Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Mevlİd-İ Şerİf mealİ

Mevlİd-İ Şerİf mealİ
0
105

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Mevlidi Şerif

Allah adın zikredelim evvela,
Vacib oldu cümle işte her kula

Kim ki, Allah adını önce ana,
Her işi kolay eder Allah ona

Allah adı olsa her işin önü,
Asla ebter olmaz o işin sonu

Bir kez Allah dese aşkla lisanın,
Kalmayıp dökülür bütün günahın

Zikri tekrar eyle mütemadiyen!
Her murada erişir Allah diyen

Haramı bırakıp, helal yemeli,
Şükredip her zaman Allah demeli

Kerimdir, rahimdir, O ilâhımız,
Bize rahmet kıla yüce şahımız!

Varlığına, birliğine şek yoktur,
Ne yazık, üç tanrı diyen pek çoktur

Varlığına edilse de çok hayret,
Cümle âlem yokken O vardı elbet

O varken yok idi, insan, cin, melek,
Arş, dünya, güneş, gezegen ve felek

Bunların hepsini, O var eyledi,
Birliğine hepsi ikrar eyledi

Kudretini göstererek O Celil,
Birliğine kıldı bunları delil

Ol dedi bir kere var oldu cihan,
Olma derse, mahvolur hemen o an

Resulullah’tır bu varlığa sebep,
Onun rızasını, aşkla et talep!

Resulullahın nuru

Hak teâlâ yaratınca Âdem’i,
Âdem’le süsledi bütün âlemi

Mustafa nurunu alnına koydu,
Habibimin nuru, bil bu nur dedi

Kıldı o nur, onun alnında karar,
Kaldı onun ile nice zamanlar

Daha sonra Havva alnına geçti,
Ondan oğlu Şit’e bu nur nakletti

Erdi İbrahim’e, İsmail’e hem,
Söz uzayıp gider, hepsini dersem

Doğunca O rahmeten lilalemin,
Vardı nur onda karar etti hemin

Doğumu

Âmine hatundur onun annesi,
O sedeften doğdu O dürdanesi

Rebiulevvel ayının nicesi,
On ikinci pazartesi gecesi

O gece ki doğdu, O hayrul beşer,
Annesi onda neler gördü neler

Dedi gördüm, O Habib’in annesi,
Bir acep nur ki, güneş pervanesi

Fırlayıp evimden çıktı nagehan,
Göklere dek nur ile doldu cihan

Gökler açıldı, yok oldu karanlık,
Üç melek gördüm, elinde üç ışık

Biri doğu biri batıda onun,
Biri damında, dikildi Kâbe’nin

İndiler göklerden melekler saf saf,
Kâbe gibi kılındı evim tavaf

Yarılıp çıktı duvardan nagehan,
Geldi üç huri bana oldu ayan

Bu hususta derler o üç dilberin,
Asiye’ydi biri o mehpeykerin

Biri Meryem hatun idi aşikâr,
Birisi hem hurilerden bir nigâr

Çevre yanıma gelip oturdular,
Mustafa’yı birbirine muştular

Dediler oğlun gibi hiçbir oğul,
Yaratılalı cihan, gelmiş değil

Bu senin oğlun gibi kadri cemil,
Bir anaya vermemiştir O Celil

Ulu devlet buldun, ey Âmine sen,
Doğacaktır senden O hulki hasen

Bu gelen ilmi ledün sultanıdır,
Bu gelen tevhidi irfan kânıdır

Bir adı Mahmud, bir adı Ahmed’dir,
Varlığı cümle âleme rahmettir

Âmine eder vakit oldu tamam,
Ki vücuda gele O hayrül enam

Susadım gayet hararetten katı,
Sundular bir cam dolusu şerbeti

Şerbeti karşımda tuttu huriler,
Bunu Rabbimiz gönderdi dediler

Kardan ak idi ve hem soğuk idi,
Lezzeti dahi şekerde yok idi

İçtim onu oldu, cismim nura gark,
Edemedim kendimi ben nurdan fark

Geldi bir ak kuş kanadıyla revan,
Arkamı sıvadı kuvvetle heman

Doğdu o saatte O sultanı din,
Nura gark oldu, semavat ü zemin

Kim olmak isterse ateşten necat,
Aşk ile, şevk ile etsin salevat!

Essalatü vesselamü aleyke ya Resulallah!
Essalatü vesselamü aleyke ya Habiballah!
Essalatü vesselamü aleyke ya Seyyidelevveline velâhirin

Mahlûkatın hepsi sevindi o an,
Dirilip âlem yeniden buldu can

Kâinattaki her şey edip seda,
Çağrışarak dediler ki, merhaba!

Merhaba, ey âli sultan merhaba!
Merhaba, ey kâni irfan merhaba!

