Meme kanseri erken tanı konulduğunda tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Günümüzde çok zorunlu kalmadıkça memenin tamamen alınması tercih edilmemektedir. Bu yüzden, erken evrede tanısı konulduğundameme koruyucu cerrahi tedaviile meme kaybı önlenebilmektedir. Bu süreçte medikal onkolog ve radyasyon onkoloğu ile eşgüdümlü olarak yapılacak çalışmanın hastalığın tedavisindeki kesin başarıda rolü tartışılmazdır.
Meme koruyucu cerrahi tedaviplanlanmasında, ameliyat öncesi doğru mikroskopik tanı son derece önem taşır.Bu nedenle yapılacak biyopsi işlemi ve biyopsi yönteminin seçimi neredeyse anahtar rol oynamaktadır.Uygun seçilmeyen biyopsi tekniği tanıda yetersizliklere hatta yanılmalara, gereksiz biyopsi tekrarlarına neden olabilmektedir. Sadece bununla kalmayıp uygulanan meme koruyucu cerrahi tedavi tekniğininkozmetik sonuçlarınıda olumsuz etkileyebilir.
Öte yandan meme koruyucu cerrahi yöntemi uygulanacak hastalar dikkatli seçilmelidir. Genellikle T1-T2 (tümör büyüklüğünün 2-5 cm olduğu evre), hastanın yaşı, tümörün çok odaklı olup olmaması, meme dokusunun büyüklüğü ve tümörün meme dokusundaki yerleşimi ilk etapta meme koruyucu cerrahi kararını etkilemektedir. Ayrıca tümörün mikroskobik özellikleri ve moleküler karakteristikleri ameliyat öncesi iyice değerlendirilmelidir. Bunun yanında, hastanın meme koruyucu cerrahi tedavi sonrası radyoterapi olanaklarına ulaşabilirliği de akılda tutulmalıdır.
Bir çok meme koruyucu cerrahi seçeneği vardır, örneğin
- Redüksiyon mastopeksi
- Dermoglandüler flep yürütme (Grisotti-tenis raketi v.b)
- “Batwing” mastopeksi
- “Paralellogram”” mastopeksi