlardır
Ebû Hüreyre (ra) anlatmıştır: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurmuş ki:
Müslüman Müslüman'ın kardeşidir O'na hıyânet etmez O'na yalan söylemez O'na yardımı terk etmez Her Müslüman'ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman'ın üzerine haramdır (Mübârek kalbini göstererek) Allah korkusu buradadır Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi yeter1
Kulun mahşer gününde hakkını yiyen bir kimse ile ilgili olarak Cenâbı Allah'a: Şu kişide alacağım var Hakkımı yedi Onu Cehennem'de yak!deme hakkı elbette yoktur Çünkü orada Ahkemü'lHâkimîn Cenâbı Allah'tır Hâkim'in takdirine ve inisiyatifine müdâhale edilir mi? Takdir O'nundur Sonra, Cenâbı Allah zâlime hâşâ iltimas mı geçecektir ki, buna ihtiyaç olsun? Nitekim, kul hakkının mahşer günündeki yansımasını konu alan şu hadisi şerifin verdiği haber tüylerimizi diken diken eder:
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: Resûlullah (asm) Ashabı Kirâm'a:
Müflis kimdir, biliyor musunuz?diye sordu Ashabı Kirâm:
Bize göre müflis, parasıpulu olmayan ve malı bulunmayandırdiye cevap verdi Allah Resûlü (asm) şöyle buyurdu:
Ümmetimden müflis olanlar şu kimselerdir: Kıyâmet Günü namaz, oruç ve zekât ile gelir Fakat amel defterinde; 'Şuna sövdü!', 'Şuna zina iftirâsı yaptı', 'Şunun malını yedi', 'Şunun kanını akıttı', 'Şunu dövdü!' diye yazılmış olarak gelir Bu durumda hasenâtının sevaplarından şu kimseye verilir İyiliklerinin sevabından bu kimseye verilir Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce sevapları tükenirse, alacaklıların günahlarından alınıp onun üzerine yazılır Sonra Cehenneme atılır2
Ebû Katâde Hâris b Rib'iy (ra) rivâyet eder: Resûlullah (asm) buyurdu:
Allah yolunda cihad ve Allah'a îman amellerin en efdâlidirBir adam ayağa kalktı ve:
Yâ Resûlallah! Eğer Allah yolunda öldürülürsem, benden sâdır olan günahlarım örtülür mü?diye sordu Allah Resûlü (asm):
Eğer sabrederek, sevabını umarak ve arkanı dönmeden harbe yönelmiş halde iken öldürülürsen, kul hakkından başka günahlarına kefâret olur Bunu bana şüphesiz Cibrîl söyledibuyurdu3
Ebû Hüreyre (ra) rivâyet eder: Allah Resûlü (asm) şöyle buyurmuştur:
Kimin yanında kardeşinin vakar ve onurunu sarsacak cinsten veya kıymeti bulunan bir şeyden zulüm ve haksızlık ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı gün gelmeden önce bu gün, dünyada iken helâlleşsin Yoksa sâlih ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir Şâyet hasenâtı yoksa hak sahibinin günahları alınır, onun üzerine yüklenir4
Zikrettiğimiz hadisi şeriflerden anlaşılacağı gibi, kul hakkı bir Müslüman'ın mânevî hayatı üzerinde önemli bir handikap olarak bulunmaktadır Her Müslüman'ın hayat hakkı, şahsiyet ve onurunun korunması hakkı, özel hayatının gizliliği hakkı, dinî ve vicdânî kanaat hakkı, ikâmet, seyahat, öğrenme, bilgi edinme, düşünce ve ifâde hürriyeti, mülk edinme, çalışma, harcama ve tasarrufta bulunma gibi kendi zatına özgü doğuştan getirdiği hakları, İslâm Dini tarafından korunmuştur ve dokunulmaz îlân edilmiştir Müslüman'a iftira atmak, gıybetini yapmak ve haksız yere kalbini kırmak da hiç şüphesiz kul hakkı kapsamına girer
Kul hakkının günahından ve vebâlinden kurtulmanın tek yolu, bu hakka riâyet etmek ve karşı taraf ile gönülden ve içten helâlleşmektir Helâlleşme sağlandıktan sonra tövbe ve istiğfarda bulunulursa, Cenâbı Hakk'ın Ğafûr ve Rahîm olduğu inşaallah anlaşılacaktır
Kaynaklar:
1 Riyâzu'sSâlihîn, 234;
2 Müslim;
3 Riyâzu'sSâlihîn, 217;
4 Buhârî
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Takvâ, Allah sevgisi, tevekkül, ihlâs, riyâ ve kibirden uzaklaşmak gibi ahlâkı hamîde ile bezenip, nefsimizi kötülüklerden arındırmak; Allah'a îmanla birlikte ibâdet ve taatte bulunmak Allah'ın üzerimizdeki haklarındandır
Kul hakkı ise, ferdin zimmetinde bulunan, başkalarına mahsus maddî ve mânevî imkân ve menfaatler ile Müslüman'ın başkaları lehine yapmakla yükümlü bulunduğu vazîfelerdir