Merhaba, ey sırrı furkan merhaba!
Merhaba, ey derde derman merhaba!

Merhaba, ey rahmeten lilâlemin!
Merhaba, sensin şefial müznibin!

Bütün dertlilerin dermanı sensin,
Cümle âlemlerin sultanı sensin

Çünkü nurun ruşen etti âlemi,
Gül cemalin gülşen etti âlemi

Âmine hatun artmış idi hayreti,
Bir zaman aklı gidip geldi geri

Gördü gitmiş huriler hiç kimse yok,
Görmedi oğlunu yalvarırdı çok

Bir an şöyle düşünceye dalmıştı,
Huriler onu götürdü sanmıştı

Dört tarafa bakıp edince nazar,
Gördü ki bir köşede hayrülbeşer

O ulu, Kâbe’ye karşı duruyor,
Yüzün yere koymuş secde ediyor

Secdede diliyle tahmid ediyor,
Kaldırmış parmağın tevhid ediyor

Dudaklar kıpırdardı, söylerdi kelâm
Anlayamazdım, ne derdi o hümam

Kulağım ağzına verdim, dinledim,
Söylediği sözü o an anladım

Derdi ki, ya Rab yüzüm tuttum sana,
Ya İlahi ümmetimi ver bana!

Ümmetim dedi sana, O Mustafa,
Ver salevat sen de ona, bul safa

Essalatü vesselamü aleyke ya Resulallah!
Essalatü vesselamü aleyke ya Habiballah!
Essalatü vesselamü aleyke ya Seyyidelevveline velâhirin

Miraca gitmesi

Dinle miracını o şahın ayan,
Âşıksan aşk ateşine durma yan!

Pazartesi gecesi gerçek haber,
Leylei kadirdi o gece meğer

O mübarek bahtı, o kadri yüce,
Ümmühanin evine vardı gece

Orda iken nagehan o yüzü ak,
Cebrail Cennete git dedi Hak

Bir sırmalı taç ve bir hulle kemer,
Hem dahi al bir burakı muteber

Habibime ilet de, ona binsin!
Arşımı seyreylesin, beni görsün!

Cebrail cennete olunca revan,
Gördü ki, kırk Burak otluyor o an

İçlerinden bir Burak ağlar katı,
Yiyip, içmez, kalmamış hiç takati

Gözlerinden yaşlar eylemiş revan,
Ciğerini dertle etmiş perişan

Dedi Cebrail, niçin ağlıyorsun?
Hüzünle ciğerini dağlıyorsun?

Arkadaşların yiyip içip gezer,
Sen inliyorsun, canını ne üzer?

Dedi, kırk bin yıl vardır ki ya emin,
Aşktır bana yemek ve içmek hemin,

Nagehan bir ses işitti kulağım,
O zamandan bilemem sağı solum

Nedense yüksek sesle bağırdılar,
Ya Muhammed diyerek çağırdılar

O andan beri bilemem, n’olmuşam,
O adın ismine âşık olmuşam

Yüreğim içinde eridi yağım,
Âşık oldu görmeden bu kulağım

Cenneti başıma bu aşk, dar eder,
Gece gündüz işlerimi zâr eder

Gerçi cennet içinde duruyorum,
Hep cehennem azabı görüyorum

Hazreti Cebrail der ki, ey Burak,
Ağlama hep, verdi muradını Hak

Bir kimsede, aşkın nişanı olur,
Akıbet maşuk, er geç onu görür

Gel beri maşukuna götüreyim,
Yarana merhem vurup bitireyim

Aldı Cebrail Burak’ı o zaman,
Resulullaha ulaştırdı o an

Hak selam etti sana ey Mustafa,
Ki mübarek hatırın bulsun safa

Buyurdu gelsin misafirim olsun,
Arşımı seyreylesin, beni görsün!

Bu gece zahir olur esrarı Hak,
Gösterecektir sana didarı Hak

Zemzemle doldu bütün âlem o an,
Arşa varır dediler Fahri Cihan

Hem sekiz cennet kapısı açtılar,
Âlemin üstüne rahmet saçtılar

Gel gidelim Hazrete, ya Mustafa!
Şu anda bekliyor eshabı safa!

Sana cennetten getirdim bir Burak,
Daveti Rahmandır edesin idrak

Çekti o anda Burak’ı Cebrail,
Önüne düştü ona oldu delil

Göz açıp kapamadan Kudüs’e vardı,
Etrafını bütün nebiler sardı

Enbiya ervahı karşı geldiler,
Mustafa’ya izzet ikram kıldılar

Geçerek mihraba O hayrülenam,
Enbiya ervahına oldu imam

Gece durmadı yola oldu revan,
Bütün göklerden geçip etti seyran

Her birinde türlü hikmetler gördü,
Cebrail’le varıp Sidre’ye erdi

Cebrail’in durağıdır o makam,
Yerle gök ta ki tutalıdan nizam

Gelip Cebrail makamında durdu
Rahmeten lilâlemin ona sordu:

Bilemem, bu yolları ben nideyim,
Burada garibim, nere gideyim?

