Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Matematikten niçin korkulur

Matematikten niçin korkulur
0
72

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
85
Puan
48
F-D Coin
0
Matematikten neden korkulur matematikten neden korkulur “Matematik bir kabus gibi rüyalarıma giriyor “Ders zamanı ayaklarım geri geri gidiyor Ölecek gibi oluyorum “Konular daha zorlaşacak mı? Bu ifadeler, öğrencilerin matematik korkularını yansıtan cümlelerden bazıları…Acaba öğrencileri matematikten bu kadar korkutan ne, hiç düşündünüz mü? MATEMATİK sınırları kâinat genişliğinde bir ülke gibidir Hayatın her metrekaresinde karşımıza çıkar Ilk anda güzel bir oyuncak sandığımız, lakin doğrusu sayı saymayı öğreten abaküsle tanışırız Sonradan, önümüze çözmemiz için konan problemde Ali’nin cebindeki paraları ne de basit harcadığına imreniriz Derken, havuzu bir yanlamasına doldururken diğer yanlamasına boşaltan musluklar havuzun keyfini iyice kaçırır Sonra, sorular daha da zorlaşır İşin içine x, y, z gibi bilinmeyenler girer Yaşımız ilerledikçe, matematik problemleri de zorlaşır Ana zor olanı ise, sonraki konuların anlaşılmasının önceki konuların anlaşılmasına bağlı olmasıdır Bu yapısıyla içine girdikçe derinleşen ve derinleştikçe de sonsuz bir kuyuyu andıran matematik, çoğumuzu korkutur Bilmediğimiz bir âlemin sınırları içine giriyormuşuz gibi hissederiz kendimizi Kuyu serinliği ürpertir tenimizi İki kez ikinin her zaman dört ettiği rakamların bariz dünyasında, annemizin şefkâtli kollarını özleriz öte taraftan, bu dünya her katında muamma seviyesi yükselen bir gökdelen gibidir de Gökdelenin en tepesi bulutlardan görülmez Güya sonsuza gider Matematik, öteki bilimlerle kıyaslandığında, kendi bütünlüğünü fazlasıyla oluşturmuştur Tabiattan aldıkları ilhamla matematikçiler (kendi akıllarını da katarak) saf zihnî teoremler ve semboller geliştirmişlerdir Matematiği “katı bir disiplin haline getiren de budur Hatta zamanla öylesine katılaşmıştır fakat, matematikte biçim, anlamın önüne geçmiştir Derhal, bu matematik ile sırasında günahsız günahsız oturan öğrenci aralarında bir ilişki kurmaya çalışalım zihnimizde Zorluğun nereden kaynaklandığını görebildik mi? Azıcık daha açık konuşalım Katı bir disiplin olan (o ayla getirilmiş olan) matematik, fazlasıyla zihnî ve soyuttur Rakamların ve sembollerin havada uçuştuğu bir evrendir Dışarıda kucak açan bir yanı böylece yoktur Kapalı devre bir sisteme benzer Bu haliyle de, sınırlı sayıda aza kabul eden prestijli bir kulüp gibi mağrur davranır Öğrencinin ayağına gitmez, onun kendi ayağına gelmesini ister ve her geleni de kabul etmez İlla, kendi kurallarına uyulacaktır Bu kurallara uymayan, sonuca ulaşamaz Oysa matematikte her şey sonuçtur, sonuç içindir BURADA öğrenci açısından zorluk, (bu) matematiğin, kendi gündelik yaşantısı ile o kadar bir irtibatsız durmasıdır Siz, babanızdan, “Harçlığının 13’üyle istediğini al biçiminde bir tümce duydunuz mu hiç? Açık Konuşmak Gerekirse, okulda öğretilen matematiğin öğrencinin tecrübî hayatında karşılığı son derece kısıtlıdır Hiçbir öğrenci, on işçiyle yaptığı bir işi, altı işçiyle kaç günde yapabileceğine dair bir sorunla karşılaşmamıştır hakiki hayatında Yirmi yıl daha sonra annesinin yaşının kendi yaşının üç