Hicretin Sebebi:
Mekke şehir devletinin ve onun zalim yoneticilerinin zulmunden ve baskısından dolayı Muslumanlar daha once iki defa da Habeşistan ’a hicret etmek zorunda kalmışlardı Onlar, Mekke ’de adi suc işleyen, başkalarının malına veya ırzına tecavuz eden, başkasının canına kast eden kimseler değillerdi Onların boyle bir sucu yoktu Kimse onlara kotu, şirret, zararlı, soyguncu, haydut diyemezdi Tam aksine onların, Hz Peygamberin davetine uyup musluman olduktan sonra ahlakları duzeliyor, kotu huyları gidiyor, onceden yaptıkları fenalıklardan iz kalmıyordu
Onlar Mekke toplumunun huzurunu bozan adi suclular değillerdi ama daha buyuk bir sucları vardı: Onlar, ‘La ilahe illallah Muhammedu ’r RasUlullah Allah ’tan başka ilahtanrı yoktur, Hz Muhammed O ’nun elcisidir ’ diyorlardı Bu soz hem onu soyleyen icin hem de Mekke devletinin oligarşik yonetimi icin son derece onemliydi Bu sozu soyleyen mu ’minler, eski inanclarını, ahlaklarını, hayata bakışlarını, anlayışlarını, daha doğrusu atalarının ve bilhassa Mekkelilerin somuru aracı olan dinlerini terk ediyorlardı
Eğer bu, sıradan bir soz olsaydı Mekke yoneticileri seslerini cıkarmazlardı Hem nicin cıkaracaklardı ki? Eninde sonunda sozlerden bir soz değil miydi? İnsanlar onu soylese ne olur, soylemese ne olurdu? Fakat gercek oyle değildi… Bu sozu soyleyen değişiyor, başka insan oluyor, Hz Muhammed (sas) ’e uyuyordu, O ’nun soylediklerini hayatına uyguluyordu Mekke oligarşisinin cizdiği sınırın dışına cıkıyor, dahası kontrol dışı kalıyordu Boylece sorun oluyordu
Muhammed (sas) ’in getirip tebliğ ettiği vahyi kabul eden mu ’minler, gunun birinde Mekkelilerin baskısına dayanamayıp bir iman yolculuğuna cıkmak zorunda kalmışlardı İmanın hayatlaşmasına imkan tanıyan bir başka beldeye gitmeye mecbur olmuşlardı
Bu yolculuk (hicret) sıradan bir goc değildi Bu bir ekonomik nedene dayanan yer değiştirme, daha rahat yaşam elde etmeye yoneliş, ya da başka diyarların altınlarını veya başka zenginliklerinin cekici daveti değildi Bu hicret aydınlığa, kurtuluşa, İslam ’ın nUruna, İslami tebliği en uzak yerlere kadar goturebilme imkanına, Allah ’a hakkıyla kulluk yapma fırsatına uzanan bir yolculuktu
İslam tarihinin acılma, dal budak salma gunudur Hicret İslam, hicretle toplumsal planda uygulanma imkanı buldu Hicretle devletleşti, kendi hakimiyetini kurdu, ayrı bir guc ve taraf olarak ortaya cıktı ve Medine ’den diğer insanlara rahatlıkla ulaşabilme yolları acıldı Bir başka deyişle diğer beldelerin insanları hicretten sonra İslam nimetiyle ve onun nUruyla tanışma imkanına kavuştular
Bu muazzam olayı hazırlayan sebepler oldukca onemlidir İmanda samimi olmanın, inanılan şeyin doğru olduğuna guvenmenin eşsiz orneğidir Mekke hayatı Mekke ileri gelenleri Peygamberimize birkac kişinin uymasına onceleri pek aldırmadılar Ama muslumanların sayısı arttıkca onların tepkisi de arttı Buna bağlı olarak hakaret, alay, sıkıştırma, baskı, fiili işkence ve nihayet korkunc ambargo yontemleri de fazlalaştı Butun baskı, işkence ve yıldırma metodlarına rağmen insanlar Peygamberimizi dinliyor ve O ’nun getirdiği vahye inanıyorlardı Hem her turlu tehlikeyi goze alarak Mekkelilerin uc yıl boyunca uyguladıkları ambargo, mu ’minleri iktisadi ve sosyal acıdan perişan etse de bu gibi olaylar onların imanını ve sayılarını artırıyordu
Birinci ve İkinci Akabe biatlarından sonra Mekkeli muslumanlar teker teker, bazen acıktan bazen gizlice Medine ’ye hicret ettiler En sonunda da Peygamberimiz (sas) Hz EbU Bekr ’le birlikte Medine ’ye goc etti O ’nun hicretiyle Medineliler hayatlarının en buyuk bayramını yaşadılar O ’nun gelişinin sevincini ‘Veda Tepesinden uzerimize ay doğdu diye başlayan kasidelerle olumsuzleştirdiler
