nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Dursun Ali Erzincanlı Mekkenin Fethinin Sözleri
Mekkenin Fethi
Her şey bir şiirle başladı
Peygamber huzurunda okunan bir şiirle
Dargın kum fırtınalarından,
Adem vadisinden kopup gelen bir şairle
Ardında kırk süvari sınıfı,
Ve ateş alev yanan gözlerinde ihanet haberleri
Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di
En üstteki perdeden okudu şiirini,
Ve gözlerini kırpmadan dinledi Nebi;
Kureyşîler sana verdikleri sözde durmadılar,
Hudeybiye'de seninle yaptıkları misakı bozdular
Bizi Vetir'de,
Kendi yurdumuzda dikkatsiz avladılar
Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı,
Çağıramayacağımı sandılar
Dedi ve durdu
Şair ağlıyordu
Peygambere çevrildi bütün gözler
Ve o an tutuldu nefesler
Sahabenin başları yere değiyordu,
Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor,
Peygamber celalleniyordu
Ey Nebi!
Allah'ın kullarını yardıma çağır,
İçlerinde Allahın Rasulü de olsun
Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin,
Ve büyük bir ordunun başına geçip,
Denizler gibi köpürerek akıp gelsin
Şiir bitmişti,
Şair de bitmişti
Gözler hâlâ peygamberdeydi,
Allahın râsûlü, ridasını toplayıp ayağa kalktı!
Ve sahabe ayağa kalktı
Acilen konuşan peygamberdi;
Eğer kendime takviye ettiğim şeylerle
Huzaalara destek etmezsem,
Ben de takviye görmeyeyim
Varlığım kudret elinde olan Allah'a andolsun oysa,
Kendimi ve ev halkımı koruduğum gibi,
Bunları da koruyacağım
Şu Anda haber salın yeryüzüne!
Allah'a ve Öbür Dünya gününe iman edenler Medine'de toplansın
Medine dağlarında savaşın ritmi,
Sokaklarında peygamber sessizliği
Konuşmuyor nebi
Hanei saadet'te kılıçlar bileniyor
Hanei Saadet'te zırhlar temizleniyor
Ve şehirlerin anası gülüyor
Mekkei mükerreme uzak gülüyor
Gül ey Mekke! Gün senin günündür
Gün senin fetih günündür
Gül oysa, bu dönüş sanadır
Baksana,
Dün bağrından koparılan yiğitler dönüyor sana
Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce
Ardından büyük bir birlik;
Başlarında Halid bin Velid!
Arkadan ey Mekke!
Senin topraklarında yaşarken
Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen,
Işkence gören,
Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi
Kan içinde kalan muhacirler geliyor
En önde Zübeyr bin Avvâm geliyor
Hani sekiz yaşında müslüman olan
Hani onbeş yaşında senden koparılan
Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani
Ateş dumanına tutmuştu
Küfre dönsün diye
Fakat o dönmedi küfre
Ve peygamber yıldızlarından biri olarak
En önde sana dönüyor ey Mekke!
Daha Sonra bir bölük halinde Beni gıfarlar geliyor!
Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin elinde
Şu müslüman oluşunu Kâbede bildiri edince
Bayılana kadar dövülen Ebu Zer geliyor
Eslemler geliyor bölük halinde
Müzeyneler bin şahsiyet alayla geçerken çölden
Tekbir sesleri geliyor göklerden
Ey Mekke diğer kimi bekliyorsun söyle!
HzHamza'yı mı?
Musab bin umeyr'i mi?
Onlar,
Şehitler ordusuyla gülüş ediyorlar sana
Ve baksana
Gözleri ışıl ışıl
sana yaklaşan ve tozu dumana katan
bir alayı seyrediyorlar
Kapkara bir taşlığı hatırlatan bu alay da kim
Bir hareketlilik semada
Bunlar ölüme susamış savaş erleri Ensâr!
Ve en besbelli simsiyah sarığıyla Yâr!
O an Peygamberler ayakta,
ayakta
Şehitler ayakta
Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk
Çünkü gönüllere safâ geliyor
Hazreti Muhammed Mustafa! geliyor
Sekiz yıl geçti aradan
Sensiz tam sekiz sene geçti
Gittiğin gece
Uzakta dönüp Kâbe'ye bakınca;
Mekke!demiştin,
Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin
fakat senin insanların beni dar bırakmıyor
deyip gitmiştin
Yıldızlar da seninle birlikte gitmişti
Kapkaranlık geceler kalmıştı ardında
Mekke yetim kalmıştı
Ve Mekke çocukları
Çocuklar defalarca
Sümeyye'nin toprağa düştüğü yerde oynadı,
Habbâb bin Eret'in ateşe atıldığı yerde oynadı
Hanei Saadetin üstünde
Sevr mağarasından kalma güvercinler bekledi seni
Kâbei Muazzama'da namaz kılışını özleyen Hârem,
Haticetül Kübrâ'nın hatıraları,
O gül kokuna hasret kalan sokaklar bekledi seni
Hemen Kasva'dan inmez misin Ya RasulAllah!
