iltasyazilim
FD Üye
Mevlana Hâlidi Bağdâdi
Mevlana Hâlidi Bağdâdi hazretleri, Irak ve Şam'da yetişmiş büyük velilerdendir Silsilei aliyyenin yirmi dokuzuncusudur Asrının müceddidi idi Babası Hazreti Osman'ın, annesi ise Hazreti Ali'nin soyundandır Kabri Şam'ın kuzeyinde, Kâsiyun Dağı eteğindeki kabristanda bulunan türbesindedir
Zekası keskin, hafızası kuvvetli, iradesi sağlam ve çok çalışkan idi Devrin meşhur o kadar çok âlimlerinden ilim öğrenip, icazet aldı Öğrendiği tüm ilimlerde din ve fen adamlarına hocalık yapacak derecede üstün bir bilgiye sahip oldu Din ve fen ilimlerindeki üstünlüğü ve geniş bilgisi nedeniyle zamanının bütün âlimleri ve velilerinin takdirlerini kazandı Hangi ilimden ve hangi fenden ne sorulursa sorulsun hemen cevabını verirdi Zekası ve bilgisi karşı akıllar hayrete düşerdi 21 yaşındayken, ulemaya üstad olup, 7 sene ders okuttu Âlimler aralarında sözü bono idi
Hicaz'a gidip Medine ’ye kavuşunca Peygamber efendimize olan aşkını Farsça olarak dile getiren Kasidei Muhammediyye'yi yazdı Medine ’de Yemenli fazilet sahibi bir zata rastladı Ondan nasihat istedi O zat dedi fakat: Ey Hâlid, Mekke ’ye gidince edebe uymayan bir şey görürsen hemen yalanlamaO da Mekke ’de bir Cuma günü Kâbei şerife karşısında Delâili Hayrât'ı okurken birinin, Kâbe'ye sırt çevirip kendine baktığını gördü Şuna bak Kâbe'ye arkasını çevirmiş, edebi gözetmiyordiye düşünürken, o kimse; Mümine derin saygı, Kâbe'ye hürmetten öncedir Bunun için yüzümü sana çevirdim Sana bahşedilen nasihati ne çabuk unuttun dedi Ondan özür dileyip; Beni talebeliğe kabul etdiye yalvardı O da; Sen burada olgunlaşamazsın, senin işin Hindistan ’da tamam olurdedi Bu zatın, hocası Abdullahı Dehlevi olduğu rivayet edilmektedir
Bir gün Hindistan'dan Abdullahı Dehlevi hazretlerinin talebelerinden Mirzâ Abdürrahim çıkageldi Hocasının Mevlana Hâlid'e selamımızı söyle bu tarafa gelsin!buyurduğunu bildirdi İkisi beraberce Hindistan ’a gittiler Abdullahı Dehlevi hazretlerinin bulunduğu şehre gelmenin sevinci ile, yanında yer alan eşyaların hepsini, fakirlere dağıttı Hindistan'ın en büyük velisi ve büyük İslam âlimi, Şâh Abdullahı Dehlevi'nin huzuruna kavuştu
Abdullahı Dehlevi, ona nefsinin terbiyesi için dergahı temizleme vazifesini verdi O, âlim bir zat olmasına rağmen, hiç itiraz etmedi Bir müddet bu vazifeye devam ederken, hocası ile karşılaştı Onun omuzları üzerinden Arş'a içten koskocaman bir nurun yükseldiğini ve meleklerin ona hayranlıkla baktıklarına tanık oldu Hocası, onun tasavvufta pek yüksek derecelere eriştiğini görür görmez, devamlı yanına bulunmasını emretti Abdullahı Dehlevi'nin kalbindeki tüm esrar ve manevi üstünlüklere kavuştu
Abdullahı Dehlevi hazretleri; Ey Hâlid, acilen memleketine ve Bağdat'a git! Oradaki insanları Allahü teâlâya kavuşturbuyurdu O da gidip irşada başladı Bağdat Valisi Said Paşa, ziyaretine geldi Çoğu âlimin gürültüsüz, başları önüne eğik, hizmetçi gibi edeple huzurunda yerleşik olduklarını gördü Onun heybetini görünce, diz çöküp titremeye başladı Celâl hâli gidince, Said Paşanın titremesi de geçti sonradan vali, talebeliğe kabul edildi
