Konu kanser olunca insan bir duruyor, düşünüyor. Kendiniz için, sevdikleriniz için hiç konduramıyorsunuz böyle hastalıkları değil mi? Ama günümüzde artık o kadar sık duyduğumuz ve sık karşılaştığımız bir hastalık haline geldi ki kanser. Dünyada her yıl 12.7 milyon insana kanser tanısı konuluyor ve 7.6 milyonu kanserden ölüyor.
Meme kanseri kadın sağlığı sorunlarının en başında yer alıyor. Özel Parkhayat Akşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Gökhan Ateş , meme sağlığının Kadın sağlığından ayrı düşünülmeyeceğini ifade ederek , meme sağlığı sorunlarının en başında her zaman meme kanserinin geldiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:
Meme kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?
Meme kanseri; memenin içinde bulunan süt kanalları ve süt bezlerini döşeyen hücrelerin çeşitli nedenlerle genetik hasara uğrayarak kanser hücresine dönüşmesi ve hızla çoğalması sonucu kitle oluşturmasıdır. Daha sonra oluşmuş olan bu kitledeki hücreler yayılarak çeşitli organlarda fonksiyon bozuklukları yaratır. O nedenle memedeki kitlelerin erken dönemde saptanması, tanısının konması ve kanser yayılmadan önce tedavi edilmesi ile bu organlarda yaratabileceği fonksiyon bozuklukları da önlenmiş olur.
Meme kanserinin en önemli belirtisi memede kitledir. Memede kitle ile başvuran hastaların yaklaşık olarak yüzde 10’unda meme kanseri saptanır. Memede herhangi bir uyarı olmaksızın ve tekrarlayan kanlı meme başı akıntısı, memede asimetri, meme başının içeriye çökmesi, meme cildinin kalınlaşması adeta portakal kabuğu görünümünü alması, koltuk altındaki büyümüş lenf bezlerinin ele gelmesi de meme kanserinin diğer belirtileridir. Ayrıca meme kanserinin geç döneminde memede ağrı ve akıntılı bir yara da görülebilir. Bu tür şikayetleri olan kadınların mutlaka bir genel cerraha başvurmaları gerekir.
Kendi kendine meme muayene neden önemli?
Meme kanseri ile ilgili zaman zaman yapmış olduğumuz çalışmalarda kadınların genellikle kendi kendilerini nasıl muayene edeceklerini bilmediklerini görüyoruz. Normalde her kadın, yirmi yaşından sonra kendi göğsünü her ay muayene etmelidir. Eğer hasta adet görüyorsa adetin 5-7 günlerinde aynanın karşısına geçip hem ayakta hem de yatarak göğsünü ve koltuk altı bölgesini iki taraflı olarak elinin orta üç parmağıyla yumuşak ve sert hareketlerle önce yüzeysel olarak sonrada derin planda ve memenin tümünü içine alacak şekilde muayene etmelidir. Eğer hasta adet görmüyorsa her ayın kendisince saptanmış bir günü kendi kendine meme muayenesini yapmalıdır. Meme muayenesi sırasında daha önce belirttiğimiz bir bulguya rastlanırsa mutlaka bir genel cerraha başvurulmalıdır..
Erken teşhis ve mamografinin önemi nelerdir?
Meme kanserinin erken tanısında kendi kendine meme muayenesine ek olarak görüntüleme yöntemlerine de gereksinim vardır. Meme kanseri meydana geldikten sonra, bir genel cerrahın klinik meme muayenesiyle saptayabileceği yani 1 cm çapa ulaşıncaya kadar geçen süre ortalama 8 yıl iken; hastanın kendisinin yaptığı muayeneyle memesinde kitleyi bulabilmesi için bu kitlenin 2 cm ve üstüne çıkması gerekir ve bunun için geçen süre ortalama 12 yıldır. Yani bir hekim tarafından saptanmış olan meme tümörü ortalama 8; hasta tarafından saptanmış bir tümör ise ortalama 12 yıldan beri vardır. Oysa meme kanseri ile savaşımda bizim isteğimiz daha erken olguları saptayabilmektir. Mammografi ile meme tümörleri ilk 8 yıl içerisinde saptanabilir. Bu nedenle özellikle Kanser Erken Teşhis, meme şikayeti olmayan kadınlarda yapılan tarama mammografileriyle tespit edilebilecek meme kanserlerinde, hastaya daha iyi ve kaliteli yaşam süresi sunulmaktadır.
