Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği oğrencisinin
seviyesini oğrenmek ister
Onun eline cok parlak ve gizemli goruntuye sahip
iri bir nesne verip:
'Oğlum' der,
'Bunu al, onune gelen esnafa goster, kac
para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya goster
Hic kimseye satmadan
sadece fiyatlarını ve ne dediklerini oğren, gel bana bildir
Oğrenci elindeki ile cevresindeki esnafı gezmeye başlar
İlk once bir bakkal dukkanına girer ve 'Şunu kaca alırsınız? ' diye sorar
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir cevirir;
sonra: 'Buna bir tek lira veririm Bizim cocuk oynasın' der
İkinci olarak bir manifaturacıya gider O da parlak bir taşa benzettiği
nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur
Ucuncu defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şoyle bir bakar, 'Bu der
'benim semerlere iyi sus olur Bundan 'kaş dediğimiz suslerden yaparım Buna
bir on lira veririm'
En son olarak bir kuyumcuya gider Kuyumcu oğrencinin elindekini gorunce
yerinden fırlar 'Bu kadar değerli bir pırlantayı, mucevheri nereden
buldun? ' diye hayretle bağırır ve hemen ilave eder 'Buna kac lira
istiyorsun? ' Oğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz? ' 'Ne istiyorsan veririm'
Oğrenci, 'Hayır veremem' diye taşı almak icin uzanınca kuyumcu yalvarmaya
başlar:
'Ne olur bunu bana satın Dukkanımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim'
Oğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat oğrenmesini
istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil doker
Mucevheri alıp kuyumcudan cıkan oğrencinin kafası karma karışıktır Boylesi
karışık duşunceler icinde geriye donmeye başlar Bir tarafta elindeki
nesneye yuzunu buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak gorenler, diğer
tarafta da mucevher diye isimlendirip buna sahip olmak icin her
şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler
Bilge hocasının yanına donen oğrenci, buyuk bir şaşkınlık icinde başından
gecen macerasını anlatır
Bilge sorar: 'Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin? '
Oğrenci: 'Cok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum,
kafam karmakarışık' diye cevap verir
Bilge hoca cok kısa cevap verir:
'Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini
bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir'
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden
kuyumcular mutlaka vardır
Mesele kuyumcuyu bulmaktadır
seviyesini oğrenmek ister
Onun eline cok parlak ve gizemli goruntuye sahip
iri bir nesne verip:
'Oğlum' der,
'Bunu al, onune gelen esnafa goster, kac
para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya goster
Hic kimseye satmadan
sadece fiyatlarını ve ne dediklerini oğren, gel bana bildir
Oğrenci elindeki ile cevresindeki esnafı gezmeye başlar
İlk once bir bakkal dukkanına girer ve 'Şunu kaca alırsınız? ' diye sorar
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir cevirir;
sonra: 'Buna bir tek lira veririm Bizim cocuk oynasın' der
İkinci olarak bir manifaturacıya gider O da parlak bir taşa benzettiği
nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur
Ucuncu defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şoyle bir bakar, 'Bu der
'benim semerlere iyi sus olur Bundan 'kaş dediğimiz suslerden yaparım Buna
bir on lira veririm'
En son olarak bir kuyumcuya gider Kuyumcu oğrencinin elindekini gorunce
yerinden fırlar 'Bu kadar değerli bir pırlantayı, mucevheri nereden
buldun? ' diye hayretle bağırır ve hemen ilave eder 'Buna kac lira
istiyorsun? ' Oğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz? ' 'Ne istiyorsan veririm'
Oğrenci, 'Hayır veremem' diye taşı almak icin uzanınca kuyumcu yalvarmaya
başlar:
'Ne olur bunu bana satın Dukkanımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim'
Oğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat oğrenmesini
istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil doker
Mucevheri alıp kuyumcudan cıkan oğrencinin kafası karma karışıktır Boylesi
karışık duşunceler icinde geriye donmeye başlar Bir tarafta elindeki
nesneye yuzunu buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak gorenler, diğer
tarafta da mucevher diye isimlendirip buna sahip olmak icin her
şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler
Bilge hocasının yanına donen oğrenci, buyuk bir şaşkınlık icinde başından
gecen macerasını anlatır
Bilge sorar: 'Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin? '
Oğrenci: 'Cok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum,
kafam karmakarışık' diye cevap verir
Bilge hoca cok kısa cevap verir:
'Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini
bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir'
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden
kuyumcular mutlaka vardır
Mesele kuyumcuyu bulmaktadır