Cebrail dedi, sen ki Habibsin,
Sanma bu yerlerde öyle garipsin,

Burada bitti benim seyrangâhım,
İlerisinden dahi yok âgâhım

Eğer geçsem zerre kadar ileri,
Yanarım hemen ey Hakkın serveri

Dedi Cebrail’e o şahı cihan:
O halde sen yerinde kal bir zaman

Söyleşirken Cebrail ile kelam,
Geldi Refref önüne, verdi selam

Aldı o şahı cihanı o zaman,
Sidre’ye giderek getirdi heman

Gördü gök ehli ibadette hepsi,
Her biri bir türlü taatte hepsi

Hep gök ehli cümle karşı geldiler,
Mustafa’ya izzet ikram kıldılar

Merhaba ya Muhammed dediler,
Ey şefaat kânı Ahmed dediler

Her biri kutladı miracını,
Dediler giydin saadet tacını

Yürü artık meydan senin bu gece,
Sultan ile sohbet senin bu gece

Hepsi ile görüşüp geçti öte,
Varıp erişti O ulu hazrete

Rabbimiz harfsiz, kelimesiz ve sessiz
Konuştu Mustafa ile şüphesiz

Dedi ki mahbubu matlubun benim,
Sevdiğin can ile mabudun benim

Gece gündüz durmayıp istiyordun,
Bir kez görsem cemalini diyordun

Gel Habibim sana âşık oldum ben,
Cümle halkı sana köle kıldım ben

Ne muradın var ise kılam reva,
Eyleyem bir derde bin türlü deva

Mustafa dedi ya Rabbelâlemin
Ey affı ve hediyesi çok kerim,

O zayıf ümmetimin hali ne ola,
Hazretine nice onlar yol bula?

Ya İlahi hazretinden hacetim,
Şu dur ki, ola en makbul ümmetim

Hak tealadan duyuldu bir nida,
Ya Habibim ben sana kıldım atâ

Ümmetini sana verdim ey Habib,
Cennetimi onlara kıldım nasib

Ey Habibim nedir, o ki diledin,
Bir avuç toprağa minnet eyledin

Zatıma ayna edindim zatını,
Beraber yazdım adımla adını

Ya Habibim anlıyorum ben seni,
Görmeğe hiç doyamazsın sen beni

Tez varıp davet et kullarımı,
Ta gelip de göreler didarımı

Göz açıp kapamadan Fahri cihan,
Ümmühanın evine geldi heman

Her ne gelmişse Mirac’da başına,
Cümlesin haber verdi eshabına

Dediler ey kıblei İslamı din,
Kutlu olsun sana Miracı güzin

Hepimiz kullarız, sen ise şahsın,
Gönlümüzde daim parlayan mahsın

Bize, ümmet olmak devleti yeter,
Müslüman olmanın izzeti yeter

Süleyman Çelebi

Kelimeler:

Ebter: Güdük, neticesiz, kısır
Mütemadiyen: Devamlı
Felek: Gök
Rahmeten lilâlemin: Âlemlere rahmet olan Resulullah
Necat: Kurtuluş
Dürdane: İnci
Hayrülbeşer: İnsanların en iyisi
Nagehan: Hemen
Dilber: Güzel
Mehpeyker: Ay yüzlü
Nigâr: Güzel yüzlü sevgili
Muştu: Müjde
Hulki hasen: Güzel ahlak
İlmi ledün: Bâtın ilmi
Kân: Menba, kaynak
Şefiülmüznibin: Günahlara şefaatçısı
Revan: Akan, uçan
Heman: Hemen
Semavat ü zemin: Yer ve gökler
Furkan: Kur’anı kerim
Ruşen: Parlak aydın
Gülşen: Gül bahçesi
Tahmid: Hamd
Tevhid: La ilahe illallah demek
Hümam: Himmetli
Hulle: Cennet elbisesi
Burak: Resulullahı miraca götüren hayvan
Burakı muteber: Uygun bir burak
Hayrülenam: İnsanlarını en iyisi
Seyrangah: Gezme yeri
Agâh: Haberdar
Mahbub: Sevilen
Matlub: İstek
Rabbelâlemin: Âlemlerin rabbi
Hacet: İstek
Atâ: Hediye
Güzin: Seçilmiş, beğenilmiş
Mah: Gökteki ay, mahveden, peygamberlik nuru Küfür karanlıklarını mahvettiğinden, Resulullah’a mah da denmiştir
 
858,496Konular
981,802Mesajlar
29,870Kullanıcılar
kemalbelenSon üye
Üst Alt