nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Meral Okay'ın eşi Yaman Okay'ı anlattığı yazı
Meral Okay'ın eşine mektubu
İşte Meral Okayın eşi Yaman Okay'ı anlattığı o yazı:
Yaman benim eski arkadaşımdı O, Ankara Sanat Tiyatrosunda oyuncuydu, ben de Ankarada yaşayan bir öğrenciydim
O zamanların Ankarası, herkesin birbirini tanıdığı ve belirtilmiş yerlerde toplandığı bir yerdi 70li yıllardı ve kültür tüketicileri birbirlerini bir şekilde sıkça görürlerdi
Bizim müşterek arkadaşlarımız vardı, bunların başında Rutkay Aziz kazanç Rutkayla siyaseten de bir aradaydım, Türkiye Işçi Partiliydim ben
O yılların tertipli Ankarasında sıkça röportaj şansımız olurdu Yamanla tanışmamız o yıllardır; ama aşık olmamız daha sonraya rastlar
O sinemaya Sürüfilmi ile geçince İstanbula gelmişti, ben de sonradan İstanbula geldim O eski bir Ankaralı olarak bana sahip çıkmaya kalktı; Ankaralıların böyle bir derdi de vardır
Biz, başımıza aşkın taşının düştüğünü bir mevsim geçtikten sonradan fark ettik Bir gün evi düzenlerken fark ettim bir de baktım ki, benden çok Yamanın eşyaları var Minik minik poşetlerle sızmıştı Aşk bir sızma hâlidir
Ben Ankaradan örselenmiş ve kırılmış bir kalple gelmiştim Yaman çok ihtiraslı ve sabırlı bir adamdı, diğer taraftan baktım yürek ağrımdan eser kalmamış Yani taş düşmüştü fakat adını koymamız için bir mevsim geçmesi gerekti
Yaman, böylece temiz bir adamdı ki, ona kızamazdınız Bir pek da yiğitti Ben Yamanı her zaman bir lunaparka benzetirim Onunla yaşamak bir lunaparkta yaşamak gibiydi Bir yandan bütün cümbüşü, pırıltısı, eğlencesi ve sürprizleri, öte yandan yüreğinizin ağzınıza geldiği anlarıyla tam bir lunapark gibiydi
Dahası ben bir Ankaralı olduğum, bir de bir subay kızı olduğum için, bir yanımla düzenli, diğer yanımla zorba falan bir kızdım Yaman bir gün bana, benim taklidimi yaptı; her şeyi net olarak daha aşağı alta sıralamamı, dikte kipiyle konuşmamı, canımın içi derken bile bazen tonlamamdan dolayı Hadi canım! anlamı çıkabileceğini falan gördüm
Bu, bir oyuncuyla birlikte olmanın ayrıca avantajı, ayrıca dezavantajıydı Bunu Yamanın aynasında görünce, Aaa çok kötü bir şeymişim! dedim Ee bu aynayı tutan eğer pırıltılı ve doğru bir adamsa, dönüştürücü de oluyor Benimle o garnizon sesiyle tavır derdi
Yaman, fazla renkli ve heyecanlı bir adamdı Ben derdim ama; Tanrım, bu adam ne süre yorulacak! diye Meğer acelesi varmış Her şeyi o kadar yoğun, hızlı ve çoşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ama büyüleyici bir şeydi bu
Her şeyi hızlı yaşardı, süratli yemek yerdi, çabuk alkol içerdi, bir proje söz konusu olduğunda hızına yetişemezdiniz Bir gece arkadaşlarla yemekteyken sabahleyin kahvaltısını Bodrum Türkbükündeki evimizde yapmaya karar vermesiyle kendimizi yollarda bulmamız bir olurdu Bazen düşününce dehşete kapılıyorum, demek oysa acelesi varmış diyorum Kısa bir ömre, birkaç şahsiyet bir yaşam sığdırdı