Mamografi nedir? Kimler, ne sıklıkla mamografi çektirebilir?
Mamografi dediğimiz işlem memenin iki plaka arasında sıkıştırıldıktan sonra X ışınlarıyla meydana gelen görüntüsünün elde edilmesidir. Bu görüntü bize memede ki çeşitli durumları, kanserleri, kistleri, apseleri ve diğer iyi huylu hastalıkları gösterir. Mammografi hemen daima meme ultrasonografisi ile de desteklenir. Dünya sağlık teşkilatının önerdiği: her ay yapılan klinik meme muayenesine ek olarak 20-40 yaşları arasında 3 yılda bir hekim tarafından yapılan klinik meme muayenesi, 40-50 yaşları arasında 2 yılda bir klinik meme muayenesi, 50 yaşından sonra ise her yıl klinik meme muayenesinin yapılmasıdır. Her kadın herhangi bir şikayeti olmasa bile 40 yaşında bir mammografi ve ultrasonografi çektirmeli ve bunu mutlaka saklamalıdır. Eğer kadın meme kanseri açısından birtakım risklere sahipse örneğin annesinde veya kız kardeşinde meme kanseri hikayesi varsa, 40 yaş barajı riskin büyüklüğüne göre 30’a çekilebilir. Elli yaşından sonra ise her yıl mammografi ve meme ultrasonografisi çekilmelidir. Mammografi çok gerekli olmadıkça bir yıldan daha kısa aralıklarla çekilmemelidir. Kendi kendine meme muayenesi nasıl adetin 5-7 günleri yapılıyorsa; klinik meme muayenesi, mammografi ve meme ultrasonografisininde adetin 7-12 günlerinde yapılması gerekir. Bu zamanların dışında yapılacak işlemler hekimi yanıltır, yanlış tedavilere neden olur.
Mamografi çekimini risk gören kadınlar var. “Mamografi çektirmem gerek ama bazı riskleri varmış” deyip mamografi çektirmeleri gereken zamanlarda bunu erteliyorlar. Bunun için elle muayene ile mamografi arasındaki farkı anlatmak önemli olabilir…
Gerçekten de mammografi cihazları önceden çok fazla radyasyon yayıyorlardı. Bu nedenle zaman zaman mammografi çekmenin bile meme kanserine yol açtığına dair yayınlar yapıldı. Ancak son teknoloji kullanılan cihazlar sayesinde senede bir çekilen mamografi, meme kanserinin tanısına katkısının yanında önemli bir yan etkisi olmayan görüntüleme yöntemidir.
Anne ya da kız kardeşte meme kanseri tanısı olan kadınların diğer kadınlardan farkı nedir?
Meme kanseri gelişme riski; annesinde veya kız kardeşinde meme kanseri meydana gelmiş olan kadınlarda normal nüfusa göre iki kat, hem annesinde ve hem de kız kardeşinde meme kanseri varsa dört kat, annede veya kız kardeşinde 40 yaşından önce meme kanseri geliştiyse yine dört kattır. O nedenle annede veya kız kardeşinde meme kanseri gelişmesi kadında meme kanserinin meydana gelmesi riskini çok belirgin oranda arttırır. Ayrıca meme kanseri genlerini taşıyan ailelerin bireylerinde yaklaşık yüzde 70 ile 90 arasında meme kanseri görüldüğünü de unutmamak gerekir.
Bu kadınlar önlem olarak ne zaman mamografi çektirmeliler?
Hem daha önce klinik meme muayenelerine ve hem de mamografi çektirmeye daha erken dönemde başlamaları gerekiyor. Ayrıca kendi kendine meme muayenelerini biraz daha ciddi ve dikkatli bir şekilde yapmaları gerekir.
