Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

>>>>>>>>>Mevlana<<<<<<<<<<

>>>>>>>>>Mevlana<<<<<<<<<<
0
175

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Mevlâna aşkını
GENÇLİĞE SUNMAK

Hazreti Mevlana'nın ölümünün 734 yılındayız Bir insanın 734 yıl diri ve taze kalmasının elbette bir çok sırrı vardır; ama onun en büyük sırrı aşkıdır O ne yüce sevgidir ki, asırlar boyu gönül tellerini inletmiş durmuştur
Mevlana, aşkı o kadar çok terennüm etmiştir ki, aşk, onda sanki somut bir nesne gibi durmuştur 25 bin beş yüz beyitlik Mesnevi'si bir yana, 40 bin beyitlik Divan–ı Kebir'i baştan sona kadar aşkla doludur Dünya kuruldu kurulalı, aşk üzerine bu kadar yoğunlaşmış ne bir eser, ne de bir kişi vardır
Aşk onu o hale getirmişti ki, bir deri, bir kemik kalmıştı (Minyatürlerdeki resimler ona benzemiyor, o resimler, 1967 yılında İranlı bir ressam tarafından hayali olarak çizilmiştir) Ahmet Eflaki, onun bu durumunu şöyle anlatıyor:
Bir gün Mevlana hamama gitmişti Merhamet gözüyle kendi mübarek vücuduna baktı Vücudu iğneden ipliğe dönmüştü Buyurdu ki:
Bütün ömrümde kimseden utanmadım; fakat bugün zayıf vücudumdan çok utandım; çünkü o bana ‘Bir gün bana huzur vermedin’ diye kim bilir hal diliyle neler söyledi, neler de söylemeyip gizledi ve ‘Yükünü taşıyabilmem için beni hiç rahat bırakmadın; bir gececik olsun istirahat edip kuvvet bulmama bile izin vermedin’ diye ne kadar inledi Fakat ne yapayım ki, benim huzurum, onun ızdırabındadır

* * *
Aşk, onun ruhunu alevlendirirken, bedenini de eritiyordu Fakat o, seçimini aşktan yana yapmıştı:
Her insan dünyada bir sevgili seçer, biz kendimize sevgili olarak aşkı seçtikdiyordu

* * *
Aşk, burada ilahi bir makam kazanıyor ve varlığının adeta temeli oluyor :
Allah'ın aşkıyla sarhoş olarak gelen, Allah'la beraber baki olurOnun bütün özlemi aslında Baki olanda fani olmaktır ve bunun yolu da aşktır
Onun döneminde yaşanmış bir Tavus Sultanhikayesi vardır ki, aşkı bir nebze anlamamızı sağlıyor
Tavus Sultan, Hindistan'da bir şeyhin talebesidir 25–30 yaşlarında bir hanımefendidir Bu hanımefendinin Şeyhi, Mevlana'yı çok sever ve ticari kervanlarla Konya'dan Hindistan'a gelen Mevlana'nın şiirlerini, ders esnasında zaman zaman okur Tavus Sultan da o beyitleri Hindistan'a geldikçe alır, okur Böylece, Hazreti Mevlana'ya hayranlığı, sevgisi dürüle dürüle yumak haline gelir Son kez bir rubaisini daha okur ki, içini yakıp kavurur:
Ne duruyorum, ne yürüyorum,
Üzengideki ayak gibi…
Ne susuyorum, ne konuşuyorum,
Kitaptaki yazı gibi…
Ne varım, ne yokum,
Gülsuyundaki koku gibi…
Bu rubai Tavus Sultan'ı gönlünden yaralar Şeyhi, bu durumun farkındadır ve ona:
Haydi kızım, kalk Konya'ya git sen!der
Tavus Sultan çok zengindir Konya'ya gelir ve Meram'da bir ev alır Bir tanburu vardır, kendi kendine çalar durur; içten içe ah çeker, kendinden geçer
Mevlana da 10–20 günde bir, talebeleriyle sabah namazına gider Bir sabah, namazdan dönerken bir tanbur sesi duyar Şems'ten bir selam erişti Bu ses, Şems'in selamı olmadan çıkmaz Ben buna bir bakacağımder ve Tavus Sultan'ın evinin kapısını açarak içeri girer Talebeleri, içeride bir hanımefendinin olduğunu bilmektedir
Mevlana içerde üç buçuk gün kalır İçerdekinin bir kadın olması, çevrede dedikoduların yayılmasına neden olur
Üç buçuk gün sonra, talebeleri, kapı açılıp Hazreti Mevlana görününce, hepsi saf olur Mevlana:
Sizden ummam da belki ileri geri konuşanlar vardır, açın bakın Tavus Sultan'a der Kapıyı açarlar ki bir avuç kül! Yandı!der Bu kadarmış tahammülü Üç buçuk gün onun yanma operasyonuydu
İlahi aşk maddeye yansırsa, onu yakar, kül eder Ceyranın yakıcılığına inanıyoruz da, aşkın yakıcılığını kabullenemiyoruz; hiç yanmadık ki!Aşk, cesetleri yakıp, gönlü diriltir; çünkü aşkın vatanı gönüldür