Bizim Yamanla tarihe kayıt olarak düşeceğim hiçbir kavgamız olmadı O, kalbini insanlara açarken de, onlara güvenirken de çok hızlıydı ve kırılması da doğal olarak aynı şipşak olabiliyordu Aktörlerin kalbi camdandır Çok çocuk, çok bebektirler Ola Ki de bunu fazla yakından gördüğüm için ben daha tedbirli davranırdım Şayet de tek sürtüşmemiz onu kıranlara karşı olan tutumumdan olmuştur
Ben köşeleri fazla olan bir insandım; Yaman beni eğitti O hüzünleri ironik bir neşeye çevirebilme ustasıydı Bu yönüyle de bakınca gam kasavetten çok ivedi çıkabilirdik
Aşk kendinden sözünden dönme halidir, kendi benliğini ezmeden biz olabilme hâlidir İnsan egosu denetlenmesi en zorlama olan şeydir Bunu oysa aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz
Biz birbirimize karşısında fazla saygılıydık; mesleklerimiz ve bunun gerektirdiği fedakârlık hallerinde hele daha da fazla saygılı ve yol açıcı davrandık her zaman
Ee ara sıra de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi Aşk bazen de bir kıyamama hâlidir
Şunu fazla açıkyüreklilikle söyleyebilirim; o benden daha iyi bir insandı o kadar bebek, öyle adam, pek temiz Ben Yamanla birlikte onun kadar temiz, onun değin beklentisiz, onun değin masum yaşamayı öğrenmeye çalıştım Buradan bir hoca öğrenci ilişkisi anlaşılmasın O, böylece ahlâklı ve temizdi ancak, yaşam biçimi ve duruşu karşı diğer türlü olamazdınız Onun yanında benekli kalamazdınız
Hastalığının son bir ayında, oysa hastalığın çıkmasıyla kaybetmemiz 15 ay sürdü Tıp hastalığının süratine yetişemedi Daima şunu düşündüm; hayata, sanatına ve bize dair bir sürü düşüncesi, projesi vardı ve hepsi yarı tez sırt sırta gerçekleşmeye başlamıştı Neden hemen, neden bu adam, diye fazla düşündüm Orada bile hızlıydı
Komaya girene dek Yeşim Ustaoğlu ve Tayfun Pirselimoğlu ile birlikte akıcılık çalıştılar Onlar her gün geldiler ve bu oyunun gönüllü yoldaşı oldular Sonra o film çekildi; Yeşimin ilk uzun metraj filmidir İzfilmi ve Yamana adadılar
Yamanın rolünü Aytaç Arman oynamıştı Bunlardan bahsetmişken o sürecin acısını hafifleten bir yığın katıksız dostluklar yaşadık Yine De o sürecin acısı hafiflemiyor Ben de harlı alev şeklinde yanma hâli tam 10 sene sürdü Asmalı Konakın son dört bölümünü yazarken o acıyla her tarafta yüzleştim ve ama o zaman birazcık küllendi diyelim
Böyle, bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana Bu ateşle yanma hâli, pek derinden, için için yanıyor ama, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın
Yamanla her günümüz Sevgililer Günüydü Eşine bu değin çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır Biz birçok kez sabahtan uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabahleyin erken Boğazı turlardık
Sezeni anmamak olmaz: Sezen, Yamanın fazla yakın arkadaşıydı Ben Yamandan nedeniyle tanıdım Sezen, insanın hayatına fazla hafif dahil olur Sızar ve siz bunu anlamazsınız