Meme kanseri riskini azaltma yöntemleri nelerdir?
Bazı risk faktörleri vardır ki bunları değiştiremezsiniz. Örneğin genetik, bireysel ve ailesel meme kanseri öyküsü, ilk adetin görüldüğü yaş, ırk ve cinsiyet. Ancak bazı risk faktörleri de vardır ki bunları değiştirmek kişilerin ellerindedir. İlk gebelik yaşı, gebelik sayısı, çocuklarını emzirme, bazı hormon ilaçları kullanma, fizik egzersiz ve obesite. Yağdan, proteinden daha fakir bir diyet ve daha fazla lifli yiyeceklerle beslenmeyi, fiziki egzersiz yapmayı, alkol ve sigaradan uzak durmayı bir yaşam şekli haline getirebilmek kadını meme kanserinden büyük ölçüde koruyabilir.
Doğum ve emzirme meme kanseri riskini azaltıyor mu?
Bir kadın ne kadar fazla östrojen hormonunun baskısı altında kalırsa, o kadında meme kanseri gelişebilme riski o kadar fazladır. Doğum ve emzirme bu noktada çok önemli rol oynar. Meme kanseri riski normal nüfusa göre hiç doğum yapmamış kadınlarda 3 kat, hiç çocuğunu emzirmemiş kadınlarda 2 kat, ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olan kadınlarda 2 kat fazladır. Bu nedenle kadınların hem ilk doğumlarını 30 yaşından önce yapmaları ve hem de çocuklarını emzirmeleri kadınları meme kanserinden koruyan faktörlerdir.
Dünyada ve Türkiye’de meme kanseri görülme sıklığı nedir?
Dünyadaki ölümlerin yaklaşık %12’si kanser nedeniyledir. Dünyada her yıl görülen 10.000.000 kanser olgusunun %10’u meme kanseridir. Kadınlarda görülen tüm kanser olgularının ise yaklaşık olarak üçte birinin meme kanseri olduğu, kanserden ölümlerin ise %15’inin meme kanseri nedeniyle olduğu saptanmıştır. Her 3 dakikada bir, bir kadına meme kanseri tanısı konulmakta ve her 10 dakikada bir, bir kadın meme kanseri nedeniyle ölmektedir. Dünyada bölgelere göre değişmekle beraber her 8 veya 12 kadından birisi hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski ile karşı karşıyadır. Türkiye’de ise her 10 kadından biri hayatı boyunca meme kanserine yakalanmaktadır. Tüm bu nedenlerle yirminci yüzyılın son çeyreğinden sonra meme kanserinin global bir problem olduğunun farkına varıldı ve meme kanseri konusunda özellikle kadınların bilinçlenmesi sağlandı. Türkiye’de ise belli merkezlerde kurulan Meme Hastalıkları Dernekleri gibi sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde başlayan bu çalışmalara, son yıllarda Sağlık Bakanlığı da yaptığı tarama çalışmalarıyla katıldı. Böylece artık ülkemizde de erken tanı ve erken tedavi nedeniyle meme kanserinden ölüm oranının önemli ölçüde azalması sağlanmış oldu. Ancak yapılan çalışmalar, meme kanserinin dünyada sıklıkla meme kanseri 50 yaşlarından sonra görüldüğünü ortaya koyduğu halde ülkemizde 40’lı yaşlardan sonra görülme oranının artmaya başlaması bizi bu konuda daha dikkatli olmaya sevk etmektedir.
Akşehir Parkhayat Hastanesi büyük bir hızla gelişmeye devam ediyor. Hastanemizdeki cihazlarımızın son durumu nedir?
