Türkiye’de görülme oranı her geçen gün artan kalp yetmezliği, kalbin vücudun ihtiyacını sağlayacak kadar kanı pompalayamaması sonucu gelişerek ani ölüm sebebi olabiliyor. Ayaklarda şişme, nefes alıp vermede zorluk gibi belirtilerle kendini gösteren kalp yetmezliği, saat başı kalp kasının zayıflamasıyla birlikte ritim bozukluğuna bağlı kalbin olağandan hızlı çalışması gibi farklı durumlarda da görülebiliyor. Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam, kalp yetmezliğinde uygulanan tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Yüksek tansiyonunuzu kontrol altına alın
Kalp yetmezliğinin altında yatan en önemli ve riskli durumlar kalp damar tıkanıklığı, kalp kapakçık hastalıkları, yüksek tansiyon hastalığı ve kalp krizleridir. Kalp krizine bağlı ölü doku meydana gelmişse kalp yetmezliği geriye dönebilen bir durum değildir. Fakat damar tıkanıklığına bağlı kalp krizi oluşturmayacak düzeyde darlıklar varsa bu darlıklar açılarak kalp yetmezliği tedavi edilebilmektedir. Devamlı kalbin hızlı çalışması ritim bozukluğu yaratarak kalp yetmezliğine sebep olabilirken, hız kontrolü sağlandığında yine hastalık tedavi edilebilmektedir.
Hiçbir belirti vermeden de kalp yetmezliği ortaya çıkabilir
Hastanın fizik muayene ve şikayetlerine göre tanı konulabilmektedir. Kalp yetmezliği tanısı hastanın hiçbir şikayeti olmadan da check-up ile yapılan tetkiklerle de ortaya çıkabilmektedir. Tanı yöntemlerinde akciğer filmi, elektrokardiyografi (EKG) ve en birinci olarak görülen kalp ultrasonunda (ekokardiyografi) kalbin kasılma gücü ölçülerek, kasılma zayıfsa kalp yetmezliği tanısı konulabilmektedir. Ekokardiyografi ile kalp kasının gücü ve fonksiyonları ayrıntılı olarak incelenebilmektedir.
Sağ akciğere etki yapıyor, sol kalp yetmezliğiyse vücudu etkiliyor
Kalp yetmezliği denildiğinde herkesin aklına genel olarak sol kalp yetmezliği gelmektedir. Sol kalp yemezliğinde kalp öne doğru kanı pompalamakta güçlük çektiği için akciğerde su birikmesi buna bağlı olarak nefes darlığı şikayetini de beraberinde getirebilir. Sol kalp yetmezliğinin ileri evresinde, artık akciğerde de su birikip sağ akciğere kan pompalayan, sağ kalpteki kapaklarında geriye kaçırmasıyla sağ kalpte genişlemeyle birlikte karaciğerde göllenme ve bacaklarda şişme gibi şikayetler meydana
gelebilmektedir. Fakat hastada sol kalp yetmezliği olmadan da KOAH gibi akciğer hastalıklarına bağlı olarak akciğer tansiyonu çok yüksekse sağ kalp yetmezliği de görülebilir. Sağ kalp yetmezliğinde vücut daha çok ödem denilen bacak, karın ve boyun damarlarında belirginleşecek ölçüde su birikmesinin görülmesidir. Sol kalp yetmezliği, sağ kalp yetmezliği ile birlikte görülebilmektedir. Sol kalp yetmezliği müdahale edilmediğinde zamanla sağ kalp yetmezliğine de yol açabilmektedir.
Erken tanı ile iyileşme oranı artıyor
Kalp yetmezliğinde genel olarak erken tanı ve düzenli tedavi oldukça büyük önem taşımaktadır. Kalp yetmezliği tedavi ile seyri normalleşebilen ve hayati riski minimum seviyeye indirgenebilen bir hastalıktır. Erken evrede tanısı konulmuş olan hastalıkta düzelebilme şansı yüksektir. Fakat tanısı çok geç konulmuş kalp yetmezliğinde kalbe verdiği zarar oranına göre iyileşme sağlanabiliyor. Sol kalp yetmezliğine bağlı olarak sağ kalp yetmezliği meydana geldiğinde, sol kalp yetmezliği için uygulanan tedavi yöntemi uygulanabilmektedir. Fakat hastanın sol kalbi korunmuş akciğer hastalığına bağlı sağ kalp yetmezliği gelişmişse tedavi yöntemi farklılaşabilmektedir. Ödem ve su atıcı tedavi yöntemi uygulanmakla birlikte sağ kalp yetmezliğine yol açan akciğer hastalığının tedavisi ve kalp hızının ayarlanması gibi tedaviler gerektirebilir.
Beslenme şekli değiştirilmezse hastalık nüksedebiliyor
Kalp hastası olan bir kişi mutlaka tuzdan fakir beslenme tarzını benimsemelidir. Tedavi sonrası kişinin tuzlu olarak zeytin, turşu peynir gibi tansiyonda yükselmeye ve kalbin ön iş yükünde artmaya bağlı olarak kalp yetmezliğini yeniden meydana getirebilmektedir. Sigara ve alkol kullanımının kesinlikle bırakılması, aşırı kilo varsa dengeli beslenme ile kilo verilmeli ve sıvı alımı vücuttaki ödemden dolayı kısıtlanmalıdır. Hasta kişilerin tedavi sonrası hafif tempoda, yorulmayacak şekilde egzersiz yapması da önerilmektedir.