O benim kardeşim, arkadaşım her şeyim oldu Yamandan daha sonra işlerimin önemli bölümünü tasfiye ettim Sezen, ısrarla profesyonel olarak birlikte çalışmaya zorluyordu beni Nerdeyse kafamı kıra kıra bana şarkı sözü yazdırdı
Birlikte yazdığımız birincil şarkı; Günahsız Değiliz Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece Yalnızlık, sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna diye
Yamandan iki ay daha sonra yazdık sonra bu ısrar otuz küsur şarkı sözü üretti O dönem Sezen bana yalnızca 35 saat uyumaya yetecek kadar avarelik bırakıyordu Stüdyolar, evraklar, konserler vb fazla yoğun bir rehabilitasyon oldu benim için Sezenin o toplumsal düzeydeki rehabiliterliği benim için özel bir muamele seçkinliğinde oldu O benim kardeşimdir, canımdır
Bugün yetersiz olan ne? Bu topraklarda aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıktaki arzu kutsanır hep Yaralarıyla mutlu olmaya daha meyilli bir kültüre aitiz biz
O Kadar kadınlar ve erkekler tanıyorum, risk almıyorlar Aşk emniyetli bir şey değildir Emniyetli olan sevgidir Aşk ehlileşmez, sakinleşemez Böylece olursa akraba olursunuz
bir de aşık olunacak mecra kalmadı Artık karşılıklı alanları paylaşmıyoruz Bizim agoramız yok bundan böyle Herkes kendi bacağından asılmak isteyen koyun tarifinde
Bu ayrıca somut hem manevi bir şeydir Kazanç, böyle adamı aşkta da emniyet arayan birine dönüştürüverir Cümbür Cemaat kendi kişisel galibiyet öyküsünün arkasında Ola Ki de biz herkes için daha adaletli, daha vicdanlı daha pak bir dünyanın düşünü paylaştığımız için başkalarıyla da bir arada durmanın ne kadar zenginleştirici bir şey olduğunu biliyorduk
Şu Anda bu duyguların esamesi okunmuyor Yoksullaşmamız yalnızca hesaplı anlamda olmadı Şehvetli anlamda, dayanışma anlamında birbirimizin yaralarına bakma konusunda da yoksullaştık Derhal empati denen modern kavram var ya, biz onun ağababasını tanıyan ve buna içerilmiş bir dünyadan geldik buralara
Dizilerdeki aşık olma süreci böylece uzun ama, ilk olarak bu mantıklı değil! Aşk fazla ani, hızlı ve çoğunlukla beklenip, tasarlanamayan bir şeydir Kafana bir taş düşer, neye uğradığını şaşırırsın Ve bunun aşk olduğunun da sonra adını korsun İrrasyonellik sadece bu değil, diğer taraftan dizi karakterlerinin fazla ön hazırlığı var abayı yakmak için Halbuki, hayatta böyle değildir, aşk tasarlanılan ve ön hazırlığı yapılabilen bir şey değildir
Eskinin, hani o dalga geçilen mantık evliliklerinde bile, bugünkü hesaplılıktan daha fazla aşk vardı diyesi geliyor insanın Ali Poyrazoğlu dedi, Aşk bir âmâ atlayıştır
İnsanların birbirleri için sağlama yapacakları alanlar kalmadı Modern hayatlar ve modern zamanlarda böyle bir şansı yoktur insanın Son bir aydır, Ben aslında duyguları olan iyi bir insanım mesajını, ben şu cümleyle alıyorum
Babam ve Oğlumu gördün mü?
Hee gördüm
Ağladın mı?
Sana ne?