İnsanların sosyal birer varlık olmaları ve toplum hâlinde yaşamaları, birbirlerine karşı sayılamayacak derecede haklar ve sorumluluklar doğurur Karşılıklı hak ve sorumluluklarına riâyet etmekle yükümlü bulunan Müslümanlar, bu yükümlülüklerini kul hakkıifâdesi içinde formüle etmişler ve riâyet etmeye çalışmışlardır
Ebû Hüreyre (ra) anlatmıştır: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurmuş ki:
Müslüman Müslüman'ın kardeşidir O'na hıyânet etmez O'na yalan söylemez O'na yardımı terk etmez Her Müslüman'ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman'ın üzerine haramdır (Mübârek kalbini göstererek) Allah korkusu buradadır Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi yeter1
Kulun mahşer gününde hakkını yiyen bir kimse ile ilgili olarak Cenâbı Allah'a: Şu kişide alacağım var Hakkımı yedi Onu Cehennem'de yak!deme hakkı elbette yoktur Çünkü orada Ahkemü'lHâkimîn Cenâbı Allah'tır Hâkim'in takdirine ve inisiyatifine müdâhale edilir mi? Takdir O'nundur Sonra, Cenâbı Allah zâlime hâşâ iltimas mı geçecektir ki, buna ihtiyaç olsun? Nitekim, kul hakkının mahşer günündeki yansımasını konu alan şu hadisi şerifin verdiği haber tüylerimizi diken diken eder:
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: Resûlullah (asm) Ashabı Kirâm'a:
Müflis kimdir, biliyor musunuz?diye sordu Ashabı Kirâm:
Bize göre müflis, parasıpulu olmayan ve malı bulunmayandırdiye cevap verdi Allah Resûlü (asm) şöyle buyurdu:
Ümmetimden müflis olanlar şu kimselerdir: Kıyâmet Günü namaz, oruç ve zekât ile gelir Fakat amel defterinde; 'Şuna sövdü!', 'Şuna zina iftirâsı yaptı', 'Şunun malını yedi', 'Şunun kanını akıttı', 'Şunu dövdü!' diye yazılmış olarak gelir Bu durumda hasenâtının sevaplarından şu kimseye verilir İyiliklerinin sevabından bu kimseye verilir Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce sevapları tükenirse, alacaklıların günahlarından alınıp onun üzerine yazılır Sonra Cehenneme atılır2
Ebû Katâde Hâris b Rib'iy (ra) rivâyet eder: Resûlullah (asm) buyurdu:
Allah yolunda cihad ve Allah'a îman amellerin en efdâlidirBir adam ayağa kalktı ve:
Yâ Resûlallah! Eğer Allah yolunda öldürülürsem, benden sâdır olan günahlarım örtülür mü?diye sordu Allah Resûlü (asm):
Eğer sabrederek, sevabını umarak ve arkanı dönmeden harbe yönelmiş halde iken öldürülürsen, kul hakkından başka günahlarına kefâret olur Bunu bana şüphesiz Cibrîl söyledibuyurdu3
Ebû Hüreyre (ra) rivâyet eder: Allah Resûlü (asm) şöyle buyurmuştur:
Kimin yanında kardeşinin vakar ve onurunu sarsacak cinsten veya kıymeti bulunan bir şeyden zulüm ve haksızlık ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı gün gelmeden önce bu gün, dünyada iken helâlleşsin Yoksa sâlih ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir Şâyet hasenâtı yoksa hak sahibinin günahları alınır, onun üzerine yüklenir4
Zikrettiğimiz hadisi şeriflerden anlaşılacağı gibi, kul hakkı bir Müslüman'ın mânevî hayatı üzerinde önemli bir handikap olarak bulunmaktadır Her Müslüman'ın hayat hakkı, şahsiyet ve onurunun korunması hakkı, özel hayatının gizliliği hakkı, dinî ve vicdânî kanaat hakkı, ikâmet, seyahat, öğrenme, bilgi edinme, düşünce ve ifâde hürriyeti, mülk edinme, çalışma, harcama ve tasarrufta bulunma gibi kendi zatına özgü doğuştan getirdiği hakları, İslâm Dini tarafından korunmuştur ve dokunulmaz îlân edilmiştir Müslüman'a iftira atmak, gıybetini yapmak ve haksız yere kalbini kırmak da hiç şüphesiz kul hakkı kapsamına girer
Kul hakkının günahından ve vebâlinden kurtulmanın tek yolu, bu hakka riâyet etmek ve karşı taraf ile gönülden ve içten helâlleşmektir Helâlleşme sağlandıktan sonra tövbe ve istiğfarda bulunulursa, Cenâbı Hakk'ın Ğafûr ve Rahîm olduğu inşaallah anlaşılacaktır
Kaynaklar:
1 Riyâzu'sSâlihîn, 234;
2 Müslim;
3 Riyâzu'sSâlihîn, 217;
4 Buhârî
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız