Mantıksal Pozitivizm Nedir?,
Mantıksal Pozitivizm Felsefesi ,
Mantıksal Pozitivizm Felsefesi Akımı hakkında
Mantıksal Pozitivizm Felsefesi Akımı Nedir?
Mantıksal pozitivizm, Viyana Cevresi olarak adlandılan filozofların felsefi duşunuş sistemlerini adlandırır Başlıca temsilcileri Moritz Schlick, Rudolf Carnap ve Otto Neurath olan bu cevre, yeni pozitivistler ya da mantıkcı empiristler olarak da adlandırılır Bu cevrenin oluşumunda onemli etkisi olan isim Ernst Mach'tır, ki Mach'ın Viyana'da belirli donemlerde mantık, fizik ve felsefe profesorluğu yaptığı bilinmektedir Mantıksal pozitivizmin cok farklı konumlardaki ve disiplinlerdeki filozofları bir araya getiren bir zemin olduğunu soyleyebiliriz Soz konusu akımın icinde sayılanya da sayılmış olan belli başlı filozoflar şoyledir; Ernest Nagel, Hans Hahn, Kurt Godel, Felix Kaufmann, Philiph Frank, Bertrand Russell, Whitehead, AJAyer, Wittgenstein
Felsefi Konum
Mantıksal pozitivizm, 19 yuzyıl sonlarında belirginleşen pozitivizmin yeniden değerlendirilerek devam ettirilmesidir Sonradan etkisi kaybolmakla birlikte 20 yuzyıl felsefesinde cok etkili olmuş, bilim ve felsefe eksenli tartışmalarda belirleyici bir konum elde etmiştir Pozitivizm, bilindiği gibi deneyci (Ampirist) bilgi anlayışını temel alan, deney ve gozleme dayalı olgulardan hareketle bilginin kaynağını ve gecerliliğini kabul eden bir yaklaşım bicimidir Bilginin kaynağı duyu verileri olmakla kalmaz, aynı zamanda bu duyu verilerinden kalkarak tumevarımsal bir yontemle ulaşılan genellemelerle de yasa'lar oluşur ve bu yasalar pozitivist duşuncede, belirli bir olay ve olgunun acıklanabilmesi icin gerekli olan yasalardır Bilgi dışdunya kaynaklıdır ve bu anlamda dışgercekliğe tabidir; buna gore bilgi ile gerceklik arasında bir tekabuliyet ilişkisi vardır Mantıksal pozitivizme gelindiğinde dil ve mantık alanlarının one cıktığı gorulur Mantıksal pozitivizm bu anlamda pozitivizmin bilimbilimsellik iddialı felsefi statusunu devam ettirir; felsefenin deney dışı kalan niteliğini yadsıyarak, metafizik ilan ederek kendilerine gore felsefeyi doğru bir temel oturtma iddiasındadırlar Bilim ve felsefe ikiye ayrı bolum olarak ele alınır ve felsefenin gorevi dil olarak belirlenir Buna gore felsefe dil cozumlemeleriyle sınırlı kalmalı, onlara dayanarak olguları dile getirdiğimiz onermeler uzerine ve bu onermelerin dilsel bağlamları uzerine acıklama yapmakla gorevlidir Bu goruş ozellikle Wittgenstein mantıksal pozitivist sayıldığı yaklaşımda belirgin olarak gorulur Mantıksal pozitivizm, bunlardan hareketle, ikili bir gorevi yerine getirmeyi ustlenir; birincisi, dunyanın bilimsel kavranışında metafizik oğelerin ve teolojik unsurların kuramsal olarak arındırılması ve ikincisi felsefeye bilimsel bir nitelik kazandırılması
Felsefi Tezler
Mantıksal pozitivizmin temel felsefi sorununu ya da konumunu anlam ve anlamsızlık meselesi bağlamında ileri surmek mumkundur Buna gore anlamlı onermeler doğrulanabilirlikleriyle belirlenen onermelerdir Doğrulama denilen kavram bu filozoflar icin temel onemdedir, cunku bir dilsel ifadenin doğru olup olmadığı ve buna bağlı olarak anlamlı olup olmadığının belirlenmesi bu doğrulama işlemiyle belirlenmektedir Bir anlamda bu duşunce akımının oncusu sayılan Schlick, bir onermenin anlamının onun doğrulama yontemi olduğunu belirtir Doğrulamada oncelikli olan ise duyusal veriler, yani deney ve gozlemle elde edilen verilerdir Boylece mantıkcı pozitivistlere gore, doğrulanabilir olmayan her şey anlamsızdır, yani metafiziktir Anlamsız onermeler iki turludur; birinciler cumle yapısı itibariyle duzgun olmalarına rağmen anlamsız olanlardır (mutlak, hiclik, koşulsuz olan, gercekte olan gibi kullanıldığı cumlelerin yapısı doğru fakat anlamca doğrulanabilir olmayan onermeler) İkinci turdekiler ise cumle kuruluşları itibariyle anlamsız olanlardır (kuşlar sebzedir gibi tumceler) Metafizik olarak belirtilen ve yadsınan onermeler asıl olarak birinci tur onermelerdir Bunlar sozdesorunlardır, cunku anlamsızdırlar, deney ve gozlem alanının dışında kalırlar Mantıksal pozitivizm, sentetik onermeleri ve mantıksal onermeleri kabul eder, ancak felsefenin gorevini metafizik onermeleri cozumlemek olarak belirtir Felsefeden metafizik arındırmalı ve dunyanın bilimsel kavranışı ortaya konulmalıdır Mantıksal pozitivizmin felsefi tezleri bu iki temel yaklaşım uzerinden geliştirilmektedir Dunyanın bilimsel kavranışı yaklaşımının da ikili niteliği vardır; yukarda soylenenlere bağlı olarak bunlar, ilkin bilginin temelinde gozlem ve deneye dayalı olguların bulunması ve ikinci olarak da kesin bir mantıksal cozumleme ile meydana gelmesidir Bilimsel etkinlik, bu noktada, deneysel verileri mantıksal analiz yoluyla cozumlemek ve ortaya koymaktır
Eleştiriler
Mantıksal pozitivizm, oncelikle bilgi konusunda empirik felsefenin aldığı eleştirileri alır Deney ve gozlemlerin kuramdışı, her tur kavramın başlangıc noktası olarak alınması, bazı deneydışı teorik kavramların ele alınmasıyla empirizmin bir dogması olarak eleştirilmiştir ve bu mantıksal pozitivizmi ya da empirizmi de icine alır Lenin, Ampriokritisizm olarak adlandırarak Mach'a ve onun geliştirdiği duyumculuk anlayışına itiraz eder; diyalektik materyalizm anlayışını doğrulama cabası icinde ortaya konulan bu itiraz, genel cercevesi bakımından tartışmalı argumanlarla yurutulmuş olsa da Lenin'in bu geleneğin ilk eleştiricilerinden biri saymak gerekir Ote yandan bilim felsefecisi Karl Popper, bir zamanlar mantıksal pozitivizmin icindeki isimlerden biri olarak anılmış olmakla birlikte ve ayrıca halen geliştirdiği bilim goruşunun pozitivist duşunceyle ilişkisi tartışılır olmakla birlikte, temel ilkeyi, yani bilginin temelindeki doğrulanabilirlik ilkesinin dışında başka bir yol ortaya koymuş, buna karşı yanlışlanabilirlik ilkesini formule etmiştir Yine bilim felsefesi icinde Thomas Kuhn bilimsel etkinliğin tarihselliğini ve kuramyuklu niteliğini ortaya koyarak saf deney ve gozlem eksenli bilim anlayışının kırılmasında onemli bir alan oluşturmuştur Paul Feyerabend ise gozlem ve deneyin sanıldığı kadar saf olamadıklarını hem kuramsal hem tarihsel ornekleriyle ortaya koymuş, yanlışlanabilirlik ilkesine rağmen pozitivist bilgi anlayışı icinde duran hocası Popper'i eleştirmiştir Feyarebend, bilimsel bulgu denilen şeylerin kendi başına herhangi bilgiye ayrıcalıklı bir kuramsal statu kazandırmadığını, bilimsel yontemin tek ve biricik yontem olarak kutsanmasının olanaksız olduğunu one surmuştur Willard Van Orman Quine'ın empirizme yonelttiği analitik onermeler ile sentetik onermelerin ayrımı konusundaki eleştiri de ayrıca mantıksal pozitivistler icin gecerlidir Yapısalcılık ve Postyapısalcılık felsefeleri ise empirizmi, pozitivizmi ve dolayısıyla mantıksal pozitivizmi bir butun olarak kabul edilemez yaklaşımlar olarak eleştirmişlerdir
Mantıksal Pozitivizm Felsefesi ,
Mantıksal Pozitivizm Felsefesi Akımı hakkında
Mantıksal Pozitivizm Felsefesi Akımı Nedir?
Mantıksal pozitivizm, Viyana Cevresi olarak adlandılan filozofların felsefi duşunuş sistemlerini adlandırır Başlıca temsilcileri Moritz Schlick, Rudolf Carnap ve Otto Neurath olan bu cevre, yeni pozitivistler ya da mantıkcı empiristler olarak da adlandırılır Bu cevrenin oluşumunda onemli etkisi olan isim Ernst Mach'tır, ki Mach'ın Viyana'da belirli donemlerde mantık, fizik ve felsefe profesorluğu yaptığı bilinmektedir Mantıksal pozitivizmin cok farklı konumlardaki ve disiplinlerdeki filozofları bir araya getiren bir zemin olduğunu soyleyebiliriz Soz konusu akımın icinde sayılanya da sayılmış olan belli başlı filozoflar şoyledir; Ernest Nagel, Hans Hahn, Kurt Godel, Felix Kaufmann, Philiph Frank, Bertrand Russell, Whitehead, AJAyer, Wittgenstein
Felsefi Konum
Mantıksal pozitivizm, 19 yuzyıl sonlarında belirginleşen pozitivizmin yeniden değerlendirilerek devam ettirilmesidir Sonradan etkisi kaybolmakla birlikte 20 yuzyıl felsefesinde cok etkili olmuş, bilim ve felsefe eksenli tartışmalarda belirleyici bir konum elde etmiştir Pozitivizm, bilindiği gibi deneyci (Ampirist) bilgi anlayışını temel alan, deney ve gozleme dayalı olgulardan hareketle bilginin kaynağını ve gecerliliğini kabul eden bir yaklaşım bicimidir Bilginin kaynağı duyu verileri olmakla kalmaz, aynı zamanda bu duyu verilerinden kalkarak tumevarımsal bir yontemle ulaşılan genellemelerle de yasa'lar oluşur ve bu yasalar pozitivist duşuncede, belirli bir olay ve olgunun acıklanabilmesi icin gerekli olan yasalardır Bilgi dışdunya kaynaklıdır ve bu anlamda dışgercekliğe tabidir; buna gore bilgi ile gerceklik arasında bir tekabuliyet ilişkisi vardır Mantıksal pozitivizme gelindiğinde dil ve mantık alanlarının one cıktığı gorulur Mantıksal pozitivizm bu anlamda pozitivizmin bilimbilimsellik iddialı felsefi statusunu devam ettirir; felsefenin deney dışı kalan niteliğini yadsıyarak, metafizik ilan ederek kendilerine gore felsefeyi doğru bir temel oturtma iddiasındadırlar Bilim ve felsefe ikiye ayrı bolum olarak ele alınır ve felsefenin gorevi dil olarak belirlenir Buna gore felsefe dil cozumlemeleriyle sınırlı kalmalı, onlara dayanarak olguları dile getirdiğimiz onermeler uzerine ve bu onermelerin dilsel bağlamları uzerine acıklama yapmakla gorevlidir Bu goruş ozellikle Wittgenstein mantıksal pozitivist sayıldığı yaklaşımda belirgin olarak gorulur Mantıksal pozitivizm, bunlardan hareketle, ikili bir gorevi yerine getirmeyi ustlenir; birincisi, dunyanın bilimsel kavranışında metafizik oğelerin ve teolojik unsurların kuramsal olarak arındırılması ve ikincisi felsefeye bilimsel bir nitelik kazandırılması
Felsefi Tezler
Mantıksal pozitivizmin temel felsefi sorununu ya da konumunu anlam ve anlamsızlık meselesi bağlamında ileri surmek mumkundur Buna gore anlamlı onermeler doğrulanabilirlikleriyle belirlenen onermelerdir Doğrulama denilen kavram bu filozoflar icin temel onemdedir, cunku bir dilsel ifadenin doğru olup olmadığı ve buna bağlı olarak anlamlı olup olmadığının belirlenmesi bu doğrulama işlemiyle belirlenmektedir Bir anlamda bu duşunce akımının oncusu sayılan Schlick, bir onermenin anlamının onun doğrulama yontemi olduğunu belirtir Doğrulamada oncelikli olan ise duyusal veriler, yani deney ve gozlemle elde edilen verilerdir Boylece mantıkcı pozitivistlere gore, doğrulanabilir olmayan her şey anlamsızdır, yani metafiziktir Anlamsız onermeler iki turludur; birinciler cumle yapısı itibariyle duzgun olmalarına rağmen anlamsız olanlardır (mutlak, hiclik, koşulsuz olan, gercekte olan gibi kullanıldığı cumlelerin yapısı doğru fakat anlamca doğrulanabilir olmayan onermeler) İkinci turdekiler ise cumle kuruluşları itibariyle anlamsız olanlardır (kuşlar sebzedir gibi tumceler) Metafizik olarak belirtilen ve yadsınan onermeler asıl olarak birinci tur onermelerdir Bunlar sozdesorunlardır, cunku anlamsızdırlar, deney ve gozlem alanının dışında kalırlar Mantıksal pozitivizm, sentetik onermeleri ve mantıksal onermeleri kabul eder, ancak felsefenin gorevini metafizik onermeleri cozumlemek olarak belirtir Felsefeden metafizik arındırmalı ve dunyanın bilimsel kavranışı ortaya konulmalıdır Mantıksal pozitivizmin felsefi tezleri bu iki temel yaklaşım uzerinden geliştirilmektedir Dunyanın bilimsel kavranışı yaklaşımının da ikili niteliği vardır; yukarda soylenenlere bağlı olarak bunlar, ilkin bilginin temelinde gozlem ve deneye dayalı olguların bulunması ve ikinci olarak da kesin bir mantıksal cozumleme ile meydana gelmesidir Bilimsel etkinlik, bu noktada, deneysel verileri mantıksal analiz yoluyla cozumlemek ve ortaya koymaktır
Eleştiriler
Mantıksal pozitivizm, oncelikle bilgi konusunda empirik felsefenin aldığı eleştirileri alır Deney ve gozlemlerin kuramdışı, her tur kavramın başlangıc noktası olarak alınması, bazı deneydışı teorik kavramların ele alınmasıyla empirizmin bir dogması olarak eleştirilmiştir ve bu mantıksal pozitivizmi ya da empirizmi de icine alır Lenin, Ampriokritisizm olarak adlandırarak Mach'a ve onun geliştirdiği duyumculuk anlayışına itiraz eder; diyalektik materyalizm anlayışını doğrulama cabası icinde ortaya konulan bu itiraz, genel cercevesi bakımından tartışmalı argumanlarla yurutulmuş olsa da Lenin'in bu geleneğin ilk eleştiricilerinden biri saymak gerekir Ote yandan bilim felsefecisi Karl Popper, bir zamanlar mantıksal pozitivizmin icindeki isimlerden biri olarak anılmış olmakla birlikte ve ayrıca halen geliştirdiği bilim goruşunun pozitivist duşunceyle ilişkisi tartışılır olmakla birlikte, temel ilkeyi, yani bilginin temelindeki doğrulanabilirlik ilkesinin dışında başka bir yol ortaya koymuş, buna karşı yanlışlanabilirlik ilkesini formule etmiştir Yine bilim felsefesi icinde Thomas Kuhn bilimsel etkinliğin tarihselliğini ve kuramyuklu niteliğini ortaya koyarak saf deney ve gozlem eksenli bilim anlayışının kırılmasında onemli bir alan oluşturmuştur Paul Feyerabend ise gozlem ve deneyin sanıldığı kadar saf olamadıklarını hem kuramsal hem tarihsel ornekleriyle ortaya koymuş, yanlışlanabilirlik ilkesine rağmen pozitivist bilgi anlayışı icinde duran hocası Popper'i eleştirmiştir Feyarebend, bilimsel bulgu denilen şeylerin kendi başına herhangi bilgiye ayrıcalıklı bir kuramsal statu kazandırmadığını, bilimsel yontemin tek ve biricik yontem olarak kutsanmasının olanaksız olduğunu one surmuştur Willard Van Orman Quine'ın empirizme yonelttiği analitik onermeler ile sentetik onermelerin ayrımı konusundaki eleştiri de ayrıca mantıksal pozitivistler icin gecerlidir Yapısalcılık ve Postyapısalcılık felsefeleri ise empirizmi, pozitivizmi ve dolayısıyla mantıksal pozitivizmi bir butun olarak kabul edilemez yaklaşımlar olarak eleştirmişlerdir