Yani ben de duyarlıyım ve iyi bir insanım giderken, ben de filmi seyrettim Yeri gelmişken ve sabahleyin seansında katılarak ağladım ama bu soruları soran insanlarla pek bambaşka şeylere ağladık fakat
Benim o filmde yandığım, bu ülkenin o pak çocuk iyi kalpli insanlarının, bu ülke tarafından nasıl da kırıldığını, nasıl da örselendiklerini, onurlarıyla ekmekleriyle nasıl da oynandığını gördüğüm için bu uğurda yiten, onulmaz acılar çeken insanlarımızı hatırlayarak ağladım
Ola Ki de bugünkü aşksızlık hâli de, o dönemlerin ürünüdür diyeceğim ama aşk bunların hepsinin üzerinden atlayabilecek bir şey olmalı *
Meral Okay'ın eşine mektubu
İşte Meral Okayın eşi Yaman Okay'ı anlattığı o yazı:
Yaman benim eski arkadaşımdı O, Ankara Sanat Tiyatrosunda oyuncuydu, ben de Ankarada yaşayan bir öğrenciydim
O zamanların Ankarası, herkesin birbirini tanıdığı ve belirtilmiş yerlerde toplandığı bir yerdi 70li yıllardı ve kültür tüketicileri birbirlerini bir şekilde sıkça görürlerdi
Bizim müşterek arkadaşlarımız vardı, bunların başında Rutkay Aziz kazanç Rutkayla siyaseten de bir aradaydım, Türkiye Işçi Partiliydim ben
O yılların tertipli Ankarasında sıkça röportaj şansımız olurdu Yamanla tanışmamız o yıllardır; ama aşık olmamız daha sonraya rastlar
O sinemaya Sürüfilmi ile geçince İstanbula gelmişti, ben de sonradan İstanbula geldim O eski bir Ankaralı olarak bana sahip çıkmaya kalktı; Ankaralıların böyle bir derdi de vardır
Biz, başımıza aşkın taşının düştüğünü bir mevsim geçtikten sonradan fark ettik Bir gün evi düzenlerken fark ettim bir de baktım ki, benden çok Yamanın eşyaları var Minik minik poşetlerle sızmıştı Aşk bir sızma hâlidir
Ben Ankaradan örselenmiş ve kırılmış bir kalple gelmiştim Yaman çok ihtiraslı ve sabırlı bir adamdı, diğer taraftan baktım yürek ağrımdan eser kalmamış Yani taş düşmüştü fakat adını koymamız için bir mevsim geçmesi gerekti
Yaman, böylece temiz bir adamdı ki, ona kızamazdınız Bir pek da yiğitti Ben Yamanı her zaman bir lunaparka benzetirim Onunla yaşamak bir lunaparkta yaşamak gibiydi Bir yandan bütün cümbüşü, pırıltısı, eğlencesi ve sürprizleri, öte yandan yüreğinizin ağzınıza geldiği anlarıyla tam bir lunapark gibiydi
Dahası ben bir Ankaralı olduğum, bir de bir subay kızı olduğum için, bir yanımla düzenli, diğer yanımla zorba falan bir kızdım Yaman bir gün bana, benim taklidimi yaptı; her şeyi net olarak daha aşağı alta sıralamamı, dikte kipiyle konuşmamı, canımın içi derken bile bazen tonlamamdan dolayı Hadi canım! anlamı çıkabileceğini falan gördüm
Bu, bir oyuncuyla birlikte olmanın ayrıca avantajı, ayrıca dezavantajıydı Bunu Yamanın aynasında görünce, Aaa çok kötü bir şeymişim! dedim Ee bu aynayı tutan eğer pırıltılı ve doğru bir adamsa, dönüştürücü de oluyor Benimle o garnizon sesiyle tavır derdi
Yaman, fazla renkli ve heyecanlı bir adamdı Ben derdim ama; Tanrım, bu adam ne süre yorulacak! diye Meğer acelesi varmış Her şeyi o kadar yoğun, hızlı ve çoşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ama büyüleyici bir şeydi bu
Her şeyi hızlı yaşardı, süratli yemek yerdi, çabuk alkol içerdi, bir proje söz konusu olduğunda hızına yetişemezdiniz Bir gece arkadaşlarla yemekteyken sabahleyin kahvaltısını Bodrum Türkbükündeki evimizde yapmaya karar vermesiyle kendimizi yollarda bulmamız bir olurdu Bazen düşününce dehşete kapılıyorum, demek oysa acelesi varmış diyorum Kısa bir ömre, birkaç şahsiyet bir yaşam sığdırdı
