Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Meyhane kültürü

Meyhane kültürü
0
211

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
Meyhane kültürü Meyhane kültürü Liman kültürünün bir parçası olarak zaman gelmiştir Çünkü gemiciler indikleri limanda bekardır ve içerek geçirecekleri vakitleri ve nakitleri vardır Türkler İstanbul'u ve Galata'yı aldıkları vakit zaten liman olan bu şehrin meyhaneleri de dünya ölçülerindeydi 16 Asır yazarlarından Kastamonu'lu Latifi Tarifnamei İstanbuladlı eserinde İstanbul meyhanelerinin bilhassa Tahtakale'de toplandığını, Galata'nın ise serapa birahane olduğunu kaydeder Müslüman ırk genellikle alkol konusundaki dinsel yasaklara bağlıydı lakin, Müslüman olmayanların adetlerine karışılmazdı Galata ilk önce elde etmek üzere gayrimüslümlerin yoğun olduğu mahallelerde çoğu birahane vardı ve bu meyhanelerin müşterilerinin bir kısmı kaçamak yaparak gelen Müslümanlar oluşturuyordu Keyif için içilip yenilen yerler olan meyhaneler de tüm işyerleri gibi lonca düzenine bağlıydı Fatih'in saltanat dönemi (1451 1481) İstanbul'un imarıyla ve yerleşimi ile geçmişti Oğlu II Beyazıt (1481 1512) müsamaha ve eğlenceye düşkünlüğü, dolayısıyla sanatı teşvik etmişti Bu dönemde meyhaneler fazlalaşmıştır II Beyazıt'ın oğlu Yavuz Selim (1512 1520) sırasında meyhaneler daha da fazlalaşmış, sarhoşluk İstanbul'da daha da yaygınlaşmıştır Sultan Süleyman (1520 1566) taht'a çıktıktan daha sonra alkol kullanımını yasakladı II Selim zamanında (1566 1574) Damat İbrahim Paşa ve çevresinin de teşvikiyle meyhaneler yeniden gevşemiş davet dönemi her tarafta başlamıştır Nitekim 7 Ekim 1'de Müslüman mahallelerine zeka meyhane açıldığı bildirimine karşılık bunun durdurulması için ferman çıkartılmıştır Saray hamamındaki bir haz aleminde düşerek yaşamını yitiren II Selim'den sonradan tahta meydana çıkan oğlu III Murat vaktinde (1574 1595) 13 Mart 1576'da çıkartılan ferman ile Müslüman mahallelerinde olmaması kaydı ile meyhaneler yine işlevlerine serbestçe devam ediyorlardı III Murat bu kez Müslümanların Hıristiyan mahallelerindeki meyhanelere dadandığına bizzat şahit olunca içki yasağı koydu (14 Mart 1583) Fakat, bir süre daha sonra askerlerin içki içme yasağı, askerlerin dayatmaları sonucunda kaldırılınca asker olmayanlar da içki içmeyi sürdürdüler Komutan içkiyi yasakladı ve duvara Içki öldürürdiye yazdırdı Ertesi sabah, bu yazının altına bir cümle eklenmişti: Asker ölümden korkmaz Eremya Çelebi Kömürcüyan 17 Yüzyılda İstanbul Tarihi adlı kitabında Kasımpaşa'yı anlatırken : İleride Yahudi evleri ve onların iki tarafında odalar görülür Bu evler sahildedir ve altlarında dükkanlar vardır Burada misafirler için balık pişirilir ve onlara turşu ve kurutulmuş mersin ve morina balıkları ikram edilir Yahudi kasapları ve BILYE ARAK'ının (Rakının) satıldığı koltuklar da oradadır Anlamaktayız oysa şimdinin benzerleri boğaz lokantaları eskiden haliç kıyısında yer alırmış Ve 17 Yüzyılda rakı hem de mermer üzümünden yapılma olarak bu evlerde demcilere sunulurmuş Dedelerimiz aşağıda demini aldıktan daha sonra olur ya de yukarıdaki odalara çıkardı İstanbul meyhaneleri bulundukları yerlere, sahiplerine, dükkanın üstüne unvan levhası yerine asılan tahta ya da madeni kayık, kule, hançer gibi alameti farikaları, ya da içinde havuz fıskiye bulundurma özelliklerine kadar adlandırılırlardı Laf gelimi: Hançerli, Kürkçü Hanı, Yahudi, Kandilli vs Bu alametlerden bazıları Yeniçeri ocaklarının alametleriydi Bu meyhanelerin akşamcı müşterileri ve semtlerine göre Yeniçeri akşamcıları Dayıunvanıyla herkesten daha pozitif derin saygı görürlerdi Tersanecilerle topçular Kasımpaşa'dan Fındıklı ve Salıpazarı'na değin uzanan meyhanelerin müşterileriydi Kayıkçı, hamal, tellak takımı ve