Meme kanserinin kesin tanısı için mammografi ve meme ultrasonografisine ek olarak mutlaka patolojik tetkik gerekir. Bazen tanıyı desteklemek ve tedaviyi yönlendirmek açısından MR da gerekli olabilmektedir. Meme kanserinin tedavisinde ise cerrahi yöntemlerin dışında ilaç ve ışın tedavisine gereksinim vardır. Hastanemizde bulunan mammografi ve ultrasonografi cihazlarımızın verdiği kaliteli görüntüler ve onları yorumlayan deneyimli radyoloji uzmanlarımız sayesinde bizler kendimizi oldukça şanslı saymaktayız. Ayrıca şüpheli olgularda Radyoloji kliniğimizde iğne biyopsileri ve tel ile işaretleme gibi tanı yöntemlerinin uygulanabilmiş olması meme kanserli hastaların atlanmamasını sağlamaktadır. Genel Cerrahi Kliniği olarak bizler meme kanserli hastalarımızın en son yöntemlerle cerrahi tedavisini yapmaktayız. Ancak cerrahi tedavi sonrası ışın tedavisi ve ilaç tedavisinin planlanması ve uygulanması hastanemizde bir medikal onkolog ve bir radyasyon onkoloğu bulunmadığından yapılamamaktadır. Bu hizmetleri alabilmek için cerrahi tedaviden sonra hastalarımızı çevremizdeki büyük merkezlere göndermek mecburiyetindeyiz. Hastalarımız ışın tedavilerini dış merkezlerde yaptırırken, ilaç tedavisinde hangi ilaçların nasıl kullanılacağı dış merkezlere danışıldıktan sonra, hastaların Akşehir dışında manen ve maddeten fazla yıpranmaması için kliniğimizde ilaç tedavisi verilmektedir.
Meme kanseri sadece kadınlar için değil erkeklerde de görülebilen bir hastalık olduğunu unutmamak gerekir. Her 100 kadın meme kanserli hastaya karşılık 1 erkekte meme kanseri gelişir. Meme kanserinden korunmak için, obeziteden kaçınmalı, düzenli fizik egzersiz yapmalı, 30 yaşından önce anne olmalı, çocuğunu en az 6 ay emzirmeli ve doğum kontrol ilaçları gibi hormon ilaçlarını kullanmamalıdır. Meme kanserinin erken dönemde tanısı için ise ; her kadın 20 yaşından sonra her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalı, 20-40 yaşları arasında 3 yılda bir klinik meme muayenesi yaptırmalı, 40-50 yaşları arasında 2 yılda bir klinik meme muayenesine ek olarak mammografi ve meme ultrasonografisi çektirmeli, 50 yaşından sonra ise her yıl klinik meme muayenesi, mammografi ve ultrasonografi yapılmalıdır.
Meme kanseri kadın sağlığı sorunlarının en başında yer alıyor. Özel Parkhayat Akşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Gökhan Ateş , meme sağlığının Kadın sağlığından ayrı düşünülmeyeceğini ifade ederek , meme sağlığı sorunlarının en başında her zaman meme kanserinin geldiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:
Meme kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?
Meme kanseri; memenin içinde bulunan süt kanalları ve süt bezlerini döşeyen hücrelerin çeşitli nedenlerle genetik hasara uğrayarak kanser hücresine dönüşmesi ve hızla çoğalması sonucu kitle oluşturmasıdır. Daha sonra oluşmuş olan bu kitledeki hücreler yayılarak çeşitli organlarda fonksiyon bozuklukları yaratır. O nedenle memedeki kitlelerin erken dönemde saptanması, tanısının konması ve kanser yayılmadan önce tedavi edilmesi ile bu organlarda yaratabileceği fonksiyon bozuklukları da önlenmiş olur.
Meme kanserinin en önemli belirtisi memede kitledir. Memede kitle ile başvuran hastaların yaklaşık olarak yüzde 10’unda meme kanseri saptanır. Memede herhangi bir uyarı olmaksızın ve tekrarlayan kanlı meme başı akıntısı, memede asimetri, meme başının içeriye çökmesi, meme cildinin kalınlaşması adeta portakal kabuğu görünümünü alması, koltuk altındaki büyümüş lenf bezlerinin ele gelmesi de meme kanserinin diğer belirtileridir. Ayrıca meme kanserinin geç döneminde memede ağrı ve akıntılı bir yara da görülebilir. Bu tür şikayetleri olan kadınların mutlaka bir genel cerraha başvurmaları gerekir.
Kendi kendine meme muayene neden önemli?