İnmez misin ancak,
Ayaklarından öpsün mekke toprakları
Ve kaldırmaz mısın başını ama
Nur çehreni seyretsin kâinat
İşte Rasulullah'ın nur yüzü belirdi
İşte Rasulullah bakıyor
Başında yemen işi simsiyah bir sarık
O Alnındaki nura kurban olalım
Rasulullah Kâbe'ye bakıyor
Ve sinyâl ediyor Hz Bilâl'e
Bilâl, Kabei Muazzamâ'nın üstünde
Acilen Bilâli dinlesin yer ve gök
Dursun Ali Erzincanlı *
Mekkenin Fethi
Her şey bir şiirle başladı
Peygamber huzurunda okunan bir şiirle
Dargın kum fırtınalarından,
Adem vadisinden kopup gelen bir şairle
Ardında kırk süvari sınıfı,
Ve ateş alev yanan gözlerinde ihanet haberleri
Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di
En üstteki perdeden okudu şiirini,
Ve gözlerini kırpmadan dinledi Nebi;
Kureyşîler sana verdikleri sözde durmadılar,
Hudeybiye'de seninle yaptıkları misakı bozdular
Bizi Vetir'de,
Kendi yurdumuzda dikkatsiz avladılar
Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı,
Çağıramayacağımı sandılar
Dedi ve durdu
Şair ağlıyordu
Peygambere çevrildi bütün gözler
Ve o an tutuldu nefesler
Sahabenin başları yere değiyordu,
Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor,
Peygamber celalleniyordu
Ey Nebi!
Allah'ın kullarını yardıma çağır,
İçlerinde Allahın Rasulü de olsun
Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin,
Ve büyük bir ordunun başına geçip,
Denizler gibi köpürerek akıp gelsin
Şiir bitmişti,
Şair de bitmişti
Gözler hâlâ peygamberdeydi,
Allahın râsûlü, ridasını toplayıp ayağa kalktı!
Ve sahabe ayağa kalktı
Acilen konuşan peygamberdi;
Eğer kendime takviye ettiğim şeylerle
Huzaalara destek etmezsem,
Ben de takviye görmeyeyim
Varlığım kudret elinde olan Allah'a andolsun oysa,
Kendimi ve ev halkımı koruduğum gibi,
Bunları da koruyacağım
Şu Anda haber salın yeryüzüne!
Allah'a ve Öbür Dünya gününe iman edenler Medine'de toplansın
Medine dağlarında savaşın ritmi,
Sokaklarında peygamber sessizliği
Konuşmuyor nebi
Hanei saadet'te kılıçlar bileniyor
Hanei Saadet'te zırhlar temizleniyor
Ve şehirlerin anası gülüyor
Mekkei mükerreme uzak gülüyor
Gül ey Mekke! Gün senin günündür
Gün senin fetih günündür
Gül oysa, bu dönüş sanadır
Baksana,
Dün bağrından koparılan yiğitler dönüyor sana
Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce
Ardından büyük bir birlik;
Başlarında Halid bin Velid!
Arkadan ey Mekke!
Senin topraklarında yaşarken
Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen,
Işkence gören,
Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi
Kan içinde kalan muhacirler geliyor
En önde Zübeyr bin Avvâm geliyor
Hani sekiz yaşında müslüman olan
Hani onbeş yaşında senden koparılan
Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani
Ateş dumanına tutmuştu
Küfre dönsün diye
Fakat o dönmedi küfre
Ve peygamber yıldızlarından biri olarak
En önde sana dönüyor ey Mekke!
Daha Sonra bir bölük halinde Beni gıfarlar geliyor!
Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin elinde
Şu müslüman oluşunu Kâbede bildiri edince
Bayılana kadar dövülen Ebu Zer geliyor
Eslemler geliyor bölük halinde
Müzeyneler bin şahsiyet alayla geçerken çölden
Tekbir sesleri geliyor göklerden
Ey Mekke diğer kimi bekliyorsun söyle!
HzHamza'yı mı?
Musab bin umeyr'i mi?
Onlar,
Şehitler ordusuyla gülüş ediyorlar sana
Ve baksana
Gözleri ışıl ışıl
sana yaklaşan ve tozu dumana katan
bir alayı seyrediyorlar
Kapkara bir taşlığı hatırlatan bu alay da kim
Bir hareketlilik semada
Bunlar ölüme susamış savaş erleri Ensâr!
Ve en besbelli simsiyah sarığıyla Yâr!
O an Peygamberler ayakta,
ayakta
Şehitler ayakta
Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk
Çünkü gönüllere safâ geliyor
Hazreti Muhammed Mustafa! geliyor
Sekiz yıl geçti aradan
Sensiz tam sekiz sene geçti
Gittiğin gece
Uzakta dönüp Kâbe'ye bakınca;
Mekke!demiştin,
Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin
fakat senin insanların beni dar bırakmıyor
deyip gitmiştin
Yıldızlar da seninle birlikte gitmişti
Kapkaranlık geceler kalmıştı ardında
Mekke yetim kalmıştı
Ve Mekke çocukları
Çocuklar defalarca
Sümeyye'nin toprağa düştüğü yerde oynadı,
Habbâb bin Eret'in ateşe atıldığı yerde oynadı
Hanei Saadetin üstünde
Sevr mağarasından kalma güvercinler bekledi seni
Kâbei Muazzama'da namaz kılışını özleyen Hârem,
Haticetül Kübrâ'nın hatıraları,
O gül kokuna hasret kalan sokaklar bekledi seni
Hemen Kasva'dan inmez misin Ya RasulAllah!
İnmez misin ancak,
Ayaklarından öpsün mekke toprakları
Ve kaldırmaz mısın başını ama
Nur çehreni seyretsin kâinat
İşte Rasulullah'ın nur yüzü belirdi
İşte Rasulullah bakıyor
Başında yemen işi simsiyah bir sarık
O Alnındaki nura kurban olalım
Rasulullah Kâbe'ye bakıyor
Ve sinyâl ediyor Hz Bilâl'e
Bilâl, Kabei Muazzamâ'nın üstünde
Acilen Bilâli dinlesin yer ve gök
Dursun Ali Erzincanlı *