İstanbul'un baldırı çıplak külhanileri bu meyhanelere giremezdi; uğrasalar da meyhane akşamcılarının bulunmadığı zamanlarda ayakta içip giderlerdi Bu meyhanelere Gedikli Meyhanelerdenirdi Abdülaziz döneminin sonlarına dürüst bunlara Selatin Meyhanelerdenmeye başlandı Meyhane gedikleri kurulduktan daha sonra etap takımının gittiği yerler Koltuk Meyhanesidenilen firari yerler, el altından içki satan ara sokak bakkalları ve manavlarıydı Koltuk meyhanelerinin bir kısmı ise Kibar koltuklarıydı Buralara evine alkol sokmayan memur ve katip takımı gelirdi Karısı : Ya ben, ya rakıdemiş Adam hamal çağırıp, rakıları yatağa taşıtmış ! But takımı için küçük koltuklardan başka diğer taraftan Ayaklı Meyhanelervardı Ayaklı meyhaneler seyyar içki satıcılarıydı; çoğunluğu Ermeni'ydi Bunların dükkanı, tezgahı, fıçısı, ustası, sakisi kendisiydi Bellerine ucu musluklu, rakı ya da şarapla içi doldurulmuş gayet uzun bir koyun bağırsağı sararlar, sırtlarında bir cüppe, cüppe'nin iç cebinde de bir bardak olurdu Omuzlarına da alamet olarak birer peşkir atarlardı Müşterilerini gördükleri süre etrafı kollayacak bir bakkal ya da manav dükkanına girer, kuşağının arasından kadehi doldurup peşisıra gelen müşterisine vücudunun sıcaklığıyla ısınmış içkiyi sunarlardı Kadehi bir yudumda yuvarlayan sarhoş, bir üzüm tanesini veya mevsimine kadar bir başka meyveyi meze yapardı Çoğu da elinin tersiyle ağzını silip gider, buna da yumruk mezesidenilirdi İstanbul'un gedikli meyhaneleri mutfaklarının temizliği ve aşçılarının da bilhassa balık ve et yemeklerindeki hünerleri ile meşhurdu Gediklilerin sunduğu külbastı ve etli yaz türlüsünü (güveç) konak aşçıları yapamazdenilirdi Gediklilerin geniş ve yüksek tavanları genelde direklerle tutturulurdu Orta direğin dibinde bulunan büyük bir tuzlu balık (sardalya) fıçısı da bu cins meyhanelerin özelliklerinden biriydi Tuzlu balıklar fıçılarla Malta veya Ege adalarından getirilirdi Temizliğine çok uyarı edilirdi meyhanelerin Bardaklar ve kadehler temiz bezlerle kurulanıp parlatılırdı Yerler dikkatle süpürülür, sofralar gıcır gıcır silinirdi Sofralarda akşamcılara hizmet eden uşaklar ve çubuktar çocuklar tertemiz giyinirlerdi Sofralara toprak şamdanlar koyulur, mumları dikilip hazırlanır, etrafına da meze tabakları dizilirdi bir de kütükten oyma tuzluk bulunurdu her sofrada bolluk simgesi olarak Sandalyeler genelde kısa, ahşap ayaklı olup, oturma yeri hasırdandı Gediklilerin tezgah başı müşterileri dört kaşlı denilen ve akşamcı olan ağaları, ustaları ile karşılaşıp yüz göz edinmek istemeyen esnaf kalfaları ve çıraklarıydı Fasulye piyazı, lahana turşusu ve kırık leblebi gibi meze ve çerezler tezgah başında aralıksız bulunurdu Rakı ve şarap önce kabaktan, sonraları ise metalden ya da camdan üretilmiş karnından işeyenibriklerle sunulurdu Müşteri meyhaneye geldiğinde masa meze tabaklarıyla donatılmış, içki kadehleri yerleştirilmiş olurdu Meyhanecinin masaya buyur etmesi ile ısınan fakat ama masadaki mumu yaktıktan daha sonra başlayan bu demlenme saatler sürerdi Masaya tip oturduğunda hazır yer alan mezeler için para alınmaz, içki ve hem sipariş edilen mezelerin parası alınırdı Ramazanda meyhaneler kapatılırdı Bayram arifesinde meyhaneciler gedikli müşterilerinin evlerine midye ya da uskumru dolma gönderirlerdi Buna unutma bizi dolmasıdenilirdi Birahane kapanma vakti geldiğinde ise müdavimlerin gönderilmesi farklı bir meyhanecilik yeteneği gerektirirdi Masalara eğilerek yaylanmak vaktihatırlatılır Küfelikolanlar için dışarıya bekleyen hamallar işe misafir etme edilirdi Eve gitmek için küfeye ihtiyacı almak dut gibi olduğunun kanıtı olurdu Meyhaneci geç vakit meyhaneyi kapayıp evine gitti; bitkin bir halde yatağına gireceği sırada telefon çaldı Telefondaki sarhoş sesi : Meyhaneci, dedi Kaçta açacaksın meyhaneyi ? Yahu daha yeni kapadım İstediğim vakit açarım Hem açsam da seni içeri almam Telefondaki ayyaş : Ben içeri girmek değil, dışarı çıkmak istiyorum Samatya'dan Yedikule'ye bu arada yol üstünde solda Safameyhanesi işte zamanımıza Osmanlı'nın son döneminden, meyhane yapı şekli ve iç düzenlemesiyle, kalmış yegane birahane olarak hala faaliyetini sürdürmektedir Tütün ve kahve yasağıyla birlikte içki yasağının da en şiddetli uygulandığı dönemin IV Murat dönemi olduğunu biliyoruz Gariptir ama, bu padişahın kendisi de tarihimizin namlı içkicilerinden biriydi; ayyaşların piri sanılan Yorgancı Ahmet Efendi'nin oğlu Bekri Mustafa da aynı dönemde yaşadı Bu dönemde anlatılan ve günümüze kadar gelen fıkraların çoğunda ikisinin adının geçmesi sadece rastlantı olmasa gerek ! Laf gelimi, yeniden ikisinin aralarında geçen sandallı fıkra, ayrıca içkinin etkilerini, ayrıca de dönemin havasını yansıtması bakımından oldukça çarpıcı : IV Murat koyduğu yasaklara uyulup uyulmadığını şahsen kendisi kontrol etmeye meraklı bir padişah olduğu için, tekrar bir gün giysi değiştirerek bir sandala biner Amacı sahil şeridinde alkol içilip içilmediğini kontrol etmektir IV Murat'ı tanımayan sandalcı ara sıra cebinden bir şişe çıkartıp yudumlamaya başlayınca, padişah sorar : Nedir o içtiğin ? Sandalcı Bekri Mustafa'nın ta kendisidir; kendini basit ele vermez Kuvvet şurubuder Ben bundan iki yudum çekince kendimi aslan gibi hissediyorum Kürek çekmek vız geliyor Padişah tatmak isteyince, Bekri Mustafa, nasılsa denizin ortasındayız, bizi kim yakalayacak, diye düşünüp şişeyi uzatır Padişah iki yudum alır almaz, kükrer : Bre zındık ! Bu şarap Şarap içmeyi yasakladığımı bilmiyor musun ? Bekri Mustafa şaşırır : Sen kimsin ancak, içkiyi yasaklıyorsun ?der Ben IV Murat'ım ! yanıtını alınca, Bekri Mustafa küreği kaptığı gibi ayağa fırlar Hemen atarım seni denize, daha iki yudum aldın, kendini IV Murat sanmaya başladın İki yudum daha alsan, Dünyayı ben yarattım diyeceksin  
 

Similar threads

Osmanlı döneminde birçok padişah içki, tütün yasağı getirmiş. Fakat her dönem olduğu gibi o dönem de yasakları delmenin türlü türlü yolu bulunmuş. İlk çözüm : Koltuk Meyhaneleri İçki yasağı denince herkesin aklına gelebilecek en cazip çözüm budur sanırım. Evleri müsait olanlar bodrum...
Cevaplar
0
Görüntüleme
90
Marriott International Türkiye bünyesinde yer alan Marriott Istanbul Hotel Şişli lezzetli eğlenceyi sonbaharda kente taşıyor. Özlenen meyhane lezzetleri en sevilen meyhane müzikleri eşliğinde, Dish Room Restoran’ın eski meyhaneleri andıran özel atmosferinde konuklarla buluşuyor. İstanbul’un...
Cevaplar
0
Görüntüleme
95
Birahane Takva sahibi için fitneye düşmeye, borç ödeme yoksa vaat edilen şeyin vaktinin yaklaşmasına, endişe ve üzüntü, hasta için ecelin yaklaşmasına; ahlaksız ve zina yapan kadına, Meynahe görmek ara sıra endişe ve kederin gitmesine, acizlikten daha sonra güce kavuşmayaa; Meyhaneci görmek...
Cevaplar
0
Görüntüleme
48
Öncelikle belirtelim, sınırlandırılmamış alkol kullanımı sağlığa zararlıdır. Daha önce buradaki yazımızda alkol kullanımınızı nasıl kontrol altına alabileceğinizden bahsetmiştik. Dünya çapında tanınan ve her iki milletin de kültüründe önemli bir yere sahip olan Türk rakısı ile Yunan uzosu, pek...
Cevaplar
0
Görüntüleme
106
Takva sahibi için fitneye düşmeye, borç ödeme yoksa vaat edilen şeyin vaktinin yaklaşmasına, endişe ve hüzün, hasta için ecelin yaklaşmasına; ahlaksız ve zina yapan kadına, Meynahe bakmak bazen üzüntü ve kederin gitmesine, acizlikten sonra güce kavuşmayaa; Meyhaneci görmek faiz yiyen ve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
263
858,498Konular
982,028Mesajlar
30,009Kullanıcılar
hshahzjxhstzSon üye
Üst Alt