Mekke şehir devletinin ve onun zalim yoneticilerinin zulmunden ve baskısından dolayı Muslumanlar daha once iki defa da Habeşistan ’a hicret etmek zorunda kalmışlardı Onlar, Mekke ’de adi suc işleyen, başkalarının malına veya ırzına tecavuz eden, başkasının canına kast eden kimseler değillerdi Onların boyle bir sucu yoktu Kimse onlara kotu, şirret, zararlı, soyguncu, haydut diyemezdi Tam aksine onların, Hz Peygamberin davetine uyup musluman olduktan sonra ahlakları duzeliyor, kotu huyları gidiyor, onceden yaptıkları fenalıklardan iz kalmıyordu
Onlar Mekke toplumunun huzurunu bozan adi suclular değillerdi ama daha buyuk bir sucları vardı: Onlar, ‘La ilahe illallah Muhammedu ’r RasUlullah Allah ’tan başka ilahtanrı yoktur, Hz Muhammed O ’nun elcisidir ’ diyorlardı Bu soz hem onu soyleyen icin hem de Mekke devletinin oligarşik yonetimi icin son derece onemliydi Bu sozu soyleyen mu ’minler, eski inanclarını, ahlaklarını, hayata bakışlarını, anlayışlarını, daha doğrusu atalarının ve bilhassa Mekkelilerin somuru aracı olan dinlerini terk ediyorlardı
Eğer bu, sıradan bir soz olsaydı Mekke yoneticileri seslerini cıkarmazlardı Hem nicin cıkaracaklardı ki? Eninde sonunda sozlerden bir soz değil miydi? İnsanlar onu soylese ne olur, soylemese ne olurdu? Fakat gercek oyle değildi… Bu sozu soyleyen değişiyor, başka insan oluyor, Hz Muhammed (sas) ’e uyuyordu, O ’nun soylediklerini hayatına uyguluyordu Mekke oligarşisinin cizdiği sınırın dışına cıkıyor, dahası kontrol dışı kalıyordu Boylece sorun oluyordu
Muhammed (sas) ’in getirip tebliğ ettiği vahyi kabul eden mu ’minler, gunun birinde Mekkelilerin baskısına dayanamayıp bir iman yolculuğuna cıkmak zorunda kalmışlardı İmanın hayatlaşmasına imkan tanıyan bir başka beldeye gitmeye mecbur olmuşlardı
Bu yolculuk (hicret) sıradan bir goc değildi Bu bir ekonomik nedene dayanan yer değiştirme, daha rahat yaşam elde etmeye yoneliş, ya da başka diyarların altınlarını veya başka zenginliklerinin cekici daveti değildi Bu hicret aydınlığa, kurtuluşa, İslam ’ın nUruna, İslami tebliği en uzak yerlere kadar goturebilme imkanına, Allah ’a hakkıyla kulluk yapma fırsatına uzanan bir yolculuktu
İslam tarihinin acılma, dal budak salma gunudur Hicret İslam, hicretle toplumsal planda uygulanma imkanı buldu Hicretle devletleşti, kendi hakimiyetini kurdu, ayrı bir guc ve taraf olarak ortaya cıktı ve Medine ’den diğer insanlara rahatlıkla ulaşabilme yolları acıldı Bir başka deyişle diğer beldelerin insanları hicretten sonra İslam nimetiyle ve onun nUruyla tanışma imkanına kavuştular
Bu muazzam olayı hazırlayan sebepler oldukca onemlidir İmanda samimi olmanın, inanılan şeyin doğru olduğuna guvenmenin eşsiz orneğidir Mekke hayatı Mekke ileri gelenleri Peygamberimize birkac kişinin uymasına onceleri pek aldırmadılar Ama muslumanların sayısı arttıkca onların tepkisi de arttı Buna bağlı olarak hakaret, alay, sıkıştırma, baskı, fiili işkence ve nihayet korkunc ambargo yontemleri de fazlalaştı Butun baskı, işkence ve yıldırma metodlarına rağmen insanlar Peygamberimizi dinliyor ve O ’nun getirdiği vahye inanıyorlardı Hem her turlu tehlikeyi goze alarak Mekkelilerin uc yıl boyunca uyguladıkları ambargo, mu ’minleri iktisadi ve sosyal acıdan perişan etse de bu gibi olaylar onların imanını ve sayılarını artırıyordu
Birinci ve İkinci Akabe biatlarından sonra Mekkeli muslumanlar teker teker, bazen acıktan bazen gizlice Medine ’ye hicret ettiler En sonunda da Peygamberimiz (sas) Hz EbU Bekr ’le birlikte Medine ’ye goc etti O ’nun hicretiyle Medineliler hayatlarının en buyuk bayramını yaşadılar O ’nun gelişinin sevincini ‘Veda Tepesinden uzerimize ay doğdu diye başlayan kasidelerle olumsuzleştirdiler