Bizim Yamanla tarihe kayıt olarak düşeceğim hiçbir kavgamız olmadı O, kalbini insanlara açarken de, onlara güvenirken de çok hızlıydı ve kırılması da doğal olarak aynı şipşak olabiliyordu Aktörlerin kalbi camdandır Çok çocuk, çok bebektirler Ola Ki de bunu fazla yakından gördüğüm için ben daha tedbirli davranırdım Şayet de tek sürtüşmemiz onu kıranlara karşı olan tutumumdan olmuştur
Ben köşeleri fazla olan bir insandım; Yaman beni eğitti O hüzünleri ironik bir neşeye çevirebilme ustasıydı Bu yönüyle de bakınca gam kasavetten çok ivedi çıkabilirdik
Aşk kendinden sözünden dönme halidir, kendi benliğini ezmeden biz olabilme hâlidir İnsan egosu denetlenmesi en zorlama olan şeydir Bunu oysa aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz
Biz birbirimize karşısında fazla saygılıydık; mesleklerimiz ve bunun gerektirdiği fedakârlık hallerinde hele daha da fazla saygılı ve yol açıcı davrandık her zaman
Ee ara sıra de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi Aşk bazen de bir kıyamama hâlidir
Şunu fazla açıkyüreklilikle söyleyebilirim; o benden daha iyi bir insandı o kadar bebek, öyle adam, pek temiz Ben Yamanla birlikte onun kadar temiz, onun değin beklentisiz, onun değin masum yaşamayı öğrenmeye çalıştım Buradan bir hoca öğrenci ilişkisi anlaşılmasın O, böylece ahlâklı ve temizdi ancak, yaşam biçimi ve duruşu karşı diğer türlü olamazdınız Onun yanında benekli kalamazdınız
Hastalığının son bir ayında, oysa hastalığın çıkmasıyla kaybetmemiz 15 ay sürdü Tıp hastalığının süratine yetişemedi Daima şunu düşündüm; hayata, sanatına ve bize dair bir sürü düşüncesi, projesi vardı ve hepsi yarı tez sırt sırta gerçekleşmeye başlamıştı Neden hemen, neden bu adam, diye fazla düşündüm Orada bile hızlıydı
Komaya girene dek Yeşim Ustaoğlu ve Tayfun Pirselimoğlu ile birlikte akıcılık çalıştılar Onlar her gün geldiler ve bu oyunun gönüllü yoldaşı oldular Sonra o film çekildi; Yeşimin ilk uzun metraj filmidir İzfilmi ve Yamana adadılar
Yamanın rolünü Aytaç Arman oynamıştı Bunlardan bahsetmişken o sürecin acısını hafifleten bir yığın katıksız dostluklar yaşadık Yine De o sürecin acısı hafiflemiyor Ben de harlı alev şeklinde yanma hâli tam 10 sene sürdü Asmalı Konakın son dört bölümünü yazarken o acıyla her tarafta yüzleştim ve ama o zaman birazcık küllendi diyelim
Böyle, bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana Bu ateşle yanma hâli, pek derinden, için için yanıyor ama, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın
Yamanla her günümüz Sevgililer Günüydü Eşine bu değin çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır Biz birçok kez sabahtan uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabahleyin erken Boğazı turlardık
Sezeni anmamak olmaz: Sezen, Yamanın fazla yakın arkadaşıydı Ben Yamandan nedeniyle tanıdım Sezen, insanın hayatına fazla hafif dahil olur Sızar ve siz bunu anlamazsınız
O benim kardeşim, arkadaşım her şeyim oldu Yamandan daha sonra işlerimin önemli bölümünü tasfiye ettim Sezen, ısrarla profesyonel olarak birlikte çalışmaya zorluyordu beni Nerdeyse kafamı kıra kıra bana şarkı sözü yazdırdı
Birlikte yazdığımız birincil şarkı; Günahsız Değiliz Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece Yalnızlık, sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna diye
Yamandan iki ay daha sonra yazdık sonra bu ısrar otuz küsur şarkı sözü üretti O dönem Sezen bana yalnızca 35 saat uyumaya yetecek kadar avarelik bırakıyordu Stüdyolar, evraklar, konserler vb fazla yoğun bir rehabilitasyon oldu benim için Sezenin o toplumsal düzeydeki rehabiliterliği benim için özel bir muamele seçkinliğinde oldu O benim kardeşimdir, canımdır
Bugün yetersiz olan ne? Bu topraklarda aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıktaki arzu kutsanır hep Yaralarıyla mutlu olmaya daha meyilli bir kültüre aitiz biz
O Kadar kadınlar ve erkekler tanıyorum, risk almıyorlar Aşk emniyetli bir şey değildir Emniyetli olan sevgidir Aşk ehlileşmez, sakinleşemez Böylece olursa akraba olursunuz
bir de aşık olunacak mecra kalmadı Artık karşılıklı alanları paylaşmıyoruz Bizim agoramız yok bundan böyle Herkes kendi bacağından asılmak isteyen koyun tarifinde
Bu ayrıca somut hem manevi bir şeydir Kazanç, böyle adamı aşkta da emniyet arayan birine dönüştürüverir Cümbür Cemaat kendi kişisel galibiyet öyküsünün arkasında Ola Ki de biz herkes için daha adaletli, daha vicdanlı daha pak bir dünyanın düşünü paylaştığımız için başkalarıyla da bir arada durmanın ne kadar zenginleştirici bir şey olduğunu biliyorduk
Şu Anda bu duyguların esamesi okunmuyor Yoksullaşmamız yalnızca hesaplı anlamda olmadı Şehvetli anlamda, dayanışma anlamında birbirimizin yaralarına bakma konusunda da yoksullaştık Derhal empati denen modern kavram var ya, biz onun ağababasını tanıyan ve buna içerilmiş bir dünyadan geldik buralara
Dizilerdeki aşık olma süreci böylece uzun ama, ilk olarak bu mantıklı değil! Aşk fazla ani, hızlı ve çoğunlukla beklenip, tasarlanamayan bir şeydir Kafana bir taş düşer, neye uğradığını şaşırırsın Ve bunun aşk olduğunun da sonra adını korsun İrrasyonellik sadece bu değil, diğer taraftan dizi karakterlerinin fazla ön hazırlığı var abayı yakmak için Halbuki, hayatta böyle değildir, aşk tasarlanılan ve ön hazırlığı yapılabilen bir şey değildir
Eskinin, hani o dalga geçilen mantık evliliklerinde bile, bugünkü hesaplılıktan daha fazla aşk vardı diyesi geliyor insanın Ali Poyrazoğlu dedi, Aşk bir âmâ atlayıştır
İnsanların birbirleri için sağlama yapacakları alanlar kalmadı Modern hayatlar ve modern zamanlarda böyle bir şansı yoktur insanın Son bir aydır, Ben aslında duyguları olan iyi bir insanım mesajını, ben şu cümleyle alıyorum
Babam ve Oğlumu gördün mü?
Hee gördüm
Ağladın mı?
Sana ne?
Yani ben de duyarlıyım ve iyi bir insanım giderken, ben de filmi seyrettim Yeri gelmişken ve sabahleyin seansında katılarak ağladım ama bu soruları soran insanlarla pek bambaşka şeylere ağladık fakat
Benim o filmde yandığım, bu ülkenin o pak çocuk iyi kalpli insanlarının, bu ülke tarafından nasıl da kırıldığını, nasıl da örselendiklerini, onurlarıyla ekmekleriyle nasıl da oynandığını gördüğüm için bu uğurda yiten, onulmaz acılar çeken insanlarımızı hatırlayarak ağladım
Ola Ki de bugünkü aşksızlık hâli de, o dönemlerin ürünüdür diyeceğim ama aşk bunların hepsinin üzerinden atlayabilecek bir şey olmalı *