Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Mal Rejimi Zamanaşımı

Mal Rejimi Zamanaşımı

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Mülk Rejimi Zamanaşımı nedir
Mülk Rejimi Zamanaşımı hakkında veri

Medeni Kanunun 178 inci maddesi; boşanma nedeniyle açılacak davalarda, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörmüştür

Boşanma sebebiyle açılacak davalar olarak; maddî ve manevî tazminat davaları ile sefalet nafakası talepleri yanında, mülk rejiminin tasfiyesine ilişkin katılma alacağı ve bedel artmakatkı payı davaları, kişisel malların iadesi davaları, kadının izaç soyadını kullanmaya devam etmesi davaları sayılabilir

Maddî ve manevî tazminat ile fakirlik nafakası davaları boşanma davasının fer ’i özelliğinde olduklarından boşanma davası ile birlikte de ileri sürülebilirler

Oysa boşanma davası sonuçlanıp, tarafların boşanmalarına ilişkin verilen karar kesinleşmeden mülk rejiminin tasfiyesi ile değerinde çoğalmakatkı payı alacağı davaları açılamayacağından 178nci madde hükmü en fazla bu davaları ilgilendirmelidir

İlgilendirmelidir oysa madde gerekçesini incelediğimizde; maddî, manevî tazminat ve sefalet nafakası gerekçede iki defa ismen belirtilmesine karşın, mal rejiminin tasfiyesini çağrıştıracak, katılma alacağı ya da bedel artma payını anımsatacak hiçbir ibarenin yer almadığını görürüz

Hem gerekçede “Tüm alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve fakirlik nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin olması gerekir “ denilerek yasa koyucunun amacının boşanmadan doğan tazminat ve nafaka istemleri ile sınırlı olduğu görüntüsü yaratılmıştır

Kanunun Genel gerekçesini incelediğimizde de konu açıklığa kavuşmamaktadır Genel Gerekçede 178 inci madde ile ilgili olarak şöyle denilmektedir:

“Tasarıyla yeni getirilen 178 inci madde, boşanma nedeniyle açılacak davaların boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını hükme bağlamıştır Yürürlükteki Kanunda böyle bir hüküm mevcut değildir

Yargıtay 2Hukuk Dairesi bundan hareketle mülk rejiminin tasfiyesi ve bu çerçevede bulunan bedel büyüme katkı payı alacağı davalarında zamanaşımı süresinin BK 125 inci maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresine bağlı olacağı sonucuna varmış ve bu yönde kararlar vermiştir

Fakat Yargıtay Başkanlar Kurulu ’nun 2601 tarihli kararı ile mal rejimlerinden kaynaklanan (TMKm202281) davaların temyiz incelemesi 0202 tarihinden geçerli elde etmek üzere Sekizinci Hukuk Dairesince yapılması kararlaştırıldıktan sonradan, 8 Hukuk Dairesi E: 982, K: 2991 sayılı 0906 tarihli bir kararında tersine bir açıklama getirmiştir

Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olan katılma alacağı, değer büyüme payı gibi davaların her ne değin boşanma davasının eki özelliğinde olmasalar da evlilik birliği sona ermeden açılmalarının imkânsız olması, fakat boşanma kararının kesinleşmesinden sonradan bu hakların ileri sürülebilir nitelikte olması, bu nitelikleri itibarı ile de boşanmaya tabi olmaları biçiminde bir değerleme yapan 8Hukuk Dairesi, uygulamada ortaya çıkacak güçlükleri de göz den geçirmiştir

8 Hukuk Dairesi, mülk rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar ile değerinde büyüme payı alacağı davalarına aşağıda genişçe aktardığımız şekilde bir teşebbüs getirmiştir:

“Bunların başında Türk Medenî Kanunu ’nun 178 inci maddenin gerekçesinde ;eşlerin yıllar sonra maddî veya manevî tazminat ya da öncelikle istenilen fakirlik nafakası dolayısıyla aleyhinde karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştirbiçiminde ifade edilen, eşlerin yıllar geçtikten sonradan deha müşterek taleplerle aleyhinde karşıya gelmelerinin önlemek düşüncesi gelmektedir

Nitekim boşandıktan sonra başkaları ile yapılan evliliklerde yıllar önce boşandıkları eşlerinden yöneltilen ve mal rejiminden kaynaklanan taleplerle karşılaşma tehdidi aşağı yaşamanın ayrıca kendileri keza de toplumsal uyum açısından katlanılabilir bir şey olmadığı hususuna kararda değinilmiştir

Birbirlerine karşı manevî bağları boşanma ile iyice kopmuş olan eşlerin haksızlığa uğradıkları, bundan başka mülk rejimine ilişkin istek hakları bulunduğu düşüncesinde olmaları halinde, boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte hemen dava açarak birbirlerinden alacaklarını istemelerine bir engel bulunmadığı gibi, dava açmak için uzun yıllar beklemelerini gerektirecek mantıklı ve mantıklı bir neden olabileceği de söylenemez

Kaldı ama, eşler izaç içinde edinilen veya katkı maddesi yapılan varlıklarını, alacak ve borçlarından doğan dava haklarını boşanma gündeme geldiğinde duraksamadan bilebilecek durumdadırlar Oysa aradan uzun yıllar geçtiği takdirde eşlerin evlilikleri sırasında edinmiş oldukları mülk varlıklarının, alacak ve borçlarının miktar ve değerleri ile katkı paylarının belirlenmesi ve kanıtlanmasındaki ciddî güçlüklerin ortaya çıkacağı şüphesizdir Bu durum mahkemelere fazla ve geveze bir siklet bindirecek, bu husustaki davaların dinç bir şekilde sonuçlandırılması zorlaşacaktır