* * *
Mevlana, Ashab–ı Kehf'in köpeği Kıtmir'in rengini sorar ve cevabını da kendisi verir :
Onun rengi sarıydı; çünkü aşıkların rengi sarı olur

* * *
Şimdi onun aşk denizine dalalım ve birkaç damla çıkaralım:
Aşk, Allah'ın sırlarına ulaşmanın anahtarıdır
Aşk geldi, bütün kelimeler silindi hafızamdan
Manaların aşk burakı aklımı da gönlümü de aldı, götürdü Nereye götürdü diye sen bana sor Aklımı da gönlümü de senin bilmediğin o tarafa, ötelere götürdü Orada ne ay var, ne güneş, ne gök Bunlar, sevgilinin bize eşi benzeri olmayan keremleridir
Bütün bunlara nasıl ulaşılabileceğini de şöyle anlatır:
Sende bulunan beş duyu ışığını, gönül nuru ile aydınlat Duyguları beş vakit namaz gibi bil Senin gönlün ise, yedi ayetten ibaret olan Fatiha Sûresi'ne benzer Her sabah göklerden bir ses gelir, gönlünden dünya sevgisini atabilirsen o sesi duyar, hakikat yolunun izini bulur, yol alırsın
İyi kişilere, ermişlere aşk şarabı sunan Cenab–ı Hak idi İbrahim Ethem hangi şaraptan içmişti de kendinden geçmiş, tacını tahtını bırakmış, memleketinden kaçmıştı? Beyazıd, bu şaraptan içince, ‘Kendimi noksan sıfatlardan tenzih ederim’ demişti Aynı şaraptan Hallac–ı Mansur yudumlayınca, ‘Enel Hak – Ben Hakkım –’ diye bağırdı da darağacına çıktı
Tertemiz şarap ‘Ab–ı hayat – hayat suyu– tır’ Öbürü ise pisliktir Üzüm şarabı, içeni bazen domuzlaştırır, bazen da maymun haline sokar O kırmızı şarap, sonunda senin yüzünü kapkara eder Allah şarabının küpü gönüldür, o küpün ağzını aç, o küpün ağzını, işi gücü kötülük olan nefs, çamurla örtmüştür O pis çamuru küpün ağzından kaldır, at
Şu cümlesi ne kadar anlamlıdır:
Gönlü yarattığın için canım sana feda olsun, Allah'ım

* * *
Aşkla ilgili sözlerini dinlemeye devam edelim:
Aşk, üstünlükte, bilgide, defterde, kitap sayfalarında değildir Aşk, öyle bir nur ağacıdır ki, dalları ezelde, kökleri ebeddedir Bu ağaç ne arşa dayanır, ne de yeryüzüne, bu ağacın kökleri de yoktur Sende fani güzellere karşı bir iştiyak – arzu – özlem var ya… Bil ki bu arzu senin için bir puttur Sen, kendinde kendini bulur da kendin sevgili olursan, sende özlem kalmaz
Ey oğul, aşka bağlan, geri kalan şeyler boştur, havadır
Aşık ol, aşık ol da üzüntüden kurtul Sen, padişah oğlusun, ne zamana kadar dünyanın esiri olarak kalacaksın?
Aşksız geçen ömrü hiç hesaba katma, yaşadım sanma Aşk, ab–ı hayattır, onu canla, gönülle kabul et Aşıklardan başkasını, sudan ayrılmış balık bil O, vezir bile olsa, sen onu ölmüş say Aşk, eşya dengini açınca, her ağaç yeşillenir Kocamış ağaçtan biten taze yapraklar, her an meyve verir
Hazreti Mevlana'yı anlamak, hele onun aşk boyutuna nüfuz edebilmek elbette mümkün değildir Ancak, yeni nesillere onu tanıtmaktan da uzak durmamak gerekir
Benim Mesnevim, dünya durdukça, dünyanın her yerinde okunacak, hatta meyhanelerde bilediyen
Ve bu deyişinin bugün doğruluğunun yaşandığı ve Mevlana'nın eserlerinin bütün dünyada en çok okunan kitaplarlistesinde yer aldığı göz önüne alınınca, ülkemizde ve özellikle gençler arasında pek tanınmıyor olması, elbette üzücü bir durumdur
Genç, model olmadan eğitilmez Mevlana ve diğer büyükler, hayatları ve eserleriyle gençlere model olarak sunulursa, bu gençlik onları kabul edecektir; çünkü gençliğin fıtratı temizdir
 
858,466Konular
981,166Mesajlar
29,536Kullanıcılar
uugar9990Son üye
Üst Alt