Ulemadan Şeyh Ali Süveydi, hadis âlimi idi Hadisi şerif senetlerinde kaslı bilgisi vardı Sınav maksadıyla, Mevlana Hâlid hazretlerine geldi Kütübi Sitte'de yazılmış hadislerden üç hadisi senetlerini yanlış olarak, sınav yollu okudu O da, bu hadislerin esas senetlerini sahih olarak okuyunca, hemen ellerine kapanıp, kalbine gelen sınav düşüncesinden tevbe ederek bağışlama diledi bitmiş; Mevlana Hâlid zâhir ve bâtın ilimlerinde baki bir deniz, biz ise bir damlayızderdi
Mevlana Hâlidi Bağdâdi hazretlerinin böylece çok kerametleri görülmüştür
Bağdat'tayken Hâcı Mahmud Efendi isminde bir talebesi vardı Bu zat, çok borçlanmıştı Bir gün Efendim, borcumun çokluğundan dışarı çıkmaya yüzüm kalmadıdeyince, buyurdu ki:
Bir ay sabretO, bunun üzerine; Aman efendim, bir ay sabredecek tâkatim kalmadıdiyerek iki kez tekrarladı Pek ise, kaldır şu hasırı istediğin değin albuyurdu Mahmud Efendi de hasırı kaldırdı ve altında bir altın gördü Altını aldı, diğer bir altın gördü ve böylece her aldığı altının yerinde yeni bir altın fark etti Borcunu tamamlanıncaya değin bu işe devam etti
Süleymâniye'nin meşhur âlimlerinden bazısı, Mevlana Hâlidi Bağdâdi hazretlerini, zeka olarak ve nakli ilimlerin en baskı ve ince meseleleri ile sınav ettiler Biçare kalıp, Irak'ın her bakımdan en büyük âlimi olan ve hüccetülİslam denilen Şeyh Yahyâ Mazuri İmâdi'ye mektup yazıp; Süleymâniye âlimleri göre, din ve dünyâ ilimlerinin allâmesi, müslümanların hücceti, efendimiz, üstadımız Yahya Mazuri İmâdi hazretlerine talep olunur ancak, şehrimizde, Hâlid isminde bir zat zuhur eyledi Hindistan'a gidip geldikten sonra, vilayeti kübra ve insanları irşad davasında bulunuyor Bu zat, din ilimlerini tahsil ettikten sonradan, terk eyledi Hatalı yollara saptı Bizler onu ilimde yenemedik Büyüğümüz sizsiniz! Bu tarafa gelip, yanlışlığını ve zararlarını def edip, onu yenmeniz, üzerinize vaciptir Gelmeyecek olursanız, bu fikirleri bütün insanlara ve diğer şehirlere yayılacaktırdediler
Bu mektup, Şeyh Yahya'nın eline geçince, bazı talebeleri ile birlikte, Süleymâniye yolunu tuttu Şehre yaklaşınca, tüm âlimler, karşılamaya çıkıp, herbiri kendi evine eğlence ettiyse de, kabul etmedi ve; Bu saatte o zatla görüşmem lazımdırdiyerek, Hâlidi Bağdâdi hazretlerinin evine gitti
Şeyh eve girince, onu kapıda karşıladı ve yanı başına oturttu Şeyh Yahya'nın kalbinde, bazı ince ve baskı meseleler vardı Bunları sorup imtihan edecekti Hâlidi Bağdâdi hazretleri, Şeyh'e hitaben; Din ilimlerinde fazla müşkül meseleler vardır İşte biri şudur ve cevabı budur; diğeri şudur, cevabı budurbuyurup, Şeyh'in kalbindeki bütün sualleri ve cevaplarını söyledi Şeyh Yahya meseleyi anladı Tevbe edip talebelerinden oldu
Talebelerinden İbni Âbidin hazretleri; Dün gece rüyamda Hazreti Osman'ın ölüm etmiş olduğunu gördüm çok büyük bir topluluk oldu Cenaze namazını ben kıldırdımdiyerek rüyasını anlatınca, Mevlana Hâlid hazretleri; Yakında ölüm ederim Sen de kalabalık bir cemaat ile cenaze namazımı kıldırırsın, çünkü ben, Hazreti Osman'ın soyundanımbuyurdu İbni Âbidin bunu duyunca çok üzüldü Çok geçmedi vefat etti Cenaze namazını, Hanefi mezhebinde büyük fıkıh âlimi Seyyid İbni Âbidin hazretleri kıldırdı
Talebelerinden ve halifelerinden olan Seyyid Tahayı Hakkâri hazretlerini fazla sever ve ona çok dua ederdi
Buyurdu oysa:
Nefsi emmareden kurtulmanın alameti, insanların övmesi ile ayıplamasını, eşit görmektir İnsanların rağbetine sevinmek, önem vermemelerine canını sıkmak, basitlik ve akılsızlıktır *