Meme kanseri ile ilgili zaman zaman yapmış olduğumuz çalışmalarda kadınların genellikle kendi kendilerini nasıl muayene edeceklerini bilmediklerini görüyoruz. Normalde her kadın, yirmi yaşından sonra kendi göğsünü her ay muayene etmelidir. Eğer hasta adet görüyorsa adetin 5-7 günlerinde aynanın karşısına geçip hem ayakta hem de yatarak göğsünü ve koltuk altı bölgesini iki taraflı olarak elinin orta üç parmağıyla yumuşak ve sert hareketlerle önce yüzeysel olarak sonrada derin planda ve memenin tümünü içine alacak şekilde muayene etmelidir. Eğer hasta adet görmüyorsa her ayın kendisince saptanmış bir günü kendi kendine meme muayenesini yapmalıdır. Meme muayenesi sırasında daha önce belirttiğimiz bir bulguya rastlanırsa mutlaka bir genel cerraha başvurulmalıdır..
Erken teşhis ve mamografinin önemi nelerdir?
Meme kanserinin erken tanısında kendi kendine meme muayenesine ek olarak görüntüleme yöntemlerine de gereksinim vardır. Meme kanseri meydana geldikten sonra, bir genel cerrahın klinik meme muayenesiyle saptayabileceği yani 1 cm çapa ulaşıncaya kadar geçen süre ortalama 8 yıl iken; hastanın kendisinin yaptığı muayeneyle memesinde kitleyi bulabilmesi için bu kitlenin 2 cm ve üstüne çıkması gerekir ve bunun için geçen süre ortalama 12 yıldır. Yani bir hekim tarafından saptanmış olan meme tümörü ortalama 8; hasta tarafından saptanmış bir tümör ise ortalama 12 yıldan beri vardır. Oysa meme kanseri ile savaşımda bizim isteğimiz daha erken olguları saptayabilmektir. Mammografi ile meme tümörleri ilk 8 yıl içerisinde saptanabilir. Bu nedenle özellikle Kanser Erken Teşhis, meme şikayeti olmayan kadınlarda yapılan tarama mammografileriyle tespit edilebilecek meme kanserlerinde, hastaya daha iyi ve kaliteli yaşam süresi sunulmaktadır.
Mamografi nedir? Kimler, ne sıklıkla mamografi çektirebilir?
Mamografi dediğimiz işlem memenin iki plaka arasında sıkıştırıldıktan sonra X ışınlarıyla meydana gelen görüntüsünün elde edilmesidir. Bu görüntü bize memede ki çeşitli durumları, kanserleri, kistleri, apseleri ve diğer iyi huylu hastalıkları gösterir. Mammografi hemen daima meme ultrasonografisi ile de desteklenir. Dünya sağlık teşkilatının önerdiği: her ay yapılan klinik meme muayenesine ek olarak 20-40 yaşları arasında 3 yılda bir hekim tarafından yapılan klinik meme muayenesi, 40-50 yaşları arasında 2 yılda bir klinik meme muayenesi, 50 yaşından sonra ise her yıl klinik meme muayenesinin yapılmasıdır. Her kadın herhangi bir şikayeti olmasa bile 40 yaşında bir mammografi ve ultrasonografi çektirmeli ve bunu mutlaka saklamalıdır. Eğer kadın meme kanseri açısından birtakım risklere sahipse örneğin annesinde veya kız kardeşinde meme kanseri hikayesi varsa, 40 yaş barajı riskin büyüklüğüne göre 30’a çekilebilir. Elli yaşından sonra ise her yıl mammografi ve meme ultrasonografisi çekilmelidir. Mammografi çok gerekli olmadıkça bir yıldan daha kısa aralıklarla çekilmemelidir. Kendi kendine meme muayenesi nasıl adetin 5-7 günleri yapılıyorsa; klinik meme muayenesi, mammografi ve meme ultrasonografisininde adetin 7-12 günlerinde yapılması gerekir. Bu zamanların dışında yapılacak işlemler hekimi yanıltır, yanlış tedavilere neden olur.