katı olacağı da, onun için problem etmeye değmez Şehir hayatında suya sabuna dokunmadan yaşamış çocuklar için bu tespitler olur ya de daha doğru Çünkü köyde tarlada çalışmış, bir günde ne kadar iş yapıldığını tecrübe etmiş, işçi sayısının yapılan işe katkısını farketmiş bir köy çocuğunun sınıfta karşılaştığı emekçi problemlerine ve çoğunlukla matematiğe ilgisinin daha yüksek olması beklenebilir Nitekim bu çocuklar iyi eğitim imkânı bulduklarında, ciddi başarılarıyla herkesi şaşırtıyorlar Bilmem hatırlıyor musunuz, birkaç sene önce ÖSS birincisi olan çocuk köyde çobanlık yapıyordu Burada iki şey bilhassa vurgulanmaya değer: Birincisi, çocuklarımızın reel hayatlarına biraz daha zengin tecrübeler katmaya çalışmalıyız; ikincisi ise matematik öğretimini öğrencilerin gerçek yaşam tecrübelerine yakınlaştırmalıyız Birinci tahsis öncelikle annebabaya düşerken; ikincisi ise eğitimcilere düşüyor Anne babalar bilhassa küçük yaşlardan itibaren çocuklarının dikkatini tabiat unsurlarına çekmeli Ayrı bitki türleri, meyve ve sebzelerin isimleri, özellikleri, birbirlerinden öbür yanları, ağaçların isimleri, dalları, yaprakları ve meyveleri (en azından bunlara dikkat çekmek), kedi ve köpekleri takdim etmek (“Onların dört ayağı var, bizim iki elimiz iki ayağımız var gibi), renkleri tanıtmak, hatta güneş, ay ve yıldızlara muhabere etmek; güneşin ışınları ile gölge arasındaki ilişkiye bahsetmek, kısaca çocuğumuza içinde yaşadığı çevreyi tanıtmak, benzerlik ve farklılıkları göstermek, cömertlikküçüklük gibi öbür nispetlere uyarı sürüklemek, onun ileriki yıllarda matematik kavrama ve kavrayışına fazla şey katacaktır EĞİTİMCİLERE düşen ödev ise, matematiği ilk önce sırça fanusunun içinden çıkarmaktır Matematik öğretiminde öğrencinin gelişim psikolojisi, öğrenme psikolojisi ilkelerine daha pozitif dikkat etmek lâzımdır 712 yaş arası “maddesel operasyon dönemi diye psikoloji bir bilgi ortaya koymuşken, bu dönemde kavranması fevkâlade zorlama soyut işlemleri tabiat unsurlarından (güneş, ay, ağaç, kedi vs) ve çevre unsurlarından (masa, sandalye, tekerlek vs) yararlanmadan salt matematiksel işlemler olarak öğrenciye vermenin hiçbir mantığı yoktur Öğrencinin kavrayış düzeyi, gerçek hayat tecrübesi, ilgileri, matematik öğretiminin kalkış noktasını oluşturmalıdır Öğrenci matematiğe yok, birazcık da matematik öğrenciye gitmeli, götürülmelidir ŞİMDİYE değin daha çok, öğrencilerimizin matematik başarısının neden düşük olduğunu izah etmiş olduk Matematik korkusuna gelince, bu korkunun esası, “sınanma kaygısı denilen kavramla ilişkilidir “Zeki ve akıllı olmanın en büyük göstergesinin matematik notu olduğu ülkemizde, anne babalar kendilerine uzatılan karnede başta matematik notuna bakarlar ve bu notun “saf akılyı gösterdiğine inanırlar Şu Anda denklemimizi kuralım: Matematik başarısı herkesin gözünde paha biçilmez fakat öğrencilerin matematik başarısı düşük bir de, çocuklar da matematiği kendi kişiliklerinin birebir karşılığı gibi görüyorlar Dünyanın neresinde hangi matematik öğretmenine sorarsanız sorun, bu elemanlardan kurulu bir denklemin sonucunu “vesvese ve dehşet olarak bulacaktır Ne dersiniz, işlemde hata var mı? alıntı  
 
858,468Konular
981,196Mesajlar
29,542Kullanıcılar
abcalcioSon üye
Üst Alt