Mevlana Hâlidi Bağdâdi hazretleri, Irak ve Şam'da yetişmiş büyük velilerdendir Silsilei aliyyenin yirmi dokuzuncusudur Asrının müceddidi idi Babası Hazreti Osman'ın, annesi ise Hazreti Ali'nin soyundandır Kabri Şam'ın kuzeyinde, Kâsiyun Dağı eteğindeki kabristanda bulunan türbesindedir
Zekası keskin, hafızası kuvvetli, iradesi sağlam ve çok çalışkan idi Devrin meşhur o kadar çok âlimlerinden ilim öğrenip, icazet aldı Öğrendiği tüm ilimlerde din ve fen adamlarına hocalık yapacak derecede üstün bir bilgiye sahip oldu Din ve fen ilimlerindeki üstünlüğü ve geniş bilgisi nedeniyle zamanının bütün âlimleri ve velilerinin takdirlerini kazandı Hangi ilimden ve hangi fenden ne sorulursa sorulsun hemen cevabını verirdi Zekası ve bilgisi karşı akıllar hayrete düşerdi 21 yaşındayken, ulemaya üstad olup, 7 sene ders okuttu Âlimler aralarında sözü bono idi
Hicaz'a gidip Medine ’ye kavuşunca Peygamber efendimize olan aşkını Farsça olarak dile getiren Kasidei Muhammediyye'yi yazdı Medine ’de Yemenli fazilet sahibi bir zata rastladı Ondan nasihat istedi O zat dedi fakat: Ey Hâlid, Mekke ’ye gidince edebe uymayan bir şey görürsen hemen yalanlamaO da Mekke ’de bir Cuma günü Kâbei şerife karşısında Delâili Hayrât'ı okurken birinin, Kâbe'ye sırt çevirip kendine baktığını gördü Şuna bak Kâbe'ye arkasını çevirmiş, edebi gözetmiyordiye düşünürken, o kimse; Mümine derin saygı, Kâbe'ye hürmetten öncedir Bunun için yüzümü sana çevirdim Sana bahşedilen nasihati ne çabuk unuttun dedi Ondan özür dileyip; Beni talebeliğe kabul etdiye yalvardı O da; Sen burada olgunlaşamazsın, senin işin Hindistan ’da tamam olurdedi Bu zatın, hocası Abdullahı Dehlevi olduğu rivayet edilmektedir
Bir gün Hindistan'dan Abdullahı Dehlevi hazretlerinin talebelerinden Mirzâ Abdürrahim çıkageldi Hocasının Mevlana Hâlid'e selamımızı söyle bu tarafa gelsin!buyurduğunu bildirdi İkisi beraberce Hindistan ’a gittiler Abdullahı Dehlevi hazretlerinin bulunduğu şehre gelmenin sevinci ile, yanında yer alan eşyaların hepsini, fakirlere dağıttı Hindistan'ın en büyük velisi ve büyük İslam âlimi, Şâh Abdullahı Dehlevi'nin huzuruna kavuştu
Abdullahı Dehlevi, ona nefsinin terbiyesi için dergahı temizleme vazifesini verdi O, âlim bir zat olmasına rağmen, hiç itiraz etmedi Bir müddet bu vazifeye devam ederken, hocası ile karşılaştı Onun omuzları üzerinden Arş'a içten koskocaman bir nurun yükseldiğini ve meleklerin ona hayranlıkla baktıklarına tanık oldu Hocası, onun tasavvufta pek yüksek derecelere eriştiğini görür görmez, devamlı yanına bulunmasını emretti Abdullahı Dehlevi'nin kalbindeki tüm esrar ve manevi üstünlüklere kavuştu
Abdullahı Dehlevi hazretleri; Ey Hâlid, acilen memleketine ve Bağdat'a git! Oradaki insanları Allahü teâlâya kavuşturbuyurdu O da gidip irşada başladı Bağdat Valisi Said Paşa, ziyaretine geldi Çoğu âlimin gürültüsüz, başları önüne eğik, hizmetçi gibi edeple huzurunda yerleşik olduklarını gördü Onun heybetini görünce, diz çöküp titremeye başladı Celâl hâli gidince, Said Paşanın titremesi de geçti sonradan vali, talebeliğe kabul edildi