Türk Medenî Kanunu'nun Aile Hukukuile ilgili ikinci kitabındaki düzenlemeler, Türk Medenî Kanunu'nun 178 maddesi metni ve bu maddenin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde; kanun koyucunun boşanan eşlerin ortak olarak birbirlerine karşı maddî ve manevî her türlü dava haklarını 1 takvim zaman içerisinde kullanmalarını amaçladığı, bu süreyi yalnızca maddîmanevî tazminat ve yokluk nafakası ile sınırlı tutmadığı, boşanmanın sonucuna bağlı yer alan ve fakat boşanma kararının kesinleşmesi ile gündeme getirilebilecek olan mal rejimine ilişkin davaların da Türk Medenî Kanunu'nun 178 maddesi hükmü dahilinde düşünülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır

Aksini düşünmek kanun koyucunun amacı ve toplumsal gerçeklerle bağdaşmaz

Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde Borçlar Kanunu'nun başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava için 10 takvim zamanaşımı süresini öngören 125 maddesinin uygulanması dürüst olmaz Kaldı ama, yukarıda açıklandığı gibi 01012002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 178 maddesi ile bu konuda getirilen yeni ve ayrı bir hükümle zamanaşımı süresi 1 sene olarak belirlenmiştir

8Hukuk Dairesi ’nin psikososyal mülâhazalarına katılmamak olası değildir Ayrıntılarıyla katılıyoruz Oysa hukukî yaklaşımına katılamıyoruz

Bizce de mal rejiminden kaynaklanan davalarda bir takvim zamanaşımı süresinin uygulanması hem sosyal açıdan, keza de usul ekonomisi açısından dürüst olacaktır

bununla birlikte mülk rejiminin tasfiyesine ilişkin olan katılma alacağı, değerinde artış payı gibi davaların izaç birliği sona ermeden açılmalarının imkânsız olması, ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bu hakların ileri sürülebilir nitelikte olması, bu nitelikleri itibarı ile de boşanmaya yan olmaları şeklindeki değerlendirmeyi uygun bulmamaktayız

Zira; mülk rejiminden kaynaklanan alacak talep hakları sadece boşanma sebebi ile ve buna ast olarak doğmaz Bu hakların izaç birliği sona ermeden de doğması mümkündür Eşler başka bir mülk rejimi sözleşmesi akdettiklerinde ya da olağanüstü mal rejimine (hükmen veya iflâsta olduğu gibi kendiliğinden) geçtiklerinde de, eşler aralarında katılma alacağı veya değerinde artmakatkı maddesi payı alacağı talep hakkı doğmaktadır

Mülk rejiminin tasfiyesine ilişkin katılma alacağı, katkılayık artış payı alacağı davalarının boşanma davasının eki özelliğinde olmadığı görüşü doktrinde hâkim gösterme olduğu gibi Yargıtay da burada incelediğimiz dâhil elde etmek üzere dağıtılmış kararlarında bu görüşü sergilemektedir

Türk Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin, İkinci Kitap, Birinci Kısım ’da bulunan boşanmaya ilişkin üçüncü bölümünde; boşanmaya dair maddeler arasında yer alan ve mal rejiminin tasfiyesinden laf eden 179uncu maddeden hareketle, mal rejimi tasfiyesini 178inci madde ile ilişkilendirmek de olası görülmemektedir Bu hüküm boşanmaya ilişkin özel bir kabul etmemiştir1

Bu konuda kaynak İsviçre Medenî Kanununa başvurma imkânımız da bulunmamaktadır Zira İsviçre ’de “boşanma kararının birliği ilkesi gereği mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talepler boşanma davası ile birlikte sonuçlandırılmaktadır Aslında dürüst olan da budur Zira tarafların maddî ve manevî tazminat ile sefalet nafakası istemlerinin maddi bir şekilde belirlenmesi için mülk rejiminin tasfiyesi zorunludur Somurtkan takdirde mülk rejiminin tasfiyesinden önce verilecek tazminat kararlarının yetkisiz olacağı hususu da bir başka olgudur

Sonuçta iş Yasa Koyucu ’ya düşmektedir Bu hususta2 hukuki bir düzenleme yapılması gereklidir

Ayrıca şu husus da göz ardı edilmemelidir Mülk rejiminin boşanma ile yok de ölümle sona ermesi halinde genel zamanaşımı süresi uygulanacaktır Zira TMK'nın 178 maddesinde evliliğin boşanma nedeniyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrardenilmektedir Madde metninde evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan davalardan söz edilmektedir Mal rejiminin ölümle sona ermesi hâli (TMK md 2251) doğaldır ancak bu madde hükümlerine tâbi olamaz Bu durumda BK'nun 125nci maddesindeki zamanaşımı süresi uygulanacaktır Bu konuda Yargıtay 8Hukuk Dairesi'nin E:20101695, K:20102923 sayılı 01062010 tarihli kararı da bu yöndedir

seçme parça *
 
858,475Konular
981,252Mesajlar
29,553Kullanıcılar
yk393939Son üye
Üst Alt