Mamografi çekimini risk gören kadınlar var. “Mamografi çektirmem gerek ama bazı riskleri varmış” deyip mamografi çektirmeleri gereken zamanlarda bunu erteliyorlar. Bunun için elle muayene ile mamografi arasındaki farkı anlatmak önemli olabilir…
Gerçekten de mammografi cihazları önceden çok fazla radyasyon yayıyorlardı. Bu nedenle zaman zaman mammografi çekmenin bile meme kanserine yol açtığına dair yayınlar yapıldı. Ancak son teknoloji kullanılan cihazlar sayesinde senede bir çekilen mamografi, meme kanserinin tanısına katkısının yanında önemli bir yan etkisi olmayan görüntüleme yöntemidir.
Anne ya da kız kardeşte meme kanseri tanısı olan kadınların diğer kadınlardan farkı nedir?
Meme kanseri gelişme riski; annesinde veya kız kardeşinde meme kanseri meydana gelmiş olan kadınlarda normal nüfusa göre iki kat, hem annesinde ve hem de kız kardeşinde meme kanseri varsa dört kat, annede veya kız kardeşinde 40 yaşından önce meme kanseri geliştiyse yine dört kattır. O nedenle annede veya kız kardeşinde meme kanseri gelişmesi kadında meme kanserinin meydana gelmesi riskini çok belirgin oranda arttırır. Ayrıca meme kanseri genlerini taşıyan ailelerin bireylerinde yaklaşık yüzde 70 ile 90 arasında meme kanseri görüldüğünü de unutmamak gerekir.
Bu kadınlar önlem olarak ne zaman mamografi çektirmeliler?
Hem daha önce klinik meme muayenelerine ve hem de mamografi çektirmeye daha erken dönemde başlamaları gerekiyor. Ayrıca kendi kendine meme muayenelerini biraz daha ciddi ve dikkatli bir şekilde yapmaları gerekir.
Meme kanseri riskini azaltma yöntemleri nelerdir?
Bazı risk faktörleri vardır ki bunları değiştiremezsiniz. Örneğin genetik, bireysel ve ailesel meme kanseri öyküsü, ilk adetin görüldüğü yaş, ırk ve cinsiyet. Ancak bazı risk faktörleri de vardır ki bunları değiştirmek kişilerin ellerindedir. İlk gebelik yaşı, gebelik sayısı, çocuklarını emzirme, bazı hormon ilaçları kullanma, fizik egzersiz ve obesite. Yağdan, proteinden daha fakir bir diyet ve daha fazla lifli yiyeceklerle beslenmeyi, fiziki egzersiz yapmayı, alkol ve sigaradan uzak durmayı bir yaşam şekli haline getirebilmek kadını meme kanserinden büyük ölçüde koruyabilir.
Doğum ve emzirme meme kanseri riskini azaltıyor mu?
Bir kadın ne kadar fazla östrojen hormonunun baskısı altında kalırsa, o kadında meme kanseri gelişebilme riski o kadar fazladır. Doğum ve emzirme bu noktada çok önemli rol oynar. Meme kanseri riski normal nüfusa göre hiç doğum yapmamış kadınlarda 3 kat, hiç çocuğunu emzirmemiş kadınlarda 2 kat, ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olan kadınlarda 2 kat fazladır. Bu nedenle kadınların hem ilk doğumlarını 30 yaşından önce yapmaları ve hem de çocuklarını emzirmeleri kadınları meme kanserinden koruyan faktörlerdir.
Dünyada ve Türkiye’de meme kanseri görülme sıklığı nedir?