Ulemadan Şeyh Ali Süveydi, hadis âlimi idi Hadisi şerif senetlerinde kaslı bilgisi vardı Sınav maksadıyla, Mevlana Hâlid hazretlerine geldi Kütübi Sitte'de yazılmış hadislerden üç hadisi senetlerini yanlış olarak, sınav yollu okudu O da, bu hadislerin esas senetlerini sahih olarak okuyunca, hemen ellerine kapanıp, kalbine gelen sınav düşüncesinden tevbe ederek bağışlama diledi bitmiş; Mevlana Hâlid zâhir ve bâtın ilimlerinde baki bir deniz, biz ise bir damlayızderdi
Mevlana Hâlidi Bağdâdi hazretlerinin böylece çok kerametleri görülmüştür
Bağdat'tayken Hâcı Mahmud Efendi isminde bir talebesi vardı Bu zat, çok borçlanmıştı Bir gün Efendim, borcumun çokluğundan dışarı çıkmaya yüzüm kalmadıdeyince, buyurdu ki:
Bir ay sabretO, bunun üzerine; Aman efendim, bir ay sabredecek tâkatim kalmadıdiyerek iki kez tekrarladı Pek ise, kaldır şu hasırı istediğin değin albuyurdu Mahmud Efendi de hasırı kaldırdı ve altında bir altın gördü Altını aldı, diğer bir altın gördü ve böylece her aldığı altının yerinde yeni bir altın fark etti Borcunu tamamlanıncaya değin bu işe devam etti
Süleymâniye'nin meşhur âlimlerinden bazısı, Mevlana Hâlidi Bağdâdi hazretlerini, zeka olarak ve nakli ilimlerin en baskı ve ince meseleleri ile sınav ettiler Biçare kalıp, Irak'ın her bakımdan en büyük âlimi olan ve hüccetülİslam denilen Şeyh Yahyâ Mazuri İmâdi'ye mektup yazıp; Süleymâniye âlimleri göre, din ve dünyâ ilimlerinin allâmesi, müslümanların hücceti, efendimiz, üstadımız Yahya Mazuri İmâdi hazretlerine talep olunur ancak, şehrimizde, Hâlid isminde bir zat zuhur eyledi Hindistan'a gidip geldikten sonra, vilayeti kübra ve insanları irşad davasında bulunuyor Bu zat, din ilimlerini tahsil ettikten sonradan, terk eyledi Hatalı yollara saptı Bizler onu ilimde yenemedik Büyüğümüz sizsiniz! Bu tarafa gelip, yanlışlığını ve zararlarını def edip, onu yenmeniz, üzerinize vaciptir Gelmeyecek olursanız, bu fikirleri bütün insanlara ve diğer şehirlere yayılacaktırdediler
Bu mektup, Şeyh Yahya'nın eline geçince, bazı talebeleri ile birlikte, Süleymâniye yolunu tuttu Şehre yaklaşınca, tüm âlimler, karşılamaya çıkıp, herbiri kendi evine eğlence ettiyse de, kabul etmedi ve; Bu saatte o zatla görüşmem lazımdırdiyerek, Hâlidi Bağdâdi hazretlerinin evine gitti
Şeyh eve girince, onu kapıda karşıladı ve yanı başına oturttu Şeyh Yahya'nın kalbinde, bazı ince ve baskı meseleler vardı Bunları sorup imtihan edecekti Hâlidi Bağdâdi hazretleri, Şeyh'e hitaben; Din ilimlerinde fazla müşkül meseleler vardır İşte biri şudur ve cevabı budur; diğeri şudur, cevabı budurbuyurup, Şeyh'in kalbindeki bütün sualleri ve cevaplarını söyledi Şeyh Yahya meseleyi anladı Tevbe edip talebelerinden oldu
Talebelerinden İbni Âbidin hazretleri; Dün gece rüyamda Hazreti Osman'ın ölüm etmiş olduğunu gördüm çok büyük bir topluluk oldu Cenaze namazını ben kıldırdımdiyerek rüyasını anlatınca, Mevlana Hâlid hazretleri; Yakında ölüm ederim Sen de kalabalık bir cemaat ile cenaze namazımı kıldırırsın, çünkü ben, Hazreti Osman'ın soyundanımbuyurdu İbni Âbidin bunu duyunca çok üzüldü Çok geçmedi vefat etti Cenaze namazını, Hanefi mezhebinde büyük fıkıh âlimi Seyyid İbni Âbidin hazretleri kıldırdı
Talebelerinden ve halifelerinden olan Seyyid Tahayı Hakkâri hazretlerini fazla sever ve ona çok dua ederdi
Buyurdu oysa:
Nefsi emmareden kurtulmanın alameti, insanların övmesi ile ayıplamasını, eşit görmektir İnsanların rağbetine sevinmek, önem vermemelerine canını sıkmak, basitlik ve akılsızlıktır *