Dünyadaki ölümlerin yaklaşık %12’si kanser nedeniyledir. Dünyada her yıl görülen 10.000.000 kanser olgusunun %10’u meme kanseridir. Kadınlarda görülen tüm kanser olgularının ise yaklaşık olarak üçte birinin meme kanseri olduğu, kanserden ölümlerin ise %15’inin meme kanseri nedeniyle olduğu saptanmıştır. Her 3 dakikada bir, bir kadına meme kanseri tanısı konulmakta ve her 10 dakikada bir, bir kadın meme kanseri nedeniyle ölmektedir. Dünyada bölgelere göre değişmekle beraber her 8 veya 12 kadından birisi hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski ile karşı karşıyadır. Türkiye’de ise her 10 kadından biri hayatı boyunca meme kanserine yakalanmaktadır. Tüm bu nedenlerle yirminci yüzyılın son çeyreğinden sonra meme kanserinin global bir problem olduğunun farkına varıldı ve meme kanseri konusunda özellikle kadınların bilinçlenmesi sağlandı. Türkiye’de ise belli merkezlerde kurulan Meme Hastalıkları Dernekleri gibi sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde başlayan bu çalışmalara, son yıllarda Sağlık Bakanlığı da yaptığı tarama çalışmalarıyla katıldı. Böylece artık ülkemizde de erken tanı ve erken tedavi nedeniyle meme kanserinden ölüm oranının önemli ölçüde azalması sağlanmış oldu. Ancak yapılan çalışmalar, meme kanserinin dünyada sıklıkla meme kanseri 50 yaşlarından sonra görüldüğünü ortaya koyduğu halde ülkemizde 40’lı yaşlardan sonra görülme oranının artmaya başlaması bizi bu konuda daha dikkatli olmaya sevk etmektedir.
Akşehir Parkhayat Hastanesi büyük bir hızla gelişmeye devam ediyor. Hastanemizdeki cihazlarımızın son durumu nedir?
Meme kanserinin kesin tanısı için mammografi ve meme ultrasonografisine ek olarak mutlaka patolojik tetkik gerekir. Bazen tanıyı desteklemek ve tedaviyi yönlendirmek açısından MR da gerekli olabilmektedir. Meme kanserinin tedavisinde ise cerrahi yöntemlerin dışında ilaç ve ışın tedavisine gereksinim vardır. Hastanemizde bulunan mammografi ve ultrasonografi cihazlarımızın verdiği kaliteli görüntüler ve onları yorumlayan deneyimli radyoloji uzmanlarımız sayesinde bizler kendimizi oldukça şanslı saymaktayız. Ayrıca şüpheli olgularda Radyoloji kliniğimizde iğne biyopsileri ve tel ile işaretleme gibi tanı yöntemlerinin uygulanabilmiş olması meme kanserli hastaların atlanmamasını sağlamaktadır. Genel Cerrahi Kliniği olarak bizler meme kanserli hastalarımızın en son yöntemlerle cerrahi tedavisini yapmaktayız. Ancak cerrahi tedavi sonrası ışın tedavisi ve ilaç tedavisinin planlanması ve uygulanması hastanemizde bir medikal onkolog ve bir radyasyon onkoloğu bulunmadığından yapılamamaktadır. Bu hizmetleri alabilmek için cerrahi tedaviden sonra hastalarımızı çevremizdeki büyük merkezlere göndermek mecburiyetindeyiz. Hastalarımız ışın tedavilerini dış merkezlerde yaptırırken, ilaç tedavisinde hangi ilaçların nasıl kullanılacağı dış merkezlere danışıldıktan sonra, hastaların Akşehir dışında manen ve maddeten fazla yıpranmaması için kliniğimizde ilaç tedavisi verilmektedir.
Meme kanseri sadece kadınlar için değil erkeklerde de görülebilen bir hastalık olduğunu unutmamak gerekir. Her 100 kadın meme kanserli hastaya karşılık 1 erkekte meme kanseri gelişir. Meme kanserinden korunmak için, obeziteden kaçınmalı, düzenli fizik egzersiz yapmalı, 30 yaşından önce anne olmalı, çocuğunu en az 6 ay emzirmeli ve doğum kontrol ilaçları gibi hormon ilaçlarını kullanmamalıdır. Meme kanserinin erken dönemde tanısı için ise ; her kadın 20 yaşından sonra her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalı, 20-40 yaşları arasında 3 yılda bir klinik meme muayenesi yaptırmalı, 40-50 yaşları arasında 2 yılda bir klinik meme muayenesine ek olarak mammografi ve meme ultrasonografisi çektirmeli, 50 yaşından sonra ise her yıl klinik meme muayenesi, mammografi ve ultrasonografi yapılmalıdır.